loading
close
SON DAKİKALAR

''Erdoğan’dan Kürtlere hiç demokrasi çıkmaz''

''Erdoğan’dan Kürtlere hiç demokrasi çıkmaz''
Tarih: 28.07.2014 - 11:50
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu: ''Kürt seçmen seçeneksiz değil, Başbakan’a güvenilemez'' dedi...

SHP-CHP çizgisindeki sosyal demokrat partiler tarafından kamuoyunda “SHP’nin 1989 Raporu” olarak bilinen Temmuz 1990 tarihli “SHP’nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakış ve Çözüm Önerileri” raporundan bugüne dek 22rapor hazırlanmış. 1990 raporunda, “Anayasadan başlayarak bütün ilgili yasal düzenlemeler demokratik hukuk ilkelerine uygun hale getirilecektir. Anadili yasağı ile ilgili her türlü yasal düzenleme yürürlükten kaldırılacaktır.

Kürt Enstitüsü kurulabilecektir” gibi o dönem için son derece ileri görüşler dile getiriliyordu. Rapora o dönemde tüm sağcı politikacılar çok sert tepki gösterirken DGM de soruşturma başlatmıştı. Bir dönem Kürt seçmene ulaşan, hatta seçim işbirliği yapan sosyal demokratlar; daha sonra uzun bir süre Doğu ve Güneydoğu’da varlık gösteremedi. Şimdi, Çankaya yarışında “çözüm süreci” en önemli tartışma başlıklarından. Eğer yarış ikinci tura kalırsa Kürt seçmenin tercihi belirleyici olacak. Bu ortamda Başbakan Tayyip Erdoğan “çözüm süreci” kartını öne çıkarırken CHP de “Bu sorunu biz çözeriz. Türkiye demokratikleşmeden Kürtler demokratikleşemez. Barış isteyen Kürt seçmen Erdoğan’ı desteklemez” mesajı veriyor. SHP’nin 1990 raporundan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Özgürlük ve Demokrasi Bildirgesi”ne -adında bile uzlaşılamayan- “Kürt” “Doğu Güneydoğu” “Terör” ya da bazılarınca “Türk” sorunu diye adlandırılan sorunun çözümü için gelinen noktada CHP’nin yaklaşımını inceledik.

‘Erdoğan’dan kimseye, hele Kürtlere hiç demokrasi çıkmaz’

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Kürt sorunu”ndan doktoralı bir siyasetçi. “Bu sorunu ilk gençlik yıllarımdan beri izliyorum, 1984’te ilk avukatlık yıllarımdan beri insan hakları mücadelesi içinde, baroda görev almış bir avukat olarak hep bu konunun içindeydim. Bu sorun beni hukuk doktoru yaptı, ‘hukuk devleti bağlamında etkili başvuru hakkı’ konusunda doktora tezi yazdım” diyor. Son dönemde Doğu ve Güneydoğu’da “partileriyle ilgili negatif algıyı onarmaya, yurttaşlarla yeniden güven ortamını oluşturmaya başladıklarını” söylüyor. Bölgede hiç milletvekilleri olmamasına karşın, her insan hakları ihlalinde mutlaka bir milletvekillerinin gittiğini, Uludere olayının “Türkiye’nin vicdan meselesi”ne dönüşmesinde katkıları olduğunu vurguluyor. Tanrıkulu ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giderken çözüm süreci ve CHP’nin geldiği nokta konusunda sohbet ettik.

‘İnanç nedeniyle Erdoğan’a oy vermelerini doğru bulmam’

- Yarış ikinci tura kalırsa, Kürt seçmenin Başbakan Erdoğan’ı destekleyeceği kanısı yaygın. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Kürt seçmen niye Erdoğan’a oy versin? 12 yıldır iktidarda olan bir parti var, 12 yıldır gerçekten Erdoğan, Türkiye’nin bu temel meselesi konusunda çözüm noktasında samimi, sorunun özüne uygun bir çözüm programı ortaya koydu mu? Sürekli bu sorunu erteleyerek, öteleyerek, sorunu masanınaltına süpürerek, zaman zaman sertleşerek ve aşırı milliyetçi, nefret dili kullanarak, zaman zaman zeytin dalı uzatarak bu sorunun parametrelerini elinde rehin tutarak bir siyaset tarzı izledi. 10 Ağustos’tan sonra hiçbir şey ötelenmeyecek, diyor. Yani 12 yıldır öteledin. Bunu söyleyen bir Başbakan’ın samimiyetine nasıl güvenirsiniz? 20 aydır bu süreç devam ediyor, neden yasayı daha önce getirmedin, tam cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, hem de başlığıyla, içeriğiyle bir şey vaat etmeyen bir yasa getirdin? Kürt seçmenin, kendini böyle tanımlayan seçmenin Başbakan’a bu sorunun çözümüne inanç nedeniyle oy vermelerini doğru bulmam. Seçeneksiz değiller, 2 seçenek var.

Size göre; Kürt seçmen neden İhsanoğlu’na oy vermeli?

Dünyada sorun çözme konusunda önemli bir diplomasi deneyimine sahip olan bir aday. Mutabakata açık böyle bir aday sorunun çözümüne daha fazla katkıda bulunur. Madem Erdoğan çözümden yana, onu elde tutsunlar, bir tarafta tutsunlar; diğer taraftan mutabakata açık, sorunun çözümü konusunda olumlu görüşler ifade eden birine destek versinler ki mutabakat zemini genişlesin! Pragmatik bakıyorlarsa böyle bakmaları lazım. Başbakan’ın Çankaya’ya çıkması, Türkiye’nin bu sorununun çözümüne yardımcı olmaz, daha da zorlaştırır. Benim bu modelime ülkem destek verdi, der. Onun modeli nedir? Bu meseleyi rehin almak, demokrasi dışı davranış, hukuksuzluk... Böyle bir anlayıştan hiç kimseye, hele hele Kürtlere hiç özgürlük, demokrasi çıkmaz. İkinci tura kalırsa, Demirtaş’a oy veren insanlarda aklı selimin, vicdanın, daha politik, vicdani bir tutumun harekete geçeceğini sanıyorum.
Bu da Erdoğan olmayacaktır. HDP için “Aslında Meclis’te olmaması gereken bir parti” diyen zihniyete bir cumhurbaşkanı adayına nasıl oy verecekler?

‘Kapasitesi yetmez’

Başbakan, 1990 Raporu’yla CHP’ye yükleniyor. CHP’nin bu raporun gerisinde olduğu eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?


İnsanlar Doğu ve Güneydoğu’da öldürüldüğü, faili meçhul cinayetlere kurban gittiği zaman kendisi taşra siyaseti yapıyordu, ticaretle falan meşguldü. O raporun ne anlama geldiğini anlamaya o zamanki kapasitesi yetmez. Siyasi mirasına sahip olduğu geleneğin o dönem bu raporu hazırlayanları neyle suçladığını çok iyi biliyoruz. CHP en zor dönemde, darbe sonrası yıkımın insan hakları ihlallerinin en yoğun yaşandığı dönemde büyük bir cesaretle çözüm yollarını ortaya koyan bir geçmişe sahip. Aradan 25 yıl geçmiştir; tabii ki o rapor bugünün ihtiyaçlarına cevap veren bir rapor değildir. Ama yazıldığı dönemdeki cesareti, öngörüyü ortaya koymak açısından bir ilktir. Erdoğan’ın kafasına vura vura bunu söyleyeceğiz. CHP o raporun elbette gerisinde değildir. 2011’de genel başkanımız Hakkâri’de ne diyordu? Türkiye Yerel Yönetimler Şartı’ndaki çekinceleri kaldırmalıdır... Şimdi çözümden bahseden Başbakan, o zaman CHP’yi bölücülükle suçladı. Böyle bir Başbakan çözümden yana görünüyor, CHP de çözüm karşıtı görünüyor! Başbakan’a, Meclis’e sormuştum, Bakanlar Kurulu’nun yetkisinde olan bu çekinceleri neden kaldırmıyorsunuz, diye... Cevap yok.

‘O malzemeyi elinden aldık’

Kürt siyasetçiler herhalde iktidarın Abdullah Öcalan’ı muhatap almasını çok önemsiyor...

Dünyanın her yerinde bu sorunun çözümüne yardımcı olacaksa, silahlı şiddet bitecekse, “terör” eylemleri bitecekse, ölümler
olmayacaksa, tabii ki bunu sonlandırmaya elverişli araçlarla, elverişli aktörlerle görüşülebilir.

Ama bunu siyasal başarı olarak göstermezsiniz, sonuç aldığınız zaman tarih bunu bir yere yazar. Genel başkanımız 3 yıl önce ifade etti; ölüm olmayacaksa tabii ki görüşülür...

Muhatap HDP mi olmalı, diyorsunuz?

TBMM çatısı altındaki bütün partilerdir muhatap, sadece HDP değil. Bu sorun Kürt sorunu olmaktan çıkmıştır, bir Türkiye sorununa
dönüşmüştür. Muhatap bütün partilerdir, MHP’dir aynı zamanda.

CHP, çözüm süreci yasasına destek verdi. Bu süreç parti içinde ciddi bir sıkıntı yaratır mı?

Başbakan şunu hesaplamıştı; nasıl olsa CHP karşı çıkacak, ben de seçim döneminde meydan meydan dolaşıp “Bakın biz çözmek istiyoruz ama CHP bırakmıyor, o yüzden bana yetki verin halledeyim” diyecekti. O malzemeyi elinden aldık. Daha doğru çıkması için katkıda bulunduk, 4. madde revize edildi. Partimiz çoğulcudur, karşı olan arkadaşlarımız ret oyu verdi.

AKP engel oluyor

CHP’nin yeni bir Kürt raporu hazırlaması gerekiyor mu?


Kürt seçmen rapordan bıkmış, inanın. Bu sorunun bazı parametreleri var, çerçevesi belli. Bizim verdiğimiz yasa önerileri, araştırma önergeleri var, bunları hep AKP engelledi.

Anadilinde eğitim konusunda CHP’nin tavrı belli, bu tavırda bir değişim olabilir mi?

Anadili meselesi temel bir insan hakkıdır.Anadille ilgili öğrenim, eğitim meselesinde esas alınması gereken kriter şudur: BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre “çocuğun yüksek yararı” neyi gerektiriyorsa o yapılmalıdır. Anadili meselesi yasa meselesi değil, anayasanın değişmesi gerekir. Genel başkanımız da söyledi; bu konu siyasetin mecrasından, dilinden çıkmalı, eğitimciler, pedagoglar çocuğun yüksek yararını getiren model neyse onu önermeliler... Anadille ilgili her düzeydeki yasak, anayasal metin dahil olmak üzere hiçbir yerde yer almamalıdır.

İşte Baykal başkanlığındaki komisyonun raporu

Özgür anadili


“SHP’nin Doğu ve Güneydoğu Sorunlarına Bakış ve Çözüm Önerileri” raporu dönemin SHP genel sekreteri Deniz Baykal başkanlığında Fuat Atalay, Hikmet Çetin, Cumhur Keskin ve Eşref Erdem’in yer aldığı bir komisyon tarafından hazırlandı.

Baykal, “sunuş” yazısında şu görüşleri dile getiriyordu:

“Türkiye’nin demokratik bir toplumsal yapıya kavuşabilmesi için çözmesi şart olan Kürt sorununa, ilk defa iktidara aday kitlesel bir partinin uygulama programında yazılı bir belge ile yer veriliyor. Resmi politikaların yok saydığı bu konu önyargısız bir anlayışla, korkusuzca tartışılmadığı sürece toplumsal barışı sağlayacak siyasi programların ortaya çıkarılması olanaklı değildir. Türkiye, insanların dil, etnik köken, gelenek, kültür farklılaşmasını toplumun bütünlüğü içinde ortaya koymaktan korkmamalıdır. Devletin bu farklılaşmaları yasaklar koyarak engellemesi de özendirmesi de yanlıştır. Asimilasyona, var olan bir etnik yapıyı inkâra dönük yaklaşımlarla bu sorunun çözülemeyeceği artık anlaşılmalıdır.”

SHP’nin raporunda yer alan bazı saptama ve öneriler şöyleydi:

Türkiye Cumhuriyeti bir din, mezhep, ırk ve kafatası Cumhuriyeti değildir. Türkiye, etnik köken açısından çoğulcu bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla Cumhuriyetimizin temel özelliği, onun bir siyasal bilinç Cumhuriyeti olmasındadır. Bu zengin mozaiğin unsurlarından birini ya da birkaçını yoksayan anlayış ve politikalar gerçeklere uymaz ve kabul edilemez.

Kürt kimliğini kabul ederek kendine “Kürt kökenliyim” diyen yurttaşlara bu kişiliklerine hayatın her alanında istedikleri gibi ve özgürce belirleme hakkına sahip olmaları olanağı sağlanacaktır. Bu çerçevede anadili yasağı ile ilgili her türlü yasal düzenleme yürürlükten kaldırılacak, yurttaşların anadillerinde serbestçe konuşabilmeleri, yazabilmeleri, öğretebilmeleri, bu dillerde değişik kültür etkinliğinde bulunmaları güvence altına alınacaktır. Anadili yasağının kalkması ile anadillerin yurttaşların yaşamında özgürce kullanılması ve bu dillerde yayın yapılması olanağı sağlanmış olacaktır.

Türey Köse - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları