loading
close
SON DAKİKALAR

'Leviathan'ın yönetmeni: Olay Türkiye'de de geçebilirdi

'Leviathan'ın yönetmeni: Olay Türkiye'de de geçebilirdi
Tarih: 27.02.2015 - 13:30
Kategori: Kültür & Sanat

Devlet desteğiyle çekilen ve kallavi bir Rusya eleştirisi yapmasına karşın Rusya'yı temsilen Oscar'a gönderilen 'Leviathan'ın yönetmeni Andrey Zvyagintsev konuştu...

Devlet desteğiyle çekilen ve kallavi bir Rusya eleştirisi yapmasına karşın Rusya'yı temsilen Oscar'a gönderilen 'Leviathan'ın yönetmeni Andrey Zvyagintsev, "Bu film Putin karşıtı değil, bozuk düzene karşı bir film. Bir vatandaş kendisini koruması gereken kanun ve düzenden, polisten din adamına kadar her yerden darbe alıyor. Bu tam bir 'kıyamet' hali. Ama dünyanın herhangi bir yerinde geçebilirdi, örneğin Türkiye'de veya Macaristan'da!" diyor.  

Daha ziyade insanın özüyle ilgilendiğini söyleyen her yönetmen gibi Andrey Zvyagintsev’in de politik mevzularda ketum davranmaya çalışması anlaşılabilir. Gelgelelim ‘Leviathan’ kallavi bir Rusya eleştirisi. Kendisi de zaten “Elbette Rusya’yı anlatıyorum ama son kertede her yerde geçebilirdi” diyor. Sıradan vatandaş Kolya’nın aile yadigari evini yolsuz idarecilere kaptırmamak için verdiği mücadeleyi anlatan ‘Leviathan’ Cannes’da senaryo ödülü almıştı. Ödül öncesi buluştuğumuzda “Yardımı nasıl verdiler anlamadım ama Rusya’da her an he rşey olabilir” demişti. Sonrasında ise Rus politikacıların şaşırtıcı hamlesiyle Oscar’a Rusya’yı temsilen gönderildi ve yabancı film kategorisinin adayından biri olmayı başardı. Hatta en büyük favorilerinden biri olarak gösteriliyordu ama ödülü muhtemelen kıl payı ‘İda’ya kaptırdı. 2003 tarihli ilk filmi ‘Dönüş’ filmiyle anında baştacı edilen, bu ruhani yolculuğuna kıyasıya bir sistem eleştirisi ekleyen Zvyagintsev’le bir yuvarlak masa sohbetinde Cannes’da buluşmuştuk.

Kültür bakanınızın “İyi yapılmış bir film ama hiç beğenmedim” açıklaması var. Nedir bu sizce?

Politikacı değilim, sinemacıyım. Kendim için, izlemek isteyenler için film yaptım. Muhtelif yorumlar olabilir. Kendisi filmi izledikten sonra kibar davrandı, bana özelde bir şey söylemedi ama işte medyanın karşısına geçince demek ki, ne bileyim. Oluyor bazen işte... Politikacılar için yapmadım zaten filmi!

Film apaçık düzen karşıtı! Bakanlıktan nasıl yardım aldınız? Senaryo kandırmacısı mı yaptınız?
Yok yapmadık, ama evet biz de şaşırdık destek alınca, inanın! Ama oluyor böyle şeyler arada. Rusya’da hiçbir şeye şaşırmayacaksın! Her an her şey olabilir. Bugün destek alırım yarın alamam, denge ve prensipler değişebilir. Ama her şeye rağmen film yapmaya devam edeceğim, yani çalışacağım. Ülkemi seviyorum ve asla başka bir yerde yaşamak istemem.

‘Leviathan’ her yerde ve devlet, kilise, kanun ve düzen artık vatandaş aleyhine... Hantallaşmış ve ‘canavarlaşmış’ sistemde yaşamak mümkün görünmüyor.

Evet, filmi ismini veren ‘Leviathan’ gibi güç odakları aşırı şişerek büyümüş, canavarlaşmış. Devletin tüm kademeleri iflas halinde çünkü artık vatandaşa değil gücü elinde tutan azınlığa hizmet etmekle meşgul. Mutlak güç canavarın ta kendisidir! Ama filmimi bunlara bağlamak istemiyorum sonuçta bir insanlık trajedisi anlattım, bunu konuşmayı isterim. Evet, bu bir Rus filmi ve Rusya burası ama esasen Eyüp peygamberden esinlendim ve insaniyet trajedisini yansıtmak istedim ki, o da gücü bir başkasına verdiğinizde her şey başınıza gelebilir.

Sıradan vatandaş Kolya’nın hali mevcut düzenden bağımsız konuşulabilir mi?

Doğru ama öncelikle Kolya’nın yaşadığı sorunların sadece Rusya’ya aitmiş gibi algınlanmasına karşıyım. Bu film Putin karşıtı bir film değil, bozuk düzene karşı olan bir film. Başta Putin olabilir veya başka birisi. Bir vatandaş kendisini koruması gereken kanun ve düzenden, polisten din adamına kadar her yerden darbe alıyor. Bu tam bir ‘kıyamet’ hali. Ama dünyanın herhangi bir yerinde geçebilirdi, örneğin Türkiye ’de veya Macaristan’da! Zaten bu filmi de yıllar önce ABD’de yaşanmış bir olaydan esinlendim. Yıllarca demledim içimde.

Nasıl bir olaydan?

2008 yılıydı, ‘New York I Love You’nun çekimleri için ABD’deydim. Gazete haberinde okudum. Oto tamircisi vatandaş belediye ile olan davasında yenik düşünce buldozerle belediye sarayını filan yıkmıştı. Sıradan vatandaşın büyük güç devlete karşı verdiği mücadele boşa gitmişti ama yine de adam protesto etmişti. Protesto şekli bana inanılmaz geldi, ilham verdi! Filmin sonu da böylece kafamda bitmişti. Senarist ortağım Oleg Negin başta “Bu Amerikan hikayesinden bir şey çıkmaz” diyerek itiraz etti ama sonrasında ikna oldu.

GÜCE KARŞI İSYAN İYİDİR!

Çaresiz kalsak bile kolayca teslim olmamak yani?

Bir yanıyla evet. Güce karşı isyan iyidir! Neleri kaybettiğinin farkındasın demektir. Kaybedeceğini bile bile boynunu bükmemek onurlu bir davranıştır.

Olanca gücünü size karşı kullanan devletle nasıl savaşılır ki?

Elbette bu adam sembolik protestoların dışına çıkmış ve çaresizliğini küçük de olsa yıkarak göstermiş. Maalesef devlet aşırı hantallaşıp üzerinize çökünce bireysel çabalar işe yaramıyor. Ama bu filmde anlatmak istediğim Rusya politikalarının ötesinde bireylere ne olduğu, insanların neden isyan ettiği. Esasında insaniyetimizden neler kaybettiğimiz. Kolya da filmde babasından kalma evini kaptırmak istemiyor çünkü bir anlamda kimliğini kaybetmek istemiyor. Küçük küçük elimizden alınan şeyler aslında bizi bizi yapan çok önemli şeylerdir. Bugün sokağınıza bir bina çıkarlar, yarın evinizi istimlak ederler. Bu sadece ekonomik değil kültürel ve kimliksel bir durumdur. O zaman başımıza getirdiğimiz insanlara daha dikkat etmek ve güce fazla güvenmemek gerekiyor.

Piknik sahnesinde hedef tahtası olarak kullanılan eski başkanlar galerisinde Putin’in fotoğrafı yok, ‘Henüz işinin bitmediği’ söyleniyor. Sokaktaki vatandaş böyle mi düşünüyor?

Kapitalizme geçişte maalesef çok başarılı olamadık. Dolayısıyla eski Rus impatorluğu özlemi ve ‘Büyük Rusya’ beklentisi büyük! Dolayısıyla demokrasi de çok benimsenemedi henüz. Ya impartorluk ya Stalin ya da acımasız kapitalizm koşulları arasında kendimize gelemedik. Bakın çok karmaşık bir ülkeyiz, çok farklı dinamikler, farklı etnik kökenler ve kültür karmaşası var. Yani evet, Putin’den hala beklenti var. Sabırla bekliyoruz, dayanıklı milletiz.

Piknik sahnesindeki vodka tüketimi neydi peki?
Şaka mı yapıyosunuz, hiç abartmadık, normal bir Rus’un gündelik tüketimi. Hele ki arkadaşları ve ailesiyle tail gününde bundan daha çok içenler gördüm. Vodka’yı çok severiz ve içeriz malum ama size komalık gibi gelebilir. (Kahkahalar)

Filmin ruhani tonuna hizmet eden şahane görüntüler var. Nasıl çalıştınız?

Mekan aramak zor oldu, sonunda Kuzey Atlantik okyanusunu bulmuştuk. Bu fakir küçük kasabanın tezatları da hoşuma gitti, filmdeki temayla örtüşüyordu. Dünyanın bir ucunda, yapayalnız havası beni hemen ikna etti. Ben görüntü yönetmeniyle elele çalışabilirim, dolayısıyla mekan arayışımızı da birlikte yaptık.

Peki ya devasa balina iskeleti? Eski impatorluğun hayaleti mi?

Evet ve daha bir çok şey! (Kahkahalar) Çok ruhani şeyler söylemek istemiyorum ama sonuçta Kolya gibi hepimiz sıradan vatandaşlar olarak huzurumuzu arıyoruz ama bu o kadar da kolay bulunmuyor. Balina iskeleti ise yapay, çok para ödedik. Ev de aynen öyle, özel inşa ettirdik. Filmin sonundaki yıkım sahnesinde bu nedenle gerildik çünkü tek bir şansımız vardı. Neyse ki her şey yolunda gitti.


Esin Küçüktepepınar - Radikal

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları