loading
close
SON DAKİKALAR

'Sen ne biçim valisin?'

'Sen ne biçim valisin?'
Tarih: 05.04.2015 - 00:00
Kategori:

Mustafa Mutlu:'Sen ne biçim valisin ki bunları bile düşünemiyorsun Selim Bey?'

Yalova Valisi Selim Cebiroğlu, geçen hafta incelemelerde bulunmak için gittiği Termal Fen Lisesi’nde, matematik öğretmeni Halil Serkan Öz’ün sakallı olduğunu görmüş…

Çünkü Eğitim-Sen üyesi genç öğretmen; sendikasının, kamuda türban serbestisinin ardından kılık-kıyafet yönetmeliğinin değişmesi için aldığı eyleme katılıyormuş… Bu yüzden okula tıraş olmadan ve serbest kıyafetle gidiyormuş…

Vali Bey öğretmeni, “Bu saç sakal ne? Sen ne biçim öğretmensin? İnsanlar dışarıda görseler dilenci zannedip para verirler. Çık dışarı” diye azarlayarak kovmuş…

Bir kenara çekip kulağına söylese bunları; anlamaya, haklı bulmaya çalışırım. Ama öğrencilerinin önünde yapmış!

Vali Bey’in fırçası sırf öğretmenle sınırlı kalmamış, okul yöneticilerini de hedef almış: “Siz eşekbaşı mısınız? Yönetemiyorsanız istifa edin!”

***

Genç öğretmenin arkadaşları ve Yalova’daki öğretmen sendikaları bu olayı protesto etmek için önceki gün bir yürüyüş düzenlemiş…

Yürüyüşe TÜBİTAK ödüllü öğretmen Halil Serkan Öz de katılmış…

Ancak üzgün kalbi daha fazla dayanamamış ve eylem sırasında duruvermiş…

***

Kim ne derse desin, Yalova Valisi “ölüme neden olmak” suçundan yargılanmalı ve müstahak olduğu cezaya çarptırılmalı…

Cezalandırılmalı ki; bu ülkedeki irili-ufaklı tüm makam sahipleri artık şu kibirli diktatör tavrını bir kenara bırakmalı…
Kimsiniz siz kardeşim; size insanları aşağılama hakkını kim verdi?

Hangi yasada, hangi yönetmelikte bir valinin bir öğretmeni, öğrencilerinin önünde azarlayabileceği ve sınıftan kovabileceği yazılı?

İçişleri Bakanı da gelip seni valilik çalışanlarının önünde azarlasa yerin dibine girmez misin?

Üzülmez misin?

Kahrolmaz mısın?

Sen ne biçim valisin ki bunları bile düşünemiyorsun Selim Bey?

***

Belirtmekte yarar var:
Balık baştan kokuyor!
Suç sadece Vali Bey’in değil; onun kendisine örnek aldığı siyaset adamlarının…
“Buyurgan, ukala, küstah, haddini bilmez yönetici tavrı” yüzünden öldü Halil Öğretmen…

Peki; kim getirdi bu tavrı bu ülkeye?

Kim önüne gelene bağırmayı, hakaret etmeyi, aşağılamayı sıradanlaştırdı?

***

Evet; aklınıza gelen kişi!

HUBER! (142)

Her gün onlarca mektup gönderip “Abdullah Gül’ün Huber’i boşaltması için tekrar Köşk’ün önüne gitmiyor muyuz? 
Bu kez çay içmekle kalmayalım mangal da yapalım” diyorsunuz…

Ben bu ülkede tek bir güce çok inandım:
Sivil topluma…

Siz isterseniz; biliyorum ki Abdullah Gül, o Köşk’teki işgalini bir gün daha sürdüremez…
Bu nedenle bu kez ben size uyacağım:
Bir demokratik kitle örgütü çıksın, bu işi üstlensin…
Söz; sucuklar benden!

GÜNÜN SORUSU

Emniyet yetkilileri ve Cumhurbaşkanı şehit savcımızın, “teröristlere ait tek silahtan çıkan 5 kurşun yarası sonucu” öldüğünü açıkladı ama Fethullahçı Zaman Gazetesi dün Florance Nightingale Hastanesi’nin raporunu yayınladı… Bu raporda Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın vücudunda on kurşun yarası tespit edildiği, kurşunların vücudun hem ön, hem de arka bölümünde bulunduğu yazılı… Sorum size:
Eğer Zaman’ın yayınladığı rapor doğruysa… Neler oluyor?

OY VERECEĞİNİZ PARTİDEN TALEP EDECEĞİNİZ TEK ŞEY!

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, önceki gece Ulusal Kanal’da yayınlanan Kral Çıplak’ın konuğuydu.
Söz seçimlere gelince, bir çağrıda bulundu:

“Bu ülkede rejim değişikliği istemiyorsanız ve bölünmeye karşıysanız, oy vereceğiniz partinin, anayasanın üç maddesini asla değiştirmeyeceğine dair size söz vermesini sağlayın! Eğer partiniz, ‘Vatanıyla, milletiyle laik, sosyal, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinin Ankara, resmi dilinin Türkçe olarak kalacağı’ konusunda size söz vermiyorsa, asla o partiye oy vermeyin! ”

***

Bu çağrıya yürekten katılıyorum:
Seçime girecek bütün partiler, anayasamızın ilk üç maddesi konusundaki tavırlarını bugünden tezi yok açıklamalı…

Siz, siz olun; değiştirilmesi asla teklif bile edilemeyecek olan bu maddelere sahip çıkmayan bir siyasi anlayışın hizmetçisi olmayın…

GÜNÜN İSYANI

YSK Başkanı Sadi Güven, “Siyasi partiler sandıklara sahip çıkmalı” demiş… İsyanım kendisine:
Zaten sorun buradan kaynaklanmıyor mu? Sandığa en çok sahip (!) çıkan, yani sonucu istediği gibi değiştiren parti seçimi kazanmıyor mu? Bu yüzden sandığa “devletin” sahip çıkması gerekmez mi?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları