loading
close
SON DAKİKALAR

Aferin size, ekmek de vermeyin acından ölsün

Aferin size, ekmek de vermeyin acından ölsün
Tarih: 07.01.2017 - 00:00
Kategori:

Can Ataklı: Bu insanlık dışı uygulamaları yapanlar günün birinde hukuk ve adalete ihtiyaç duyduklarında acaba bu günleri hatırlayacaklar mı?

ANALİZ

Amerika ilişkilerimiz son yılların en kötü dönemini yaşıyor. Artık üstü kapalı imalardan vazgeçildi, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere iktidarın bütün önemli isimleri hemen her gün Amerika aleyhine demeçler veriyorlar.
Cumhurbaşkanı Amerika'yı teröre karşı destek vermemekle suçlarken, Başbakan “Amerika'nın bir halt ettiği yok” diyor, Dışişleri ve Savunma Bakanları İncirlik konusunun gündeme gelebileceğini söylüyor.
Yandaş medyanın manşetlerinden Amerika'ya yönelik protestolar hiç eksik olmuyor.
Bunun sonucu kamuoyunda olağanüstü bir Amerikan düşmanlığı oluştu.
Nitekim bu düşmanlık Amerika'yı da endişelendirmeye başladı. Amerikan Büyükelçiliği dün bir açıklama yaparak Türkiye'deki Amerikan vatandaşlarının can güvenliğinin de tehlike altında olduğunu ileri sürerek şunları söyledi; “Türkiye'de meydana gelen, aralarında yılbaşında İstanbul'da, bugün de İzmir'de gerçekleşenin de bulunduğu terörist saldırıları güçlü şekilde kınıyoruz. Terörizme karşı NATO'daki müttefikimiz Türkiye ile birlikte mücadele ediyoruz. Türk medyasında ABD hakkındaki yangına körükle giden ve temelsiz suçlamalar rencide edici ve vatandaşlarımızın hayatını tehlikeye atabilir. Bunlar durmalı…”
Peki, bu nereye kadar?
İktidarın söylemlerinden anlaşıldığı kadarıyla iktidar Trump'ın işbaşına gelmesini bekliyor.
Art arda gelen terör eylemlerine karşı çaresiz kalan ve elinden hiçbir şey gelmeyen iktidar sorumluluktan kurtulmak için başta Amerika olmak üzere dış güçleri suçluyor ama satır aralarında Trump'a mesaj göndermeye çalışıyor.
Obama yönetimine tıpkı Trump gibi eleştiriler yönelten iktidar sözcüleri Suriye olayının, terörün ve ekonomik sıkıntıların yeni başkanla birlikte sona ereceğine inanıyorlar.
Adeta “Trump gelecek dertler bitecek” havasındaki iktidar eli kolu bağlı “Aman Suriye'de başka bir şey olmasın, aman yeni bir terör olayı ile karşılaşmayalım, aman dolar daha fazla fırlamasın” duasına çıkmış gibi.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

AFERİN SİZE, EKMEK DE VERMEYİN ACINDAN ÖLSÜN

Önce Fetullahçıların kumpasıyla hapse atılan şimdi de Fetullahçı olduğu gerekçesiyle yine aynı iktidarın cezaevine koyduğu gazeteci Ahmet Şık'tan üzücü haberler geldi.
Tutuklanan Ahmet Şık'a ilk üç gün su bile vermemişler. Uyumasına engel olmuşlar, akla gelen türlü eziyetlerde bulunmuşlar.
Bırakın hakkı, hukuku, yasaları vicdanlar bunu nasıl kabul edebiliyor acaba? Bu insanlık dışı uygulamaları yapanlar günün birinde hukuk ve adalete ihtiyaç duyduklarında acaba bu günleri hatırlayacaklar mı?
Yıllarca cemaatçilere yaptıkları hukuksuzlukları hatırlatarak “Bir gün size de hukuk lazım olabilir, o zaman ne yapacaksınız?” diye sorduk yıllarca.
Şimdi hepsi “hak, hukuk, adalet” diye çırpınmaya başladı.
Bu arada Ahmet Şık'a bunu reva görenlerin modacı Barbaros Şansal'a neler yaptıklarını hayal etmek bile istemiyorum.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

TERÖRE KARŞI DİK DURALIM DERKEN KONSER İPTAL ETMEK OLMAZ

İktidarın elinden teröre karşı bir şey yapmak ne yazık ki gelmiyor. Canını vermeye hazır, çoğu meczup canlı bombaları bulmak belki dünyanın en güçlü ülkelerinde bile zordur ama şehir merkezlerindeki silah ve patlayıcı depolarını bulamamak akıl alacak gibi değil.
Terör artık gün aşırı can alırken iktidarın tek önlemi halka “gaz vermek” halkı teröre karşı dik durmaya çağırmak, bu nedenle evine kapanmamasını, günlük hayatına devam ederek teröre en güzel cevabı vermesini istemek.
Ama bunu da beceremiyor. Halka “evinize kapanmayın” diyen iktidar bunu kendi eliyle sabote ediyor.
İşte bir örnek. Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası'nın 25'inci
Kuruluş Yıldönümü nedeniyle verilecek İdil Biret Konseri valilik tarafından iptal edildi.
Adana Valisi iptal gerekçesi olarak terör olaylarını ve tehlikeye düşen can güvenliğini gösterdi.
İşe bakar mısınız, bir yandan “Çık sokaklara, git AVM'lere, teröre boyun eğme” söylemini yüksek sesle dile getireceksiniz öte taraftan “Terör var konserimizi iptal ediyoruz” diyerek acizlik gösterisi yapacaksınız.
İyi yönetemiyorlar işte, dahası yok bunun.

YENİ ÖĞRENDİM

SARAYA GÖRE MHP'Lİ 30 MİLLETVEKİLİ BAŞKANLIK İÇİN EVET OYU VERECEK

Erdoğan'ı başkan yapacak anayasa değişikliği teklifi pazartesi günü Meclis'te görüşülmeye başlanacak.
Gözler elbette MHP'nin üzerinde. Hayır diyeceği belli olan 6 milletvekili dışında fire olup olmayacağı merak ediliyor.
Saray ise oylamadan çok emin görünüyor. AKP'de hiç fire olmayacağına inanan saray MHP'den de en az 30 milletvekilinin evet oyu vereceğine inanıyor.
Twitter'da “başkentçi” isimli bir hesap var. Her nasılsa “her şeyi bilen” bir hesap bu. Söylentilere göre bu hesabın arkasındaki isim Cumhurbaşkanının baş danışmanlarından Mustafa Varank. Gerçi yandaş yazarlar bu kişinin aslında bir “kripto FETÖ'cü” olduğunu söylüyor ama bu bana şaşırtmaca gibi geliyor.
İşte bu başkentçi dün Twitter hesabından evet oyu verecek 30 MHP'linin ismini yazdı.
Bakalım göreceğiz, saray bunu bilerek mi yaymaya çalışıyor yoksa baskı kurmaya mı çalışıyor birkaç gün içinde öğrenmeye başlayacağız.

ÇOK GÜLDÜM

NİHAT DOĞAN COŞTUKÇA COŞTU

Televizyonlarda sabah saatlerinin fenomenlerinden biri biliyorsunuz Beyaz TV'de güya magazin programı yapan Nihat Doğan. Hesapta program magazin programı ama Nihat Doğan'ı tutana aşk olsun. Kuran'la başlıyor, Diyanet'le yürüyor, dualardan parçalar okuyor, laikleri laikliği ihlal etmekle suçluyor, bol bol Erdoğan hayranlığı sergiliyor, terör, ekonomi, dış politika, sosyal yaşam, psikoloji, psikiyatri, sanat, edebiyat, bilim ne varsa hepsini dine ve Erdoğan'a bağlayarak görüşlerini açıklıyor.
Her gün coştukça coşuyor ama dün bir başka coştu.
Amerika'nın Erdoğan'a suikast hazırlığı içinde olduğunu söyleyerek “Eeeeeyyyyy Amerika” dedi “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın saçının bir tekine bile zarar gelirse bilin ki bu ülkede yaşayan Amerikalılar yaşayamaz, malları, mülkleri her şeyleri ellerinden gider” diye devam etti.
Sonra galiba fazla ileri gittiğini anlayarak “Halkın her gün Amerikan büyükelçiliği, konsoloslukları, şirketleri önünde toplanıp elem yapması lazım, bunu demokratik bir hak olarak hukuka bağlı biçimde sürdürmelidir” dedi.
Bakalım yeni mütefekkirimiz Nihat Doğan'ın çağrısı ne kadar yankı bulacak.

Can Ataklı- Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları