loading
close
SON DAKİKALAR

Barış soru(n)ları...

Barış soru(n)ları...
Tarih: 03.09.2015 - 00:00
Kategori:

Melih Aşık; Bizim, terör örgütüne tek laf etmeyip sürekli devleti ve güvenlik güçlerini suçlayan “Kadrolu barışçı”ların söylemlerine bakarsanız Türkiye’de barışı sağlamanın ilk adımı “tarafların”... Yani TSK ve PKK’nın silah bırakması.

En çok “barış” lafını terör örgütüne en hoşgörüyle bakanların ettiği ülkemizde bir “Dünya Barış Günü”nü daha geride bıraktık. Bizim, terör örgütüne tek laf etmeyip sürekli devleti ve güvenlik güçlerini suçlayan “Kadrolu barışçı”ların söylemlerine bakarsanız Türkiye’de barışı sağlamanın ilk adımı “tarafların”... Yani TSK ve PKK’nın silah bırakması.
Siz duydunuz mu bilmiyoruz. Ama biz yıllarca etnik teröre maruz kalmış İngiltere ve İspanya gibi iki ülkede ordunun silah bırakmasını isteyen bir tek “aydın” adı hatırlamıyoruz. Duymadık.
Bizim “barış kuşu” muhteremlerden şimdiye kadar hiç duymadığımız mı?
O çok istediklerini söyledikleri kalıcı barışın nasıl geleceği? Nasıl sağlanacağı? Formülün ne olduğu?
PKK’nın teröre ne kadar masum isteklerle başladığı, günümüzde nerelere geldiği herkesin malumu. Bugünkü isteklerinin tamamını kabul etsek bile yarın karşımıza yenileriyle çıkmayacaklarının garantisi yok!
Başta Duran Kalkan olmak üzere pek çok KCK yöneticisinin kendileri için “Silah bırakma diye bir şeyin asla söz konusu olamayacağı” açıklamaları ortada dururken... Yani, “Siz ne verirseniz verin, biz daha çoğunu almak için silahı elden bırakmayacağız” tehditleri alenen ve defalarca dile getirilmişken... Bunlararı görmezden gelenlerin “samimi ve gerçek barışçı” olduğuna kim inanır?

Özerklik farkı!

PKK’nın, “Artık devleti, devletin valisini, kaymakamını tanımıyoruz. Kendi kendimizi yöneteceğiz” diyerek özerklik ilan ettiği yerleşim birimi sayısı 17’yi buldu. İlanla birlikte devlet kimi yerlerde harekete geçti, özerklik ilan eden HDP’li belediye başkanlarıyla il, ilçe başkanlarını yargıya sevk etti. Mahkemeye çıkarılan “özerklikçi”lerin çoğu tutuklandı. Eski CHP milletvekili Uluç Gürkan, önceki akşam Halk TV’de bu konu konuşulurken ilginç bir noktaya dikkat çekti.
“Özerklik ilan edilen 17 yerleşim biriminin sadece 7’sindeki yöneticiler yargıya sevk edilip tutuklandı. Tutuklamaların yapıldığı yerlere bakıyoruz, tamamı PKK saldırıları, dolayısıyla çatışmaların olduğu yerler. İktidar çatışma yaşanan yerlerde özerklik ilanı yapanlara hemen tepki gösterirken çatışmanın olmadığı yerlerdekilere hiçbir şey yapmıyor. Onları adeta görmezden geliyor. Ortada bir suç varsa, çatışma olan ya da olmayan yer ayrımı yapılamaz, tümü yargıya sevk edilir. Ama iktidarın tutumuna bakınca, terör örgütüne adeta, devletle çatışırsanız özerkliğinizi kabul etmem, çatışmazsanız görmezden gelirim gibi sakat bir anlayış içinde olduğu görülüyor.”

OLASI

1 Kasım seçimlerinin sonucu ne olur... Üç ihtimal var...
1. Mevcut terör düzeyi devam ettiği için seçimler bir yıl ertelenir, Davutoğlu hükümeti göreve devam eder. (AKP için bu çifte kaymaklı ekmek kadayıfı olur)
2. Seçim yapılır, AKP tek başına iktidar olur...
3. Şu an görevdeki AKP - HDP ortaklığı önümüzdeki günlerde Abdullah Öcalan’ı devreye sokarak ve taviz vererek terörü bitirir... Çözüm sürecine dönülür. Bu hükümet iki ayı iyi götürürse seçimden sonra bir AKP - HDP koalisyonu ya da HDP destekli AKP azınlık hükümeti kurulur.

Yeni Kültür Bakanı işten çıkarılan muhalif tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü için “Tanımam” demiş.
Malum, ülkemizde sanatçıları onlar değil,
açılan davalar nedeniyle Adalet Bakanlığı tanır…

Akif Kökçe

TRT

TRT, İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’ın işine son verdi.
Arıboğan, TRT Haber kanalında perşembe günleri, saat 21.30 da ekrana gelen “Açı” adlı programda yorumcu olarak görev yapıyordu.
Arıboğan’la aynı fikirleri paylaştığımızı sanmıyoruz TRT iktidara yakın olduğunu düşündüğü için ona iş vermiş olmalı.
Ve bir tweet attığı için onu cezalandırdı.
Fakat işe son verme gerekçesi olan tweet’e bakınız:
“Demokrasi ona layık olanların, ona sahip çıkanların hak ettiği bir rejimdir. Medyanın özgür olmadığı bir ortamda demokrasiden söz edilemez”
Demek medya özgürlüğü, demokrasi falan demek artık fikir suçu oldu.
Yaşadığımız döneme bakın...

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları