loading
close
SON DAKİKALAR

Başbakan Yıldırım; 'Başkanlık kapısı 15 Temmuz'da açıldı'

Başbakan Yıldırım; 'Başkanlık kapısı 15 Temmuz'da açıldı'
Tarih: 23.10.2016 - 08:12
Kategori: Siyaset

Başbakan Binali Yıldırım, ortak canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Yıldırım, 'Başkanlık kişiler üzerinden düzenlenecek bir mesele değildir. Bu ülkenin birliği için, olmazsa olmaz bir şey. Aslında başkanlığın kapısı 15 Temmuz gecesi açılmışt

Başbakan Binali Yıldırım, Iraklı yetkililerin Başika'daki Türk güçleriyle ilgili açıklamalarına tepki gösterip, "Ülkemizin başını ağrıtan PKK terörünün barındığı ülke Irak. Irak bize laf edeceğine önce bize orada bulunan ve ülkemizi rahatsız eden yıllardır sivil insanların hayatına kasteden, güvenlik güçlerimizi şehit eden, bu alçak hain bölücü PKK terör örgütüne yataklık yapmasınlar" dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, ortak canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Yıldırım Irak'ta Musul'a yönelik devam eden operasyonla ilgili olarak, "Şu anda şehrin merkezinden DEAŞ unsurlarının temizlemek için kuzeyinden ve doğusundan Bağdat hükümetinin askeri unsurları ve onlarla birlikte hareket eden milislerle harekat devam ediyor. Şu anda henüz şehir merkezine gelinmediği için ciddi bir direniş söz konusu değil, çevresini temizliyorlar. Bir harekat planı var. Bu plana göre kuzeyden, doğudan ve güneyden 3 koldan operasyon ilerleyecek ve şehir merkezinde DEAŞ'ı sıkıştıracaklar. Dicle'nin batısında çatışmalar yoğunlaşacak. Harekat planına göre şehrin güneybatısı açık bırakılıyor ki; DEAŞ unsurları oradan gitsin, yolda da onları bir şekilde etkisiz hale getireceklerini hesap ediyorlar, plan bu, bu çerçevede plan devam ediyor. DEAŞ dikkati çekmek için, Musul üzerindeki baskıyı azaltmak, zaman kazanmak için Kerkük'te bir hakerat yaptı. Onunla ilgili de gerekli karşılık verildi ve orada da işler normale döndü" dedi.

'TÜRKİYE MUSUL'DA HAVA OPERASYONLARINDA YER ALACAK'

Türkiye operasyonun neresinde dahil olacak şeklinde bir soruya ise Yıldırım, "Koalisyon güçleri içerisinde kara unsurları var, hava unsurları var. Hava unsurları içerisinde Türkiye yer alacak. Bir hava harekatında ihtiyaç duyulduğunda bizim uçaklarımız da operasyona katılacak. Burada mutabakat sağlanmış durumda. Kara operasyonunda zaten şu anda Irak'ın resmi güçleriyle, peşmergeler doğrudan yer alıyor. Ayrıca bizim Başika kampında eğittiğimiz Ninova muhafızları var onlar yer alıyorlar. Diğer taraftan Irak içerisinde diğer milis gruplar var, onlar yer alıyorlar. Dolayısıyla şu anda koalisyon güçlerinden doğrudan operasyonda yer alan başka ülke unsurları yok. Kara harekatında şu anda bizim aktif olarak içinde yer almamızı gerektirecek bir durum söz konusu değil" diye konuştu.

'BAŞİKA'DAKİ TÜRK GÜÇLERİ DEAŞ'A KARŞI MÜCADELEDE CİDDİ KATKI SAĞLIYOR'

Başika'da bulunan Türk güçlerinin DEAŞ'a karşı mücadele konusunda ciddi oranda katkı sağlandığını vurgulayan Yıldırım, "Bağdat bizim Başika'daki varlığımıza yönelik ileri geri açıklamalar yapıyor. Önceki şartların değişen bir şey yok, biz orada 2015'ten beri bulunuyoruz. Bugüne kadar herhangi bir sorun olmadığı halde, bugün bunun gündem yapılarak sürekli tekrarlanması hoş değil, bizi rahatsız ediyor. Bunu da açıkça ifade ettik. İtirazlara rağmen biz orada Musul'un kurtarılması DEAŞ'a karşın etkin mücadele edilmesi konusunda birliğimiz ciddi bir katkı sağlıyor. Binlerce orada yaşayan aşiretlerin sivil unsurların eğitimini yaptı ve DEAŞ'la yapılan mücadelede de önemli bir başarı kazandı, bunu ispat etti. Amaç DEAŞ'ı Irak'tan temizlemekse tam da bizim oradaki Başika askeri varlığımız bunu yapıyor."

'IRAK ALÇAK TERÖR ÖRGÜTÜ PKK'YA YATAKLIK YAPMASIN'

Iraklı yetkililerin Başika'daki Türk unsurlarıyla ilgili açıklamalarına tepki gösteren Başbakan Yıldırım, "Ülkemizin başını ağrıtan PKK terörünün barındığı ülke Irak. Irak bize laf edeceğine önce bize orada bulunan ve ülkemizi rahatsız eden yıllardır sivil insanların hayatına kasteden, güvenlik güçlerimizi şehit eden, bu alçak hain bölücü PKK terör örgütüne yataklık yapmasınlar. Önce ülkelerine sahip çıksınlar, ülkelerindeki terör örgütlerini zapturapta alamıyorlar Türkiye'ye kafa tutuyorlar" dedi.

'IRAK'TAN GELECEK HER TÜRLÜ TERÖR TEHDİDİ VE MÜLTECİ AKININA KARŞI MÜDAHALE EDECEĞİZ'

Musul'da yaşaşan 2 milyon insanın Türkiye'ye geleceğinden endişe edildiğini belirten Yıldırım, "İkinci önemli husus, bizim Musul operasyonunda demografik yapının değiştirileceği ve Musul'da yaşayan 2 milyon insanın büyük bir mülteci akını olarak Türkiye'ye geleceği yönünde endişelerimiz var. Yeni Kerbelalar oluşmasın. Vakitlice uyarıyoruz. Buradan çıkacak mültecilerin Türkiye'ye doğru gelmesi demek, mevcut 3 milyonun üzerine 1 milyon daha ilave olması demektir. Burada mezhep savaşı riskinin çok ama çok artması demektir. Bu da büyük bir katliam, ikinci bir Felluce faciası demektir. Biz bu işe kayıtsız kalamayız. Bizim Irak'la beraber 350 kilometre sınırımız var. Dolayısıyla Irak'tan gelecek her türlü terör tehdidine, mülteci akınına karşı, mezhep savaşı ve katliamlara karşı Türkiye asla kayıtsız olamaz. Gerektiği anda müdahale etmekten de tereddüt etmeyeceğiz. Kimsenin nasihatine ihtiyacımız yok. Irak'taki sınır bölgemizde arazi şartları çok zor. Oradan mülteci geçişi çok zor. Buna da rıza gösteremeyiz. Mültecilerin aralarında terör unsurları da geçebilir. O yüzden Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi kontrolündeki bölgede güvenli bir alan oluşturmak daha iyi olacaktır. Suriye'de olduğu gibi Irak'tan da bir mülteci akını olursa Türkiye önlemini alacaktır" diye konuştu.

'TÜRKİYE MUTLAKA MASADA OLACAK'

Barış görüşmelerinde Türkiye'nin masada yer alacağını vurgulayan Yıldırım, "Barış görüşmelerinde Türkiye mutlaka işin içindedir, olmaya da devam edecek. Türkiye olmadan bu bölgede plan yapmak, akla ziyan bir iştir. Bu bölgeyle hiçbir ortak bağı olmayanlar masada olacak, Türkiye olmayacak? Bizim tarihten gelen bir birlikteliğimiz var. İnanç, yaşam gibi birçok ortak değerimiz var. Bu bölgelerin tamamı Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alan yerlerdir. Buralar Cumhuriyetin kuruluşundan sonra bile Misak-ı Milli sınırları içerisindedir. Burada mutlaka Türkiye'nin ağırlığı olacaktır. Bugün Suriye'de kendimiz karar verdik ve yaptık. Bunu gerekirse Irak'ta da yaparız. Irak'ın, Suriye'nin topraklarını alalım diye bir derdimiz yok. Derdimiz oraların toprak bütünlüğü bozulmasın, çeşitli terör örgütleri burada cirit atmasın, insanlar kardeşlik içerisinde yaşasın" dedi.

'PKK İLE MÜCADELE KONUSUNDA İRAN'LA ÇOK YAKIN BİR İŞBİRLİĞİMİZ VAR'

İran-Türkiye ilişkilerine de değinin Başbakan Yıldırım, İran ile sürekli görüşme halinde olduklarının altını çizdi. Yıldırım, "Türkiye'de Sünni grupları destekleyen bir çalışma yok. Bizim kültürümüzde mezhep farklılığı yok. Hepsi bizim ortak değerlerimiz. Kardeşlik. İslam'ın en büyük özelliği, ne olursan ol yine gel. Burası umutsuzluk dergahı değil. Mevlana hazretlerinin çağrısı çok açık. İran'la sürekli görüşüyoruz. Özellikle PKK ile mücadele konusunda çok yakın bir işbirliğimiz var. Gerek Irak'la, gerek Suriye'de huzurun sağlanması için İran-Türkiye görüşmeleri kesintisiz devam ediyor. Bu konuda İran'ın da önemli bir rolü var. Çünkü İran'ın da biz ve Irakla sınırı var. Bölge ülkeleri olarak biz bu işi başkalarına bırakırsak sorun büyür. Bölge ülkeleri daha aktif olmalı ve uzaklardan gelen ülkelere bu meseleyi bırakmamalılar. Onların hassasiyeti ve olayı algılamaları bizim gibi olmaz. DEAŞ'ın ortaya çıkmasının sebebi Saddam'ın gitmesinden sonra oluşan yönetim boşluğudur. Bu boşluktan DEAŞ doğmuştur. Saddam'ın gitmesi daha büyük kargaşa ve gözyaşı getirdi" şeklinde konuştu.

'ABD TERCİHİNİ YAPMAK ZORUNDA'

PKK ile YPG'nin aynı olduğunu ifade eden Başbakan Yıldırım, " YPG-PYD eşittir PKK. Bizim Suriye'de Irak'ta yaşayan Kürt ahalisiyle bir meselemiz yok. Onlar bizim kardeşimiz. İki şey birbirleriyle karıştırılıyor. Sanki biz YPG-PYD ile ilgili konuştuğumuzda Kürtleri burada Türkiye istemiyor gibi bir algı oluşturuluyor. Bu yanlışı düzeltelim. Bizim Kürt vatandaşlarla, Suriye'de Irak'ta yaşayan Kürtlerle bir sorunumuz yok. Ama sorun ne? Maalesef ABD şöyle düşnüüyor. Ben DEAŞ'ı yok etmek için YPG ile PYD ile anlaşma yapacağım, kendi askerimi riske atmayacağım, içeride DEAŞ'ı yok edeceğim diye düşünülüyor. Dünyanın neresinde görülmüş, bir terör örgütüyle başka bir terör örgütünü yok etmek akla ziyandır. Peki sonra öbür terör örgütü ne olacak. Onu yok etmek için başka bir terör örgütü mü üretilecek? Bu bir yanıltmadır. Oradaki terör örgütleri maalesef Amerika'yı ikna etmiş gibi görünüyor. ABD şu tercihi yapmak zorunda. Türkiye'yi mi tercih edecek, yoksa 3-5 teröristin oluşturduğu grupları mı tercih edecek? YPG-PYD'ye verdiğiniz silahların yarıdan fazlası PKK'ya gidiyor dedik. Doğu'da Güneydoğu'da elde ettiğimiz mühimmat onların mühimmatı. ABD bizim dostumuz ise bize silah çeken terör örgütlerine dolaylı olarak destek vermiş olmuyor mu? Bu gruplar ABD'ye bazı vaatlerde bulunmuş olabilir. Bu yanlış bir yoldur. Sürdürülemez. ABD'nin tercihinin bu yönde olduğunu kesin ve net olarak söylemesi gerekiyor. YPG-PYD'yi terör örgütü olarak görmüyoruz ama PKK bir terör örgütüdür. Mücadelenizde yanınızdayız diyorlar. Bundan sonra bu tutumlarını umarız gözden geçirirler" dedi.

'ABD SÖZÜNÜ TUTMUYOR'

ABD başkanı Obama'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a verdiği sözü tutmadığını belirten Yıldırım sözlerine şöyle devam etti:
"Mümbiç harekâtı esnasında Sayın Obama ile Cumhurbaşkanımız konuşup anlaştılar. Mümbiç'ten DEAŞ temizlenince buraya getirilen ve Amerika ile birlikte bulunan YPG ve PYD unsurları tekrar bölgelerine çekilecekler. Bu açık söz. Bugün de ABD hala sözümüz söz diyor, ama hala ayak sürüyorlar. YPG PYD'ye söz mü geçiremiyorlar? Ağırdan alıyorlar. Bunu takipçisi olacağız. Türkiye gerek sınırları içerisinde, gerek sınırları dışarısında toprak bütünlüğünü, vatandaşlarının can ve mal güvenliğini tehdit eden her terör örgütüyle, ne olursa olsun gereğini yaparız. Kimseden de izin almaya ihtiyacımız yok."

'40 BİN KADAR GÖÇMEN TÜRKİYE'DEN GERİ DÖNDÜ'

Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması ve savaşın bitmesini istediğini belirten Başbakan Yıldırım, "Biz ne Irak'ın, ne Suriye'nin toprak bütünlüğüne bir planımız yok. Bu ülkenin toprak bütünlüğünün korunması ve kanın durmasını istiyoruz. Ancak oralardaki otorite ve yönetim boşluğundan kaynaklı yeşeren terör örgütleri bizim canımızı yakıyor. Ellerindeki ağır silahlarla, canlı bombalarla yaptıktan sonra mı hareket edeceğiz? Ama şunu da yapacağız. Suriye'de buna başladık, Fırat kalkanıyla güvenli bölge oluşturuyoruz. Yıllardır Kuzey Irak'ta hava operasyonları yapıyoruz. Zaman zaman karadan da operasyon yapıyoruz. 90'lı yıllarda çok büyük operasyonlar yaptık. Bu operasyonların yapılmasından ziyade kalıcı olarak burada güvenlik tedbirleri almamız gerekiyor. Kilis'e roketler atılıyordu. DEAŞ burnumuzun dibindeydi çünkü. DEAŞ'ı 20 kilometre kadar püskürttük. En azından Kilis, o roketlerin menzillerin dışında kaldı. Ancak gerekli tedbirleri almaya devam ediyoruz. Biraz daha güneye doğru püskürtmeye devam edeceğiz, temizleyeceğiz. Temizlenen bölgede yaşam başladı. 40 bin kadar göçmen Türkiye'den oraya geri döndü. Okular hastaneler açıldı" diye konuştu.

"BAŞKANLIK KAPISI 15 TEMMUZ'DA AÇILDI"

Başkanlık kapısının 15 Temmuz gecesi açıldığını belirten Yıldırım, "Başkanlık kişiler üzerinden düzenlenecek bir mesele değildir. Bu ülkenin birliği için, olmazsa olmaz bir şey. Aslında başkanlığın kapısı 15 Temmuz gecesi açılmıştır. Önceden ihtimal olarak konuşuluyordu ancak önemi pek bilinmiyordu. Farklı farklı spekülasyonlar yapılıyor. Öyle olmadığını 15 Temmuz gecesi gördük. Dünyanın hangi ülkesinde Cumhurbaşkanı 'inin meydana bunlara dersini verin' der ve o millet tanka karşı gözünü kırpmadan göğsünü siper eder. Millet geleceğine sahip çıktı. Bundan sonra ülkede bu ve buna benzer sorunlar yaşanmaması için mutlaka ve mutlaka sürekli tek başına iktidar çıkaran bir sisteme ihtiyaç var. Bunun adı da başkanlık bu kadar basit. Milletvekilliği seçimlerinin de 5 yılda bir seçilmesinin uyum için iyi olabileceğini düşünüyoruz. Böyle bir yola gidilebilir. Yapacağımız değişiklik neyse tek seferde yapalım. Türkiye bir yapboz tahtası değil. Düşünüp geniş istişare yapacağız. Başkanlık'ta da partililik var."

"HDP İLE HANGİ ORTAK PAYDADA BULUŞACAĞIZ ?"

Yıldırım sözlerine şöyle devam etti: "Siyaset ülkenin vazgeçilmezidir. Siyaset milli iradenin tecelli ettiği yerdir. Bir siyasi parti düşünün, terörle arasına bir mesafe koymuyor. PKK'yı bir terör örgütü olarak görmüyor. Her hal ve hareketiyle terör örgütüne destek veriyor. Bundan da 79 milyon vatandaşımız rahatsızlık duyuyor. Bu şartlar altında HDP ile hangi ortak paydada buluşacağız? Bizim görevimiz milletimizle devletimizle aramıza girmiş olan bu alçak terör örgütünü yok etmektir. Silvan'da İdil'de Cizre'de Yüksekova'da Nusaybin'de Diyarbakır Sur'da 30 bin konutu yerle bir ettiler. Şimdi oraları yeniden yapıyoruz. Bunu da engellemeye çalışıyorlar"

"SAVUNMADAN TAARRUZA GEÇTİK"

Terörle mücadele konusunda saha ve psikolojik üstünlüğün güvenlik güçlerinin elinde bulunduğunu vurgulayan Başbakan Yıldırım; "Sayılar muhtelif ama 1500-2500 arası terörist yuvalanıyor içeride. Hepsi nerede ne yapıyor biliyoruz. Terörle mücadelede strateji değişikliği yaptık, Savunmadan taarruza geçtik. Hırçınlıkları da bu yüzden. Ses getirmek için her yola baş vuruyorlar. Bomba yüklü araçlar, intihar bombacıları vs. 300'e yakın olay önlendi. Terörle mücadelede saha ve psikolojik üstünlük güvenlik güçlerimizin elindedir. Bölge insanı da terörün baskısında kurtulmuştur. Onlara pirim vermiyorlar. Bu terör örgütlerinin tamamı aynı merkezden yönetiliyor. Ortak hedef Türkiye'nin toprak bütünlüğünün bozulması ve milli birlik beraberliğin zarar görmesidir. Hiçbir terör örgütünün bu ülkeye zarar verilmeyeceğini bütün dünya gördü"

"ABD'NİN GÜLEN'İ VERMEYECEĞİZ ŞEKLİNDE BİR BİLDİRİMİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"

Gülen'in iadesi konusuna da değinen Başbakan Yıldırım; "İnterpol'ün Fethullah Gülen'in iadesi hakkında hayır dediği ifadesi doğru değildir. Adalet Bakanımız 26'sında davet edildi oraya gidecek. Muhataplarıyla görüşecek. ABD ile yaptığımız adli yardım anlaşması var. Yıllar boyunca bunu uyguladık. Şimdi de açıkça terör örgütü olarak belirlediğimiz, Türkiye'deki darbe girişiminin kurgulayıcısının başını tutuklayın ve bize iade edin dedik. Bunun sonuçlanmasını bekliyoruz. Olay bundan ibaret. Vermeyeceğiz şeklinde bir bildirim söz konusu değildir"

İHRAÇ EDİLEN MEMURLARDAN DAHA FAZLA İTİRAZ VAR

Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü; "İncelenenler durumları tespit edilenler, yanlış olduğu kesin olanlar, çıkacak olan KHK'larla iadeleri ilan edilecek. Bu bir süreç. Bizim yaptığımız işlemin üstünkörü olduğu, toptancı mantığıyla yapıldığı algısı yaratılmaya çalışıyorlar. İhraç edilen memurların sayısından daha fazla itiraz var. Bir genelge yayınladık. İsmi, adresi ve gerçek kimlikleri olmayan ihbarlar dikkate alınmayacak. Bir insanın hayatı ve geleceği söz konusu. Bu konuda üstün körü karar veremezsiniz. Türkiye'de bu kararları veren kamuda her düzeyde yönetici var"

DHA

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları