loading
close
SON DAKİKALAR

Birleşik Kamu-İş: Kamusal eğitimden uzaklaşıldı, özel eğitim teşvik edildi

Birleşik Kamu-İş: Kamusal eğitimden uzaklaşıldı, özel eğitim teşvik edildi
Tarih: 20.01.2018 - 17:15
Kategori: Eğitim

Birleşik Kamu İş Sendikası 2017-2018 eğitim öğretim yılı yarıyıl değerlendirme raporunu açıkladı.

Son 15 yılda eğitim sisteminin var olan sorunlara yenileri eklenerek dogmatik bir yapıya doğru evrildiği belirtilen raporda 2011-2016 yılı eğitim harcamaları karşılaştırıldı. Rapora göre, kamusal eğitimden uzaklaşıldı, özel öğretimin teşvik edildi ve aileler eğitimle ilgili sorunlara karşı kendi çözümlerini bulmaya çalıştı.


2017-2018 eğitim öğretim yılında, 6-18 yaş zorunlu eğitim çağ nüfusunun yüzde 14’ünün okula gidemediği, alt gelir gruplarına kaynak aktarımı yerine üst gelir gruplarına kaynak aktarımı devam ettiği, özel okul için velilere 1.2 milyar TL kaynak aktarıldığı, okullarda para toplanmaya devam edildiği, öğrencilerin lise eğitimini hızla terk etmeye başladığı, son 3 yılda açık liseye kayıt oranının yüzde 63 arttığı, liselerin 12'nci sınıflarındaki öğrencilerin özel ya da temel Liselere yoğun geçiş yaptığı, ilkokulların yüzde 31’inde birleştirilmiş sınıflı eğitim öğretim yapıldığı, üniversite öğrencilerinin sadece yüze 14’üne yurt hizmeti verilebildiği belirtildi. Ayrıca, TÜİK 2016 hane halkı verilerine göre eğitim harcaması yapan gelir grupları arasında en zengin yüzde 10 ile en yoksul yüzde 10 arasında 64 kat fark oluştuğu kaydedildi.

Birleşik Kamu-İş'in yayınladığı rapor şöyle:

"Devletin resmi rakamları, gelir dağılımındaki bozulmanın yansıdığı eğitim harcamalarındaki büyük adaletsizliğin, Türk toplumunu “eğitimsizliğe” doğru sürüklediğini ortaya koyuyor.  Türkiye iyi eğitilmiş bir azınlıkla, kötü eğitilmiş ya da eğitilememiş bir büyük çoğunluk olarak ayrılmaya doğru ilerlemektedir.
Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde gelir dağılımı en adaletsiz ilk beş ülke arasında yer alırken,  Avrupa Birliği ülkeleri ile karşılaştırıldığında ise ilk sıradadır. Gelir dağılımındaki bu adaletsizlik doğal tüketim harcamalarına da yansımaktadır.

TÜİK’in hane halkı bütçe harcamalarıyla ilgili araştırmaları Türkiye’de en zengin ve en yoksul kesimlerin yaptığı harcamalar arasında en büyük uçurum eğitim harcamalarında yaşanmaktadır.

Eğitim alanında yaşanan eşitsizlik ise gelir dağılımının gelecekte daha da bozulması ya da en iyi ihtimalle mevcut durumun devam etmesi riskini artırıyor. Çünkü eğitim alanındaki eşitsizliklerin, gelir dağılımında eşitsizliğe yol açan unsurların başında geldiği bilinen bir ekonomi kuralıdır.

Araştırmalar, eğitim düzeyi, eğitim yatırımları, özel okulların varlığı, eğitimin eşit dağılıp dağılmadığı ve eğitimin kalitesi gibi faktörlerin gelir dağılımını dolaylı ya da doğrudan etkilediğini göstermektedir. Daha iyi eğitim alanların, gelecekte gelirden daha fazla, daha az daha düşük kaliteli eğitim alanların da gelirden daha az pay almaları kaçınılmazdır.

Toplumun tüm kesimleri ekonomik zorluklarla mücadele etmektedir. Üst gelir grubundaki grup ile yoksul geniş tabanlı bir grup olarak toplumun ayrıştığı tüm istatistiklerde görülmektedir.

Ekonomik çöküntü kendini ahlaki alanda da göstermektedir. Ahlak gibi dinler üstü ve bütün toplumların ortak değerlerinin yerini AKP iktidarı sadece dinsel dayatmalarla ideolojik eğitimle ikame etmeyi tasarlamaktadır. Ancak eğitim alanına bakıldığında, eğitim ortamlarındaki güven, başarı gibi kavramların yerini, şiddet, uyuşturucu ve artarak devam eden istismar vakalarının alması son drece düşündürücü ve ürkütücüdür.
Eğitim süresinde hemen hemen her gün yetişkinlerin öğrencilere yönelik istismar davranışları, okullarda şiddet hatta cinayet, uyuşturucu kullanımı vb olumsuzluklar nerdeyse her gün yaşanmaktadır.

Ulusumuz, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren okula ve öğretmene yüksek derecede güven duymaktadır. Eğitim sistemindeki değişikliklerin yap-boz anlayışıyla yapılması nedeniyle sisteme güven azalmıştır. Yapılan kamuoyu araştırmalarında eğitim halen ülkenin en temel beş sorun alanından biridir ve bu uzun yıllardır değişmemiştir.

İktidara geldiği günden bu yana eğitimde yeni girişimlerde bulunan AKP hükümetlerinin eğitim politikaları ahlaki ve niteliksel yozlaşmanın derinleşmesine neden olmaktadır. AKP iktidarına yakın yandaş bazı kurumlar tarafından tartışılmaya açılan Değerler Eğitimi, dinsel eğitim çatısı altına sıkıştırılmış durumdadır. Kendi öz denetim sitemi olan bireyler yetiştirilmediği sürece Değerler Eğitimi, kişinin toplumdan alacağı tepkilere göre şekillendirdiği, evrensel etik değerleri yok saydığı bir alana sıkışmış olarak kalacaktır. Ülkemizde toplum ne der korkusu ile sadece dini değerleri göstermelik olarak dışa vurmanın ötesinde, ahlaki değerlerin önemsenmediği bir süreç yaşanmaktadır. Değerler Eğitimi çağdaş normlar ve ahlaki kurallar çerçevesinde tüm derslerle ilintili bir şekilde öğrencilere sunulmalıdır.

Gelir dağılımındaki adaletsizlik özellikle toplumun yoksul kesimlerini olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Gelir düzeyi yüksek olan aileler çocuklarını özel okullara, yoksul aileler ise zorunlu olarak devlet okullarına yönlendirmektedir. Orta gelir düzeyindeki ailelerin çoğu banka kredisi ile çocuklarının özel okul masraflarını karşılamaya çalışmaktadır. Sosyal devlet anlayışı AKP iktidarı ile zedelenmiş varlıklı ailelere hizmet aracına dönüşmüştür. Devlet okullarındaki eğitimin niteliğinin sürekli düşmesi, sistem değişiklikleri, ayrıca devlet tarafından özel okulların özendirilmesi ailelerin eğitim harcamalarını arttırmıştır. 2011-2016 yılları karşılaştırıldığında tüm eğitim harcamaları içerisinde özellikle ailelerin yaptığı harcamalarda ciddi artışlar meydana gelmiştir. 4+4+4 eğitim modelinin uygulamaya başlanmasından sonra, aileler nitelikli eğimime erişim için kendi çözümlerini üretmeye başlamışlardır.

EĞİTİM HARCAMALARI

Ülke genelinde eğitim harcamalarının yüzde 74,36’sının devlet, yüzde 18,79’unun aileler, yüzde 6,85’inin özel-tüzel kişilikler (Vakıf-dernek vb.) tarafından yapıldığı görülmektedir. Bu veriler eğitim için harcanan her 5 liranın 1 lirasının yurttaşlar tarafından yapıldığını ortaya koymuştur.

2011 yılından bu yana ilkokul düzeyinde devlet harcamalarında yüzde 79,99 artış olduğu, ailelerin harcamalarında ise %316,72 oranında bir artış gerçekleştiği görülmektedir.

4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 4 bin 664 özel okulda 535 bin 788 öğrenci eğitim görürken, geçtiğimiz yıl 9 bin 581 özel okulda, 1 milyon 174 bin 409 öğrenci eğitim görmüştür. Bu yıl ise 9 bin 555 özel okulda 1 milyon 204 bin 963 öğrenci eğitim görmektedir. 4+4+4 süreci sonrasında özel okul sayısında yüzde 204 artış meydana gelmiştir. Anayasal bir hak olan temel eğitim parasız olmaktan çıkmıştır. Aileler 4+4+4 uygulaması ile nitelikli eğitim imkanına erişim amacı ile özel öğretime yönlenmiştir.

2011 yılından bu yana ortaokul düzeyinde devlet harcamalarında yüzde 85,73 artış olduğu, ailelerin harcamalarında ise %143 oranında bir artış gerçekleştiği görülmektedir.

Aileler 4+4+4 uygulaması ile nitelikli eğitim imkanına erişim amacı ile özel öğretime yönlenmiştir.

Ülke genelinde, ortaöğretim düzeyinde eğitim harcamalarının yüzde 66,03’ünün devlet, yüzde 25,73’ünün aileler, yüzde 8,24’ünün özel-tüzel kişilikler (Vakıf-dernek vb.) tarafından yapıldığı görülmektedir. Bilindiği gibi ülkemizde zorunlu eğitim 12 yıldır. TÜİK verileri lise düzeyinde eğitim harcamalarının dörtte biri velinin üzerinde olduğunu ortaya koymuştur

2011 yılından bu yana genel ortaöğretimde devlet harcamalarında yüzde 84,72 artış olduğu, ailelerin harcamalarında ise %172,87 oranında bir artış gerçekleştiği görülmektedir."

 

Kaynak : Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları