loading
close
SON DAKİKALAR

Biz köleliği kabul edersek adam da elbet padişah olur!

Biz köleliği kabul edersek adam da elbet padişah olur!
Tarih: 29.11.2014 - 00:00
Kategori:

Mustafa Mutlu; Bu yetkilerle valiler, 12 Eylül döneminde sıkıyönetim komutanlarının sahip olduklara yetkilere kavuşacakmış...

İç Güvenlik Torba Tasarısı ‘nda ilginç hükümler var: Polis, istediği herkesi dört gün boyunca gözaltına alabilecekmiş... Bunun için herhangi bir polisin, “tipinizi beğenmemesi” yeterli olabilecekmiş...

***

Ayrıca valilere “savcı” yetkisi verilecekmiş... Herhangi bir vali, olayların yaygınlaşmasını gerekçe gösterip polisi bizzat yönlendirebilecekmiş... Yani, “Git şu muhalif yazarı, dernek yöneticisini, avukatı evinden al” diyebilecekmiş... Bu yetkilerle valiler, 12 Eylül döneminde sıkıyönetim komutanlarının sahip olduklara yetkilere kavuşacakmış...

***

Polis istediği yerde, istediği saatte, hakim kararı olmadan arama yapabilecekmiş... İzni, aramayı yaptıktan sonraki 24 saat içinde alması yeterli olacakmış!

O da talep eden çıkarsa!

***

Gezi Direnişi sırasında ellerine tutuşturulan ve gaz fişeği atan tüfeklerle yüzlerce vatandaşımızı sakat bırakan, çok sayıda gencimizi öldüren polise, şimdi de “gerçek mermili silah kullanma” yetkisi verilecekmiş... Yani cinayet işleyen herhangi bir polis, “Maktulün ateş edeceğini sandım, çektim tabancamı öldürdüm” diyerek yargılanmaktan kurtulabilecekmiş...

***

Şu anda göstermelik de olsa hakim kararına bağlı bulunan telefon dinlemeleri artık serbest olacakmış... Polis istediği kişiyi önce dinleyecek, sonra da 48 saat içinde hakimden izin alacakmış!

***

Havai fişekli ve molotoflu saldırıda bulunanlar ile polise sapanla demir bilye atanlara 4 yıl hapis cezası verilecekmiş... Sanırım bu kararı doğru buluyorsunuz... Özellikle molotofla içinde yolcu bulunan otobüslere düzenlenen insanlık dışı saldırıları düşünürsek, haklısınız... Ama; bazı ufak sorunlar var... Örneğin bundan böyle mecbur kalmadıkça cam şişeden meşrubat ya da su içmemenizi... İlle de içecekseniz, üzerinde parmak izi bırakmamanızı öneririm. Aksi halde, çöpe attığınız ve üzerinde parmak iziniz bulunan bir şişenin molotof yapımında kullanılmasından dolayı, hayatınız cezaevinde geçebilir!

***

Yeni düzenlemenin onur kırıcı bir maddesi de; şu anda sadece emniyette ifade alabilen polise, evde ve işyerinde de ifade alma yetkisi verilmesi... Düşünün; iştesiniz, kapının önüne bir polis arabası yanaşıyor ve içinden çıkan memurlar, yüzlerce arkadaşınızın meraklı bakışları arasında ifadenizi alıyor!

***

Ayrıca bu yasa; hepimizi doğuştan “damgalı eşek” haline getiriyor...

Çünkü nüfus cüzdanı alabilmemiz için, devlete parmak izi, damar izi ve el ayası vermemiz zorunlu kılınıyor.

***

Bu düzenlemelerin bırakın tamamını; bir maddesini bile diyelim ki herhangi bir hukuk devletinde yasalaştırmaya kalkışsanız... İsyan çıkar!

Yer yerinden oynar!

Muhalefet, iktidarı itin burnuna (!) sokar...

Bizde ise on yıldır torbanın biri gidiyor, diğeri geliyor; aldıran yok!

Vatandaş değil, kuluz, köleyiz ya... Ne soruyoruz, ne okuyoruz, ne tartışıyoruz, ne de tepki gösteriyoruz!

Ondan sonra adama sitem ediyoruz, “Padişah mı oldun?” diye...

Oldu ya...

İtirazın mı var?

GÜNÜN SORUSU

AKP iktidarı yıllardır askerin ülke meseleleri konusunda görüş bildirmesine bile karşı çıkıp “Ordu sadece ulusal güvenliği sağlamalı. İçişlere asla karışmamalı” diyordu... Şimdi ise yeterince ehlileştirdiklerini, yandaşlaştırdıklarını düşünüyor olmalılar ki, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, şehir içlerindeki olaylara müdahale yetkisi vermişler... Sorum bu görevi kabul eden Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’e:

İktidar sizi AKP’nin askeri yapmak istiyor; görmüyor musunuz?

OBAMA’YA MI SORAYIM? (35)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

ANKARA

Tam 35 yazıdır Cumhurbaşkanlığı’na ait Tarabya’daki Huber Köşkü’nün, 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve ailesi tarafından “konut” olarak kullanılmaya devam edildiğini yazıyorum.

Oysa yasalara ve geleneklere göre kamuya ait taşınmazların kullanım hakkı, kamu görevi bitince sona erer.

Sayın Gül ‘e sordum; yanıt alamadım.

Şahsınıza sordum, yine yanıt alamadım.

Artık yanıt alacağım umuduyla sorularımı bir kez daha tekrarlıyorum:

Bir: Görevden ayrılmasının üzerinden üç ay geçtiği halde, Abdullah Gül ve ailesi hâlâ bu Köşk’te ikamet etmeyi sürdürüyor mu?

İki: Sürdürüyorsa, gerekli izni sizden mi aldı?

Üç: Böyle bir izin verdiyseniz, buna yasal olarak hakkınız var mı? Örneğin; Cumhurbaşkanlığı’na ait diğer konut ve taşınmazları da dilediğiniz kişilere tahsis edebilir misiniz?

Dört: Gül Ailesi, Huber’de oturdukları sürece kendileri için yapılan masrafı Cumhurbaşkanlığı’na ödedi mi?

Beş: Bu soruları yine yanıtsız bırakacaksanız, yanıt alabilmek için Obama’ya mı mektup yazmalıyım?

GÜNÜN İSYANI

SONAR ‘ın son yaptığı ankete göre AKP’nin oyları yüzde 37’ye gerilemiş... İsyanım ortaya:

Oy verecek bir parti bulamadığımız sürece, AKP’nin yüzde 25’le bile iktidar olacağını görmüyor musunuz?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları