loading
close
SON DAKİKALAR

Boykot seçeneği!

Boykot seçeneği!
Tarih: 24.07.2014 - 00:00
Kategori:

Melih Aşık; Cumhurbaşkanı adayı bu şekilde devlet imkanlarını kullanmış olmuyor mu? Olmuyor! Minare kılıfına uyduruluyor.

Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan, seçim kampanyası için yaptığı gezilere Airbus A 319 tipi ANA uçağı ile gidiyor. Havaalanlarından kent merkezlerine gelişte veya kısa mesafelerde ise OBA helikopterini kullanıyor. Örneğin, geçen cuma günü İstanbul’dan Bursa mitingine OBA ile gitti.
Cumhurbaşkanı adayı bu şekilde devlet imkanlarını kullanmış olmuyor mu?
Olmuyor! Minare kılıfına uyduruluyor.
Başbakan gittiği illerde Valilik ziyareti veya benzer temaslarla bu geziyi resmi başbakanlık ziyareti haline dönüştürüyor. Devlet imkânlarını Başbakan olarak kullanıyor. Gitmişken de cumhurbaşkanlığı propagandasını yapıveriyor!

***

Tayyip Erdoğan’ın adaylığını açıkladıktan sonra istifa etmesi ve devlet olanaklarını kullanmaması için CHP ve MHP’nin çok önceden harekete geçmesi, kamuoyu oluşturması, YSK’ye baskı yapması gerekirdi. Son dakikaya kadar beklediler. YSK’yi etkilemek için zaman kalmadı.
İktidar partisi seçim adaletini ilk kez çiğnemiyor. Daha önce de defalarca çiğnedi.
Ne var ki, muhalefet kadroları kendi koltuklarına dokunulmayınca seçim adaletsizliğini biraz hık mıkla geçiştiriveriyor.
Oysa yapılması gereken bu kadar mı?
Seçime yönelik en küçük adaletsizlikte muhalefet partilerinin ayağa kalkması... Kamuoyunu silkelemesi.. İşi seçimleri boykot etmeye kadar götürmesi gerekmez mi?
Eğer seçimleri boykot etmek dahil benzer adımları atacak enerji ve cesaretiniz yoksa... Bu seçim adaletsizliği elbette böyle sürer gider...

Silivri yok mu?

Paralel yapının emniyet kanadına yönelik operasyonlar Ergenekon, Balyoz ve benzeri davaların mağdurlarında belli bir memnunluk yarattı. Çekilen acıların, uğranılan haksızlıkların bir biçimde telafi edileceği umudu doğdu.
Acaba gelişmeler beslenen umutları karşılayacak mı? Zayıf ihtimal...
Savcılık açıklamasında da görüldüğü gibi gözaltı kararlarına ilişkin suçlamalarda şüphelilerin Ergenekon’da, Odatv davasında, Balyoz’da vb. işledikleri suçlar yok. 17-25 Aralık var... Erdoğan ve Fidan’ın dinlenmesi var. Ama Silivri yok.
Avukat Celal Ülgen de konunun bu noktasına değiniyor...
Soruşturulan kanadın İsrail ve ABD çıkarları doğrultusunda TSK’nin zayıflatılmasından muhalefetin sindirilmesine, ulusalcı görüşün bir Kürt devletine ses çıkaramayacak kadar ezilmesine katkı yaptığını anımsatıyor. Ve diyor ki:
“Bu kanat aynı zamanda Ergenekon, Balyoz, Odatv, Poyrazköy gibi davaların delillerinin üretilmesini, şüphelilerin egemenlik alanına maharetle yerleştirilmesini ve daha sonra da danışıklı ihbarlarla bunların bulunmasını temin eden kesimdir.
Bu nedenle bizim için bu kişiler hakkında soruşturma yapılması oldukça önemlidir.
Ancak siyasi iktidar burada bir temel yanılgıya düşerse, yani bunları soruşturmak yerine salt kendilerine 17 ve 25 Aralık’da yöneldikleri için bu soruşturmaları yaparlarsa bizim destek vermemiz söz konusu olamaz.”

CASS

İstanbul’da görülen Askeri casusluk ve fuhuş davasında 4 tutuklu var. 43 asker aranıyor.
Bu dava imzasız ihbarlar üzerine açıldı.
Tek bir tanık dinlenmedi... Hiçbir sanığa soru sorulmadı... Bilirkişi raporu yok. Mahkeme şantaj veya fuhuş izi bulamadı. Casus da çıkmadı. Ama boşuna yatırmayalım diye örgüt üyeliğinden 47 kişiyi mahkûm ettiler. Son olarak Anayasa Mahkemesi’nden bir yeniden yargılama kararı beklenirken.. Mahkeme dün ziyarete gelen CHP’li vekillere dosyayı eylüle bırakma eğiliminde olduğunu ifade etti.
Bu dava Balyoz’dan daha da açık adaletsizlik ve hukuk skandalları içeriyor. Anayasa Mahkemesi’ne
tek mesaj gidiyor; vicdanının
sesini dinle...

ABD’nin Mısır, Suriye ve Filistin yaklaşımlarını anlayamıyorum. Ne yazık ki Obama ile görüşemiyoruz. Cumhurbaşkanımıza söyledim, ‘Bir de siz arayın’ diye.
İmza: Dünya lideri

SANSAR

Bugün “basında sansürün kaldırılışı”nın 106. yıldönümü... Ama bugün yaşanan sansür 106 yıl önce kaldırılmış bulunan Abdülhamit sansürüne katbekat rahmet okutur. Bugün gazete patronları ve gazeteciler ağır tehdit altındadır. Başbakan yandaş işadamlarına gazete satın aldırmakta bedelini ihalelerle ödemektedir. İlanlar yandaş medyaya akıtılmakta. İktidarın acizliği sonucu meydana gelen olaylara yayın yasağı konulmakta... Yaratılan korku ikliminde Başbakan’ın konuşmaları en az 20 kanaldan verilirken muhalefet adayları görmezden gelinmektedir. Özgür basın olmadan bir ülkede demokrasi olamaz. O yüzden Türkiye’de demokrasi değil “ortada sandık” oyun oynanmaktadır... Bugün basının
değil bastıranın bayramıdır.

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları