loading
close
SON DAKİKALAR

Buzlar Eridi, Ya Kesilen Fatura?

Buzlar Eridi, Ya Kesilen Fatura?
Tarih: 19.09.2014 - 06:46
Kategori: Medya

Utku Çakırözer; Onun ardından salonda kalan iş dünyasının ünlülerini oldukça düşünceli gördük. Tek tesellileri buzların erimiş olmasıydı.

Geçmişten beri iktidarlarla TÜSİAD ilişkileri hep sıkıntılı oldu. Bülent Ecevit 70’li yıllarda, solun karizmatik halkçı lideri olarak TÜSİAD’a ideolojik meydan okuyan isimdi. Ona karşı sayfa sayfa ilanlar verdiler. 12 Eylül’den sonra, rakiplerinin darbe ile saf dışı bırakıldığı bir ortamda Turgut Özal, güçlü başbakan olarak Cem Boyner’in başkanlığındaki TÜSİAD’a meydan okudu. 

Bugünkü siyasi manzara o dönemlerden biraz daha farklı. Cumhurbaşkanı Tayyip Er-doğan, iktidara geldikten sonraki tüm adımlarını AB ve Batı yönelimi meşruiyeti altında atarken en büyük desteği gördüğü TÜSİAD ile, ‘muktedir’ olduğunu anladığı an yollarını ayırdı. Son üç yılda, tek parti iktidarının da ötesine geçerek en ufak eleştiriye tahammül edemeyen bir ‘tek adama’ dönüşen Erdoğan ile ona karşı demokrasi ve insan hakları uyarısı yapan sivil toplumun içinde yer alan TÜSİAD arasında karşılıklı sert eleştirilerin yer aldığı bir süreç yaşandı.

Bu tarihi arka plan nedeniyle, İstanbul’da henüz dördüncü gününde olan bir gazeteci için haftanın olayı, Erdoğan ile TÜSİAD’ı buluşturan Yüksek İstişare Konseyi toplantısıydı.

İş dünyası günler öncesinden bu buluşmayı konuşmaya başladı. Önceki gece Sakıp Sabancı Müzesi’nde verilen resepsiyonda da sohbet hep Erdoğan ile TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer’in bir sonraki gün yapacağı konuşmaların tahmini üzerineydi. Genel hava ‘buzların eriyeceği’ yönündeydi. Sadece, ilişkiyi düzeltmek için çok çaba harcayan Dinçer’in ‘fazla yumuşak’ bir konuşma yapma olasılığından kaygı duyuluyordu.

Banka baskısı yabancıyı ürkütür

Resepsiyonda iş insanlarının sohbetlerinin ikinci ana gündemi, Erdoğan’ın hükümet ve BDDK üzerinde kurduğu amansız ‘Bank Asya baskısı’ idi. Türkiye’nin önde gelen bankalarından birinin genel müdürü bu siyasi tutumun yabancı yatırımcıyı ürküteceği korkusunu taşıyordu:

“Finans sektörüne yatırım yapan yabancı yatırımcılar ve yatırım yapmayı düşünecek yabancılar, Türkiye’de özerk denetim kurum-ları üzerinde böylesine siyasi baskı kurulma-sından ürkerler. ‘Bir gün bizim de başımıza aynısı neden gelmesin?’ diye düşünürler...”

Program üzerinden eleştiri taktiği

Dün sabah toplantının yapıldığı salona Erdoğan 25 dakika gecikmeyle girerken, geçmişte en sert sözlerle eleştirdiği eski TÜSİAD başkanlarının tek tek ellerini sıktı. İlk konuşan YİK Başkanı Erkut Yücaoğlu akıllıca bir stratejiyle, ‘hukuk devleti’, ‘yargı bağımsızlığı’, ‘yolsuzlukla mücadele’, ‘şeffaflık’, ‘yaşam tar-zına güvence’, ‘dış politikada AB çıpası’ gibi eleştiri ve beklentilerini, Ahmet Davutoğlu kabinesinin hükümet programındaki aynı taahhütleri hatırlatarak sıraladı. Yücaoğlu’nun bu taktiği kullanmadığı tek eleştirisi torba yasa yöntemini AB hukuk sisteminin referenas alınmasını geciktiren bir yöntem olarak tanımladığı bölümdü.

Buzları eriten o cümle

Yücaoğlu’nun konuşmasının en dikkat çekici bölümü ise “Hukuk devleti kendi içinde paralel devletin oluşmasına ve böylesi bir yapının hukuku kendi gündemi doğrultu-sunda eğip bükmesine izin vermesi mümkün değildir” ifadeleriyle TÜSİAD adına koyduğu net tavırdı. Her ne kadar arkasından “Aslında devlet yönetimi hiçbir gücün vesayeti altında olmamalıdır” demişse de onu pek üstüne alınan olmadı.

Erdoğan için ilk cümledeki ‘paralel devlet’ ifadesini duymak yeterliydi. Galiba buzları asıl eriten bölüm de orasıydı.
Nitekim memnuniyetini, “Paralel uzantılara dair iş dünyasından bugün ilk defa kararlı bir ses duyuyorum, onun için teşekkür ediyo-rum” diyerek açıkça belli etti.

Tek tek fatura çıkardı

Başkan Haluk Dinçer’in, yumuşak bir üslupla ve herkesi sorumlu tuttuğu ‘kutuplaşmaya’ karşı uyarısını uzun uzun alkışlandı. Erdoğan da ‘buzları eritmek’ için gelmişti. Ama önce TÜSİAD’a ve eski yöneticilerinin önüne kabarık bir fatura koydu. Gezi Parkı protestoları ve 17 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının neredeyse tüm hesabını onlara çıkardı.

Sonra da balkon konuşmalarındaki üslubuna dönerek, ‘Zaman yumruk sıkma zamanı değil, tokalaşma zamanıdır’ diyerek alkışlar arasında salondan ayrıldı.

Onun ardından salonda kalan iş dünyasının ünlülerini oldukça düşünceli gördük. Tek tesellileri buzların erimiş olmasıydı.

Utku Çakırözer - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları