loading
close
SON DAKİKALAR

CHP Alevi Partisi mi Oluyor?

CHP Alevi Partisi mi Oluyor?
Tarih: 03.02.2016 - 00:00
Kategori:

İmambakır Üküş; Ne yazık ki CHP’de bu “geri” ve “ilkel” siyasetinin yeniden ortaya çıktığını hep birlikte görüyoruz…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığıyla başlayan bir tartışma süreci, bütün hızıyla devam ediyor…

CHP’nin kuruluşundan bu yana ilk kez “Alevi” bir kişi CHP Genel başkanı oluyor…

Alevilere karşı topluma egemen olan “ayrımcı” anlayış bu noktada ortaya çıkıyor…

Yüz yıla yaklaşan tarihinde ilk defa bir “Alevi”nin CHP Genel başkanı oluşu beraberinde bir dizi tartışmayı da getiriyor…

***

İnsanların kimlikleri ve inançları üzerinden siyaset yapmak gericiliktir…

İnsanların politik görüşlerini ve davranışlarını değil de kimlikleri ve inançları üzerinden yaklaşımlar gericiliktir…

İnsanları kimlikleri ve inançları üzerinde ayrıştırmak; ötekileştirmek gericiliktir…

Ne yazık ki Türkiye; Küresel güçlerin kimlikler ve inançlar üzerinden ayrıştırma politikasının kurbanı oluyor…

***

Özellikle AKP’nin iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye’de kimlikler ve inançlar üzerinde ayrıştırma politikası egemen hale geldi…

Kürt-Türk; Alevi-Sünni ayrımcılığı “olağan” hale getirildi…

AKP’nin Türkiye’de ve bölgedeki “mezhepçi” politikası ayrımcılığı düşmanlığa dönüştürdü…

AKP ile birlikte “devlet”in kendisi de bu ayrımcılığın kurbanı oldu…

***

Kılıçdaroğlu’na karşı açık veya gizli sürdürülen kirli kampanyanın temelini Kılıçdaroğlu’nun “Kürtlüğü" ve “Aleviliği” oluşturdu…

Referandum kampanyasından başlayarak tüm seçim kampanyalarında Recep Tayyip Erdoğan’ın dilinde Kılıçdaroğlu’nun “kimliği” ve “inancı” vardı…

Miting Meydanlarında “biliyorsunuz Kılıçdaroğlu Alevi” denerek yuhalatılıyordu….


Muhafazakar ve Sünni insanların bilinç altına ve Alevi düşmanlığına yönelerek kışkırtmalarla toplum kutuplaştırılıyordu…

***

Ne yazık ki Kılıçdaroğlu bu kampanyaları ilk günden boşa çıkarmayı başaramadı…

Kendisinin inancına ve kimliğine yönelik saldırılar karşısında sessiz kaldı ya da yeterince “ses” çıkaramadı…

İlk günden “Aleviyim; benim inancımdan sana ne” diyemedi…

Diyemeyince de AKP ve Recep Tayyip Erdoğan bunu suiistimal etmeye devam etti…

***

Bu toprakların geçmişinde kanlı ve dramatik izleri olan bir tarihten bahsediyoruz…

İslam tarihindeki kanlı bir geçmişin yanı sıra Osmanlı tarihinden de gelen kanlı ve dramatik bir tarihten; geçmişten bahsediyoruz…

Dolayısıyla; kolayca kanatılabilecek bir “yara”dan bahsediyoruz…

***

Yakın tarihimizde de bu “kanlı tarih”in benzerlerini yaşadığımız bir dizi örneğimiz var…

Maraş var; Çorum var; Sivas var; Gazi var…

İnsanların diri diri yakıldığı bir yakın geçmişimiz var…

İnsanların yalnızca Alevi olmasından dolayı kalbinin ve ciğerlerinin çıkarılıp yendiği Suriye deneyimimiz var…

En kolay kışkırtılacak ve kanatılacak bir yaramız var…

***

CHP’nin 12 Eylül sonrası özellikle SHP deneyiminde yaşanmış “acı” deneyimleri var…

1989’da elde ettiği büyük zafer ve başarıyı yalnızca kötü yerel yönetim deneyimleri bitirmedi…

SHP’yi esas çürüten ve bitiren şey; partide başlayan ve giderek partiye egemen olan hemşericilik, bölgecilik, etnik kimlik ve inanç üzerinden siyaset yapma anlayışıdır…

Partiye egemen olan bu anlayış koca SHP’yi içten çürümüş ve bitirmiştir…

***

Ne yazık ki CHP’de Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığıyla beraber bu “ilkel” ve “gerici” anlayış yeniden canlanma imkanı bulmuştur…

Zaten geçmişten gelen izleri de olan bu ve benzeri anlayışlar yeniden ortaya çıkmaya başlamış ve yer yer etkili olmuştur…

CHP’nin önündeki en önemli sorunlardan birisi bu “kimlik” ve “inanç” siyaseti üzerinden partiye egemen olmak isteyenlerdir…

CHP buna hiçbir şekilde izin vermemelidir…

***

Aleviler toplumsal yaşamda ve siyasal yaşamda etkin olarak yer alıyorlar…

Özellikle Sol siyasetinden her renginde Alevileri etkin olarak görmek mümkün…

Hatta öylesine etkin olarak yer alıyorlar ki bazı küçük grup ve örgütler neredeyse yalnızca Alevi gençlerinden oluşuyor…

CHP’de Alevilerin çok büyük oranda oy verdiği ve siyaset yaptığı partilerin başında geliyor…

Hatta yakın zamana kadar Alevilerin “blok” olarak oy verdiği tek parti: CHP idi…

***

Alevilerin bu ülkenin eşit yurttaşları olarak her partide siyaset yapmaları onların doğal “hak”larıdır…

Ne yazık ki bu ülkenin en büyük ve iktidar partisi AKP’de siyaset yapmaları neredeyse “imkansızdır”…

AKP’de hiçbir merkez yönetiminde Aleviler yer alamaz…

AKP’de hiçbir bakanlıkta Aleviler yer alamaz…

***

AKP’lilerin siyasal yaşamda ve kamu yönetiminde “yok” saydığı Alevilerin CHP’de varlığı ise “kirli” kampanyaların konusu yapılıyor…

Ne yapacak Alevi yurttaşlar; CHP’ye oy verecekler ama CHP’de “temsil” edilmeyecekler mi?

CHP’ye oy verecekler ama il başkanı olmayacaklar…

CHP’ye oy verecekler ama CHP’de milletvekili olamayacaklar…

CHP’ye oy verecekler ama CHP’nin merkez yönetiminde yer almayacaklar…

***

Neden AKP’de hiçbir genel merkez yöneticisinin Alevi olmaması tartışılmıyor da CHP’de her yöneticinin Alevi olup olmaması araştırılıyor ve sorgulanıyor…

Neden AKP’de Alevilerin siyasal temsilinin yokluğu tartışılmıyor da CHP’de Aleviler varlığı tartışılıyor…

Sorun CHP’de Alevilerin varlığı değil; Sorun AKP’de Aleviler yokluğudur…

Neden kimse bunu tartışmıyor ve konuşmuyor?

***

Sanılanın aksine CHP’de Kılıçdaroğlu döneminde CHP yönetiminde Alevilerin “temsili” daha da azalmıştır…

Deniz Baykal döneminde CHP’de Aleviler daha çok merkez yönetiminde yer almış; hiç kimsenin aklına da kimsenin “kimliğini” veya “inancını” sorgulamak gelmemiştir…

Bugün bu tartışmaların bir kaynağı AKP’nin yandaş medyasının kışkırtmasıyla bir diğer nedeni CHP’de bu “geri” siyasete prim verenlerdir…

Ne yazık ki CHP’de bu “geri” ve “ilkel” siyasetinin yeniden ortaya çıktığını hep birlikte görüyoruz…

***

CHP’de siyaseti ideoloji ve ilkeler ekseninde yapamayanların; ideolojik ve siyasi olarak söyleyecek bir şeyleri olamayanların sığındığı tek alan hemşericilik, bölgecilik, kimlik ve inanç siyasetidir…

CHP; kendini tepeden tırnağa halkçı-devrimci bir zeminde yenileyerek bu “geri” ve “ilkel” anlayışlardan kurtulmalıdır…


CHP; kendini tepeden tırnağa halkçı-devrimci bir zeminde yenileyerek parti içi mücadeleyi kişiler ve inançlar üzerinde değil; ideoloji ve politika üzerinden yapabilmelidir…

İmambakır Üküş
İstanbul Gerçeği Genel Yayın Yönetmeni


ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları