loading
close
SON DAKİKALAR

CHP'li Koç: Patagonya'da mıyız diye düşünüyor insan

CHP'li Koç: Patagonya'da mıyız diye düşünüyor insan
Tarih: 08.10.2015 - 16:40
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Haluk Koç, Habertürk TV’de Tuba Atav’ın sunduğu “1 Kasım’a Doğru” programına konuk oldu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Haluk Koç Habertürk TV’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye’deki son operasyonlara ilişkin Rusya’ya yönelik ‘Akkuyu’yu başkası yapar’ ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun koalisyon görüşmeleri çerçevesinde dile getirdiği ‘masadan kaçtılar’, sözlerini değerlendirdi. Rusya’nın baştan beri aslında bölge dengelerinin içinde olduğuna vurgu yapan Koç, “Önce Putin-Obama görüşmesi oldu. Sonra hava harekatları geldi. Rusya bu blokta yalnız değil” dedi. Koç, Başbakan Davutoğlu’nun koalisyon müzakerelerine yönelik sözlerine ise sert çıktı: “Sarayın iradesine karşı koyabilseydi bugün meydanlarda bu saçmalıkları yapmak durumunda kalmazdı. Masanın ketumiyetine hala saygılıyız, ama Allah çarpar!”
Tuba Atav’ın sunduğu “1 Kasım’a Doğru” programına konuk olan Koç’un sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

Tuba ATAV- Şimdi elbette CHP’nin seçim stratejilerini vaatlerini konuşacağız süremiz boyunca ama isterseniz en sıcak başlıkla başlayalım. Zira 7 Haziran’dan 1 Kasım’a giderken en sıcak olarak yaşadığımız sorunların başında terör ve Suriye konusu geliyordu. Suriye konusunun birincil etkilerini işte göçmenler, mülteciler ve sınır güvenliği konusunda gördük. ama son birkaç gündür bir başka boyutunu yaşıyoruz. O da Rusya’yla yaşanan gerilim. Bu konuda ne diyorsunuz? Bu gerilim nereye varır sizce?

TETİK ÇEKİLDİKTEN SONRA RUSYA AJANDADA VAR 

Haluk KOÇ- Şimdi gerçekten önemli bir sorun ama son zamanlarda ortaya çıkan bir sorun değil. Son zamanlarda ağırlık kazanan bir son gelişme tablosu. Çünkü olayın başından itibaren Suriye’deki süreç, karışıklık, iç çatışma ne derseniz deyin tetiği çekildikten itibaren zaten Rusya ajandada var, Rusya gündemde var. Rusya oradaki sorunun bir parçası olmaya perde arkasında da olsa devam etti ve vekaleten bir çatışma yürütüldü Suriye’de biliyorsunuz. Bir takım Suriye üzerinde o coğrafya ve o coğrafyanın altında olan kaynaklarla ilgili jeo stratejik konumunu da ekleyecek olursak bütün bu boyutlarla ilgili taraflar vardı, bu taraflar pozisyonlarını almışlardı. Kendi vekaletlerini de Suriye içerisinde çatışan gruplar üzerine ciro etmişlerdi. 

Şimdi baktığınız zaman vekaleten çatışmanın bir miktar geride kaldığını, ana aktörlerin, büyük oyuncuların devreye girdiğini, sahaya girdiğini görüyoruz. 

Tuba ATAV- Neden şimdi?

ŞİMDİ ANA YAPILAR SAHAYA GİRMEYE BAŞLADI

Haluk KOÇ- Neden şimdi sorusu. Çünkü Suriye’de merkezi rejim yani Esad rejimi çok yönlü gerek işte Türkiye, Suudi Arabistan, Katar üçlüsünün, gerek ABD, AB ülkeleri, işte koalisyon güçleri dediğimiz yapının alan üzerindeki talepleri, gerek IŞİD’in nasıl oluştuğu, hedeflerinin ne olduğu hala değişik noktalarda tartışılsa da alan hakimiyetini değişik noktalarda tehdit boyutunda artık diğer çevreye de yayması, yine Suriye’nin Türkiye’ye komşu olan bölgesinde Kürt grupların farklı stratejiler geliştirmesi ve IŞİD’le olan ilişkileri karmakarışık bir yapı içerisinde bu vekaleti sürdüren ana yapılar şimdi kendileri sahaya girmeye başladılar. 

Tuba ATAV- Neden şimdi diye sorarken aslında kendi iç faktörlerimize de bakarak sormak istemiştim. Yani bir hükümetin, bir koalisyonun oluşturulamaması acaba…

Haluk KOÇ- Türkiye’nin hükümet boşluğu açısından zayıf bir noktasının…

Tuba ATAV- Zayıf bir noktası mı acaba bulunuyor?

Haluk KOÇ- Başından itibaren, tabi ki Türkiye’de güçlü bir hükümet olsa şuana kadar dış politika ve özellikle Suriye konusunda atılan yanlış adımları tekrar değerlendirme iradesini ortaya koyacak olsa daha farklı olabilirdi. Ama oradaki gelişmeler şuanda bizden bağımsız gidiyor. Biz doğrudan şunu öğrenmek zorundayız, buradan bir ders çıkartmak zorundayız. Hamasetle dış politika gerçeklerinin, hamaset derken iç politikada miting alanlarında bu konuları oya tahvil edecek hamaset söylemlerinin pek dış politika gerçekleriyle uyuşmadığını görüyoruz. 

Tuba ATAV- Bu gerilim tehlikeli bir boyuta gelirse ne olur? Mesela bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları gazetelerde de var okuduk hep beraber. Putin’i aramamın bir anlamı yok diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Akkuyu’yu başkası yapar diyor. Yani enerji işbirliğimizde düşünülürse Rusya’yla kısa vadedeki bir gerilim nereye varır?

KARŞILIĞI OLMAYAN, ANLAMSIZ BİR TAVIR

Haluk KOÇ- Şimdi bakın, iç politika konusunda Sayın Cumhurbaşkanının başını çektiği, Sayın Davutoğlu’nun da yürütücüsü olduğu dış politika yanlışlarının Türkiye’yi nasıl bir yalnızlığa sürüklediğini hep beraber görüyoruz. Bunu biz koalisyon görüşmeleri sırasında da dış politika bahsi açıldığında defaten gerekleriyle, gelişmelerle, nasıl olması gerektiğiyle ilgili önerilerimizi sunarak masaya getirdik. Ama o zaman hiçbirisi bu konuda bir yanlış yapmadıklarını, çok doğru gittiklerini ifade etmişlerdi ve bunun değişmesinin imkansız olduğunu söylemişlerdi.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanının tehditkar sözleri, yani Rusya’nın yaptırım gücünü Türkiye üzerinde bilhassa enerji noktasında dikkate aldığımızda herhalde kubbede bir hoş sada olarak değerlendirmek gerekiyor. Yani karşılığı olmayan anlamsız bir tavır olarak değerlendirmek gerekiyor. 

Bu arada bakın, biz dış politika konusunda mevcut Cumhurbaşkanının üstüne bu kadar vazife olmasa da bizim sistemimiz üzerinde, bu kadar ön planda olması daha önce izlenen yanlış politika çizgisinin sahiplenmesini sürdürmesi, Başbakanında vesayetten çıkamayarak ona paralel bir çizgiyi sürdürmesi konusundaki eleştirilerimizi yaparız, tespitlerimizi yaparız. 2012 Ağustos’undan itibaren biz bu tespitlerimizi yapıyoruz. Bunları zaman zaman Sayın Genel Başkanımızda yazılı olarak da ifade etti, sözlü olarak da ifade etti. Bizler, grup başkanvekillerimiz ifade ettik. Ama bütün bu yanlışlara rağmen Türkiye’nin güvenliğine dönük, Türkiye’nin ülke bütünlüğüne dönük her türlü tehdide karşı birlikte olmasını da biliriz. 

Tuba ATAV- Şuanda bir son dakika var ekranda isterseniz onu da birlikte okuyalım. Türk hava sahasında Rus ihlali konusunda Kremlin Sözcüsü operasyonlar Türkiye sınırında korumayı amaçlıyor demiş. Yani Rusya’dan Türkiye’yi hedef alındığı ya da bir gerilime gidecek bir tavır olmadığını ima ediyor Ruslar. 

DÜNYA SURİYE(ORTADOĞU) COĞRAFYASI ÜZERİNDE KUTUPLAŞIYOR

Haluk KOÇ- Şimdi şunu söyleyeyim. Esas BM Genel Kurulu sırasında biliyorsunuz Putin – Obama görüşmesi oldu. Yine Dışişleri Bakanları arasında görüşmeler oldu ve sonra Rusya’nın harekatı başladı. Rusya bu blokta tek değil. İran var ve şimdi Çin’in hem Akdeniz’de bir takım yığınaklar yapması, hem teknik boyutta katkıda bulunması süreci de başlıyor. Yani dünya sanki Suriye coğrafyası üzerinde, Ortadoğu coğrafyası üzerinde kutuplaşıyor ve Türkiye’nin burada çok dikkatli olması lazım. Şuana kadar izlediği hayalperest politikaları neresinden geriye dönerse dönsün mutlaka tashih etmesi gerekiyor. Bu konuda açık ama ulusal güvenliğimize dönük ciddi tehditlerde hep beraber olma noktasında yanlışları belirterek, düzeltilmesini isteyerek yine o tarzda bir milli duruş sergileme gereğini de ifade etmek istiyorum. 
 
Tuba ATAV- Şimdi 7 Haziran’dan 1 Kasım’a giderken en belirleyici olayların başında da terör geliyor elbette ve bu terörle mücadele çok kayıplarımızda oldu ne yazık ki. Seçmeninde elini sandığa uzatırken düşüneceği en önemli faktör gibi duruyor. Bu arada size tabi terörle mücadele konusundaki görüşlerinizi de dahil ederek sormak istiyorum. Sayın Davutoğlu’nun dün CHP’ye de, MHP’ye de bazı eleştirileri vardı. Dedi ki, CHP’de, MHP’de hükümetten kaçtı. Şimdi bunlar gelip terörle mücadelede nasıl bir talepte bulunabilirler. Sorumluluğu almaktan kaçındılar dedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

BÜTÜN GERÇEKLER, TUTANAKLAR ORTADA, VALLA ALLAH ÇARPAR!

Haluk KOÇ- Valla nezaketimi önce korumaya çalışıyorum. Siyaseti gerginlikten uzak bir mecrada sürdürme politikamızı aynen korumaya çalışıyorum. Sayın Genel Başkanımızın çizdiği çizgiye uymaya çalışıyorum. Ama Sayın Davutoğlu’na da bu sözleri yakıştıramıyorum. Çünkü o gerçekleri birebir yine partimin görevlendirmesiyle o heyetin içinde görev alan bir arkadaşım koalisyon görüşmeleri sırasında. Temmuz ve Ağustos ayı başlarında Türkiye’nin girdiği kısır döngüyü görerek Cumhuriyet Halk Partisi elinden gelen tüm samimiyeti milletin gözünün önünde sergiledi. Sayın Başbakan şimdi bunları söylüyor. Yani o dönemde bir hükümet çıkarılamamasının faturasını dolaylı olarak CHP’ye de yüklemeye çalışıyor. Valla Allah çarpar. Çünkü bütün gerçekler ortada, tutanaklar ortada. Biz o masanın ketumiyetine bağlıyız, saygılıyız orada konuştuklarımıza. Ama Sayın Başbakan bu şekilde tahrif eder ise bütün gerçekleri, tavırları, nasıl vesayet altına girdiğini, son dakikada intihar mı edeceksin kardeşim sözünden sonra nasıl koalisyon kurmaktan kaçıp bir seçim hükümetine yöneldiğini bunları açıklarız. 

Tuba ATAV- Tutanaklarımı açıklarsınız?

SARAYA KARŞI İRADE SERGİLESE MEYDANLARDA BU SAÇMALIKLARI YAPMAK ZORNDA KALMAZDI 

Haluk KOÇ- Kendisinin açıklamasını bekleriz. Biz o samimiyete güveniyoruz dedim. Ama kalkıp böyle seçim meydanlarında demin söylediğim gibi tıpkı dış politikadaki hamaset söylemleri gibi, yaşananları çarpıtma gibi, CHP’yi suçlama gibi bir silaha sarılır ise bunu Başbakanın alnına yapıştırırız. 

Burada çok açık söyleyeyim bakın, Sayın Davutoğlu koalisyon kurulamamasını Cumhuriyet Halk Partisi üzerinden istismar eder noktaya geliyor. Yanılıyor. Sayın Davutoğlu irade koyamamıştır. Sayın Davutoğlu vesayet altında o görüşmeleri yapan bir lider görüntüsü vermiştir. Bunları söylüyorum hiç üzülmesin, darılmasın. Sayın Davutoğlu eğer Türkiye’nin içine girdiği bu kısır döngüyü aşmak için geniş tabanlı, o zamanda kullandığımız deyim olduğu için söylüyorum gerçekten yüksek profilli bir reform hükümeti hem toplumsal kamplaşmayı giderecek hem bu toplumsal huzursuzluk noktalarında Türkiye’yi rahatlatacak, ekonomik açıdan Türkiye’nin önünü görmesini sağlayacak büyük meclis çoğunluğuna sahip bir hükümeti kurma noktasında, Sarayı dinlemeyip irade koyabilseydi, bugün Türkiye birçok konuda çok daha güçlü olurdu, önünü de görebilirdi. Gereksiz bir seçime de sürüklenmezdi. Bu saçmalıkları da meydanlarda kendini kurtarmak için yapmak zorunda kalmazdı. Sayın Davutoğlu’na yakışmıyor. Benim saygım var ama bu şekilde tahrifata girerse, siyasi nezaket içerisinde söylenebilecek kelimeleri bulur, muhatabına ifade ederiz. CHP, ülkenin içine girdiği bu tabloyu gördü ve ön şart koşmaksızın neredeyse temel demokrasi ilkeleri konusunda herkesin birlikte mutabakat halinde, ortak davranabileceği noktaları ortaya koydu ve o görüşmelerin sonunda kendi aralarında konuştuklarını açıklasınlar, bırakın bizim ortak…

Tuba ATAV- Siz biliyorsunuz bir şeyler. 

SAYIN DAVUTOĞLU TEZVİRATLARA SON VERSİN

Haluk KOÇ- Hepsini biliyorum, onun için Sayın Davutoğlu meydanlarda 3-5 kişiyi ya da kendilerinin hakim olduğu algı oluşturma noktasında kanallardan yaptığı bir takım tezviratlara son versin, Sayın Davutoğlu, hükümet kurulmaması için yukarıdan gelen talimata uymuştur ve Türkiye’nin bugün içinde yaşadığı kaosunda dolaylı olarak, vesayet altında bir lider görüntüsü verdiği için temel sorumlularından bir tanesidir. 1 Kasım’a gidiyoruz. 1 Kasım’da, 7 Haziran’dan farklı bir sonuç çıkar mı? Öncelikle arzu ettiğimiz, CHP 7 Haziran’a giderken de, 1 Kasım’a giderken de en yapıcı seçim bildirgesini ortaya koydu. Dikkat ederseniz, bize dönük bir sataşma olduğunda, usulünce yanıt vermeye çalışıyoruz. Ortamı germemeye çalışıyoruz. Ama toplumun ihtiyaç duyduğu her alandaki söylemlerimizi ortaya koyduk. Şu çelişkiye bakar mısınız Tuba Hanım, 7 Haziran’a giderken CHP’ni kaynağı belirsiz vaatler vermekle suçlayanlar, bunların karşılığı yok, nasıl yapacaksınız, bunları yapsanız bende oy veririm diyen Maliye Bakanları, bütün bunlardan sonra, aradan 3 ay geçti, bir bildirge açıklanıyor, CHP ne dediyse kes-yapıştır-kopyala, aynısını sen söylüyorsun şimdi. Niye CHP’yi o zaman eleştirdin kaynak yok diye? Kaynak vardı. Ekonomi bölümü tartışıldığında evet, mali disipline CHP’de uyacak, evet makro dengeler önemli ama mikro dengeler yani alt katmanlar arasında oluşan refahı daha az pay alan sosyal gruplara yaymak için, refahı tabana yaymak için, dengeler değiştirilebilir, mikro dengeler. Bu siyasetin tercihidir bütçe yapma sanatında. CHP, sosyal demokrat bir parti olarak, bu konuda bu tashihi öneriyor. Mali disipline evet, makro dengelere evet ama refahın tabana yayılması, yani emeklilerin hak ettiklerini alması, asgari ücretlinin yaşanabilir bir ücret düzeyine ulaşması, taşeron işçiliğin kaldırılması, kadro verilmesi, kredi kartları, ailesi sigortası, bu konuda hepsini söyledik, maliyet hesaplarını çıkardı arkadaşlarımız. Şimdi yaşanan çelişkileri görünce, acaba biz Patagonyada mıyız diye düşünmeye çalışıyor. Bu kadar hafıza yanılmaz. Bu kadar balık hafızalıda değiliz hiç birimiz. Onun için Sayın Davutoğlu’na haddim değil belki ama çünkü o Sayın Genel Başkan bende bir partinin Genel Başkan Yardımcısıyım, ama Sayın Genel Başkanım adına da şunu söylemeye çalışıyorum, ciddi olun, samimi olun ve çarpıtmayın. Çarpıtırsanız altında kalırsınız. Hatayı siz yaptınız, yanlışları siz yaptınız, ceremesini millete ödetmeye çalışıyorsunuz. 13 yıldır iktidarda olan sizsiniz, 13 yıldır bu ülkede elinizi kolunuzu tutan yok. Şimdi sanki muhalefetteymiş ya da yeni kurulmuş siyasi parti gibi ben emekliye bunu vereceğim, niye vermedin kardeşim? Niye vermedin şu ana kadar? Asgari ücretliye ben 1300 lira vereceğim. Siz değil miydiniz işveren örgütlerine gidip bu CHP’yi şikayet edin, bu CHP’yi bu parayı ödeyemezler diye anlatın diyenler siz değil miydiniz? Aynı işveren örgütleri duruyor, sizde duruyorsunuz. Siz iktidardaydınız 13 yıldır. Bütün vadettiklerinizi yapma noktasındaydınız. Şimdi ne vadediyorsan, niye yapmadın diye sorma hakkı var bu milletin.

Tuba ATAV- Seçmen… Tabi seçim çalışmaları nedeniyle hep yüz yüzesiniz. Seçmen ne diyor bu duruma? Sadece CHP seçmeninden bahsetmiyorum.

MİLLET, ‘BU SEÇİM NİYE OLUYOR?’ DİYE SORUYOR?

Haluk KOÇ- Seçmen görebildiği görüyor, tabi seçmen yorgun, aslında Türkiye yorgun, Türkiye seçim yorgunu. Bakıyorsunuz Yerel Seçim, Cumhurbaşkanlığı Seçimi, Genel Seçim şimdi bir daha Genel Seçim. Gerçekten yüksek nüfuslu, 56-58 milyona yaklaşan seçmen sayısı olan bir ülkede 1 yıl içinde, ortalama diyelim 1,5 yıl içinde, böyle 4-5 tane seçim, seçimin öncesi var, seçimin atmosferi var, seçimin ekonomik koşulları var, ülkeye yüklediği siyasi riskler var, dünya piyasalarının algılaması var. bu çalkantılı dünya dönenimde, dış politikayı da konumuzun başında konuşmuştuk, bütün bu süreçlerde stabil olmayan, dengeli olmayan bir hükümet yapısı ortaya koyamayan, zaaf gösteren ülkeler, sıkıntıya girerler. Türkiye bu sürecin içine çekilmiştir. Nasıl çekildi, bu seçim niye oluyor? Bu seçim 7 Haziran’da sandıktan çıkan milletin kararının yerine getirilmemesinden oluyor. 

Tuba ATAV- Benzer sonuç çıkarsa ne olacak?

Haluk KOÇ- O soruyu bana sormayacaksınız, o soruyu bu seçim…

Tuba ATAV- MHP mesela kapılarını açtı.

BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMALARINDA, ‘İNCE ÖZÜR’ VAR

Haluk KOÇ- Orada da aslında ince bir özür dileme var. İnce bir 7 Haziran sonrasında takınılan tavrın, 1 Kasım’dan sonra benzer bir tablo çıktığındaki, öyle gözüküyor, tekrar bahsettiğimiz siyasi partimiz tarafından aynen sürdürülmeyeceği, tekrar daha pozitif olunacağı noktasında bir tavır konuluyor. Yani 7 Haziran’dan sonra hükümet kurulamamasında her ne kadar saray ve sarayın vesayetinin Sayın Davutoğlu üzerinde rolü varsa, benimde olumsuz tutumumun da bu gelişmede rolü varın özrü, onun ifşası, onun beyanı olarak yorumlamak lazım. 

Tuba ATAV- Son 1-2 dakikam kaldı, söylemek isteyecekleriniz mutlaka vardır. Terörle mücadele konusunda da birkaç cümle söylerseniz, seçmenin beklentileri de var o yönde. 
 
TERÖRLE-SİVİL HALKI AYIRT EDEREK MÜCADELE

Haluk KOÇ- Şimdi Tuba Hanım, bakın terörle mücadele konusunda Türkiye, hiç kimsenin bilmediği, kapalı bir çözüm süreci götürmeye çalıştı. Bu çözüm süreci boyutunda yansıyan belgeler var birtakım. Burada hassas olan illerdeki mülki idare amirlerine, güvenlik güçlerinin terör yapılanmaları gördüğünde, operasyon yapmaması için talimat verildi, verdirttirildi. Şimdi onları da satışa getiriyorlar, açığa çıkartıyorlar biliyorsunuz. Ve bırakılan boşlukta da terör örgütü ne yazık ki sivil halkın arasında, onları da rencide ederek, onları da zorlayarak bir takım yapılanmalara gitti. Temmuz başından itibaren düğmeye bir yerlerden basıldı. Şimdi bu gelişmeler karşısında Türkiye boş bıraktığı güvenlik önlemlerini, terörle mücadeleyi ön plana çıkarttı. Bütün bunları yapmak bir devletin hakkıdır. Terörle mücadele edecektir Türkiye, güvenlik güçleri de edecektir. Ama bir koşulda, sivil halkı rahatsız etmeden. Terörle sivil halkı ayırt ederek, ulusal hukuk ve uluslararası hukuk kurallarına bağlı kalarak. Hiçbirimizin tasvip etmediği görüntülerin oluşmasına yol açmayarak, kalıcı kini, nefreti derinleştirmeden, Türkiye mücadelesine devam edecektir ama orada yaşayan Kürt kardeşlerimizi, Kürt yurttaşlarımızı da terör örgütü baskısına karşı, koruyarak.

Vişne Haber Ajansı - Çiçek Güçlü

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları