loading
close
SON DAKİKALAR

CHP’li Sarıbal: İthalat artıyor, verimlilik ve alım fiyatı düşüyor!

CHP’li Sarıbal: İthalat artıyor, verimlilik ve alım fiyatı düşüyor!
Tarih: 30.06.2016 - 12:18
Kategori: Siyaset

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, buğday üreticisinin zor günler geçirdiğini belirterek açıklamada bulundu.

Buğday üreticisinin zor günler geçirdiğini belirten CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Çiftçi kuruluşları 2016 yılı buğday maliyetinin ton başına 1.000 lirayı aştığını tespit etmelerine rağmen, ekmeklik buğdayın TMO alım fiyatı Başbakan tarafından ton başına 910 lira olarak” açıklandı dedi. AKP döneminde 40 milyon tona yakın buğday ithal edildiğini ve 11 milyar dolar ödendiğini ifade eden Sarıbal, buna karşılık ülkemizde verimin ve buğday fiyatının düşüşte olduğunu söyledi.

AKP’nin yanlış tarım politikasını düzenlediği açıklama ile eleştiren Sarıbal, buğdayın insan beslenmesi ve hayvancılık açısından önemini hatırlattı. Buğdayın endüstriyel alanlarda da kullanıldığına dikkat çeken Sarıbal, “Ülkemizde yaklaşık 24 milyon hektar arazide tarımsal üretim faaliyeti sürdürülmekte ve bunun üçte birinde buğday üretimi yapılmaktadır” dedi. 

‘Üretim 30 yıldır yerinde sayıyor!’

Sarıbal, 2015 yılında iklim şartlarının hububat üretimi bakımından uygun seyretmesi nedeniyle, buğday üretiminin 22,6 milyon ton olarak gerçekleştiğini ifade etti. “Ancak bu yıl olumsuz hava şartlarından dolayı üretimin 2 milyon tonun üzerinde gerileyerek 20,5 milyon tona düşeceği TÜİK tarafından açıklamıştır” diyen Sarıbal, “Buğday üretimi 30 yıldır yerinde saymakta; üretim nüfusla aynı oranda artmadığı için dışa bağımlılık artmaktadır. Örneğin 1988 yılında 53 milyonluk nüfusa karşılık 20,5 milyon ton buğday üretilmiş olup, kişi başına buğday üretimi 380 kg dolayındadır. 2015 yılında rekolte 22,6 milyon ton, ülke nüfusu ise 79 milyon kişidir. Kişi başına buğday üretimi ise ancak 290 kg olmuştur” şeklinde konuştu.

‘Verim düşüyor!’

30 yıllık dönemde hububatta verimlilik ve maliyet sorunlarını çözmek adına ciddi bir çaba gösterilmediğini söyleyen Sarıbal, ülkemizde çeşit sayısındaki fazlalığa karşılık; buğday üretiminde belirgin bir artış sağlanamamış olmasını eleştirdi. “Ekim alanlarının tarla alanları üst sınırına ulaşması, üretimin kurak koşullarda yapılması, ekim ve başaklanma dönemlerinde kritik su ihtiyaçlarının karşılanmaması, verimi (ve dolayısıyla üretimi) düşürmektedir” diyerek yapılan yanlışlara vurgu yapan Sarıbal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“FAO’nun son verilerine göre dünyada dekara 326 kg olan ortalama buğday verimi, Türkiye’de 284 kg/da dolayındadır. Bu durum, hububatta verimi artırmak için daha çok çaba harcanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Türkiye AKP döneminde yaklaşık 40 milyon ton buğday ithal etmiş ve karşılığında 11 milyar dolar döviz ödemiştir. 2014 yılında 5,3 milyon tona ulaşan ithalat, geçen yıl 4,4 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bu yılın ilk dört aylık (Ocak-Nisan) döneminde ise 1,5 milyon tonu bulmuştur.” 
 
‘Maliyet bin liradan fazla, alım fiyatı 910 lira!’

“Hububat hasadı Mayıs ayı içerisinde başlamış ve yüzde 35’ler seviyesine ulaşmıştır. Müdahale alım fiyatları ise hasadın başlamasından bir buçuk ay sonra (Trakya Bölgesi'nde buğday fiyatlarının olağanüstü şekilde düşmesi üzerine) açıklanmak zorunda kalınmıştır. Geçen yıl uzmanlar buğday maliyetinin ton başına 900 liraya ulaştığını bildirmelerine rağmen, hükümet müdahale alım fiyatını 862 lira olarak açıklamıştı. Çiftçi kuruluşları ve mensubu olduğum TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, yapmış oldukları çalışmalar sonucunda 2016 yılı buğday maliyetinin ton başına 1.000 lirayı aştığını tespit etmelerine rağmen, ekmeklik buğdayın TMO alım fiyatı Başbakan tarafından ton başına 910 lira olarak açıklanmıştır.”

‘Çiftçimiz hayal kırıklığı yaşıyor!’

“Açıklanan buğday alım fiyatındaki artış oranı yüzde 5,6’dır. Haziran ayının başında TÜİK tarafından açıklanan enflasyon (TÜFE) oranının yüzde 7,7’yi aştığı dikkate alınırsa buğday üreticimizin kaybı açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Maliyetin ve enflasyonun çok altında açıklanan TMO alım fiyatı, zaten verim düşüklüğü sorunu yaşayan buğday çiftçimizde büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır.”

Öte yandan 2009 yılında ton başına 50 lira olan destekleme priminin tam 8 yıldır hiçbir artış yapılmaksızın devam ettirilmesine tepki gösteren Sarıbal, “AKP döneminde tarımın en önemli girdilerinde (gübre, tarım ilacı, mazot, yem ham maddeleri gibi) ithalata bağımlılık daha da artmıştır. Günümüzde tarımın, çiftçimizin en başta gelen sorununu yüksek girdi maliyetleri oluşturmaktadır” ifadesini kullandı. “AKP döneminde buğday çiftçisinin temel girdileri olan tohumluk, gübre, mazot fiyatları yüzde 350-400 oranlarında artarken; buğday alım fiyatları bunun çok çok altında kalmıştır” diyen Sarıbal, uygulanan yanlış politikalarla tarım arazilerinin boş kaldığını hatırlattı:
“AKP tarafından küçük-orta ölçekli tarım işletmeleriyle yapılan aile çiftçiliğinin, büyük ölçekli işletmeler ve şirket tarımcılığı ile ikame edilerek bitirilmesini hedefleyen politikalar izlenmektedir. Bilinçli olarak sürdürülen bu politikalarla yoksullaştırılan çiftçiler giderek tarımdan kopmakta; köyler, tarlalar, meralar boş kalmaktadır.Daha önce de açıklamıştım; sen uyguladığın politikalarla üreticiyi yoksullaştır, tarımdan para kazanamayan, geçinemeyen çiftçi toprağını, merasını terk etsin; sonra da “boş kalan toprakları tarım şirketlerine kiraya vereceğim” diye kanun çıkart. Oynanan oyunun içyüzü maalesef bu.”

‘Çiftçiye bir darbe de Nitratlı gübre yasağı!’

Çiftçileri olumsuz etkileyen bir diğer konunun patlayıcı yapımında kullanıldığı gerekçesiyle yurt içinde satışı ve pazarlanması yasaklanan Nitratlı gübre sorunu olduğunu söyleyen Sarıbal, “Bu gübreler pek çok üründe verimlilik ve kalitenin artırılması için kullanılan; diğer azotlu gübrelere oranla daha ucuz ve alternatifi olmayan gübrelerdir” hatırlatmasında bulundu. 

‘Çare yasak değil denetleme’

Özellikle mevsim itibariyle nitratlı gübreye ihtiyaç duyulduğu bir dönemde alınan yasaklama kararının tarımın, çiftçinin cezalandırılması, zaten yüksek olan girdi maliyetlerinin daha da artması anlamına geldiğini söyleyen Sarıbal, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Çare yasaklama değil denetlemedir. Gübrelerin kontrollü olarak satışı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın kullanmış olduğu tarımsal bilgi sistemiyle mümkündür ve kolaydır. Tarımsal işletmelerin ve bu işletmelerdeki işlenen arazilerin büyüklüğü, yetiştirilen ürün çeşidi, gerekli gübre ihtiyacı gibi bilgilerin tümüne sahip olan Bakanlık; bu bilgiler çerçevesinde kontrol edebileceği gübre satışlarıyla çiftçimizi mağdur etmeden, tarımsal üretimin önünü açmalıdır.”

Vişne Haber Ajansı - Çiçek Güçlü

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları