loading
close
SON DAKİKALAR

Cumartesi Anneleri, 500. kez bir araya geliyor

Cumartesi Anneleri, 500. kez bir araya geliyor
Tarih: 25.10.2014 - 13:49
Kategori: Sağlık, Yaşam

Cumartesi Anneleri, bugün 500. buluşma için Galatasaray Meydanı'nda bir araya geliyor...

Oğulları ve kızları, gözaltına alındıktan ya da devletle bağlantılı olduğu düşünülen kişilerce kaçırıldıktan sonra kaybolan anneler 27 Mayıs 1995 Cumartesi gününden beri Taksim Galatasaray'da eylem yapıyor. Bugün 500. Eylem için buluşuyorlar.

Cumartesi Anneleri, bugün 500. buluşma için Galatasaray Meydanı'nda bir araya geliyor. Bu 18 yıllık mücadelenin en sembol isimlerinden biri de, anne Berfo Kırbayır'dı. Oğlu Cemil'in gözaltında kaybedildiği 12 Eylül'den, son nefesini verdiği 2013 yılına kadar, çiçek bırakabileceği ve dua edebileceği bir mezar aradı. TBMM'nin hazırladığı raporda bile Cemil'in işkencede öldürülüp yok edildiği saptandığı halde Kars Cumhuriyet Başsavcılığı "Cesedi getirin, dava açalım" diyerek, dosyayı sumen altı etti. Berfo Kırbayır'ın ömrü, bir kısmı hayatta olan sanıkların yargılanmasını görmeye yetmedi. Halen savcılık raflarında tutulan Cemil Kırbayır Dosyası, davayı açacak cesur bir savcıyı bekliyor.


KİMSESİZLER MEZARLIĞI’NDA İKİ CESET... 

İstanbul Gazi Mahallesi’ne giren bir ticari taksiden uzanan namlular 12 Mart 1995 akşamı dört kahveyi tarayarak bir Alevi dedesini öldürdüğünde, adeta koca bir el bombası toplumun ortasına bırakılmıştı. Sonraki üç gün boyunca polis, mahalleyi taradı; 17 vatandaş katledildi. Öğretmen Hasan Ocak, bu kıyım günlerinde Gazi Mahallesi direnişine öncülük edenlerden biriydi. 

Cumartesi Anneleri, 500. kez bir araya geliyor


Yasadışı Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) üyesi olduğu iddia edilen Ocak, 21 Mart 1995’te eve gitmeye hazırlanırken, Aksaray’da gözaltına alınmış ve en son İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde görülmüştü. Ailesi iki ay boyunca oğlunu bulmak için kapı kapı gezdi. Anne Emine Ocak, oğlunu bulmakta yardımcı olmasını istediği Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nusret Demiral tarafından tutuklandı. Bir ihbar sonucunda, Ocak’ın işkence edilmiş haldeki cesedi 17 Mayıs 1995’te İstanbul Altınşehir’deki Kimsesizler Mezarlığı’nda bulundu. Bağcığıyla boğularak öldürülmüştü. Bulunduğunda saati, kemeri, ayakkabı bağcıklarının olmayışı, gözaltında öldürüldüğünün kanıtıydı.

O gün, 200 metre yakınındaki başka bir mezarlıktan, kendisiyle aynı gün kaybedilen Rıdvan Karakoç’un cesedi çıktı. Oğulları ve kızlarını kaybedenlerin anneleri, iki genci toprağa verdikten sonra beyaz tülbentleriyle 27 Mayıs 1995’te İstanbul Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelme kararı aldı. Artık onlara ‘Cumartesi Anneleri’ adı veriliyordu.


PERŞEMBE’DEN CUMARTESİ’YE
Cumartesi Anneleri, iki ayrı kaynaktan esinlenmişti. İlki, Türkiye ’deki kadın mücadelesiydi. 12 Eylül’den önce İlerici Kadınlar Derneği, ülkücülerin saçtığı dehşet karşısında “Analar Doğurur, Faşistler Öldürür” kampanyası başlatıp Ankara ’ya yürüdü. 12 Eylül’den sonra tutuklu yakınları cezaevi önlerinden sokağa taştı. Bir tutuklu ablası olan Didar Şensoy, 1987’de Dünya Barış Günü olan 1 Eylül’de TBMM önünde yapılan, ‘devrimci mahkûmlara destek eylemi’ sırasında polis darbeleriyle öldü. Annelerin mücadelesi İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve TAYAD’ın kurulmasını sağladı. Bilhassa İHD’liler ve derneğin Güneydoğu’daki temsilcileri 90’larda askerin ve polisin hedefi oldu; şube başkanları ve üyeleri kaçırıldı, öldürüldü veya yok edildi.

Annelerin esinlendiği ikinci kaynak ise Arjantin’de cunta tarafından katledilen ve yok edilen çocuklarını bulabilmek için Plaza Del Mayo Meydanı’nda toplanan Perşembe Anneleri’ydi. Perşembe’den Cumartesi’ye el verilmişti.

Cumartesi Anneleri, 1. Uluslararası Gözaltında Kayıplar Kurultayı’nı 17- 19 Mayıs 1996’da İstanbul’da topladı. Bu kurultay Uluslararası Kayıplar Komitesi’nin (ICAD) kurulmasıyla sonuçlandı. Annelerin, seslerini tüm dünyaya duyurdukları andan itibaren, oğullara reva görülen şiddet kendilerini de buldu. Coplandılar, dövüldüler, saçlarından sürüklendiler. HABİTAT Toplantısı’nın yapıldığı 8 Haziran 1996’da 600 kişi gözaltına alındı. Artık her buluşma polis dayağı demekti. Polis, Galatasaray’ı muhasara altına alıyor, kurban yakınları daha meydana varmadan ya gözaltına alınıyor ya dövülüyordu. Anneler buluşmanın 200. haftası olan 13 Mart 1999’ta eylemlerini bitirdiler. Evet, seslerini duyurmuşlarsa da oğullarını korumaya güçleri yetmemişti. Zira daha o hafta sendikacı Süleyman Yeter, İstanbul Emniyeti’nde kaybedildi.

Anneler hem adalet arayışının sonuçsuz kalmasından yorulmuş hem de gördükleri şiddet altında ezilmişlerdi. Üstelik çoğu da yaşlıydı. Örneğin 12 Eylül’den sonra İstanbul’da kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün babası İsmail’in ömrü, oğlunun yitik cesedini bulmaya yetmedi. Keza 1994’te kaybedilen üniversiteli İsmail Bahçeci’nin babası Şehmuz’unki de... Anne ve babalar Sezen Aksu’nun onlar için yaptığı şarkıyla sahneden çekiliyordu. Tabii, şimdilik...

Cumartesi Anneleri’nin bıraktığı boşlukta 2001’de, Yakınlarını Kaybedenler Derneği doğdu. Ağırlıklı 90’ların mağduru olan Pervin Buldan, Hanım Tosun ve Tomris Özden’in öncülük ettiği dernek, kayıp yakınlarını bir araya getiriyordu. Başkanlığa, eşi Savaş Buldan’ı faili meçhul cinayete kurban veren Pervin Buldan seçildi. Buldan 2007 yılında Iğdır Milletvekili olarak TBMM’ye seçildi. Kimi Cumartesi Anneleri de, örneğin Kocaeli’de denize atladığı iddia edilen Murat Yılmaz’ın annesi Hanife Yılmaz da bağımsız milletvekili adayı olarak sesini duyurdu.


O UMUT TÜKENDİ
Ergenekon Davası, annelerde faili meçhul cinayetlerin aydınlatılabileceği umudunu doğurdu. On yıl sonra, 31 Ocak 2009’da, yeniden sokağa çıktılar. Türkiye, bıraktıkları gibi değildi. Başbakan Erdoğan, Ocak 2010’da Dolmabahçe’deki konutunda Cumartesi Anneleri ile buluştu. Bütünüyle annelerin katıldığı buluşma, umut için kıvılcım sayılır mıydı? Anneler “Oğlumuzun kemiklerini verin” dedi.

Buluşmadan hemen sonra TBMM İnsan Hakları Araştırma İnceleme Komisyonu, 12 Eylül’den sonra Kars’ta kaybedilen Cemil Kırbayır için heyet oluşturdu. Raporda Kırbayır için, “İşkencede öldürülüp kaybedilmiştir” denildi. Fakat bu rapor, bir türlü davaya dönüşmedi. Yani Dolmabahçe’den hayalkırıklığından ötesi çıkmadı. 12 Eylül’den sonra oğlu Hayrettin’i bir daha göremeyen Kemalettin Eren, buluşmadan bir yıl sonra, oğlunun mezarına kavuşamadan hayata veda etti. Sonra Dargeçit’te, 13 yaşındaki oğlu Seyhan’ı kaybeden anne Asiye ve baba Ramazan Doğan birer bir gözlerini yumdu. Onların ölümünden sonra Dargeçit'te yapılan kazılarda Seyhan'ın ve diğer kayıpların kemikleri bulundu. O kemikler, ömürleri oğullarını aramakla geçen anne babanın mezarına kondu.


KARS'TA BİR DOSYA…
Berfo Kırbayır'ın da bu dünyadaki son dileği, oğlunun en azından kemiklerini bulabilmekti. Bu uğurda, 105 yaşını geride bıraktığı günlerde, darbeci Kenan Evren'in yargılandığı 12 Eylül Davası'na katılmak için bir ambulansla Ankara'ya gitti. Alkışlar arasında girdiği salonda Kenan Evren'i aradı. Ne var ki Evren yargılamaya, tedavi gördüğü iddia edilen hastanedeki yatağından, bir kamera aracılığıyla davaya katıldı. Oysa Berfo Kırbayır, "Oğlumu nerde?" diye sormak için gelmişti.

Bir yandan, Cemil Kırbayır'ın kaybedilmesine ilişkin Kars Cumhuriyet Başsavcılığı'nda açılmış bir soruşturma tozlu raflarda bekletilmekteydi. Aileye, "Ceset yok ki dava açalım" denilmekteydi. Berfo Kırbayır'ın ömrü, bir kısmı halen hayatta olan polis ve MİT'çi sanıkların yargılanmasını görmeye yetmedi ve 21 Şubat 2013'te hayata veda etti. Adalet, Kırbayır'ın ölümünden sonra da kıpırdamadı. Aradan bir buçuk yılı aşkın bir süre geçtiği ve birden çok savcı bu dosyaya baktığı halde, Cemil Kırbayır Davası hala açılamadı.

İsmail Saymaz - Radikal

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları