loading
close
SON DAKİKALAR

Cumhuriyet Camii

Cumhuriyet Camii
Tarih: 20.10.2016 - 16:18
Kategori: Gündem

Yılmaz Özdemir: Cumhuriyeti kuran irade, bu topraklarda yaşamış bütün medeniyetleri ve bütün halkları eşitlik ilkesinde birleştiriyordu.

"Kiliseyi camiye tahvil Zülcelal,
Kabul et duamızı eyleme melal,
Ayasofya’nın fatihi Sultan Mehmet’se,
Bunların fatihi Mustafa Kemal"

Bu sözler Nevşehir Derinkuyu’da bulunan ve Ayastefanos Antlaşması gereği Osmanlılar tarafından savaş tazminatı karşılığı olarak Sultan Abdulmecid döneminde Baş Melekler Kilisesi adıyla inşa edilen kilisenin Türkçe kitabesinde yazıyor.

Kilisenin Rumca kitabesinde ise "İsa Yılı 1859 Çok büyük Baş Melekler Mihail ve Gabriel'in bu kutsal ve çok güzel kilisesi, İmparator Sultan Abdülmecid Han zamanında, aynı köyde Malakopia' da oturan Hristiyanların bağışları ile, Haldialı baş mimar Papaz Oğlu Kiriako Efendi gözetiminde ve Aziz Ikonion Neofıtos Efendi tarafından temellerinden itibaren tamir edildi. Allah'a Şükür. Amin. Sene 1860 Sekiz Kasım" yazıyor.

Emperyalist İngiltere’nin ve onların piyonu haline gelen Yunanistan’nın ısrarlarıyla gerçekleşen 1924 nüfus mübadelesi sonrası Anadolu’daki Ortodoks Rumlar Yunanistan’a göç etmiş ve Rumlara ait pek çok kilise cemaati olmadığı için ibadete kapatılmış.

Nevşehir’in Derinkuyu İlçesi’nde bulunan ve 1860 yılında yapılan kilise de cemaati olmadığı için 1924’te ibadete kapatılmış ve 1949 yılında Derinkuyulu Tahsin Ertaş tarafından satın alınarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağışlanıp camiye dönüştürülmüş.

CHP’nin tek parti olarak yönettiği o dönemini nedense birileri ‘’Camiler kapatıldı’’ yalanıyla eleştirirken CHP döneminde kiliselerin camiye dönüştürüldüğü gerçeğini söylemezler.

Şunu belirtmek isterim ki, amacım bir siyasi partinin diğerinden daha dindar ya da daha dinsiz olduğu gibi bir saçmalığı dillendirmek değil. Zaten kurumlar dindar ya da dinsiz olamazlar. Din bireylerin kendi vicdanlarıyla ilgilidir ve kurumlara düşen görev bütün inançlara eşit mesafede durmaktır.

Medeniyetin beşiği olan Anadolu’da Sümerler’den Urartu’ya, Komagene’den Kapadokya Krallığı’na, Etiler’den Bizans’a ve Selçuklular’dan Osmanlı’ya kadar pek çok devlet hüküm sürmüş ve tarihteki yerini almıştır.

Şu var ki, binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan halklar buhar olup uçmadılar. Egemen unsur hangisi ise onun buyruğu altında ve ona benzeyerek yaşamlarını devam ettirdiler.

Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, tarihsel misyonunun farkında olan bir önder olarak bu noktayı çok iyi yakalamış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti yaptığı Ankara’nın sembolünü Hitit Güneşi olarak belirlerken kurduğu sektör bankalarına Sümerbank ve Etibank isimlerini verdi.

Atatürk, bu sembolü ve bu isimleri verirken Anadolu’yu etnik ve dinsel olarak bölmek isteyenlere şu mesajı veriyordu ‘’Ben bu topraklarda kiracı değil ev sahibiyim. Ben Sümerler’in ve Etiler’in de mirasçısıyım.’’

İşte cumhuriyeti kuran irade, bu topraklarda yaşamış bütün medeniyetleri ve bütün halkları eşitlik ilkesinde birleştiriyordu ve Nevşehir’e bağlı Derinkuyu’da kilise olarak inşa edilen fakat cemaati kalmadığı için bir tek taşına dahi dokunmadan camiye dönüştürülen ibadethaneye en çok yakışan isim de ‘’Cumhuriyet’’tir.

Günümüzde gerek dinsel gerekse mezhepsel ayrımlar yaparak Anadolu’da yaşayan halkı ayrıştırmaya çalışanlara karşı tutunacağımız en akılcı yol cumhuriyete sıkı sıkıya sarılmaktır.




Yılmaz Özdemir


ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları