loading
close
SON DAKİKALAR

Bu ayıp bütün gazeteciler içindir

Can Ataklı
Tarih: 11.11.2018
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı-Korkusuz

Can Ataklı: Gazeteci Hüsnü Mahalli’nin bir yazısında ve katıldığı televizyon programında yaptığı konuşmadaki sözleri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine hakaret” suçlarından yargılandığı dava karara bağlandı.

ACAİP YAZILAR

Ah canıııım, şunlara çok acıyorum

Fakirlik ne kötü bir şey.
Hele ülke olarak fakir olmak ondan da beter.
Refah seviyeniz de düşük olur doğal olarak.
İsteseniz de birçok şeyi yapamazsınız.
İçiniz daralır.
Gözünüz hep refah seviyesi yüksek ülkelerde olur.
Kıskanırsınız içten içe ama yapacak bir şeyiniz yoktur ne yazık ki.
Ama fakir ülke olmanın bazı görünmeyen yararları da vardır.
Örneğin bir ülkenin refah seviyesi düşükse enflasyonu da düşük olur.
Pahalılık olmaz.
Bazı fırsatçılar zırt pırt zam yapamaz.
Birçok mal ve hizmetin fiyatı uzun yıllar boyu hiç kıpırdamaz bile, hep aynı kalır.
Bunları nereden biliyorum?
Çok şükür her şeyi bilen bir cumhurbaşkanına sahibiz.
“Ben ekonomistim yaaa” diyen bu cumhurbaşkanımız sağ olsun bizleri ekonomi konusuna bilgilendiriyor.
Refah seviyesinin artmasıyla fiyatların zamlandığını enflasyonun yükseldiğini anlatıyor bizler de öğreniyoruz.
Geçen gün ne kadar da veciz biçimde dile getirdi yine.
“Et fiyatlarının artması refah seviyemizin bir neticesidir” dedi.
Ekonomist cumhurbaşkanımız refah seviyemiz artması sonucu kasaplara koştuğumuzu bol bol et aldığımızı bu nedenle fiyatların yükseldiğini bir güzel anlattı.
Halbuki ne güzel eskiden refah seciyemiz düşük olduğu için vatandaş et almaya gitmiyordu böylelikle et fiyatları da artmıyordu.
Sağ olsun cumhurbaşkanımız anlattı da bizler de öğrenmiş olduk.
Ve bu sayede anladık Avrupa ve Amerika’nın bizi neden kıskandığını.
Çünkü bu ülkelerde refah seviyesi düşük olduğu için halk et almaya çabalamıyor.
Bu nedenle et fiyatları hem düşük hem de yıllardır artmıyor.
Düşünsenize Amerikalılar en pahalı eti bizim paramızla 30 liraya falan alıyorlar. Bizde kıymanın bile kilosu 50 lirayı geçti artık.
Neden?
Biz refah ülkesiyiz.
Halkımız zengin ve et almak için yarışıyor.
Ben de Alman olsam ekonomiden bu kadar iyi anlayan bir cumhurbaşkanına sahip olan Türkiye’yi çok kıskanırdım.

KOMİK

Bu haftanın duvar yazıları

Yeni komik cümlelerimiz geldi. Tabii İbrahim Ormancı’dan;
Keçi de değilim ama hep tosluyorum. Ama yanlış anlaşılmasın. Duvara tosluyorum!

★★★

Eskiden kelle koltukta gezdiğini söyleyenler, bugün kelle paça çorbayla yetiniyor ancak!

★★★

Küçükken aldım sazı elime. Bu yaşa geldim hâlâ bir çalmayı öğrenemedim.

★★★

Sağlık çalışanlarına şiddette bulunanların bence sığlık sorunları vardır.

★★★

Senden bir cacık olmaz diyenlere inat aşçı oldum. Bol bol cacık yapıp satıyorum.

★★★

Kula kulluk yapmayın. Yaparsanız kıllık yapın.

★★★

Baki kubbede kalan hoş bir sada, bakiye ise bankada kalan yüklü bir hesapmış!

★★★

Bazı kadınlar, ne çocuk yapar ne de kariyer. Yalnızca ve yalnızca kapris yapmasını bilirler.

★★★

Hani diyorum, etin pahalı, tavuk pahalı, sucuk pahalı. Ailecek piknik yapmak için, mangal gibi yürek olması gerek insanın.

★★★

Dimyat’a pirince giderken radara yakalanıp kallavi ceza yemek de var. Aman ha.

★★★

Kirada üç -dört evi olan adamın kızını istemeye gittik. “Bekara kız vermiyorum” demesin mi?

★★★

El elin eşeğini sosyal medyada ararmış.

★★★

Artık misafir ne umduğunu ne de bulduğunu yiyor. Pizza siparişi verip ev sahibiyle birlikte yiyor!

★★★

Ağabeyi futbolcu. Frikikleriyle nam salmış. Kız kardeşiyse verdiği frikiklerle yürek hoplatıyor.

★★★

Sonunda iş güç sahibi oldum. Keyfimin kahyası oldum.

★★★

Ülkemizde bulunan Suriyelilerin parti kuracağı iddia edilmiş. Bundan üyesi Şam’da kayısı. Yakışır !….

★★★

Şaşılacak şey. Hiçbir şeye şaşırmıyorum artık!

★★★

İndirim sezonu bitti, bindirim sezonu başladı. Zamlar sağanak gibi !

★★★

Aç tavuk kendini bakliyat reyonunda sanıyor artık.

YENİ ÖĞRENDİM

Gişelerden kaçak geçen yabancı araçları neden yakalayamıyoruz?

En çok soru soran milletvekili Ömer Fethi Gürer şimdi de otoyol ve köprü gişelerinden kaçak geçip giden yabancı plakalı araçların durumunu ortaya çıkardı.
Gürer’in Sayıştay raporlarından çıkardığı sonuçlara göre 2017’de 138 milyon 815 bin 635 araç Otomatik Geçiş Sistemi (OGS) ile gişelerden geçti.
Buradan 538 milyon 619 bin 314 liralık gelir sağlandı.
Hızlı Geçiş Sistemi (HGS) ile ise 1 milyar 229 milyon 416 bin 735 TL gelir sağlandı.
Toplam gelir ise 1 milyar 768 milyon 36 bin 49 lira oldu..
2017’de gişelerden toplam 19 milyon 951 milyon 310 kaçak geçiş oldu.
Bunların 878 bini yabancı plakalı araç. Bu araçların ödemesi gereken 64 milyon 500 bin lira.
Sayıştay raporu bu paraların tahsil edilemediğini ortaya koyuyor.
Demek ki kaçak geçiş yapan araçlarla ilgili gümrük kapılarında bir alarm sistemi oluşturulmamış.
Günümüz bilgisayar tekno- lojisinde bu çok zor olmasa gerek.

ÇOK GÜLDÜM

Bu pazarın iki fıkrası

Bu hafta Yıldırım Tuna’dan iki pazar fıkrası geldi;

KISA BOYLU PATRON

Şirketteki patronumuz çok iyi biri. Önünde konuşulmaması gereken tek şey ise onun boyu… Hayli kısa olan boyunu ciddi olarak kafasına takmış durumda. Bir sabah büroya “Çocuklar, yankesicinin biri pantolonumun arka cebinden cüzdanımı çaldı” diyerek telaşla girdi, hepimiz sustuk, kaldık, yeni işe başlayan kız arkadaşımız durumu bilmediğinden “Hadi ya, İmkansız” dedi, “Kim o kadar çömelebilir ki?”

KIZILDERİLİ

İki kovboy atlarıyla giderken iki kolu yanda, kulağını yere yapıştırmış yüzükoyun yatan bir Kızılderili’ye rastlamışlar. Kovboylardan biri diğerine, “Bu şekilde bir Kızılderili onlarca mil ötesini dinleyebilir” demiş ve Kızılderili’ye dönüp “Selam. Ne yapıyorsun?” diye sormuş,
“Bir posta arabası” diye ağır ağır konuşmaya başlamış Kızılderili, “İki at tarafından çekiliyor, biri beyaz, diğeri kahverengi. Esmer erkek, sarışın kadın ve bir çocuk. Arabada ev eşyaları var.”
Kovboy “Yok artık” demiş, “Bu kadar detayı nasıl bilebilirsin ki?” Kızılderili “Ugh” demiş belini tutup zorlukla ayağa kalkmaya çalışarak, “O şerefsizler az önce bana çarpıp kaçtılar.”

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Bu ayıp bütün gazeteciler içindir

Gazeteci Hüsnü Mahalli’nin bir yazısında ve katıldığı televizyon programında yaptığı konuşmadaki sözleri nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine hakaret” suçlarından yargılandığı dava karara bağlandı.
Mahalli’ye “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan 2 yıl 5 ay hapis cezası verildi. Mahalli’ye “Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine hakaret” suçundan ise 1 yıl 8 ay hapis cezası verilerek bu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi.
Hüsnü Mahalli, 15 Aralık 2016’da mahkemece tutuklanmıştı.
6. Asliye Ceza Mahkemesi de Mahalli’nin “kaçma ihtimalinin olmaması, tutuklulukta kaldığı süre, istenilen cezanın miktarı ve mağdur üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunulmasının olanaksız olmasını” dikkate alarak 20 Ocak’ta tahliyesine karar vermişti.
Şu yukarıdaki haber gazetelerin neredeyse hiçbirinde yer bulmadı.
Hepimizin ayıbıdır bu.
Bir gazeteci saçma sapan bir gerekçe ile yargılanıyor ve hapse mahkûm ediliyor.
Aslında mahkum edilen Hüsnü Mahalli değil hepimiziz.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları