loading
close
SON DAKİKALAR

Gayretkeş bir yazarın Halk TV patronuna garip desteği

Can Ataklı
Tarih: 15.04.2018
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı-Korkusuz

Can Ataklı: Bir yazar neden çalışanın yanında değil de patronun yanında durur ve “atılmalıydı” zaten diye yazar?

İRONİ

AKP Müslümanlığının karizması fena çizildi

Önceki akşam Miraç Kandili’ydi. Camiler dolup taşıyor. Eller dua etmek için Yaradan’a doğru kaldırılıyordu.
Muhtemelen diğer Müslüman ülkelerde de benzer görüntüler vardı.
Pek çok insan henüz yataklarına bile yatmadan Suriye’nin başkenti Şam semalarında korkunç sesler yükselmeye başladı.
Atılan füzelerin çizdiği ışıklı yol ve düştüğü yerde yarattığı büyük patlamalar çok uzaklardan bile görülüyordu.
Müslüman dünya için kutsal sayılan bir gecede üç Hristiyan ülkenin uçakları Müslüman bir ülkenin göklerinde terör estiriyordu.
Müslümanlar için özel bir yeri olan Şam kenti Hristiyan füzelerinin saldırısı altında sarsılıyor, dua eden Müslümanlar kendilerini bir anda Hristiyan füzelerinin cehennemi andıran ateşinin altında buluyordu.
Amerikan Başkanı Trump İngiltere ve Fransa ile anlaşmış, Suriye’nin kimyasal silah kullandığına kanaat getirmiş ve bu ülkeyi cezalandırmak için düğmeye basmıştı.
Hristiyan ülkelerin Müslüman ülkeye yaptığı bu füzeli baskın Müslüman Türkiye’nin “dini referans alarak hareket eden” iktidar partisi tarafından çok olumlu ve gerekli bulundu.
Harekata katılan üç Hristiyan ülke dışında buna destek verdiğini açıklayan ilk ülkelerden biri oldu Türkiye.
Ülkeyi yöneten siyasi partinin genel başkanı da gün ağardıktan sonra açıklama yaparak “Tamamen arkasındayız” dedi.
Erdoğan Hristiyanların Müslümanlara saldırmasını şu sözlerle çok beğendiğini ifade etti;
“Son günlerde rejimin kimyasal saldırısının ardından ABD ve Rusya’nın başını çektiği restleşmeye şahit olduk. Bu sabah rejim hedeflerine operasyon yapıldı. Onun için bu gece de uykusuz geçti. Rejimin daha önce de çeşitli defalar yaptığı bu tür saldırıların cevapsız bırakılması düşünülemezdi. Bu bakımdan operasyonu doğru buluyoruz. Kimse bu kimyasal saldırının faili, bedelini ödemesi lazım.”
Şimdi çok merak ediyorum; Erdoğan’ın bugüne kadar söylediği sözlerin etkisi altında Amerikan Başkanı’na, Fransa Cumhurbaşkanı’na akıllarına gelen her hakareti edenler şimdi ne yapacaklar?
“Alnı secdeye değiyor” denilerek adeta kutsanan dinciler Hristiyanların Müslümanlara saldırısına ne diyecekler?
Aralarından biri bile çıkıp “protesto” etmeyecek mi?
Türkiye’de artık her şey birbirine karışmış durumda.
Hızla dibe doğru gidiyoruz.
Çarpacağız çarpmasına da beynimiz dağılmaz inşallah..

ŞAŞIRDIM

Gayretkeş bir yazarın Halk TV patronuna garip desteği

Halk TV’de yaptığım programı bitirip beni de işten çıkardılar biliyorsunuz. Bunun üzerine izleyiciden beni de çok şaşırtan çok büyük bir tepki dalgası gelmeye başladı.
Hiç abartmıyorum, ki zaten sosyal medyayı izleyenler görüyor, binlerce tepki mesajı gerek bana, gerek kanal yönetimine gerekse kimi siyasilere akıyor.
Bu elbette beni gururlandırdığı gibi güç ve cesaret de veriyor.
Ancak, izleyenler de farkındadır herhalde, bu tepkileri son derece sakin ve soğukkanlı biçimde karşılamaya çalışıyorum. Örneğin bugüne kadar bana gelen mesajlardan bazılarını RT’lerken, geri kalanlarını da “okuduğumu” belirtmek için “beğeni tuşuna” basarım.
Ancak bu kez mesajların birini bile RT’lemedim ve beğeni tuşuna basmadım. Bu yoğun ilgiden kendime pay çıkarıyor görüntüsü vermekten rahatsızlık duyacağım için yaptım ve yapmaya devam ediyorum bunu.
Ancak bütün bunların yanında yazılı medyada hiç aklıma gelmeyen ve okuyunca gerçekten kırıldığım, üzüldüğüm bir “köşe yazısı dip notu” ile karşılaştım.
İşten atılmamın hemen ertesi günü Aydınlık gazetesinde yazan Rıza Zelyut yazısının sonuna şu notu eklemişti;

“CAN ATAKLI BAŞARISIZDI

Halk TV yönetimi, Can Ataklı’nın programına son vermiş. Bazıları bu kararı eleştiriyor. Gerçekçi olalım: Can Ataklı iyi bir köşe yazarı olmasına karşın, TV programcısı olarak başarısızdı. Ve bu işi birisi ona sanki zorla yaptırıyormuşçasına gönülsüz görünüyordu. Kendisi de konukları da genelde gündemin gerisine düşüyorlardı. Ne demek istediğimi anlamayanlar varsa Ulusal Kanal’da Halil Nebiler’i bir dinlesinler. Aradaki farkı görürler ve Halk TV’nin zorunlu olarak bu kararı aldığını kabul ederler.”
Böyle bir yazı sanıyorum Türk medyasında bir ilk. Çünkü bugüne kadar kimse işinden atılan birinin arkasından üstelik de hemen ertesi günü böyle bir yazı yazmamıştı.
Üstelik bu kişi izleyicilerin tepkisine tepki olarak kaleme alıyordu bunu. Bir yazar neden çalışanın yanında değil de patronun yanında durur ve “atılmalıydı” zaten diye yazar?
Rıza Zelyut’a üzüldüğümü belirten bir mesaj attım. Programıma katılmak için Şaban Sevinç’e başvurduğunu, Halk TV patron vekilinin de bana bu konuda yine aracılarla talimat ilettiğini ancak benim davet etmekte biraz geciktiğimi, yazının biraz intikam koktuğunu belirttim.
Hoş olmayan cevaplar gönderdi. Zaten işinden atılmış birine karşı patronların safında yer alan biri olarak saygınlığı gözümde zedelenmişti o cevaplardan sonra sıfırı tüketmiş oldu.

KOMİK

Bir demet aforizma

Mizah yazarı İbrahim Ormancı’nın bu hafta gönderdiği duvar yazılarından örnekler sunuyorum;
Gençliğimde “Güneş topla benim için”  şarkısını mırıldanırken, annem  “Güneşi bırak da sen yatağını topla önce” deyince yerin dibine geçtim.

* * *

Lira kur yapıp duruyor ama doların gözü hep yükseklerde anam be.

* * *

Taksim Meydanı’nın son halini gören emekçi 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlamak için ısrarcı olur mu acaba?

* * *

İster zengin ol, ister fukara, yemeklerden sonra, yap sosyal medyada bir yaygara.

* * *

Facebook’u silmek akıl sağlığına iyi geliyormuş. Vallahi doğru. Facebook’u silince insanın aklı başına gelip  “Ben bunca zamanımı nasıl heba ettim?” diye sorabilir hani.

* * *

İş yerinde uyku ömrü uzatıyormuş. Beni uyurken yakalayan patrona bunu söyleyince “İstersen işten çıkarayım seni. Gece ve gündüz uyu. 120 yaşına kadar yaşarsın” dedi.

* * *

İstanbul Taksiciler Birliği Başkanı Tahsin Öztürk demiş ki; “UBER’e binen de kullanan da vatan hainidir.” Tahsin Bey, ben dolmuşa binecek parayı zor buluyorum. Vatansever miyim sizce?

* * *

Bence yaygınlaşan DEİZM değil, her şeye rıza gösteren HEİZM anlayışı.

* * *

Artık mantığın bittiği yerde askerlik değil, Türkiye Gündemi başlıyor.

* * *

Ferhat, Şirin için dağları deldi……Şirin bağları olan vatandaşı tercih etti.

* * *

Artık dam üstünde saksağan bile diyemiyoruz. Neden? Saksağan’ın nesli tükeniyor. Ne işi var, damın üstünde ?

* * *

Hiçbir şeye kafa yormayın. Aman ha. Günümüzde DÜŞÜNENİN dostu olmuyor!..

ÇOK GÜLDÜM

Bu hafta dört fıkra

Bu pazar için Yıldırım Tuna dört fıkra göndermiş;

ATM

Şişko ve hayli göbekli yaşlı adam gelişmiş makinelerle dolu spor salonunda görevli antrenöre gidip, “Çok genç ve güzel bir kıza vuruldum” demiş, “Onu etkileyebilmek için hangi makineyi kullanmamı tavsiye edersiniz?” Antrenör yaşlı adama dönüp iyice süzdükten sonra “Spor salonumuzun hemen girişinde bir ATM var” diye cevap vermiş “Onu kullanın!”

Yapamadıklarım

Yaşlı adam yolda yürürken kaldırımın kenarına oturmuş ağlayan küçük bir çocuk görmüş ve ona “neden ağladığını” sormuş.
“Genç ağabeylerin yaptıklarına imreniyorum ve ben onların yaptıklarını yapamıyorum!” demiş çocuk hıçkırarak. Yaşlı adam çocuğun dediklerini bir müddet düşündükten sonra o da oturmuş çocuğun yanına ve o da ağlamaya başlamış!..

Ananas

İki kâşif Afrika’da bir kabileye esir düşmüş. Kabile reisi “Bu adada aynı meyveden 100 adet bulup toplayabilirseniz serbestsiniz!..” demiş. Birinci kâşif bir müddet sonra 100 adet kiraz bulup getirmiş,
“Aferin…” demiş reisleri, “Yalnız bunları tek tek en nazik yerine yerleştireceksin.. Şayet gülersen serbest kalma hakkını kaybedecek ve kazanda pişirilip yeneceksin! ”
1. kâşif denileni tek tek yapmaya başlamış, 99’uncuya gelince başlamış katılırcasına gülmeye.
“Aa?.. Manyak..!”demiş reis, “Neredeyse başarmak üzereydin, neden güldün ki?”
1. kâşif “Şu.. Şuna bak reis!..” demiş gülmekten yerleri yumruklayıp gelen 2. kaşifi göstererek “Bu..Bu.. 100 tane ana.. ananas t..toplamışşşş!..”

 30 yıl geç kaldın

Kapı ısrarla çaldı, koltuğumdan zar zor kalkarak açtım, kapıda muhteşem güzellikte genç bir kız.. Beni kapıda görünce “Sanırım yanlış bir adrese geldim.. ” dedi utancından yanakları pembeleşerek.
“Geldiğin adres doğru güzel şey.. ” dedim gülümseyerek, “Sadece 30 yıl geç kaldın o kadar..!”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları