loading
close
SON DAKİKALAR

Dağıtım şirketine gizli kararnameli destek

Çiğdem Toker
Tarih: 15.10.2018
Kaynak: Çiğdem Toker-Sözcü

Çiğdem Toker: Gizli Bakanlar Kurulu kararnamesinde art arda sıralanan bu iller, hangi elektrik dağıtım şirketinin görev ve yetki alanında peki?

Bugün önemli bir belgeden söz edeceğim. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle devreden çıkan Bakanlar Kurulu'nun son zamanlarında alınmış bir karar bu.
24 Haziran seçimlerinden kısa süre önce, 30 Mayıs 2018 tarihli bir kararname. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürülüğü'nden de bazı bakanlık ve kurumlara gönderilmiş.
Fakat Resmi Gazete'de yayımlanmamış. Normalde, milli güvenlikle devlet sırrıyla ilgili bir takım kararların Resmi Gazete'de yayımlanmadığını biliriz. Ama “tarımsal destekleme” görünümü altında bir özel sektör şirketine mali kaynak sağlayan bir karar neden yayımlanmaz acaba?
Aslında yedi maddelik kararnamenin içeriği, sorunun cevabını kendiliğinden veriyor.
Konu: Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak illerinde, Çiftçi Kayıt Sistemi'ne kayıtlı çiftçilere 5 yıl boyunca tarımsal amaçlı sulamada kullanacak elektrik tüketim bedeli üzerinden destekleme.
Gizli Bakanlar Kurulu kararnamesinde art arda sıralanan bu iller, hangi elektrik dağıtım şirketinin görev ve yetki alanında peki?
Cevap: Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. Kısa adıyla DEDAŞ.



DEDAŞ'IN NE AYRICALIĞI VAR?

Bilmeyene anımsatalım: DEDAŞ, Türk Telekom satışında da öncü bir rol oynayan ve 2015'e dek Kuveyt Türk yönetiminde de yer alan işadamı Abdullah Tivnikli'nin söz ve pay sahibi olduğu bir şirket. (Hayli karmaşık bir ortaklık yapısı var, girmeyeceğiz.)
(2013'de dört bakanın katıldığı bir törenle devredilen DEDAŞ'ın devrinde kullanılan finansmanın (Kuveyt Türk'ün de payı sebebiyle) da o dönem bankacılık mevzuatı açısından epey tartışma yarattığını anımsatalım. )
DEDAŞ'ın kapsadığı dağıtım bölgesinin temel sorunu, kayıp kaçak oranının uzun yıllardan beri çok yüksek oluşu.
Dönelim kararnameye: Seçimden önce hazırlanıp yayımlanmayan bu kararname, geriye dönük 1 Ocak 2018'den itibaren yürürlüğe girmek üzere yazılmış.
Bu yıl yüzde 65 ile başlayıp her yıl 10 puan azalarak beş yıla yayılacak bir destekleme süresi.
Madde 2/2 : “Desteklemeler, elektrik faturasının tahakkuk ettiren ilgili elektrik dağıtım ve/veya görevli tedarik şirketi hesabına yatırılarak gerçekleştirilir” diyor. Ödemeler Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesinden karşılanacak.
Şimdi soruyoruz: Bu karar neden Resmi Gazete'de yayımlanmadı?
Bir şirkete ayrıcalık tanındığı için mi gizli çıkarıldı? Tarım çiftçisi desteklenecekse, Türkiye'deki diğer çiftçiler neden desteklenmiyor.
Kararnamede öngörülen fatura bedelleri şirkete aktarıldı mı yoksa başka bir düzenleme daha mı bekleniyor?
Tivnikli vaktiyle “Devlet dağıtım işini bizden geri alsın” diye açıklama yapmıştı. Bu kararname o talebin dolaylı biçimde yerine getirilmesi mi acaba?

İŞ'TEKİ CHP HİSSESİNDE ASIL AMAÇLANAN

Özel hukuk alanında çalışan eski bir tanıdığım aradı. Paylaşacağı konunun hem hukuk hem iş dünyasında konuşulduğunu belirtip, İş Bankası hisselerinin Hazine'ye aktarılmasına dönük ısrarın ardında Varlık Fonu'na devir olduğunu söyledi. Ve ekledi:
“Varlık Fonu iki yıl önce kuruldu ama hâlâ ülkeye doğru düzgün bir kaynak getiremedi. Getiremez de çünkü Fon'a devredilen kamu banka ve şirketlerinin mali bilançoları da ahım şahım değil. İş Bankası ise deyim yerindeyse ‘temiz' bir aset. (varlık) Böyle seçkin ve güçlü bir kurumu teminat olarak gösterip kaynak aramak çok daha farklı. Dolayısıyla İş Bankası'nın CHP'deki payını Hazine'ye devrettikten sonraki ikinci adım Türkiye Varlık Fonu'na devir olursa kimse şaşırmasın. Bunu krizden çıkış yolu için de düşünüyor olabilirler, başka amaçlar için de.”
“Bu kadar da olmaz” diyemedim. “Bu kadar da olmaz” denilen kabul edilemez sanılan her icraat güzel güzel yapıldığı ve ışık hızıyla sıradanlaştığı için.

CEMAL KAŞIKÇI'NIN AKİBETİ

Gazeteci Cemal Kaşıkçı 2 Ekim'de girdiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'ndan kendi iradesiyle bir daha çıkamadı.
Onun canlı ya da cansız, ortadan kaldırılışında Suudi Arabistan'ın sorumlu olduğunda kimsenin kuşkusu bulunmuyor.
Peki, bu dehşet verici kaybetme olayında Suudi Arabistan şüpheli değil de bu olayın ortaya çıkarılmasında yardımcı olacak bir pozisyondaymış gibi Türkiye'nin ortak bir komisyon kurması ne anlama geliyor? Neden siyaseten bu soruyu kimse sormuyor? Neden bizimle bu kadar alay ediyorsunuz?

TASARRUF MU DEDİNİZ?

Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu'nun 2017 yılı Sayıştay Raporu'na baktınız mı?
Bence Sayıştay sitesinde erişime açık bu raporları, vergisinin nereye gittiğini merak eden her yurttaş okumalı. Sayıştay raporuna göre, Adana ve Mersin şehir hastanelerinin bulunduğu kampüs alanlarının bir kısmı şantiye halinde. İçinde işçi barakaları, iş makineleri olduğu için de aslında yer hizmetleri ve bahçe bakım hizmetleri sunulması gerekirken sunulamıyor.
Ve sunulamayan bu hizmete para ödeniyor. Sayıştay bu durumu Kamu Hastaneleri Kurumu'nun dikkatini çekiyor. “Hizmet sunulmayan alan kadar yaptığınız kira ödemesinden kesinti yapın” diyor.
İdare de “Hastane kısım kısım bitiyor. İstişare ediyoruz” diyor.
Sayıştay'ın cevabı çok yalın: “Hizmet sunulamayan alan belli. Bu alanı, sunulması gereken alana oranlayıp hizmet bedeli ile çarpacaksın. Yersiz ödemeyi tespit edeceksin. Sözleşmenin tarafı şirketle bunu istişare etmenin ne anlamı var?” diye soruyor.
Haksız mı?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları