loading
close
SON DAKİKALAR

Ulus'ta bir şeyler oluyor

Yalçın Bayer
Tarih: 12.07.2018
Kaynak: Hürriyet

Yalçın Bayer: Altındağ’a bağlı Ulus bölgesi yenileme projesi kapsamında bölgenin turistik ve tarihi kent merkezi olması nedeniyle Ulus’ta bulunan otellerin konaklama ihaleleri kapsamına alınmamasının nedeni nedir?

CHP Ankara Milletvekili Nihat Yeşil, Turizm Bakanlığı’na önemli bir soru yöneltiyor:

Altındağ’a bağlı Ulus bölgesi yenileme projesi kapsamında bölgenin turistik ve tarihi kent merkezi olması nedeniyle Ulus’ta bulunan otellerin konaklama ihaleleri kapsamına alınmamasının nedeni nedir?

Tüm dünya ülkelerinde tarihi kentsel merkezlerde turizm ve konaklama olgusuna önem verilirken, Ulus otelciliğinin gelişmesinin ulus merkezi ekonomisine itici gücü ve kentsel canlılığa etkileri neden göz ardı edilmektedir?

Ulus otelleri, turistik tur güzergâhları kapsamında, seyahat acentelerinin listesine konulmamasının sebebi nedir?

Bakanlığınızca ülke genelinde tarihi yerleşim yerleri içinde küçük-orta ölçekli ve butik otelleri geliştirmeye yönelik finansal kredi ve teşvik programı ve projeleri uygulanmakta mıdır? Uygulanıyorsa, bunlar nedir?

ABB’nce yürütülen, ‘Ulus kentsel yenileme’ projesine, bakanlığınız müdahil olarak paydaş yapılmış mıdır? Ulus için başlatılan bir proje çalışmanız var mıdır?

TİYATROLAR KAPATILMIYOR

DEVLET Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt, “Kapatılmıyoruz, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanıyoruz” açıklamasını yaptı. Kurt şöyle dedi: “Bakanlığımız da dahil olmak üzere tüm bağlı ve ilgili kurumlara ilişkin yeni düzenleme yapılmaktadır. Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğümüzün kapatılması söz konusu değildir.

Görevimizin başında olduğumuzu bütün çalışma arkadaşlarıma bildiririm.”

HASTANE MİKROBU

OKURLARINIZA duyuruyorum. Bazı hastalıkların kökünde kapılmış olan hastane mikrobu vardır.

Hastane mikrobu tıbbi hatadır.

Hastanedeki her 3 ölümün 2’si hastane mikrobu nedeniyledir.

En önemli sebebi hastanelere bilerek alınan ‘sahte’ dezenfektanlardır.

Aymazlık devam ediyor!

(Bu konuda yeni yapılan dev hastanelerde ameliyathanelerde nasıl önlem alınıyor?) / Mehmet ŞAPÇI

BİLİYOR MUSUNUZ?

CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca’nın bilim ve aklın sembolü olarak 83 yıldır 15 bin öğrencinin eğitim yuvası olan, Cumhuriyet mirası ve botanik biliminin hazinesi İstanbul Üniversitesi Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi’nin tahliyesi ile ilgili olarak “Cumhuriyet mirasından elinizi çekin” dediğini...

MUĞLA milletvekili Burak Erbay’ın Soma’da meydana gelen iş cinayeti ve mahkeme süreci ile ilgili bir açıklama yaparak “Soma, AKP’nin utanç madalyasıdır” dediğini...

BÜYÜKÇEKMECE Belediye Başkanı Hasan Akgün’ün ilçe sınırlarındaki boğulma vakalarının çoğunluğunu Suriyeli mültecilerin oluşturduğunu ifade ederek “Bu yıl 155 boğulma vakası oldu ve tamamını kurtardık. Yüzde 99’u Suriyeli mültecilerdi” dediğini; 18 kişilik cankurtaran ekibinin denizde devriye gezdiğini bildirdiğini...

TÜRK Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un “Öğretmen arkadaşlarım benim şahsımda MEB’in koridorlarında temsil edildiğini asla unutmamalı. Yaptığım her şey, öğretmene hürmet içindir” sözlerini hatırlatarak, Ziya Selçuk’un, eğitim camiasının çok uzun zamandır hasret kaldığı bir tutumu ortaya koyduğunu kaydederek, Bakan Selçuk’u yapıcı tavırlarından dolayı tebrik ettiğini...

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’e göre geçen nisandan bu yana yanıltıcı reklam arkadaş ve eş bulma programlarıyla ilgili olarak 19 lisans iptal edildi ve TV kanallarına da 109 kez program durdurma cezası verildi...

MESAJ PANOSU

ROMANYA’yı karış karış gezdim bir haftadır. Bir tek yerde bile ormana, doğaya verilmiş bir zarar görmedim. Mahcup oldum neden biz böyleyiz diye. / Leyla Eda NARMAN

FREUD der ki: “Yağma, talan ve vandalizm ile tatmin olup rahatlamaya çalışan şeytani ruhların geçmişlerinde mutlaka yok etmeye çalıştıkları şeylerle bağlantılı ağır travmalar vardır.” Acaba bu kişiler, geçmişte ormanda çok kötü şeyler mi yaşamışlardır. / M. SEVGİ

AÇIKLAMA: Meslektaşımız Okay Gönensin’in vefatının 1. yıldönümü bugün (perşembe) değil, yarın (cuma) anılacaktır. Cuma günü Nakkaştepe Mezarlığı’nda 11.00’de anma ve Cağaloğlu’nda TGC’de 14.00’teki anma toplantısında dostları Gönensin’i anlatacak.

BÜYÜKADA TRAFİĞİNDE KARGAŞA

SON yıllarda Adalardaki fayton atlarının aşırı çalıştırılma, bakımsızlık ve trafik kazaları nedeniyle bayılmaları, sakatlanmaları, ölmelerine ilişkin haberler medyada sık yer almaya başladı. Hatta seçim mitinglerine konu oldu. Adalılar ve ziyaretçiler gözleriyle gördükleri bu durum karşısında haklı olarak acı ve öfke duydular. Aslında bu durum, esas olarak Büyükada’ya yoğun günübirlik turist gelişiyle başlayan beş-altı yıllık bir sürecin sonucuydu. Adalılar, olumsuz gelişmeleri görüyorlar, tekil müdahalelerde bulunuyorlar, faytoncularla görüşüyorlar, yönetmelik taslakları hazırlıyorlar, fakat sonuç alamıyorlardı. Bu arada bireysel kullanıma hizmet eden “akülü araçlar”ın kullanılması yaşlılık ya da engelliliğin doktor raporuyla isbatına bağlı olduğu halde, bunların sayılarının gittikçe artması ve her yaştan rahatına düşkün kişi tarafından kullanılması, bir de kiralık bisiklet ordunun katılmasıyla, Büyükada trafiği İstanbul’un kalabalık semtlerini aratmaz hale geldi. Bu keşmekeş sürerken, bir yandan ciddi kazaların artması, bir yandan da bazı atlarda ruam hastalığının görülmesi, ortalığı iyice karıştırdı.

Bu ortamda bazı hayvan hakları koruyucuları, atların iyi bakımı, sağlık kontrollerinin düzenli yapılması ve fayton kullanımının kurallara bağlanması yönünde girişimlerde bulunurlarken, bazıları da açıklamalar ve gösterilerle Adalarda faytonların kaldırılması ve yerine elektrikli araçların konması konusunda yoğun bir kampanyaya giriştiler.

Adalarda fayton taşımacılığının geçmişi 19. Yüzyıl ortalarına kadar ulaşıyor; daha önce özel faytonlar sözkonusu iken, bu dönemde başlayan düzenli deniz ulaşımı ve sayfiye yaşamı ile birlikte faytonculuk da modernleşmenin bir unsuru olarak gelişiyor. Bu dönemde Adalarda insan taşımacılığı faytonla, yük taşımacılığı ise eşek ve katırlarla yapılıyor. Bu nedenle ulaşılması güç olan bölgeler yapılaşmıyor ve yeşil olarak korunuyor. Daha sonra da Adalar “doğal ve mimari sit alanı” ilan edilirken, motorlu araç kullanımına yer verilmiyor ve tüm ada yolları “yaya yolu” olarak kabul ediliyor. Yani faytonculuk arkaik bir ulaşım yöntemi olarak değil, modern bir sistem olarak aynı zamanda koruma işlevi görüyor.

Bugün adaların -isterse akülü olsun- motorlu araçlara açılması, hem henüz iskan edilmeyen yerlere ulaşımı kolaylaştırarak imar rantı yaratacak hem de birkaç yıl önce bir otomobil üreticisinin elektrikli modelinin lansmanını yaparak niyetini belli ettiği gibi, elektrik motorlu araç pazarının genişlemesine ciddi katkı sağlayacaktır.

Şimdi Adaların sivil toplum girişimleri, bir yandan mevcut yasa ve kurallar uygulanırken, diğer yandan sorunun katılımcı yöntemlerle çözülmesi için çaba gösteriyorlar. / ALP ORÇUN

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları