loading
close
SON DAKİKALAR

Göçenlere saygı

Göçenlere saygı
Tarih: 23.11.2014 - 00:00
Kategori:

Melih Aşık; Lütfü Kırdar’da Rum Cemaati’nin de katıldığı zarif bir gösteri düzenlenmişti. Yunanistan’dan gelen konuklar ve çok sayıda küçük öğrenci vardı.

İlginç bir belgesel film izledik önceki akşam... Adı:
“Bu dünyadan göçenler yalnız unutulduklarında ölürler...”
Filmin konusu Şişli Rum Mezarlığı idi.
Lütfü Kırdar’da Rum Cemaati’nin de katıldığı zarif bir gösteri düzenlenmişti. Yunanistan’dan gelen konuklar ve çok sayıda küçük öğrenci vardı.
Rum mezarlığı 19. yüzyıla kadar Taksim’de iken, 1865 yılındaki veba salgını üzerine o zaman şehir dışı sayılan Şişli’ye taşınmıştı. Ünlü Rum tüccar, bilam adamı, banker, sanatçıların mezarları çoğunlukla birer anıt, birer mimari eser güzelliğindeydi. Ne var ki aradan geçen yıllarda, özellikle Rumların 1960’larda İstanbul’u tamamen terk etmesiyle mezarlık da bakımsız kalmış, taşlar tahrip edilmiş, enkaza dönüşmüştü... Rum Kilise ve Mektepleri Vakfı 2010 yılından itibaren yoğun bir programla mezarlıktaki anıt mezarları aslına uygun olarak onarıma sokmuş. Yunanistan’dan gelen mimarların da katkısıyla 40 kadar anıt mezar eski canlılığına kavuşmuş. Mezarlık bir açık hava müzesine dönüşmüştü...
Filmde Rum Patriği Bartholomeos da konuşuyor ve şöyle diyor:
“Bir toplumun tarihi ve gelenekleri açısından en önemli etkenin ölülerin yattığı mezarları korumak olduğu hepimizin malumudur.
Mezarlıklarımızın durumu kültür seviyemizin bir göstergesidir.
Biz bugün burada atalarımızın şehri Konstantinopolis’te cemaatimizin gidişatı hakkında iyimser ve mutlu olduğumuzu beyan eder ve şöyle deriz:
- Her şeyi yarattığı için Tanrı’ya şükürler olsun.”
Şu sözün altını çizelim:
“Mezarlıklar kültür seviyemizin göstergesidir.”

Ericsson Türkiye

Telefonu Türkiye’ye ilk taşıyan firma; Ericsson’un bu topraklardaki ticari serüveni 100 yılı aşıyor. Telefonu Graham Bell 1876’da icat ediyor. Hayata demirci ustası olarak başlayan ve o tarihte Stockholm’de telgraf parçaları imal eden Hans Magnus Ericsson, cihazı ve hattı daha ucuza imal edebileceğini görüyor. Bir yıl sonra üretime başlıyor. Aynı yıl Osmanlı Telgrafhane-i Amire imalat şefi Emile Lacoine da bir telefon üretiyor. Denemesini yapıyor. Ama telefon Türkiye’ye Ericsson markasıyla giriyor...
Tarif Vakfı’ndan Serkan Yazıcı, Ericsson’un ve telefonun Türkiye’deki tarihini uzun araştırmalar sonucu kitaplaştırdı. Ortaya çıkan mükemmel çalışma, bu hafta İsveç Konsolosluğu’nda bir kokteyl ile basına tanıtıldı.
Telefon adlı sihirli cihaz hayatımıza çabuk girmiş, ilk telefon hattı Yenicami Postanesi ile Soğukçeşme Telgrafhanesi arasına 1881 yılında çekilmiş. Bu arada özel şahıslar da hat çektirmeye başlamışlar. Ne var ki Abdülhamit yönetiminde telaş da başlamış. 1886 yılında tüm özle hatlar kaldırılmış. Ya muhalifler telefon aracılığıyla örgütlenir de toplu halde başkaldırırlarsa... Korku buymuş...
Tanıtım kokteylinde Ericsson’un Türkiye Müdürü Ziya Erdem’le sohbet ederken firmanın mobil telefon piyasasından çekildiğini, altyapıya ağırlık verdiğini, örneğin baz istasyonlarını yaptığını öğreniyoruz. İstasyonların zararlı olmadığını söylüyor. Şu anda Ericsson’un 250 tepe yöneticisi arasında 10 Türk’ün bulunduğunu ekliyor. Ericsson yola ilk günkü hızla devam ediyor.

EKRAN

Televizyon ekranlarında her gece PKK ve Öcalan sözcülerini izliyoruz. Ülkenin bölünmesine karşı olan ve adına ulusalcı denen aydınlar ekranlarda yasaklı. Tek taraflı bir beyin yıkama kampanyası ile sürekli PKK ve Öcalan’ın talepleri konuşuluyor. Devlet suçlanıyor. Vatandaşlarda şu algı oluşturuluyor:
- PKK’nın istekleri reddedildiği için terör sürmektedir, istekler kabul edilirse terör bitecek, barış gelecektir!
Vatandaş Öcalan’ın talepleri yerine getirildiği halde barışın gelmediğini, aksine PKK’nın Güneydoğu’da devlet kurduğunu göremiyor. Görse de sesini çıkartamıyor.
Barış dedikleri de Kürt devletinin barışçı şekilde kurulmasıdır.
Medya bir biçimde kurgulanmış. Her gece ekranlarda kendi ayaklarına ateş eden bir ülke görüyoruz.

Apo’ya mahkûmlardan oluşan sekretarya verecekmiş.
Kaldırılan “idam cezası” yerine “Hapishanede Apo’ya sekreterlik” cezası kondu demek!
***
Y-CHP’den atılanların parti kurması bölücülükmüş!
İyi de onlar partiden “bölücülüğe karşı çıkan ulusalcılar” diye kovulmamış mıydı?
Akif Kökçe

EĞİT

Başbakan Davutoğlu Irak’ta peşmergeye eğitim veren Türk askerlerini ziyaret ediyor...
Bu ziyaret sırasında epey de mutlu görünüyor.
Strateji Uzmanı Cahit Dilek uyarıyor:
- Peşmergeye verilecek askeri destek PKK’ya ve bağımsız büyük Kürdistan’a destektir...
Barzani Büyük Kürdistan’ı kurarken.. PKK ile peşmerge arasında da buzlar eridi. Suriye ve Irak’ta birlikte çarpışıyorlar. Barzani haritalarında Türkiye’nin güneydoğusu yanında doğusu da Kürdistan toprağı gösteriliyor. Ve siz Barzani’nin askerlerini eğitiyorsunuz. Ey akıl, fikir... Neredesin...

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları