loading
close
SON DAKİKALAR

Gül, Huber’i yılbaşından sonra boşaltacakmış! (53)

Gül, Huber’i yılbaşından sonra boşaltacakmış! (53)
Tarih: 22.12.2014 - 00:00
Kategori:

Mustafa Mutlu; O ve ailesi uygulamalara ve yasalara aykırı bir şekilde, Cumhurbaşkanlığı’nın Tarabya’daki yerleşkesi olan Huber’i terk etmedi.

Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görevini devretmesinin üzerinden bugün itibarıyla tam 114 gün geçti...

Doğal olarak, tüm hak, yetki, görev ve sorumlulukları da 114 gün önce bitti!

Ama... O ve ailesi uygulamalara ve yasalara aykırı bir şekilde, Cumhurbaşkanlığı’nın Tarabya’daki yerleşkesi olan Huber’i terk etmedi.

Sadece Köşk’te asılı “Cumhurbaşkanlığı forsu” indirildi; o kadar!

Huber’in güvenliği, temizliği ve oturanların yemeleri, içmeleri için yapılan masraflar mecburen devam etti.

Ben de yaklaşık iki aydır pazartesileri hariç her gün, gerek kendisine gerekse şimdiki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu “fiili durum”un gerekçesini sorup durdum.

Köşk’ü kullanamayacağını hatırlatıp bu yetkiyi kimden ya da hangi yasadan aldığını...

Yapılan harcamaların kendisi tarafından mı karşılandığını açıklamasını istedim.

Hatta gazetede sormakla yanıt alamayacağımı anlayıp Bilgi Edinme Hakkı Yasası’ndan yararlanmak için resmi olarak da başvuruda bulundum.

Bu 53’üncü yazı...

Hâlâ “hiçbir açıklama” yok...

***

Ancak vatandaştan gelen tepkiler artmış olacak ki, dün kendilerine yakın Habertürk isimli yandaş gazetede bir haber yayınlattılar...

“Yayınlattılar” diyorum; çünkü bu gazeteyi yönetenlerin, onların bilgisi olmadan böyle bir haberi yayınlayacak yürekte olmadıklarını biliyorum!

O haber özetle şöyleydi:

“11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, Huber Köşkü’ne veda ediyor.

Gül Ailesi, İstanbul’un Anadolu yakasındaki villalarına yeni yılın hemen başında taşınacak.

Gül Ailesi’ne yakın kaynaklar, villanın 5 aya yakın süredir tadilatta olduğunu anımsatarak, ‘Tadilat bitmek üzere. Binanın içinde son rötuşlar yapılıyor’ bilgisini verdi.

Gül Ailesi, bu süre içinde Huber Köşkü’nde kaldı.”

***

Demek ki neymiş?

Gül ailesi hâlâ Huber’i paşa dedelerinin mülkü gibi kullanmaya devam ediyormuş!

Neymiş; Çekmeköy’deki “saray”ın dekorasyonu bitmemiş...

İyi de... Bana ne? Bize ne?

Tadilat bitmediyse senin suçun! Elini çabuk tutsaydın da zamanında başlatsaydın tadilatı...

Yoksa Çankaya’dan hiç inmeyeceğini mi sanıyordun?

Şimdi git beş yıldızlı bir otele, oda kirala...

Ya da Kayseri’deki baba evine sığın...

Tayyip beylere yatıya git...

Yeter ki Huber’i boşalt artık...

Orada geçirdiğin her gün, “kul hakkı yemeye” girer; yeme!

İstismara girer; etme!

Şimdi yandaşlarına “haber yazdırıp” yeni yıla kadar süre istiyorsun; isteme!

***

Ailece Köşk’ü işgal ettiğiniz 114 gün boyunca, güvenliğiniz, bakımınız, yemeniz, içmeniz için harcanan parayı öde ve çek git!

Değil bir hafta, o Köşk’te geçireceğin bir dakika bile haramdır sana, karına ve çocuklarına...

Ve sen de bilirsin ki yenilen her haram, bir şekilde kanırta kanırta çıkar!

GÜNÜN SORUSU

Gül ailesinin Huber’i işgal etmeyi sürdürdüğünü dün kendisine yakın ağızlardan da öğrendik... Sorum işgalin başladığı 114 gündür ya da benim yazmaya başladığım iki aydır bu konuyu Meclis çatısı altına taşımayan CHP ve MHP milletvekillerine:

Neden susuyorsunuz? Korkuyor musunuz yoksa normal mi buluyorsunuz?

ZALİMİN YANINDA OLMAK!

Kumpas davaları sırasında dik duruşuyla herkesin takdirini ve sevgisini kazanan sevgili kardeşim, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel, şimdi de o kumpasları düzenleyen Fethullahçı gazetecilerin yanında yer almış... Tarikatın, onlar için hazırlattığı metne imza koymuş...

Sert eleştirilere uğrayınca da oturmuş bir yazı yazmış:

“Ben basın ve ifade özgürlüğü için imzamı attım, atarım...

Biz özgürlükler için hep ezilenlerin safında yerimizi aldık, alırız...

Biz zulmedenlerin safında hiç olmadık, olmayız.”

***

İyi de bu adamlar senin bugün omuz omuza olduğun Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, kendisine ait internet sitesinde yazılarını yayınlayan Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Müyesser Yıldız, Deniz Yıldırım, Hikmet Çiçek, Turan Özlü, Nedim Şener gibi onlarca gazeteci hakkında yüzlerce yalan habere imza attı...

“Zulmedenlerin safında hiç olmadım, olmam” diyorsun ama... Bu adamlar “zalimin” ta kendisi!

Bazılarının dün serbest bırakılmasını sakın önemseme...

Çünkü henüz hiçbirinin “asıl suçları” için soruşturma başlatılmadı!

Tamam “gazeteciler” için çırpınmana büyük saygı duyuyorum da; kimin “gerçek gazeteci” olup olmadığını sen benden iyi biliyorsun Atilla...

***

Bilirsin; kral çıplaksa, bunu söylerim...

Çünkü hem deliyim, hem çocuğum!

Senin bir süredir izlediğin yol bana, “eski sen”i aratıyor...

CHP ‘den milletvekilliği kapmak için bu kadar “ödün vermen” gerekiyorsa... Olma sevgili Atilla...

Sen hep bizim kahraman başkanımız olarak kal, bırak vekilliğin eksik olsun!

Biliyorum; şimdi bana kızıyorsun...

Bu yazıyı önce “yengeme” okut, eğer o da kızarsa... Söyle, senden özür dileyeyim!

GÜNÜN İSYANI

İsyanım yurtsever gazeteciler, siyasetçiler, aydınlar, subaylar, hukukçular ve hatta milletvekili arkadaşları yargılanırken bir kez bile mahkemeye gitmeyen ancak F tipi sözde gazeteciler için sabaha kadar Çağlayan Adliyesi’nde nöbet tutan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’na:

CHP’nin tüm değer ve ilkelerine taban tabana zıt olduğunu ne zaman itiraf edip rahatlayacaksın?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları