loading
close
SON DAKİKALAR

Güncel tehcir!

Güncel tehcir!
Tarih: 22.04.2015 - 00:00
Kategori:

Melih Aşık; ABD ve Avrupa, Osmanlı’da 100 yıl önce meydana gelmiş bir trajediyi istismar ederek vicdan gösterisi yapıyor.

New York’ta İkiz Kuleler 2003 yılında vuruldu. Amerika, kuleleri El Kaide vurdu diye Afganistan’a indi. Yüz binlerce insanı öldürdü. Oradan kitle imha silahları yalanıyla Irak’a geçti. Taş taş üstünde bırakmadı. Halkları diktatörlerden kurtarıyoruz diye Saddam’ın ardından Kaddafi, Mübarek, Esad’ın peşine düştü. İç savaşları kışkırttı. İslamcı teröristleri iç savaşlarda araç olarak kullandı. El Kaide ve uzantısı olan El Nusra, IŞİD ve Boko Haram gibi insanlık dışı organizmalar ABD’nin ve Avrupa’nın desteğiyle onun yarattığı bataklıkta üredi...
Bugün Ortadoğu ve Afrika bir yandan iç savaş, bir yandan El Kaide uzantısı örgütlerin vahşeti ile kasıp kavruluyor.
Ölüm ve açlık korkusuna kapılan halk akın akın kaçıyor... Kaçanlar salkım salkım Akdeniz’e dökülüp boğuluyor.
Avrupa ülkeleri kurtarma örgütlenmesine para vermiyor. Çünkü sefalete sürüklediği insanları başına bela almak istemiyor.
Onların boğularak ölmesini gizliden onaylıyor.
Ortadoğu ve Afrika’da iç savaşlar yüzünden 57 milyon insanın evlerinden göç ettiği bildiriliyor. Bu da resmen bir zorunlu sürgün yani tehcirdir.
Bu insanlık suçunun faili ABD ve Avrupa, bugün savaşa ve sürgüne mahkûm ettiği milyonları görmezden gelerek, Osmanlı’da 100 yıl önce meydana gelmiş bir trajediyi istismar ederek vicdan gösterisi yapıyor.
İnsanların aklıyla (veya akılsızlığıyla) alay ediyorlar...

Suç ve ceza...

Tarihinizle yüzleşin çağrısı özellikle 24 Nisan’larda yoğunlaşır...
Sanılır ki dünyada tarihiyle yüzleşmesi gereken tek ülke Türkiye’dir...
Tarihle yüzleşmek nedir? Ne anlama geliyor? Prof. Türkkaya Ataöv anlatıyor:
- Tarihle yüzleşmek için yalnız Türkiye ya da herhangi bir devlet tek başına ‘günah keçisi’ gibi seçilemez. Geçmişle ve tarihle yüzleşme gerekiyorsa, bu, tüm ülkeler için uygulanabilir olmalıdır. Sayıları iki yüze yaklaşan dünya devletlerinin eksiksiz her biri kendi tarihiyle yüzleşecek olursa, biz de aynını yapalım. Aynı süreçten tümümüz geçelim. O zaman, bizi suçlamaya kalkanlar ilk önce kaçan devletler olacaklardır. Daha da öte, böyle bir yüzleşmeye hiçbiri yanaşmayacaktır.
- Geçmişle yüzleşmek bir tarih sorunudur. Geride kalmış olayları aydınlatacak belgelerin kapsamlı, eksiksiz, doğru, yansız ve dengeli biçimde ortaya konması gerekir. Bu uğraş bilimin görevidir.
- Geçmişle yüzleşmek tek taraflı mahkûmiyet oluşturmak değildir...
- İncelenen konu, anlaşmazlığa taraf olanlardan biri için kin ve öç kaynağı olamaz.
- Suç ve ceza yalnız suçu işleyen kişi için geçerlidir.
- Suç ve ceza, olayla ilgili olmayan yeni kuşakları da içine alamaz. Öyle olursa, kimi ulusların yurttaşlarının, başkalarından farklı olarak, toptan ve istisnasız biçimde, sanki bir günahla doğmakta oldukları onaylanmış olur.

ZÜL

Başbakan Davutoğlu dün alelacele bir “24 Nisan Taziye” mesajı yayımladı.
Özür dilemeye birkaç satır daha yaklaştı...
Tehcirin ilk 50 yılında hatırlanmamış olan 1915 olayları, Asala terörüyle 1974’ten itibaren dünya gündemine girdi. Giderek ülkemize yönelik bir haçlı seferine dönüştü. Ülkeyi son 12 yılda yönetenler gerçekleri savunma gücünü gösteremedi. Her yıl birkaç geri adım daha atıyor... Taviz verirlerse karşı tarafın insafa gelip iddialarından vazgeçeceğini sanıyorlar. Oysa tersi oluyor. Karşı taraf madeni bulduğu için bastırıyor.
Soykırım konusu gelecek nesilleri de mahkûm edecek, ciddi bir tartışma.
Yönetici kadro hem kendilerini hem ülkeyi yenilgiye götürüyor.

Davutoğlu “24 Nisan Türkiye’de de anılacak” diyor. Ulusal bir gün olsa anmamak için bin tane neden bulmuşlardı…
***
Kapalıçarşı’daki 654 yıllık hanlar otel yapılacakmış!
Her yer, her şey otel olunca, gelen turistlere gösterecek tarihi yapı kalmayacak!
Akif Kökçe

10.000

Halk ve Eşitlik Partisi üyesi Nevra Ölçer hanım İstanbul birinci bölgede milletvekilliğine bağımsız olarak adaylığını koymuş. Tanıştık, sohbet ettik. Bağımsız milletvekilliği için YSK’ya 10 bin lira yatırmak gerektiğini sohbet sırasında öğrendik. Seçimi kazanırsanız bu parayı geri veriyorlar aksi takdirde para devletin oluyor. Seçim kampanyası yürütmek için en az 400 bin lira harcamak gerektiğini de yine bu sohbette öğrendik.
Bu parayı bir apartman dairesini satarak denkleştirmiş.
Seçimlerin ve demokrasinin halka kapatılmış olduğunu anlatmak için başka söze gerek var mı?
Vatandaş bu parayı bulabilir mi?

Melih Aşık - Milliyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları