loading
close
SON DAKİKALAR

Gürsel Erol'dan Şok açıklamalar

Gürsel Erol'dan Şok açıklamalar
Tarih: 01.09.2014 - 13:01
Kategori: Söyleşi

CHP örgütünün son günlerde adını en sık duyduğu hakkında en çok konuştuğu, en fazla merak ettiği isim kuşkusuz Gürsel Erol… Kurultay`da ne yapıyor?

CHP örgütünün son günlerde adını en sık duyduğu hakkında en çok konuştuğu, en fazla merak ettiği isim kuşkusuz Gürsel Erol… Kurultay`da ne yapıyor?

Üst üste yapılan iki tüzük Kurultayını organize eden ekibin koordinatörlüğünü yaparak dikkatleri üzerine çeken ve bazı medya kuruluşları tarafından kendisiyle ilgili bilinçli yanlış algı yaratılmak istendiğini söyleyen Gürsel Erol sorularımıza samimiyetle cevap verdi.

Soru: CHP kamuoyunun son dönemde en çok konuştuğu isimlerin başında geliyorsunuz. Herkes sizi merak ediyor. Sahi kimsiniz siz? İsterseniz biraz geçmişinizi anlatarak başlayalım sohbetimize.

- Ben söze Cumhuriyet Halk Partisi ile olan ilişkimle başlamak istiyorum. Parti içinde bir söz vardır. Babadan dededen partiliyiz denir. Bu benim için de geçerli. Bizim aile olarak siyaset ile ilişkimiz 23 Nisan 1920’ye ve hatta gayri resmi olarak Milli Mücadele öncesine dayanır. Birinci Dünya Savaşı’nda Ruslara karşı direnişi örgütleyen başat aktör annemin dedesinin kardeşi Diyap Ağa’dır. Ordu komutanı Mustafa Kemal Paşa ile kendisi dost olmuş. Kurtuluş Savaşı başladığında Erzurum ve Sivas Kongreleri’ni desteklemiş. Ankara'da toplanan ilk TBMM'ye Dersim mebusu olarak girmiş ve 1920’den 1923’e kadar görev yapmış. Hatta o süreçte Meclis’te tarihi bir konuşma yaparak Türkiye Siyasi Tarihi’nin dönüm noktalarından birisinde etki yaratmıştır. Diyap Ağa, Sakarya Meydan Muharebesi sırasında Yunan ordusunun Ankara yakınlarına kadar gelmesi üzerine Meclis’in ve Başkent’in Kayseri'ye taşınması tartışmaları sırasında söz almış "Beyler buraya savaşmaya mı yoksa kaçmaya mı geldik!" diyerek meclisin Ankara’dan taşınmasına karşı durmuş, Mustafa Kemal’e ve Milli Mücadele'ye verdiği destekle cesareti ile takdir toplamıştır. Bizim ailemizin de siyasal anlayışı Milli Mücadele’den bugüne Türkiye’nin aydınlık yüzü olan Cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk Partisi çizgisidir. Öyle ki; babam SODEP ve SHP’de Elazığ Merkez İlçe Başkanlığı ve uzun dönemler Kurultay delegeliği yaptı. Benim aktif siyasete girişim de 1988 yılında Sosyal Demokrat Halkçı Parti dönemindedir.

Önce Çankaya Gençlik Kolları’nda siyasete ısınmaya başladım. Daha sonra 90-91 yıllarında Ankara İl Gençlik Kolları Kurucu Başkanlığı’nı yaptım. Partinin gençlik örgütlenmesinin sıfırdan oluştuğu dönemde, 1980 sonrası ilk kurucu Gençlik Kolları Genel Başkanı oldum. Yaklaşık 60 ilde Gençlik Kolları’nın örgütlenmesini gerçekleştirdik o dönem ki ekip arkadaşlarımızla. SHP; Hükümet ortağı olunca ben Elazığ İl Başkanı olarak atandım. 1991 yılında yapılan kurultay ile Sayın Deniz Baykal ve Sayın Erdal İnönü’nün yarıştığı 1992 yılında yapılan 2. Kurultayımızı organize ettim. Bu Kurultaylarda Erdal İnönü’nün yanında yer aldım. Benim 22- 23 yaşında kurultay delegeliğim vardır. Elazığ İl Başkanı olduğumda 25 yaşındaydım. 1995’te Elazığ’da 1. sıra Milletvekili adayı oldum. O dönemde karşımdaki adaylar Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Cihan PAÇACI idi. Düşünün; o genç yaşımızda kimlerle rakip halinde adaylık süresince mücadele ettik. Parti tarihinin en genç Gençlik Kolları Genel Başkanıyım. En Genç il başkanıyım. En genç milletvekili adayıyım. Bunun avantajlarını da yaşadım. Dezavantajlarını da . Ne kadar birikimli, deneyimli olursanız olun biliyorsunuz siyaset yaşanarak öğreniliyor. Ve geçmişin birikimi ve öngörüleriniz siyasette sizi geleceğe taşıyor.

Soru: Parti geçmişiniz bu kadar eski ve aktifse isminizin sürekli tartışılması sizi rahatsız etmiyor mu?

- Siyasetçinin adının tartışılması doğaldır. Çünkü herkesin siyaset yapma tarzı, anlayışı ve üslubu farklıdır. Ben siyasi hayatım boyunca hiçbir arkadaşıma, dostuma, yol arkadaşlarıma ihanet etmedim. İnanmadığım hiçbir siyasi yapılanmanın içinde yer almadım. O yüzden emeğin sadakatle ve diyalektikle taçlandığında başarılı olacağını bilirim. Bugün partimizdeki en tehlikeli davranış şekli, insanların siyasi olarak bir yerlere gelmek için geçmişte birlikte yürüdükleri yol arkadaşlarına, toplam örgütsel emeklerine siyasi bekaları uğruna ihanet etmeleridir. Benim yolumda böyle zikzaklar olmaz. Tabi ki ideolojik olarak insanların siyasi tercihlerinin, siyasi söylemlerinin farklılaşması, derinlikli bir ikna ve uzlaşı üzerine değişebilir. Bu mümkün. Ancak partimizdeki bazı aktörlerin olaylar üzerinden değişkenliklerini anlamlandıramıyorum. Sayın Deniz Baykal`ın istifasını ekranlarda duyduğu gün ağlayanların, benim manevi babam diye söyleyip sonra benim bir ilişkim kalmadı diye kamuoyuna görüşlerini ısrarla beyan edenlerin güven bunalımı yaşadığını, zikzaklar çizdiğini düşünüyorum. Tabi ki işte bu doğruları seslendirince haliyle adım tartışmalara açık oluyor. Varsın olsun. Bizi bilen, biliyor.

Gürsel Erol'dan Şok açıklamalar

Soru: Sayın Kılıçdaroğlu`nun Genel Başkanlık sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Sn. Kemal Kılıçdaroğlu Türkiye`yi iyi tahlil eden, çalışkan, üretken, son derece iyi niyetli ve demokrasiye inanmış bir liderdir. Bunu Büyük Kurultay’a olan inancıyla da bir kez daha Türkiye’ye göstermiştir. Tabi parti tabanı üzerinde uzunca süre korku imparatorluğu hakimdi. Sayın Genel Başkan`ın iyi niyeti, hoşgörüsü ve demokrasiye olan inancı parti içinde bir süre doğru algılanmayarak belirli odaklar tarafından otorite boşluğu olarak gösterilmeye çalışıldı. Ancak Genel Başkanımız hepsini çalışarak, yeniden sorgulayarak ve örgütün, tabanın sesini dinleyerek aştı. Sayın Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduğu günden itibaren bir referandum, bir genel, bir yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yaşamıştır. Her seçimde Türkiye`yi karış karış gezerek, her seçimde oy oranımızı yükseltmiştir.

Soru: Sn. Kılıçdaroğlu`nun sağa açılım söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Sorunuza tersten cevap vereyim. Kemal Bey sağa açılmıyor. Geçmişte sağda siyaset yapan önemli siyasetçiler Türkiye`nin geleceği ile ilgili duydukları kaygılardan dolayı CHP`de siyaset yapmayı doğru tercih olarak görüyorlar. Ve Türkiye`ye sahip çıkmanın tek adresinin CHP olduğunu deklare ediyorlar. Yani CHP sağa açılmıyor, sağ aktörler sola geliyorlar. Tıpkı Cumhuriyet değerleri ve özgürlükçü söyleme batıda oy veren sağ seçmenin sola gelmesi gibi.

Bakın 30 Mart Yerel Seçimleri’nde önümüzde bir Ankara örneği var. Burada önemli olan adayınızın aday yapılma gerekçesi, söylemi, stratejik davranış şekli, sürecin baştan sona kurgulanmasıdır. Partimiz Mansur Yavaş`ın seçim kampanyasını çok ciddi incelemelidir. Düşünün ki adayınız MHP`li ve Ülkü Ocakları geleneğinden geliyor. Ve bunu TV programlarında da açıkça ifade ediyor. Kimse söylemlerini, siyasi kimliğini tartışmıyor. Seçime katılım oranı inanılmaz yüksek ve sol seçmenin en güçlü olduğu ilçe Çankaya`da oy oranı %72.

Peki bu başarının sırrı ne? Söyleyeyim; seçmen adayın siyasi kimliğine değil, önce inandırıcılığına, güven duyulmasına, evet bu aday bu işi yapar fikrine, adayın kendi hayatına getireceği kolaylıklara, farklılıklara, ekonomik faydalara bakarak karar veriyor. Mansur Yavaş seçim kampanyasında siyasi polemiklerden kaçarak Ankara`da projeler anlamında neler yapacağını vatandaşın içselleştireceği şekilde anlatmış ve seçmene güven vermiştir. Seçimi de aslında 72.000 oyla kazandığı halde devlet baskısıyla seçim elinden alınmıştır. Ve 2014 Yerel Seçimleri’ndeki baskıya, gaspa, oy silmeye karşı verdiği mücadeleyle de vatandaşla özgürlükler, adalet ve eşitlik kavramları üzerinden bağ kurmuştur.

Bakın partimiz sağa kayıyor iddiaları ile ilgili bir detay daha söylemek istiyorum. CHP tarihinde ilk defa bir Genel Başkan, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ilk Genel Başkan olduğu kurultayda, kurultay konuşmasını “yoldaşlar” diye açmıştır, “faşizme karşı omuz omuza” diyerek kapatmıştır. Kemal Bey sol kültürden gelen ve sol kimliği asla tartışılmayacak bir liderdir.

Soru: Sizce CHP nerede hata yapıyor?
- Bence CHP hata yapmıyor, CHP kadroları Genel Başkanımıza uyum sağlayamıyor. CHP içindeki bazı kadrolar siyaseti yalnızca bir şey olmak için yapıyorlar. Diğer bazı kadrolar da siyaseti mevcut yönetimin başarısız olmasına yönelik planlayarak, sonuca göre kendisini alternatif olarak hazırlıyor. Oysaki siyaset başarısızlık üzerine değil, iktidarı değiştirmek üzere, iktidara gelmek üzere kurgulanmalı. Siz iktidara gelirken zaten onlar çatırdamaya başlayıp, devrileceklerdir. Olumlama yapmamız gerekiyor. İktidar motivasyonumuzu artırmamız gerekiyor.

Soru: Buna örnek verebilir misiniz?
- 1980 ve 1980 sonrası sağdaki liderlere bakın. Demirel dendiğinde akla gelen barajlar kralı, Özal dendiğinde oto yolları, teknoloji, 2. Boğaz köprüsü. Erbakan dendiğinde organize sanayi bölgeleri. Erdoğan dendiğinde yolsuzluklar hariç, duble yollar, hava alanları yani insanların günlük hayatlarında her an kullandıkları ve gördükleri işler akla gelmektedir. Bunları hangi tavizlerle ve özelleştirmelerle yaptıklarını biliyorum. Ancak bugün hafızalarda özelleştirme değil bu başlıklar var. Hatırlar mısınız 2011 seçimlerinde Erdoğan Kanal İstanbul Projesi`ni açıkladığında partimiz bu projenin teknik ve uluslar arası sözleşmelere göre yapılmasının uygun olmadığını söylemişti. Hakkari`deki, Hatay`daki Rize`deki vatandaş İstanbul`u görmediği halde TV röportajlarında Başbakan İstanbul`da kanal yapacak CHP karşı çıkıyor diye tepki vermişti. CHP karşıt politika yapmak yerine sosyal, kültürel, kamu yönetimi, yatırım, kalkınma, istihdam, dış politika, sağlık, eğitim, tarım, hukuk politikalarıni çok net oluşturarak, bu alternatif politikalarını kamu oyunun tartışmasına açmalıdır. Çünkü muhafelet alternatiftir.

Soru: Sizin kurultayda P.M. listesinde yer alacak bazı kişilere karşı tepkili olduğunuz ve oy verdirmeyeceğiniz konuşuluyor. Kim bunlar?
- Bunları medyada isimlendirmek yanlış, zaten parti kamuoyunda bu isimleri açıkça ifade ediyorum.

Soru: Siz P.M. adayı mısınız?
- Benim ismim her seçimde aday diye konuşuluyor. Ben Sayın Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduktan sonra bir açıklama yapmıştım. Sayın Kılıçdaroğlu Genel Başkan olduğu sürece parti içinde hiçbir göreve aday olmayacağımı ifade etmiştim ve bugün de aynı şeyleri tekrarlıyorum; “Kesinlikle aday değilim.”

Ben, P.M.’ye girip, partide yönetici olduktan sonra siyaset yapma anlayışına sahip değilim. Ben CHP`nin iktidar, CHP kadrolarının Türkiye`yi yönetmesini istiyorum. Benim aday olacağım tek yer Tunceli`de ön seçim olursa milletvekili adaylığıdır. Ön seçim yapılmaması halinde müracaat bile etmem. Sayın Genel Başkanımdan da tek siyasi talebim ön seçim yapılmasıdır.

Bence hedefimiz sadece partiyi yönetmek değil Türkiye`yi yönetmek olmalıdır. Birçok partilimiz yalnızca parti içerisinde delege ve parti yöneticisi olmak istiyor. Ne zaman partililerimiz bu taleplerin yanı sıra ben vali olmak istiyorum, ben genel müdür olmak istiyorum, ben müsteşar bürokrat olmak istiyorum beklentisini ve heyecanını yaşarsa iktidar oluruz.

Soru: Bir internet gazetesinde Parti Yöneticileri’nin kendi illerinden aday olmaları yönünde görüşünüz var.

- Evet 2011 seçiminde merkez yoklamasıyla birçok partilimiz milletvekili yapıldı. Partimiz bu arkadaşları onurlandırdı ve sahiplendi. Şimdi bu arkadaşlarımız partilerine karşı siyasi sorumluluklarını yerine getirerek CHP`nin zayıf olduğu kendi illerinde partimizin oyunu yükselterek buralardan milletvekili seçilerek CHP`nin iktidar olmasına katkı sağlamalıdırlar. İstanbul, Ankara, İzmir gibi seçilme riski olmayan illerde de başka partili arkadaşlarımıza ön seçim yapılarak yarışma şansı tanınmalıdır.

Soru: Bu isimler kim?

Gürsel Tekin- Partide yapmadığı görev kalmadı; İl Başkanlığı, sırasıyla neredeyse tüm Genel Başkan Yardımcılıkları ve şu anda da Genel Sekreter. Kamuoyunda da tanınan ve Karslılar tarafından sevilen bir siyasetçi. Kars`tan aday olması partinin Kars`ta başarılı olmasını sağlayacaktır.

Tekin Bingöl- Kendisi Bitlislidir. Toplum psikolojisini iyi algılayan ve yönlendiren bir arkadaş, siyasi taktik geliştirme konusunda uzman, bulunduğu ortama ve yapıya entegre olmada inanılmaz başarılı. Bitlis; partimizin iddiası en düşük illerinden birisi. Bu güne kadar Tekin Bey`in akrabaları bile partiye destek verme konusunda hep tereddüt yaşamışlardır. Tekin Bey`in adaylığı Bitlis`te heyecan yaratır ve partimiz bu ilimizde iddialı bir hale gelebilir.

Erdoğan Toprak- DSP İstanbul İl Başkanlığından beri Abant toplantılarının değişmez konuğu. Partimiz dışındaki yapılanmalarda inanılmaz itibarı olan güçlü ilişkilere sahip biri. Abant toplantılarında ev sahiplerinin en güçlü olduğu illerden biri Erzurum. Erdoğan Bey itibarı, ilişkileri, güvenilirliği açısından ve bu yapının güvendiği bir isim olarak destekte tereddüt yaşamayacakları sebebiyle Erzurum`da partimizi güçlendirecek en iyi aday olabilir. Bu isimler çoğaltılabilinir.

Soru: Ankara İl Başkanlığı`nda Necati Yılmaz`ı desteklememiştiniz. Şu anda Necati Yılmaz`a destek olduğunuz konuşuluyor.
- Evet destek olduğumuz doğru, çünkü kongrede yarıştık ve Necati Yılmaz arkadaşımız seçimi kazandı. Karşıtlığımız kongre salonunda kaldı. Benim siyaset anlayışım budur. İl Başkanımız Necati Yılmaz doğru işler yaparak başarılı bir il başkanlığı yapıyor. Tabi ki başarısına katkı sağlamak için destek olmaya devam edeceğim.

Soru: Son olarak kongre salonunda ne yapacaksınız?
- Sayın Genel Başkanımızın yüksek oyla seçilmesi için elimizden gelen tüm katkıyı vereceğiz. Tüzük değişikliğinde ön seçimin kaldırılması maddesi gündeme gelirse karşı çıkacağız. P.M seçiminin çarşaf liste olması için irade ortaya koyacağız Tabi ki, P.M. seçimlerinde Genel Başkanımızın listesine sadık kalarak ihanet kültürüyle siyaset yapanların listelere girmemesini sağlamaya çalışacağız.

Ege Postası

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları