loading
close
SON DAKİKALAR

Hani kaçacaktı?

Hani kaçacaktı?
Tarih: 02.02.2015 - 00:00
Kategori:

Mustafa Mutlu; Sabahın kör vaktinde evinden alıp hapse attılar. Yıllarca; neyle suçladıklarını bile tam olarak söylemediler.

Sabahın kör vaktinde evinden alıp hapse attılar. Yıllarca; neyle suçladıklarını bile tam olarak söylemediler.

Uydurma delillerle, yalancı gizli tanıklarla iki kez müebbet hapis cezasına çarptırdılar.

Kumpasları ortaya çıktı; tahliye etmek zorunda kaldılar... Bu kez de “Kaçabilir” diyerek, yurtdışına çıkış yasağı koydular.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Daire’de görülecek olan Ermeni soykırımı iddiasıyla ilgili davaya bile göndermek istemediler.

Dört ay önce verdiği dilekçeyi sümenaltı ettiler.

Kimden söz ettiğimi biliyorsunuz:

Doğu Perinçek’ten...

14 Ocak 2015’te, “Perinçek’i gönderin, beni rehin alın” dedim.

Doğu Perinçek’in asla kaçmayacağına kefil oldum!

“Merak etmeyin; bırakın kaçmayı, yurda giriş yasağı koysanız bile bu memleketi sizin gibilere bırakmaz; ne yapar, eder döner” dedim...

Sonunda cezası kalktı ve 27 Ocak’ta Strazburg’a gitti, AİHM’de savunmasını yaptı; önceki gece de kahramanlar gibi yurda döndü.

Havaalanında on binlerce kişi tarafından karşılandı.

***

Şimdi...

Sadece Doğu Perinçek’i değil...

Kumpas davalarının mağduru olan aydınları, yazarları, hukukçuları, bilim insanlarını, demok-ratik toplum örgütü yöneticilerini, siyasetçileri “Kaçarlar, geri dönmezler” diye yurt dışına göndermemeye çalışan hakimlere soruyorum:

Sizin yurtdışına çıkış yasağı koyduğunuz ama bu yasakları bir üst mahkeme tarafından kaldırılan sanıklardan bugüne kadar hangisi kaçtı?

Oda TV sanıkları Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Ergenekon sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal kaçtı mı örneğin?

***

Bu insanlar, yurtlarını seven, bu ülkede doğup büyümüş olmaktan büyük mutluluk duyan insanlardır sayın hakimler...

Yerleri değiştirildiği zaman kuruyan bitkiler gibi başka bir yerde yaşayamazlar.

Bu ülkenin cezaevlerine bile razı olurlar da...

Yine de kaçmazlar...

Haklarındaki suçlamalar neyse; aslan gibi kendilerini savunurlar.

Suçlu bulunurlarsa; gıklarını çıkarmaz, cezalarını çekerler.

Ama asla kaç-maz-lar!

Siz; koyduğunuz yurtdışına çıkış yasaklarıyla onları değil; Türkiye’yi cezalandırıyorsunuz...

Çünkü bu gazeteciler, siyasetçiler, bilim insanları, hukukçular; turistik geziden daha çok işleri gereği yurtdışına giden insanlar...

Ve emin olun onların her seyahati, Türkiye’ye bir şekilde hizmet amacını taşıyor...

***

Gelelim sadede:

Bugüne kadar size rağmen yasakları kaldırılanların tamamı, nasıl haklarında verilen iyi niyetli kararları istismar etmeyerek dönüp geldilerse...

Hiç kuşkunuz olmasın ki hâlâ haklarında yurtdışına çıkış yasağı süren yüzlerce sanık da onlar gibi davranır.

Hiçbiri bu memleketi size bırakmaz!

Çünkü onların sizinle kavgası var ve kavgayı yarıda terk edip gitmezler!

İyisi mi gelin Türkiye’ye daha fazla zarar vermeyin...

Yasaklarınızı da alın, çekip gidin!

FORS!

Çankaya Köşkü’nün kapısındaki Cumhurbaşkanlığı forsunu söküp, akıllarınca bir dönemi kapatmışlar!

Olmaz beyler; değil forsu, Çankaya Köşkü’nü yerinden sökseniz, o dönemi asla kapatamazsınız... Mustafa Kemal Atatürk’ün o topraklara sinen kokusunu yok edemezsiniz...

Onu ve eserlerini bu ülkeden kazıyıp atamazsınız!

Siz iyisi mi önceki gün söktüğünüz o forsu çok iyi saklayın:

Çünkü çok yakında elinizde, ondan başka hiçbir “fors” kalmayacak; hepsini söküp atacağız!

GÜNÜN SORUSU

Sorum 2003’te Türk askerinin başına çuval geçiren ABD’li generalden “liyakat nişanı” alan Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Hulusi Akar’a:

Nişanı reddetmeyi aklınıza bile getirmemişsiniz... Çünkü bunun iki ülke arasındaki ilişkilere zarar vermesinden çekinmişsiniz... İyi de sizin boynunuza o nişanı takan adam on yıl önce neden böyle bir kaygı duymadı?

14 ŞUBAT’TA TARABYA’DA... (88)

Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı koltuğunu Recep Tayyip Erdoğan’a devretmesinin üzerinden tam 155 gün geçti.

Tarabya’daki Huber Köşkü’nü teslim etmedi.

Eğer o güne kadar işgal bitmezse; 100’üncü yazıya denk gelecek olan 14 Şubat günü saat 12:00’de Huber Köşkü’nün sahildeki giriş kapısının önünde Abdullah Gül’ü bekleyeceğim.

Amacım bu konuyu Abdullah Bey’le yüz yüze konuşmak...

Eğer siz de bana katılmak ve Gül ile konuşmak isterseniz; 14 Şubat’ta kimselere randevu vermeyin ve Huber’in sahil kapısının önünde buluşalım.

Eşe dosta haber vermeyi, bir de oltalarınızı getirmeyi unutmayın...

Hep birlikte büyük bir balık (!) bile tutabiliriz!

GÜNÜN İSYANI

Düne kadar yıllarca AKP’nin yandaşlığını yapan, Türkiye’ye demokrasi getirmek için çalıştığını söyleyen Financial Times Gazetesi, dün bu partinin giderek baskıcı bir rejime kaydığını, şu günlerde Twitter’ı yasaklayacak bir yasa tasarısı üzerinde çalıştığını yazmış... İsyanım bu gazetenin yönetimine:

Türkiye’de bugün yaşananların en büyük sorumlularından birisi olduğunuzu unutacağımızı mı sanıyorsunuz?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları