loading
close
SON DAKİKALAR

"HDP emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili önergeye karşı çıktı" haberine ilişkin Pervin Buldan'dan açıklama: 'Bizim karşı çıktığımız koruculuk mevzusuydu'

"HDP emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili önergeye karşı çıktı" haberine ilişkin Pervin Buldan'dan açıklama: 'Bizim karşı çıktığımız koruculuk mevzusuydu'
Tarih: 16.10.2018 - 15:29
Kategori: Siyaset

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin grup toplantısında konuştu. Buldan hükümete Brunson üzerinden yüklendi.

HDP’nin 6. kuruluş yıl dönümü haftasına denk gelen grup toplantısı, yoğun ve coşkulu bir katılımla gerçekleşti. KESK, Pir Sultan Abdal Derneği, Demokratik Alevi Derneği, Hacı Bektaş Anadolu Kültür Vakfı, Danimarka Alevi Birlikleri Federasyonu, Demokratik İslam Kongresi, Mahalleler Birliği, DTK, DBP, HDK, ESP, Devrimci Parti, TİP, Halkevleri, SYKP yönetici ve üyelerinin yanı sıra tutuklu seçilmişlerin yakınları ve hayatını kaybeden tutuklu Koçer Özdal’ın ailesi de grup toplantısına katıldı.

Buldan, grup toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Dün, 15 Ekim, halklarımız ve Türkiye demokrasisi açısından önemli bir gündü. Tüm engelleri, barajları, fırtınaları aşa aşa bugünlere gelen, emeğimiz, alın terimiz, göz nurumuz olan partimizin 6. kuruluş yıl dönümüydü. Türkiye halklarının umudu, sesi ve cesur yüreği olan HDP’nin 6. kuruluş yıl dönümü hepimize kutlu olsun. 

HDP koca bir çınar ağacıdır

Partimizin simgesi olan çınar ağacı gibi derinlere kök salmışız. HDP, Kürt, Türk, Ermeni, Arap, Çerkez, Alevi, Süryani, Êzîdî, Hristiyan, Müslüman bütün kimlik ve inançların sırtını dayadığı koca bir çınar ağacıdır.

HDP, sokakta, meydanda, tarlada, fabrikada, madende, inşaatta emeği sömürülen işçidir, emekçidir. HDP dili, kültürü ve varlığı yok sayılan Kürt’tür. 74 fermandan geçirilen Ezîdî'dir. HDP, barış için semaha dönen Alevi'dir, Hatay’ın Uzun Çarşısında bir Arap’tır, Mor Gabriel’de bir Süryani’dir, Sur küçelerindeki bir Ermeni’dir, Ulu Cami’deki bir Müslüman’dır.

Bir tarafımız Mazlum Doğan’a, diğer tarafımız Mehmet Tunç’a, Asya Yüksel’e, Sakine'ye, Seve Demir’lere uzanır. Bizler, altı yaşında bir parti olarak çok genç, ama kırk yıllık geleneği olan bir parti olarak çok köklüyüz. Bir yanımızda Mahir Çayan durur diğer yanımızda Şeyh Bedrettin.

HDP dündür, bugündür, yarınlarımızdır

HDP, zalimler önünde diz çökmeyen ve zalimlere dert olan Seyit Rıza’nın, Dağkapı Meydanında darağacına giderken dik duruşuyla bir halka var olma direncini veren Şeyh Sait’in, Karadeniz’in azgın dalgalarında Mustafa Suphilerin, sosyalist mücadelenin aydınlık yüzü Behice Boranların, idam sehpasında Türk ve Kürt halklarının mücadelesini haykıran Denizlerin, zindanlarda direnişin simgesi İboların, Kemallerin, Hayrilerin, Orhan Doğanların mücadele mirasına sahiptir.

Özgürlük ve demokrasi mücadelesinin engin deneyimlerinden süzülüp geliyoruz, siyasi geleneğimiz büyük bedeller ödedi, ödemeye devam ediyor, Ancak hiçbir zaman zalime, zulme, Dehaklara  boyun eğmedik. “Direne direne kazanacağız” dedik. Kazana kazana bugünlere geldik.

Bizleri kurtaracak tek şey omuz omuza vermektir

Partimizin altıncı yılında ‘HDP’liyim’ diyen bütün arkadaşlarıma sesleniyorum: Yaşadığınız sokakta, mahallede, ilçede, ilde nerede bir mağdur, dertli, mazlum varsa elini ilk uzatan siz olun. Asla partisine, inancına, kimliğine bakmayın. Bu HDP’nin ruhudur. HDP budur. Unutmayın. Bizleri kurtaracak tek şey birbirimize el uzatmak, omuz omuza vermektir.

Bu zorlu mücadelede en kıymetlilerimizi yitirdik. Demokrasi, barış ve özgürlük mücadelemizde yitirdiğimiz bütün yoldaşlarımızı bu vesileyle saygı ve özlemle anıyorum. Özgürlük gemisi o özgür limana varana dek mücadele edeceğiz. Sözümüz olsun. Hepinizin huzurunda bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha.

Faşizmin aramıza duvar ördüğü Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Tuncer Bakırhan, Sebahat Tuncel, Leyla Güven, İdris Baluken, Selma Irmak, Çağlar Demirel, Burcu Çelik, Ferhat Encü, Abdullah Zeydan, Gülser Yıldırım ve tutuklu belediye başkanlarımız şahsında bütün tutsak arkadaşlarımızı buradan selamlıyoruz.

HDP zindanlara sığmaz

HDP zindanlara sığmaz, HDP zulme boyun eğmez. HDP uçsuz bucaksız bir  halk deryasıdır., tükenmez. Kurulduğumuz gün üzerinde yemin ettiğimiz her bir değere sahip çıkarak geldik bugünlere. Bugünden sonra da dünyada ve ülkede barışı ve eşitliği sağlayana kadar mücadelemizi ilkelerimizle, kararlılığımızla devam ettireceğiz. Halkımızın bize verdiği milletvekilliği, belediye başkanlığı görevleri bizim için bir şan-makam konusu değildir. Bizler, bu görevleri sadece ve sadece halka hizmet etmek, barışı hediye etmek için kullanırız, kullanacağız.

6 yıl önce başladığımız bu onurlu yürüyüşe, Kürdün Türk’ten, yoksulun zenginden, kadının erkekten tek bir farkı kalmayana kadar tüm gücümüzle ve kararlılığımızla devam edeceğiz. Onlar saldırdıkça, vurdukça biz büyüyeceğiz. Büyüdükçe güçlenecek, zafere doğru ilerleyeceğiz.

Rengarenk çiçekler bahçesinin adı HDP’dir, sizsiniz

HDP kurulduğunda “imkânsız ve zamansız” olarak görenler vardı. Biz “başaracağız” dedik, “bu ülkenin tüm renklerinden bir halklar bahçesi” inşa edeceğiz dedik ve başardık. İşte o rengarenk çiçekler bahçesinin adı HDP’dir, sizsiniz. Bu halklar bahçesini süsleyen her bir HDP’liye insanlık adına ne kadar teşekkür etsek azdır.

HDP, dertleri ortak olanların mücadeleyi de ortak ördüğü bir çatıdır

Gittiğimiz bütün yurt dışı ziyaretlerinde HDP’ye yoğun bir ilgi var. “bu kadar farklılığa rağmen nasıl bir arada durabiliyorsunuz diye soruyorlar”. Şunu söylüyoruz: Derdiniz aynı ise dermanınız da aynı, mücadeleniz de ortak olmalı”. İşte bizim felsefemiz budur. En son Fransa’da milletvekili arkadaşlarımla bir takım temaslarımız oldu. Sol Partiyle, oradaki dost kurumlarla ve halkımızla. Onların sıcak selamlarını da buradan sizlere aktarmak isterim. HDP her yerde ilgi odağıdır, ilgi odağı olmaya devam edecek.

HDP’deki bütün bileşenlerin ortak hedefi; bütün kimliklerin ve inançların kendisini özgürce ifade edebileceği, eşitçe ve özgürce bir yaşam, ülke gelirinin eşit dağıtılacağı, sömürü düzenin olmadığı bir ülke. O zaman neden mücadelemiz ortaklaşmasın? İşte HDP, dertleri ortak olanların mücadeleyi de ortak ördüğü bir çatıdır.

  HDP kadın özgürlüğünün teminatıdır

HDP sadece Türkiye'de değil, dünya nezdinde de biriciktir. Onu biricik kılan temel göstergelerden biri de kadın politika ve pratikleridir. HDP dünya genelinde de en fazla kadın temsiliyeti olan; kadınların özgün ve özerk örgütlenmesinin önünü açan, kadının sözünün güçlü olduğu bir partidir. Bu nedenle HDP, bir kadın partisidir. HDP içerisinde, dini, dili, inancı, cinsel yönelimi ne olursa olsun bu ülkede yaşayan bütün halklardan bireylerin özgürlüğü için mücadele etmektedir. HDP, Türkiye'de her gün sokak ortasında öldürülen kadınların yaşam hakkının savunucusudur; HDP kadın özgürlüğünün teminatıdır.

Biz faşizme karşı mücadele ederken kadın mücadelesini ertelemiyor ya da ötelemiyoruz; toplumun özgürlüğünün kadın özgürlüğünden geçtiğinin farkındayız ve mücadeleyi eş zamanlı yürütüyoruz. Tam da bu yüzden, HDP kadınların siyasete eşit katılımını güvence altına alan, bütün dünyada örnek gösterilen eşbaşkanlık sistemi, Kadın Meclisleri ve Parlamento Kadın Grubu gibi mekanizmaları kurmuştur. Kadınların siyasete aktif olarak katıldığı bir alan da yerel yönetimlerdir. Bütün belediyelerimizde eş başkanlık ve karar alma mekanizmalarında eşit katılım uygulanmıştır.

Bu sistemi kadınlar değiştirip, dönüştürecek

Kadınları özgürleştiren bu politikalarımızdan dolayı, iktidar kadın düşmanı eril, cinsiyetçi ve militarist anlayışıyla HDP'li kadınlara ve kadın kazanımlarına yönelmiştir. Başta, HDP'li kadınlar şahsında Sevgili Figen Yüksekdağ'i hedef almıştır. Şu an binlerce kadın üyemiz cezaevinde. Binlerce yurttaşın oyuyla seçilen Hakkâri vekilimiz Sevgili Leyla Güven hala cezaevinde rehin tutuluyor. Enis Berberoğlu kararına rağmen Leyla Güven’in hala rehin tutuluyor olması AKP'nin Kürt ve kadın düşmanı politikalarının açık göstergesidir. Aynı iktidar, Sevgili Gültan Kışanak başta olmak üzere onlarca kadın belediye başkanımızı görevinden zorla aldı, yerine kayyumlar atadı ve rehine olarak cezaevlerine koydu. İşte bu, kadınlardan duyulan korkunun göstergesidir. Bu iktidar kadınların direnişinden, mücadelesinden korkuyor. Korkmaya devam etsin. Çünkü bu ülkeyi, bu sistemi kadınlar değiştirip, dönüştürecek.

Kadın yoldaşlarımız direniş tarihini yazıyor

İktidar, kadınları sözüm ona terbiye etmek için cezaevine koyuyor ama kadın yoldaşlarımız aynı cezaevlerinde tıpkı Roza Lüksemburglar gibi kadın direniş tarihini yazıyor! Yazmaya devam edecek! Ve buna öncülük eden Gültan Kışanak’ı, Mukaddes Kubilay’ı, Edibe Şahin’i, Nurhayat Altun’u sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz.

Biz değil, sizler iktidara karşı kazandınız

Biz ısrarla, inatla ortak mücadeleden yana olduk. Ortak mücadele ile başarabileceğimize inandık. Ve başardık. Bu başarının altında imzası olan, emeği geçen herkese buradan teşekkürlerimi sunuyorum. Biz değil, sizler iktidara karşı kazandınız. 7 Haziran’da, 1 Kasım’da, 24 Haziran’da, HDP’yi, demokratik siyaseti tasfiye planını, oyununu hep birlikte bozduk, bozmaya devam edeceğiz. Dayatılan tekçiliği, tek sesliliği bozduk. Bu da onlara ders olsun!

Öcalan halklar arası bir köprüdür

Elbette HDP fikriyatının mimarı ve her zaman halkların ortak mücadelesine ve kardeşliğine inanan Sayın Öcalan’a buradan selamlarımızı gönderiyoruz. Sayın Öcalan, Türkiye halklarının eşit ve özgür ortak geleceğini düşünen, bunun için mücadele eden bir liderdir. Halklar arası bir köprüdür. 1999’dan bu yana yaşadığı ağır tecrit koşullarına rağmen barış çizgisinden geri adım atmamış olması bunun kanıtıdır. HDP fikriyatı da, kendisinin halkların ortak geleceğine olan inancının bir göstergesidir.

Tecridi mutlaka kırmalıyız

Halklar arası kutuplaşma ve çatışmayı hedefleyenler bu nedenle bugün kendisine insanlık dışı ağır tecrit uygulamaktadır. Öcalan, 9 Ekim ve 15 Şubat komplolarıyla hedeflenen halklar arası çatışma ve iç savaş planlarını bozmuştu. Bugün sürdürülen tecritle aynı plan yine devrededir. Bu oyunu bozmak da bu kez HDP’nin, Türkiye halklarının, bir arada yaşamı savunan tüm demokrasi ve emek güçlerinin önünde tarihsel sorumluluk olarak durmaktadır.  Bu nedenle diyoruz ki; tecridi mutlaka kırmalıyız. Bunun yolu da ortak mücadeleyi yükseltmekten ve faşizme karşı safları sıklaştırmaktan geçmektedir. Tecridi uygulayanların hevesini kursaklarında bırakmak için demokrasi ve barış mücadelesinde daha çok ısrarcı olmalıyız.

Sandıkta yaşadığı kaybı, yargı ile polis ile kazanıma dönüştürmek istiyor

Demokratik yollardan HDP karşısında büyük bir yenilgiye uğrayan siyasi iktidar, 2015 yılından beri yargıyı araç haline getirerek partimizi demokratik siyasetin dışına atmaya çalışmaktadır. Sandıkta yaşadığı kaybı, yargı ile polis ile bir kazanıma dönüştürmek istemektedir. Bunun adı gasptır. Halk iradesine saygısızlıktır.

Bize yapılanın onda biri AKP’ye yapılsaydı üç gün dayanamaz dağılırlardı

Son üç yılda on binlerce arkadaşımız gözaltına alındı, binlerce arkadaşımız tutuklandı. Eş Genel Başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız rehin alındı. İnanın ki, bize yapılan baskının, siyasi operasyonun onda biri AKP’ye yapılsaydı, üç gün dayanamaz dağılırlardı. 

Onlar çıkar birliğinden oluşan bir anonim şirket, bizse bir halk hareketiyiz

Çünkü onlar çıkar birliğinden oluşan bir anonim şirkettir. Biz ise bir halk hareketiyiz. Onları bir arada tutan ranttır, paradır, makamdır, ihaledir. Bizi bir arada tutan ise barışa ve özgürlüğe adanmışlıktır. Mücadele aşkıdır. Umuttur. Cesarettir. Kararlılıktır. Bu anonim şirket elinden gelen her şeyi yaptı ama HDP’yi bitiremedi. Onlar tutukladıkça, bu halk çoğaldı, büyüdü, güçlendi, daha da güçlenecek.

Halkevleri’ne yönelik rehine operasyonunu kınıyoruz

Geçen hafta Amed ve Batman başta olmak üzere birçok yerde parti yöneticisi arkadaşımızı, Batman ve Diyarbakır il eşbaşkanlarımızı rehin alıp tutukladılar. Van’daki 10 Ekim anmasında halkımıza, vekillerimize, partili arkadaşlarımıza saldırdılar. Bu arada bu sabah da Halkevleri’ne yönelik bir rehine operasyonu düzenlendi. Bu operasyonu kınıyor ve gözaltındaki yoldaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz.

HDP’yi bitiremeyeceksiniz

Sanıyorlar ki tutuklayınca HDP bitecek, demokratik muhalefet susacak!  Buradan açıkça söylüyoruz: HDP’yi bitiremeyeceksiniz. Buna gücünüz yetmeyecek. Rüyanızda görebilirsiniz. Zaten her gece HDP, Saray’dakinin rüyasına giriyor. 

HDP halktır, halk HDP’dir!

Bedel ödemeyi göze almış, her türlü zulme karşı direnmiş bir geleneğin temsilcileriyiz. Dimdik ayaktayız. Halkız biz halk! HDP halktır! Halk HDP’dir! Bunu ne zaman anlayacaksınız?  

AKP Genel Başkanı en çok neden korkuyor biliyor musunuz? Kürtlerle Türklerin, Hristiyanlarla Müslümanların, Alevilerle Sünnilerin, kadınlarla gençlerin, işçilerle çiftçilerin yan yana gelmesinden korkuyor. Çünkü biliyor ki bu yan yana gelişler kurdukları düzeni değiştirecek güçtedir. Korksun, biz yan yana gelmeye, omuz omuza vermeye devam edeceğiz.

Buradayız Erdoğan, bitmiyoruz, gitmiyoruz, gitmeyeceğiz!

HDP bir çınardır. Kökleri sağlamdır. Ampule benzemez! Biz kararlıyız. Hem de sonuna kadar! Özgürleştirmedik tek bir insan kalmayana kadar, bu ülkenin barış gelmeyen bir karış toprağı kalmayana kadar bu mücadele, bu büyük insanlık yürüyüşü sürecek! Çünkü yitirdiklerimize, tarihe ve halkımıza borcumuz var. Biz bu topraklara özgürlük ve barışı getirmeden hiçbir yere gitmeyiz. Sen bu kararlılıkla baş edemezsin. Buradayız Erdoğan, bitmiyoruz, gitmiyoruz, gitmeyeceğiz!

Yargı, rehine politikasının bir aracıdır

Biz HDP’ye yönelik tutuklamaların rehine politikasının sonucu olduğunu hep söyledik. Bu gerçeği söylemeye de devam edeceğiz. Çünkü bu ülkede bir adalet ve hukuk mekanizması yok. Yargı, rehine politikasının bir aracı ve mekanizmasıdır.

Geçen Cuma günü Rahip Brunson davasında bu durum bir kez daha görülmüştür. Rahip bir rehine olarak tutuluyordu. Tıpkı rehine olarak tutulan siyasetçiler, gazeteciler gibi. Deniz Yücel de rehineydi, Almanya’yla kirli pazarlık sonucu serbest bıraktılar. Ortada hukuk filan yok.

Rehine davalarının savcısı da, hakimi de, gizli tanığı da AKP Genel Başkanıdır

Gizli tanıklık mekanizmasıyla herkesi rehin alabiliyorlar. Gizli tanıklığı yargı sistemine getiren kim? Cemaat. Şimdi AKP dört elle sarılıyor. Rehine olarak tutulan bütün arkadaşlarımız hakkındaki uyduruk iddianameler gizli tanık ifadesine dayandırılıyor. Aslında çoğu zaman da gizli tanık filan yok. Ortada suç olmadığı için zaten tanıklık diye de bir şey olamaz. Siyasi iktidar rehin alınacak siyasetçilerle ilgili karar veriyor, düğmeye basıyor, polis gözaltına alıyor, yargı da gizli tanık ifadesi diye gerçek dışı iddianame hazırlıyor. Tüm bu rehine davalarının savcısı da, hakimi de, gizli tanığı da AKP Genel Başkanı'dır.

Bizim fakirin durumunda değişiklik mi oldu? 

Rahip de bu politikanın sonucu olarak rehin tutuldu. AKP Genel Başkanı “Al papazı ver papazı” dedi. Rahip neye karşı rehine olarak tutuldu? 17-25 Aralık’la başlayan, Halkbank’a uzanan yolsuzluk ve kirli işlerle ilgili ABD’de yürüyen yargı sürecine karşılık rehin alındı. Bir diğer neden ABD’nin Suriye’de SDG’ye destek vermesi. Rahibi terörist, ajan ilan ettiler. Kendi medyalarında günlerce hedef gösterdiler. Erdoğan, “Bu fakir görevde olduğu sürece o teröristi alamayacaklar” dedi. Sonuç ne oldu? Rahibi aldılar. Rehineliği bitti. Neyin karşılığında? Acaba bizim fakirin durumunda bir değişiklik mi oldu? Doğrusu merak ediyoruz.

Adalet Bakanlığının adını Rehine Bakanlığı yapın

Sonra ne diyor AKP’liler? Bağımsız yargı kararı. Trump, Erdoğan’a teşekkür ediyor. Alın size bağımsız yargı! Ortada bir yargı yok ki bağımsızlığı olsun. Adalet dağıtan bir yargı ve gerçek bir hukuk sistemi olsa zaten insanlar rehine alınamaz, suçsuz yere tutuklanamaz. 

Buradan yeri gelmişken bir çağrı yapmak istiyorum: Gelin Adalet Bakanlığının adını Rehine Bakanlığı yapın! Kanunlarınızın adını da rehine kanunu olarak değiştirin! Daha uyumlu olur!

Demirtaş, Yüksekdağ, Kışanak, Güven niye rehin

Eğer bağımsız yargı varsa, demokratik siyaset yürüttüğü için Demirtaş, Yüksekdağ, Kışanak, Leyla Güven ve yüzlercesi niye rehin? Roboski’nin, Gezi’nin, Soma’nın, iş cinayetlerinin failleri, katilleri niye dışarıda? Bu yargı bağımsız bir yargı değil, AKP’nin muhaliflerini tasfiye yargısıdır.

Rahip gitti ve geride tüm dünyaya rezil olan iktidarın emir komutasındaki bir yargı sistemi kaldı. Rahip davası, insanlara yönelik terörist suçlamasının, örgüt üyesi suçlamasının rehin almak için uydurulmuş koca bir yalan olduğunu tüm gerçekliğiyle bir kez daha ortaya koydu.

Bu zihniyetin kendisi de bir gün bu sistemin rehinesi olacak 

Ve tarih şuna şahit olacaktır ki; muhaliflerine karşı içeride ve dışarıda acımasızca rehine politikası uygulayan, yargıyı bunun bir kılıcı haline getiren zihniyetin kendisi de bir gün yarattığı bu sistemin rehinesi olacaktır! Bundan kimsenin şüphesi olmasın!

Rahibin bırakıldığı gün Rojava halklarını tehdit etti

Rahibin bırakıldığı gün AKP Genel Başkanı “Fırat’ın doğusunu darmadağın edeceğiz, Mınbiç’e de gireceğiz” diyerek Rojava halklarını tehdit etti. Kobanê’den başlayarak Irak sınırına kadar her tarafı dümdüz edecekmiş. Her cümlesinde yıkma, öldürme, yerle bir etme var. Türkiye ve bölge halkları bir yıkım ekibiyle karşı karşıya. Halkların iradesini hiçe sayanların tek yapacağı şey yıkımdır. Bunlar da bunu yapıyor.

Kürtler herhangi bir toprak parçasında küçük de olsa bir kazanım sahibi olmasın diye neredeyse Türkiye’den vazgeçecekler! Nedir bu Kürt düşmanlığı? Bu düşmanlık halklar arası çatışmayı doğurur. Hedefiniz halkların karşı karşıya gelmesi midir?

Amedspor gol atmaya devam edecektir

Erdoğan’ın HDP’yi ve Rojava Kürtlerini hedef gösteren sözlerini sarf etmesinden iki gün sonra Sakarya’da Amedspor oyuncularına, kulüp yöneticilerine planlı ırkçı bir saldırı oldu. Bu saldırıyı buradan şiddetle kınıyorum. Amedspor asla yalnız değildir. Amed halkı, tüm Kürt halkı arkasındadır. Amedspor gol atmaya devam edecektir. Cesaretiniz varsa, kendinize güveniyorsanız Amedspor’la sahada mücadele edersiniz. Irkçı saldırılarla değil. Kürdün bir spor kulübüne dahi tahammül edemiyorlar. Bu ırkçılık zehri, sahibini zehirler. Bu zehri yayanları zehirler. Tüm bunlar Saray ve ortağının Kürt karşıtlığı üzerine kurduğu politikanın sokaktaki yansımasıdır. Son derece tehlikeli bir süreçtir. Bu ülkeyi yönetenlerin akıllarını başlarına almaları lazım.

İçeride tecrit, rehine politikası; dışarıda savaş, yok etme, yıkma…

Halklar yıkım politikalarıyla kazanılmaz, kaybedilir. Şu an yaptıkları da budur. Fırat’ın doğusunu yıktığınızda Türkiye bundan ne kazanç elde edecek? Efrin'e de aynısını yaptınız, çeteleri doldurdunuz! Oradaki barışı yok ettiniz! Ne kazandınız! Kürdün kaybetmesi Türk halkının kazanması mıdır? Bu coğrafyada halkların geleceği ortaktır. Biri kaybederken diğeri kazanamaz. Hep beraber kaybedilir! Ya da hep beraber kazanılır! Biz hep beraber kazanmaktan yanayız. İktidarınız için halkların geleceğini yok etmeye, karartmaya çalışıyorsunuz! İçeride tecrit, rehine politikası, dışarıda savaş, yok etme, yıkma…

İleride Rojava halkları karşısında utanacaksınız!

İleride Rojava halkları karşısında utanacaksınız! Yüzünüz olmayacak! Bunu unutmayın! Sizin yok etme, yıkma politikanıza rağmen Rojava halkları kendi geleceğini, özgür yönetimlerini kuracaktır. Bunu engelleyemeyeceksiniz!

24 Haziran öncesi  Efrin, yerel seçimler öncesi Mınbiç

24 Haziran seçimleri öncesi Afrin işgal edilmişti. Şimdi yerel seçimler var sırada. Mınbiç’e gireceğiz diyor. Aynı film tekrar sahnede. İdlib’ten atılan çeteleri mi yerleştireceksiniz?

Bunların tek derdi, halkların kendi özgücüyle demokratik özerk bir yönetim oluşturmasını engellemektir. Çünkü iyi biliyorlar ki Rojava’da oluşacak demokratik yönetim, Türkiye’deki katı merkeziyetçi, otoriter tekçi yönetimi daha da sorgulanır, tartışılır hale getirecektir. Bundan korkuyorlar!

Yan yana gelen, el ele veren halklar her yerde kazanmaya devam edecek

Halklar bir araya ve yan yana gelmesin, kendi gelecekleriyle ilgili karar vermesin istiyorlar! Ama bunu engelleyemeyecekler. Nehirin akışını tersine çeviremeyecekler. Yan yana gelen, el ele veren halklar her yerde kazanmaya devam edecek! Tarih bunun örnekleriyle doludur. Kürtler o bölgenin gerçeğidir ve sana rağmen, senin uluslararası ortaklarına rağmen kendi topraklarında var olmaya, yaşamaya devam edecekler. Bunu böyle bilin!

HDP’yi kendi iktidar hesaplarının önünde engel olarak gördükleri için saldırıyorlar 

İçeride ve dışarıda önemli süreçlerin, kırılmaların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Fırat’ın doğusunu yerle bir edeceğiz diyen zihniyet yaklaşan yerel seçimler öncesi içeride de aynı tavrı sergilemektedir. İçerideki hedefleri ise HDP’nin yerel seçimlerdeki başarısını engellemektir. HDP’yi kendi iktidar hesaplarının önünde engel olarak gördükleri için saldırıyorlar.

Siyasetine değil, polise, jandarmaya, savcıya, hâkime güveniyor

AKP Genel Başkanı, hafta sonu yine bizi hedef gösterdi, tehdit etti. El koyarız, kayyum atarız filan. Tehdit ve baskıyla sonuç alacağını sanıyor. İzlediği siyasetin halkta bir karşılığının olmadığını çok iyi biliyor. Siyaseten aslında çoktan yenilmiş, kaybetmiş. O yüzden baskıya, tutuklamaya sarılıyor. Bizimle siyasi mücadele yürütme cesareti gösteremiyor. Siyasetine değil, polise, jandarmaya, savcıya, hâkime güveniyor. Bu mudur mertlik? Kendine güveniyorsan gel siyaseten mücadele yürüt! 

Muhtarlıklara kayyum atandı

Sadece bizimle uğraşmıyor. Görevi başındaki muhtarları görevden alıyorlar. “Bana muhtar bile olamazsın dediler” diye mağduriyet edebiyatı yapan zihniyet bugün muhtarlardan dahi korkar duruma gelmiştir! Artık kayyum muhtarlıklara da atanmış durumda. 

Kayyumla yatıp kayyumla kalkıyorlar, kendi adaylarından hiç bahsetmiyorlar

Hedefi bellidir. Kaybedeceği yerel seçimleri gasp etme yolunu aramaktadır. Akşam sabah kayyumdan bahsediyor. Kayyumla yatıp kayyumla kalkıyor. Dikkat edilirse kendi adaylarından hiç söz etmiyor. Kayyuma sarılması aslında siyaseten yenildiklerinin, bittiklerinin de bir ifadesidir. Korkunun ifadesidir. Halkın içine çıkacak halleri yok.

HDP’yi parlamentodan silemediniz, yerel yönetimlerden de silemeyeceksiniz

Anketlerde iktidarın ciddi kan kaybı yaşadığı görülüyor. Özellikle son ekonomik kriz AKP’nin gerçek yüzünü halka daha net gösterdi. Oylarda erime hızlanınca ortağıyla beraber telaşa kapıldılar. Ama nafile karşınızda halkların “ben geliyorum” diyen gümbür gümbür ittifakı var. HDP var. HDP’yle umutlarını büyüten ve demokratik iktidara yürüyen milyonlar var! HDP’yi parlamentodan silemediniz, gücünüz yetmedi. Yerel yönetimlerden de silemeyeceksiniz. Parlamentoda çoğunluğu kaybettiniz, yerelde de kaybedeceksiniz. Siz madem halk iradesini hiçe sayıyorsunuz, halk da sizi tanımayacak! Yok sayacak! 

AKP tabela partisi olacak

Göreceksiniz bu seçimlerde AKP, bölgede bir tabela partisi haline gelecek. Tabelalarınızı da kayyumlarınız indirecek merak etmeyin!

Her bir oyumuzun arkasında 40 yıllık mücadele iradesi var

Bir kez daha söylüyoruz, siyasi iktidar artık anlamalı; HDP’ye verilen oy sadece bir oy değildir, bir iradedir, bir duruştur, bir tavırdır. Ama aynı zamanda cesarettir. Dik duruştur. İnsanlar sadece oy kullanmak için sandığa gitmiyor, 40 yıllık mücadele iradesini gösteriyor. Bizim her bir oyumuzun arkasında bu irade vardır.

Kayyumları sarayın çöplüğüne göndereceğiz

Biz, girdiğimiz her seçimden alnımızın akıyla çıkmayı başardık, yine başaracağız. Hem de adil olmayan koşullarda kazandık, yine kazanacağız. Değerlerimize saldıran, yolsuzluk yapan o kayyumlarınızı yerel seçimlerde belediyelerden birer birer söküp atacağız ve Saray’ın çöplüğüne göndereceğiz! 

Şunu unutmayın!  Kürt halkı onurlu bir halktır. Tarih boyunca onuruna sahip çıktı, bundan sonra da çıkmaya devam edecek.

HDP var olduğu sürece kimse size diz çöktüremeyecek

Bizlere yönelen saldırılar ve engelleme girişimleri karşısında göstermemiz gereken duruş; daha fazla kararlılık, daha fazla cesaret olmalıdır. Daha fazla güç birliği, daha fazla dayanışma olmalıdır. Sesimizi daha fazla yükseltmeliyiz. İnadına HDP, inadına mücadele, inadına direniş demeliyiz.

İnanın ki bizden korkuyorlar. Saldırılarının nedeni budur. O halde yılmayacağız, geri adım atmayacağız, direnişimizden asla taviz vermeyeceğiz. Halklarımız şunu bilsin ki; HDP var olduğu sürece kimse size diz çöktüremeyecek! HDP var olduğu sürece bu ülkede özgürlük türküleri susmayacak, isyan ateşi sönmeyecek! HDP var olduğu sürece yediden yetmişe hiç kimse kendisini yalnız hissetmeyecek. Her ezilenin, mağdurun, mazlumun, haklının, isyan edenin, direnenin sesi olmak bizim temel önceliğimizdir. Halklarımızın sesi olmaya devam edeceğiz. Bu sesi kimse kesemeyecek!

HDP var olmaya, umut ve cesaret kaynağı olmaya devam edecek

Parlamento'da, yerel yönetimlerde, sokakta, meydanlarda, yaşamın her alanında HDP var olmaya, umut ve cesaret kaynağı olmaya devam edecek!

6 yıldır yenemediler, 60 yıl geçse yenemeyecekler

Partimiz 6 yaşında. 6 yıldır yenemediler, 60 yıl geçse yenemeyecekler. Bu inancı bitiremeyecekler. Çünkü “Bir gider bin geliriz”, çünkü umudun adresiyiz.

Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili yasa teklifini destekleyeceğiz

Son olarak bir bilgiyi sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmak istiyorum. Dün İçişleri Komisyonunda trafik kanunu görüşmeleri sırasında korucuların emekliliğiyle ilgili madde görüşülürken, komisyon üyelerimiz korucularla ilgili sunulan önergeye karşı çıkmıştır. Bu durum "HDP emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili önergeye karşı çıktı" diye kamuoyuna yanlış yansıtılmaktadır. Bizim karşı çıktığımız koruculuk mevzusudur. Yoksa emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili yasa teklifi gelmesi halinde destekleyeceğimizi buradan kamuoyuyla paylaşmak isteriz. Gerçi biraz önce AKP Genel Başkanı erken yaşta emeklilikle ilgili teklif getirmeyeceklerini söyledi. Ama biz bu teklifin gelmesi için çabalayacak, destekleyeceğiz. 


Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları