loading
close
SON DAKİKALAR

HSYK Başkanvekili uyardı: ‘Hep birlikte kaybedeceğiz’

HSYK Başkanvekili uyardı: ‘Hep birlikte kaybedeceğiz’
Tarih: 29.06.2016 - 00:00
Kategori:

Çiğdem Toker; AB, Brexit’le sancılı bir döneme girse de Türkiye ile yürütülen projelerde aksaklık yaşanmıyor. AB, Avrupa Konseyi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), altı ay önce başlattığı projesi vesilesiyle, dün tanık olduk.

HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz’ın cümlesinin tamamı şöyle:
“Elbirliğiyle yargıya güveni yükseltemezsek, hep birlikte kaybedeceğiz.”
Nereden çıktı derseniz.
AB, Brexit’le sancılı bir döneme girse de Türkiye ile yürütülen projelerde aksaklık yaşanmıyor. AB, Avrupa Konseyi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK), altı ay önce başlattığı “Türkiye’de Yargı Etiğinin Güçlendirilmesi Projesi” isimli projesi vesilesiyle, dün tanık olduk.
İki yıl süreli, 3.7 milyon Avro bütçeli proje kapsamında düzenlenen -katılıp izleme olanağı bulduğum- çalıştay, farklı kesimlerin görüş alışverişine zemin oluşturdu.
Proje amacı, mevcut koşulları bir saniye durup hatırlarsanız hayli iddialı: Türkiye’de yargı etiğinin geliştirilmesi, etik kodların etkin uygulaması için kamu gözetiminin arttırılması amacıyla halkın farkındalığının arttırılması. İşlerinin pek zor olduğunun, toplantının açış konuşmasını yapan Başkanvekili Yılmaz da farkında.
Bugünkü yazıyı kendisinin de bir aktörü olduğu sisteme dair güçlü eleştiri ve özeleştiri mesajları içeren Yılmaz’ın konuşmasından derlediğim notlara ayırıyorum:
- Yargı bağımsızlığı: Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin önkoşulu. Son yıllarda yargı bağımsızlığı o kadar büyük sorun haline geldi ki. Herkes bir rakam söylüyor. Yüzde 20, 30 diye güvenilirlik konusunda. Arkadaşlar bilimsel bir çalışma yapıyor. Yüzde 30’un üzerinde dediler. Ama biz öyle hissedemiyoruz. Önemli olan da bu zaten. Sebebi ne? Sebebi kutuplaşmayla birlikte, yargı üzerine yığılan işlerin, çözülen işlerin güven telkin etmemesi.
- Bağımsızlığa sadakat: Elbirliğiyle yargıya güveni yükseltemezsek, hep birlikte kaybedeceğiz. İki sene önce işbaşına geldik. Arkamda 22 yıllık müfettişlik deneyimi var. Yaşamım, yargı bağımsızlığına ibadet gibi sadakatle geçti. Yargı bağımsızlığını önemsediğim kadar hiçbir şeyi önemsemedim. Denetlediğim hiçbir hâkimin ne memleketine, ne inancına baktım. Ne de ne düşündüğüyle ilgilendim. Sadece dosyasını inceledim, meslektaşların intibasını aldım.
- Bir futbol hakemi bile: Yargıcın siyasi, ideolojik görüşleri olur tabii. Ama bir futbol hakemi bile hangi takımı tuttuğunu saklıyor. Yaptığı iş hâkimlikten çok daha mı önemli. Ama günümüzde sizler de şahitsiniz; hâkimlerin siyasi görüşleri uluorta konuşulur hale geldi. Sosyal demokrat hâkim, milliyetçi hâkim, muhafazakâr hâkim. Bizler de yapıyoruz sizler de yapıyorsunuz.
- Yargıcın isyanı: Üzerine basa basa hep söylüyorum. Diyorlar ki, Yargıda Birlik Derneği (YBD), üç ideolojik bileşinin bir araya gelmesi. Yok öyle bir şey. YBD, hak, hukuk diyen kul hakkını bilen, edebine sahip çıkan hâkim savcının isyanıdır. Altını çizerek söylüyorum, Türkiye’de 10 yıldır yaşanan hukuksuzluklardan sonra, o isyanın bileşkesidir. İki yıldır siz de şahit oldunuz. Disiplin soruşturmaları, 88 hâkimimiz açıkta, 15 hâkim ihraç edildi. Normal bir şey mi? Normal bir dönemden geçmiyoruz. Bütün soruşturmalarda dosyaları tek tek ben okudum. 22 yıllık müfettiş olduğumu söyledim.
- Kimseye kumpas kurulmasın: Bu işin içinden geliyorum. Yeni bir hukuksuzlukla karşı karşıya kalmayalım diye titizlendim. Hiç kimseye artık kumpas kurulmasın, kimse kendini kumpas tehdidi altında hissetmesin istedim. Usulsüz dinlemeler bir vaka. Normal bir ülkede travma yaratması lazım. Normal bir ülkede, böyle bir şeyin bir daha yaşanmaması lazım. Elbirliğiyle buna tepki gösterelim. Nesiller boyunca kınayalım ki, Almanya’nın Nazizmi kınadığı gibi bir daha hiçbir kamu görevlisi, usulsüz dinlemeye teşebbüs dahi edemesin. Aklından geçiremesin, bu büyük bir ayıp olsun.

Çiğdem Toker - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları