loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu: Atatürkçülük milletin çıkarlarını gözetmektir, lafla olmaz

Kılıçdaroğlu: Atatürkçülük milletin çıkarlarını gözetmektir, lafla olmaz
Tarih: 14.11.2017 - 14:12
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: Atatürkçüyüz diyorlar. Lafla Atatürkçülük olmaz. Milletin çıkarlarını gözetmektir Atatürkçülük.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. CHP lideri "Atatürkçüyüz diyorlar. Lafla Atatürkçülük olmaz. Milletin çıkarlarını gözetmektir Atatürkçülük" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, "Bana ‘Kılıçdaroğlu SSK'yi batırdı’ diyorlardı. 3 sosyal güvenlik kurumunun benim emekli olduğum tarihteki açığı 2 milyar 341 milyon liraydı. Şimdi açık 20 milyarı aştı. Burada Erdoğan’a, Yıldırım’a soruyorum, ‘bu rakam doğru mu yanlış mı?’. Soruyorum sosyal güvenlik kurumunu kim batırdı? Şimdi emeklilik yaşı arttı, aylıkları düşürdüler, hasta her gittiği yerde cebinden para ödüyor. Eskiden böyle bir şey yoktu. Sevgili Erdoğan sen batırdın bu kurumları" dedi.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları şöyle:

-Irak'ta ve İran'da deprem yaşandı, yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Ölenlere Allah rahmet eylesin diyoruz. Yararlılara acil şifalar diliyoruz. Depremden acılar yaşamış bir ülkenin yurttaşlarıyız. Belediye başkanlarımız güçleri oranında Kızılay’la görüşerek yardım götürme konusunda çalışıyorlar.

Antalya’da da hortum meydana geldi. 38 vatandaşımız yaralandı, çok sayıda mal kaybı var. Hükmetin bir an önce yaraların sarılması için çaba harcamasını bekliyoruz.

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olmasaydı minarelerimizde 5 vakit ezan okunur muydu?"

-Her vatandaşın, her ailenin, her ülkenin değerleri vardır. Birilerinin bir değeri sadece kendi değeri kabul edip onun dışındaki her şeyi reddetmesini şiddetle kınıyoruz. Bugünlerde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sevgi dalgası var. Bu bizi memnun ediyor, Atatürk hepimizin ortak değeri. Ortak değerlerimize nasıl sahip çıkıyorsak ülkenin kurutuluşunda harcı olan savaşan, Türkiye’nin çağdaşlaşmasında emek harcayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları baş tacımızıdır. Düşmanları bile Gazi Mustafa Kemal’e saygı gösterdiler. Çünkü o savaşı da kurallarına uygun olarak yaptı. Bir başka ülkenin bayrağına basılmasına izin vermedi. Bizim dışımızda dünyanın da ortak değeridir. O döneme yönelik camileri kapattılar diye eleştiriler var. Bunlar rivayet, yok böyle bir şey.

Siz tarih de mi bilmiyorsunuz? Eğer Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olmasaydı minarelerimizde 5 vakit ezan okunur muydu? Bu gerçeği herkesin bilmesi lazım. Her dönemde bu toplumun değerlerine önem verilmiştir. Onları karalamak için ahlaktan yoksun olmak lazım. Yapılan saldırılar karşısında tarihi onlara hatırlatmak görevimiz. 

"Kocatep Camii'nin kurucularından biri İsmet İnönü'dür"

Rahmetli İnönü'ye her türlü saldırı yapılıyor. O da Osmanlı paşasıydı, hayatı savaşlarda geçti. Diyanet aylık dergisinin Ağustos 2001 sayısına bakın. 1944’te Kocatepe Camii’ni yaptırma derneğinin heyetindeki 72 isimden birisi İsmet İnönü’dür.

Bu ülkeye hizmet eden herkese saygı duyduk. Ölen kimsenin arkasından kötü söz söylemedik. Siyasi rakiplerimiz olan ne Özal’ın ne Demirel’in hiçbirisinin ardından kötü laf etmedik. Hepsini yeri gelip andığımızda rahmet diledik. Bu ülkeye hizmet edenleri kötülemeye siyasi rant devşirmeye kalkarsınız bunun bizim dilimizde tek adı vardır: ahlaksızlık. Buna izin vermeyeceğiz.

-Askeri liselerin veliler aramızda. Anneyi düşünün çocuğu harp okulunu kazanmış, subay olacak diye bekliyor. Bu çocuklar şimdi hapiste. Bir veli diyor ki ‘Askeri öğrenci velisiyim soruşturma yapılmadan hepsinin üstü çizildi. OHAL Komisyonu dilekçelerimizi kabul etmedi. Gerçek FETÖ’cülerle aynı kefeye konarak fişlendik. Oğlumu tertemiz askere teslim ettim şimdi hapiste.’ O çocuklar sadece sizin değil buradaki herkesin çocukları.

Hiç kimse 20 Temmuz darbesini unutmasın. Hapishaneler tıka basa doluysa avukatlar, hakimler, öğrenciler, gazeteciler hapisteyse kimse 20 Temmuz’u unutmasın. O darbenin hakkından gelmek Cumhuriyet Halk Partisi’nin boynunun borcu. Bizi yıldırmak, suçlamak istiyorlar. Ne derlerse desinler alnımız ak. Kimsenin önünde diz çökmeyeceğiz. 

"Araçlara cam filmi taktırılabilir dediler. Aynı hükümet cam filmini yasakladı. Siz bir araya gelmediniz mi?"

-Devlet şu anda yönetilmiyor. Yöneten kim, belli değil. Bunu en bariz ortaya koyan 5,5 milyon araç sahibinin karşılaştığı olaydır. Araçlara cam filmi taktırılabilir dediler. 3 milyon 300 bin araca cam filmi taktırıldı. Aynı hükümet cam filmini yasakladıç. Siz bir araya gelmediniz mi, oturup konuşmadınız mı? Millet ayağa kalktı. Söküm bedeli 150 lira, cebinden mi ödüyorsun? Tepki gelince bakan ceza yazdırmayı kaldırdık dedi. Ödeyenler ne oldu, paralarını iade ediyor musun, hayır.

"Löp eti getirip halka yedirmeye çalışıyorlar, sen onu otur sarayında ye"

-TÜİK başkanvekili açıklama yaptı. Et üretiminde yüzde 23 azalma var. 7 yıldır ithalat yapıyorsunuz hani üretim artacaktı. 5 milyar para ödedik. Bu ülkede sanki mera yok, çiftçi yok 5 milyarı dışarı ödüyorsun. 70 bin kasap esnafına sesleniyorum: Bunun hesabını sandıkta sormak zorundasın.

Besmelesiz, löp eti getirip halka yedirmeye çalışıyorlar, sen onu otur sarayında ye.

"Mustafa Kemal Atatürk, 17 Şubat 25'te bütçenin üçte biri olan aşar vergisini kaldırdı"

-Atatürkçüyüz diyorlar. Lafla Atatürkçülük olmaz. Milletin çıkarlarını gözetmektir Atatürkçülük.

-1 Mart 1922’de Gazi Mustafa Kemal Meclis’teki konuşmasında ‘Türkiye’nin sahibi ve efendisi gerçek üretici olan köylüdür. Herkesten çok refah, saadet ve servete layık olan köylüdür’ der. Atatürkçülük budur.

10 Ekim 1935’te Tarım Satış Kooperatifi kurulur. FİSKOBİRLİK, Toprak Mahsulleri Ofisi, Tariş’i kurdu. 1925’te şeker fabrikalarını kurdu. 24’de çay üretimini başlattı. Bunların tamamı işlevsiz bugün. Şimdi tütünü yok ettiler sıra geldi çaya, fındığa.

81 bin ton kurutulmuş bezelye ithal ediyorlar. Bizim ülkemizde yetişmiyor mu? Çünkü ithalatçı iktidara yakın birileri, et ithalatçıları da öyle.

Mustafa Kemal Atatürk, 17 Şubat 25'te bütçenin üçte biri olan aşar vergisini kaldırdı. Aynı köylü milletin efendisi mi perişan hale mi getirildi şimdi?

"Sen Atatürkçü olamazsın. Üretime destek vereceksin o zaman olur"

Bursa da tarım bileşenleriyle toplantı yaptık. Hepsi burnundan soluyor. Böyle bir tabloyla daha önce hiç karşılaşmadık diyorlar. Dertlerini bizim dışımızda kimse dinlemiyor. Bunlar çiftçinin hasadından yüzde 4 vergi alıyor. Zarar etse de alıyor. Sen Atatürkçü olamazsın. Üretime destek vereceksin o zaman olur. Siz sabah musluğu açtığınızda 5 çeşit vergi var, saraydaki de Ankara’daki beyler de vergi ödememek için vergi cennetinde şirket kurar. Çiftçi ‘Mazot 5 lirayı aştı ne yapacağız, gübre, ilaç dünyanın parası’ diyor. Birisi ‘üretmeyeceğiz dertlerimiz de olmayacak’ dedi. Sen üreteceksin, akıl teri ile alınterini bir araya getireceğim.

Bu ülkenin tarım politikası yok, yönetenlerin ceplerini doldurma politikası var. Nasılsa oyunu bizim partiye atacak döverim de diyor. ‘Bu sefer öyle değil bunun hesabını soracağız’ dediler, bu sözü verdiler. 

"Sosyal güvenlik kurumlarını Erdoğan batırdı" 

-Emekliler asgari ücretin altında maaş bağladılar, diyor. Bunları söylüyorduk. Bütün emeklilere sesleniyorum ağlayacağınıza sandığa gittiğinizde oy vereceksiniz. Bana ‘Kılıçdaroğlu SSK'yi batırdı’ diyorlardı. 3 sosyal kurumun benim emekli olduğum tarihteki açığı 2 milyar 341 milyon liraydı. Şimdi açık 20 milyarı aştı. Burada Erdoğan’a, Yıldırım’a soruyorum, ‘bu rakam doğru mu yanlış mı?’. Soruyorum sosyal güvenlik kurumunu kim batırdı? Emeklilik yaşı arttı, aylıkları düşürdüler, hasta her gittiği yerde cebinden para ödüyor. Eskiden böyle bir şey yoktu. Sevgili Erdoğan sen batırdın bu kurumları.

Pancar üreticiler de dertli. Türkiye Şeker Kurulu yönetim kurulu yeleri 2016’dan itibaren atanmıyor. Ülkeyi yönetmiyorlar ve denetlenmiyor. Çünkü adamları var ‘köşeyi dönsünler’ diyorlar. Binali Yıldırım’a da sarayın başındaki adama da soruyorum yönet kurulunun başına niye atama yapmıyorsun?

Yasma, yargı, yürütme bağımsız değil. Hepsi saraya bağlı. Eğitim politikası, tarım politikası saraya bağlı.

"Sabah akşam eğitim politikası değişiyor. Bunun hesabını hep birlikte sormak zorundayız"

Aynı menzile yürüyen paralel iki hükümet var. Bir saray hükümeti, diğeri anayasal Binali Yıldırım hükümeti. Saray hükümetinin milli eğitim politikası: İlgili bakan ‘okullarımızın yüzde 10’u nitelikli yüzde 90'ı niteliksiz’ dedi. 15 yılda yüzde 90'ı niteliksiz hale getiren bu hükümete hesap sormak annelerin görevidir. Kendi çocuklarını kobay olarak kullanan tek devlet Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Sabah akşam eğitim politikası değişiyor. Bunun hesabını hep birlikte sormak zorundayız.

"Örtülü ödeneği hem saray hem Binali Yıldırım kullanıyor, nereye harcandığını bilmiyoruz"

-Hükümet 80 milyonu faiz lobisine teslim etmiş durumda. 15 yıl da bir avuç dışarıdaki faiz lobisine 145 milyar dolar faiz ödedik. İçeride de 620 milyar lira… Bu paraları kim aldı, hesabını sorduk yanıt veremiyorlar.

-Örtülü ödeneği hem saray hem Binali Yıldırım kullanıyor. Örtülü ödenek Türkiye’nin çıkarları için kullanılır. Nasıl oluyor da ayrı ayrı birbirinden habersiz örtülü ödenek kullanıyorlar. Kaç para harcandığını biliyoruz nereye harcandığını bilmiyoruz.

"6 aydır BDDK'ye üye atanmıyor"

-BDDK (internet sitesindeki tabloya göre) bir başkan, bir üye var. 5 üye yok. Türkiye’nin finans sektörüyle ilgili karar alınacak yönetim kurulunda 1 kişi var. Kanun ‘yönetim kurulu haftada en az 1 kez, en az 5 kişiyle toplanır. En az 4 kişinin oyuyla karar alınır. Herhangi bir nedenle yönetim boşalırsa bir ayı geçmemek üzere atama yapılır’ diyor. 6 aydır bu böyle devam ediyor. Saray hükümetinin ve Binali Yıldırım hükümetinin yetkililerine soruyorum; neden hangi gerekçeyle atama yapmıyorsunuz? Türkiye yönetilmiyor herkes kafasına göre karar alıyor. 

TÜİK başkanı uzun süredir yok. Saray ve Binali Yıldırım hükümeti arasındaki çatışmalar bu tabloya neden oluyor.

Ekonomik ve Sosyal Konsey’in 3 ayda bir toplanması gerekiyor. 5 Şubat 2009 en son toplandıkları tarih. 

"Dağıtsanız bu paraları bütün Suriyeliler abat olacak, açlıktan ölen Suriyeli var"

-Suriyelilere yapılan harcamayla ilgili gayri meşru hükümetin temsilcisi açıklama yaptı 11 Şubat 2016’da. ‘Suriyelilere 10 milyar dolar para harcadık’ diyor. 2017’de Urfa’da ‘30 milyar dolar harcama yaptık’ diyor. Daha sonra 30 milyar dolar dedi. Ne var orada bilmiyoruz? Bütün hesapları tarayın, dedim. Şu ana kadar öğrenmiş değiliz. Bakkal bile defter tutarken hesabını tutar. Kimse bilmiyor. Adım gibi biliyorum Erdoğan da Yıldırım da bilmiyor. Dağıtsanız bu paraları bütün Suriyeliler abat olacak, açlıktan ölen Suriyeli var. Kul hakkı yemediysen vatandaştan toplanan 30 milyar doları nerede kime harcadın kuruşu kuruşuna hesabını ver."

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları