loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu: Hak aradı diye işçiler hapse atılıyorsa, 2 büyük sendika bu konuda sessiz kalıyorsa orada ciddi bir sorun var demektir

Kılıçdaroğlu: Hak aradı diye işçiler hapse atılıyorsa, 2 büyük sendika bu konuda sessiz kalıyorsa orada ciddi bir sorun var demektir
Tarih: 12.12.2018 - 10:15
Kategori: Gündem

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘İnsan Haklarında Eşitlik ve Adalet Çalıştayı'nda konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıkalamaları şöyle:
"İnsan olarak eşit haklara sahip olmamız gerekir. Eşitsek adaleti gerçekleştirmiş oluruz. Haklara sahip olmak ayrı hakları teslim etmek ayrı. Yasalardaki hakların verilip verilmediğinin sorgulanması gerekiyor.
Eğer insanlar isyan etmeyecekse onlara haklar veriyorsak onun hukukla korunması gerktiğini belirtiyor İnsan Hakları Beyannamesi.
Anayasada insan haklarıyla ilgili güzel düzenlemeler var. Bugün ekonomi ağırlıklı insan haklarından bahsedeceğim. İnsanız onurla sokaklarda gezmeye, herkesin karnının doyduğu bir Türkiye'ye ihtiyacımız var.
Herkes dil, ırk, siyasi düşünce, din, mezhep vb sebeplerle kanun önünde eşittir, der anayasa. Bu eşitlik toplumda var mıdır? İnsan doğduğu andan itibaren yaşama hakkına sahiptir. Sokağa bırakılan çocukları, açlıktan ölen çocukları düşünün, hak teslim ediliyor mu?
Ben çalışacaksam alınterinin bedelini almalıyım. Bu yüzden angarya yasağı var. Mülkiyet hakkının korunması, aile ve çocukların korunması konularında da düzenleme var. 102 sayılı ILO sözleşmesi var. Sosyal güvenliğin asgari normaları der. Çocuk doğduğundan ölene kadar sosyal devlet onu korumak zorundadır.
İşsiz kalınca nasıl geçinilecek? Aile Yardımları Sigortası var. Bütün sendikalardan istirham ediyorum. Aile Yardımları Sigortasının çıkması için mücadele edelim. Kişinin yoksulluğunu teşhir etmeden sosyal devlet yardım edebilir. 102 sayılı sözleşmeyi parlamento 74 yılında kabul etmiş. Kişiyi açlığa ve yoksulluğa mahkum eden bir süreç var. Bizim istememiz yetmiyor sendikaların bunu ısrarla istemesi gerekiyor. Emeklilik yaşı 65 oldu. İşveren işinize son veriyor, iş istiyorsunuz yaşlısınız diyorlar. Nasıl geçinecek bu insanlar? 
-Eğiitm hakkı, kıyılardan yararlanma hakkı var. Sadece İstanbul'da Aksaray'dan Bakırköy'e giderken bakın, deniz yüksek binalarla kapatılmış vaziyette. Hani benim hakkım vardı? 
-Anayasamız belli kesimleri özellikle korumuş. Tarım ve hayvancılık dalında çalışanların korunması gerkiyor. Tarım ve hayvancılıkta çalışıyorsan sana her yıl milli gelirin yüzde 1'i oranında gelir vereceğim, diyor kanun. Kimse korkudan dava açamıyor.
-Devletleştirme ve özelleştirme. Kamu şirketlerinin tamamı halka aittir. Benim vergilerimle kuruluyor. Özelleştirilme yapılacaksa anayasaya göre yapılır, gerçek karşılığı üzerinden özelleştirilir. Babalar gibi satarız, dediler. Sendikalar neden daha gür sesle mücadele etmedi? Fabrikalar satıldı, araziler rantiyeye teslim edildi.
-Çalışma hakkı... Bu hakkı yerine getirecek olan devlet. Bir devlet çalışma hakkımı teslim etmiyor, çalışma ortamı sağlamıyorsa sosyal devletten uzaklaşmış demektir. En çok dile getirmesi gereken sendikalardır. Çalışma şartları ve dinlenme hakkı var. 
 
Hak aradı diye bu ülkenin işçileri hapse atılıyorsa özellikle iki büyük sendika bu konuda sessiz kalıyorsa orada ciddi bir sorun var demektir. O işler hak istiyor. Ücretlerimizi elden vermeyin, diyorlar. Elden verince sigorta primimi yatırmıyor emeklilik hakkımı gasp ediyorsun, diyor. Vergi de kaçırıyorsun. Bunlardan daha insani talep olur mu? Tahta kurusu var, yatamıyorum, diyor. Bunu dedi diye işçiler hapse atıldı. Bütün meydanların dolması lazım. Kılıçdaroğlu işçileri isyana teşvik etti diyecekler. İşçiler hak aradı diye hapse atılıyorsa ve işçiler sokağa çıkmıyorsa o işçiler işçi değil.
-Sendika kurma hakkı. Flormar işçileri var. Her görüşten kardeşimiz var. Sendika üyesi oldular diye topluca kapı önüne kondular. Sendikaların tamamının sahip çıkması gerekmiyor mu? 24 saat onları yalnız bırakmamaları gerekmiyor mu? Hak verilemez alınır. İnsanlık tarihi mücadele tarihidir. 
-Toplu iş sözleşmesi hakkı. Sendikaların kan kaybettiğini hepimiz görüyoruz.
-Ücrette adalet sağlanması... Gelir dağılımının adaletli olması demektir. Asgari ücreti konuşuyorlar. Türk-İş güzel bir adım attı. Asgari ücretli bir hanımı getirdi komisyona konuşturdu. Asgari ücretliyim, faturaları ödedikten sonra 3 TL kalıyor, dedi. 
Yazlık sarayın, kışlık sarayın var. Kilosu 4 bin TL olan çayları içersin. Öbürüne asgari ücretle geçineceksin diyor. Gelir dağılımını en hızlı bozulduğu ülke Türkiye. 1 milyon 800 bin kişi asgari ücretin altında aylık alıyor. Bu insan nasıl geçinecek? Asgari ücret alan 6 milyon 700 kişi var. CHP'li belediyelerin tamamında 1 Ocak'tan itibaren asgari ücret 2200 TL olacak. Yeni kazandığımız belediyelerde de 2200 TL yapacağız, geriye dönük 3 aylık farkı da ödeyeceğiz. 
-Sağlık hakkı... İlaç parası ödeyemeyen, katkı payı ödememek için acile gitmek zorunda kalan milyonlar var. Türkiye nüfusunun 1,5 katı kadar acile gidiyor insanlar.
-Sanatın sanatçının korunması var. Hepimizin sinemaya, tiyatroya ihtiyacımız var. Kültürel boşluğu gidermezseniz toplum kaynaşmaz.
-Kamu hizmetlerine girme hakkı.... Barış bildirisini imzaladılar diye binlerce akademisyenin işine son verdiler. Gazeteciler, milletvekilleri, avukatlar hapiste. çavuşlar hapiste komutanlar dışarıda.
Üniversiteden atıyor, pasaportuna el koyuyorsunuz, çalışma özgürlüğünü elinden alıp bunlar ağaç kökü yesinler, diyorsunuz. Ortada bir mahkeme kararı da yok.  
-Türkiye'nin en yoksul kesimi orman köylülüeridir. Orman genel müdürü şu ağaçları keseceksiniz ama sizi işçi kabul etmiyorum, kendi sigorta primini kendiniz yatıracaksınız, diyor. 
-Esnaf ve sanatkarın korunması... Size kredi vermesi gereken TEZKOOP'un kaç TL aylık aldığını biliyor musunuz? Milletvekili aylığından da fazla. Bu çarpık düzene önce ben mi isyan edeceğim?
-Tüketicilerin korunması hakkı... Burada önemli bir düzenleme var. Ekonomik ve sosyal hakları devletin mali kaynaklarını gözeterek yerine getiri diyor. Siyasiler buna dayanarak, 'size para veremem' diyor. Para var. Bu parayı nereye harcadığınız önemli. Yurttaş verginin nereye harcandığını sormalı. 
Öğrenciler de, anneler de, işsiz olanlar da, asgari ücretliler de bunu soracak. 159 milyar Londra'daki bir avuç tefeciye faiz ödeniyorsa sorması lazım 'benim asgari ücretim mi seni kurtaracak?' Bunu sendikaların da STK'lerin de demesi lazım.
-İnsanlar yargıda hak arar. Devletin baskıcı gücüne karşı bireyin hakkını bağımsız yargı korur. Yargı adalet dağıtmıyor.
Kişinin haklarını savunan 4. güç medyadır. Medya bağımsız olduğunda fakirin de, zenginin de, her kesimin sorunlarını dile getirir. Yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybetti. Meydanın yüzde 90'ı bir kişinin kontrolünde. Bağımsız yargının üzerine çöküyorlar. Sözcü gazetesi bağımsız yargının, insan haklarının sözcülüğünü yapıyor. Yazarlarını terör örgütüyle ilişkilendirmek istiyorlar. FETÖ'nün her ayağını ortaya çıkardılar. Bir siyasi ayağı eksik. FETÖ'nün siyasi ayağı sarayda oturuyor. Bunu söylüyorum mahkemeye de vermiyor. Çünkü delileri ortaya koyacağız. Ne istiyorsunuz Emin Çölaşan'dan, Necati Doğru'dan? Bunlar cumhuriyetten, sosyal devletten, kardeşlikten, demokrasiden yanadır. Beni de sert eleştirirler ama soramayız neden böyle yazdılar diye. Kalemi özgürdür. Beni üzen yargının içine düştüğü sefalet. Bir savcı iddianame hazırlıyor. İddianamede 'senin geçmişte FETÖ'yü eleştirmen FETÖ'cü olmadığın anlamına gelmiyor' diyor. Yukarıdan talimat geldi diyor yani. 
Farklı düşüncelerin zenginlik olduğunu artık kabul etmemiz lazım. Hak için mücadele etmemiz lazım. Hak için yapılan mücadele en soylu mücadeledir. Zulme boyun eğdiğinizde insan kimliğinizi yitirirsizin. Hapse atılan birçok gazeteci benim hakkımda bir tek iyi yazı yazmamışlardır. Ama insan haklarını savunuruz.  
 
Kaynak : Vişne Haber Ajansı-www.istanbulgercegi.com

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları