loading
close
SON DAKİKALAR

Kılıçdaroğlu: Masa başında vekil sayısını artıracağız diyenleri sandığa gömeceğiz

Kılıçdaroğlu: Masa başında vekil sayısını artıracağız diyenleri sandığa gömeceğiz
Tarih: 13.03.2018 - 15:23
Kategori: Siyaset

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.

CHP lideri, AKP ve MHP'nin Meclis'ten gece yarısı apar topar geçirdiği 26 maddelik ittifak yasa teklifini, "İttifak ve Seçim Hileleri Kanunu' olarak niteleyerek, "Oyumuzu artırmadan masa başında vekil sayısını nasıl artırırız, kanun bunun üzerine kurulu. Recep bey nasıl yeniden seçilirim, Devlet Bey barajı aşma derdiyle yan yana geldiler" dedi. 

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

“Baskı ne kadar fazla olursa olsun asla bizi yıldıramazlar. Çünkü biz Kuvayı Milliyeciyiz. Çarklar farklı dönebilir, egemenler halkın üzerine baslı kurabilir, gazetecilerler kovulabilir, milletvekilleri tutuklanabilir ama biz Türkiye’ye huzuru mutlaka gettireceğiz. Sözüm söz.
Cumhuriyeti kuranlar ağır bedeller ödediler. Savaş sırasında da savaş sonrasında da… Yemediler, içmediler, Osmanlı’nın borcunu ödediler. Uçak ve şeker fabrikalarını, Sümerbank’ı, Etibank’ı kurdular. Kendi parasını basamayan Osmanlı’ya inat kendi paralarını bastılar. Tarihimizi unutmayacağız. 1 metrelik demiryolu yokken 10 yılda demiryolu ağı kurdular. Şeker fabrikalarını özelleştirmek istiyorlar. Özelleştirseler bile  sözüm söz CHP iktidarında o fabrikaları alıp yeniden köylüye vereceğiz.

"Bir zat Kaddafi'den 60 bin dolar aldı. 'Şehit ve gazilere vereceğim' dedi. Hangi derneğe verdi, ağzından tek cümle alamadım"

Mehmet Akif Ersoy, milletvekilimiz. Yarışma açılır ödül 500 yüz liradır. Mehmet Akif Ersoy kazanır. Meclis’in muhasebecisi  gider ödülü vermek ister ancak Mehmet Akif Ersoy kabul etmez. Yetkili, ‘bu para sizin, Meclis’in kasasında kalamaz’ der. Mehmet Akif Ersoy alır ve parayı Sarıkışla Hastanesi’ndeki yaralılara gönderir. Böyle bir isim, yiğit bir insandır. ‘Allah kimseye bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın’ der.  Atatürk’ün yanında birlikte mücadele etmişlerdir.

Günümüze gelelim. Bir zat gitti, Libya’ya, Kaddafi’ni konuğu oldu. Ödül aldı, 60 bin dolar aldı. ‘Şehit ve gazilere vereceğim’ dedi. Defalarca sordum hangi derneğe verdin, diye bugüne kadar ağzından tek cümle alamadım. Alacaksın cebine atacaksın, yerliyim milliyim diyeceksin, gayrimillisin.

Mehmet Akif şöyle der: O şiir bir daha yazılamaz, onu yazmak için o günleri görmek, yaşamak lazım. Şiir artık milletin malıdır. Milletime karşı en kıymetli hediyemdir. Atatürk olmasaydı bu zafer kazanılamazdı, der. Mehmet Akif Ersoy’u, Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşların saygıyla selamlıyoruz.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına: Gökhan Açıkkollu'nun otopsi raporlarını niye açıklamıyorsun?

Geçen grup toplantısında Gökhan Açıkkolu öğretmenin 20 Temmuz darbesinden sonra ihbarla gözaltına alındığını açıklamıştım. Ailesi cenazesini alıyor, imkanlarıyla Konya’ya götürüp cenaze namazı kılıp defnediyor. İşkenceyle öldürüldüğünü söylemiştim. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı apar topar açıklama yaptı. ‘İddialar gerçeği yansıtmıyor, işkence görmedi’ diyor. Doktor Ömer Gergerlioğlu bunun üzerine ‘adli raporlarını biliyorum, açıklamalar yanlış, muayenedeki darptan bahsedilmiyor. Otopsideki sırt, boyun, sağ sol kaburga kırıklarından bahsedilmemiş’ diyor. Kim darp etti, raporda var.  Birisi işkenceyle öldürülür de susarsam dilsiz şeytandan ne farkım kalır? Gergerlioğlu diyor ki, ‘İstabul Cumhuriyet Başsavcılığı ailenin başvurusunu sümenaltı etti, dosyayaı kapattı.’ Avukat diyor ki ‘En az 15 kişiyi gördüm, işkence yapılıyordu’. Avukatı çağırıp kim yaptı işkence niye demiyorsun? Sen saray savcısısın, benim görevim de cumhuriyet savcılarını korumak. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı açıklasın; aile 100 insülin veriyor. 40'ının kullanılması lazım o tarihe kadar. 96'sını geri veriyorlar, kullandırmamışlar. Bunlarda din, iman, ahlak var mı? Köprüde askerin boğazını keserek linç ettiler. Elinde silah bile yok. Sarayda o da suçtur, yargılanmaları lazım, dedim. Erdoğan, Bahçeli, Binali Yıldırım soruşturacağız, diye söz verdiler. Tam tersi oldu, haklarında tahkikat yapılmaz, diye kanun çıkardılar. Bunlar müslüman mı? Türkiye'de demokrasi, anayasa rafa kalkmış. Türkiye BM'ye dilekçe verip tutuanlara insanca davranmayacağım, diyor. Savcı da bunun gereğini yapıyor. Otopsi raporlarını niye açıklamıyorlar? Sevgili savcı talimatla konuşmamı yalanlıyorsun, niye otopsi raporlarını açıklamıyorsun? Şebnem Korur Fincancı da işkenceyi doğruluyor. Suç varsa adaletle yargılarsın. İşkence, adam öldürmek ne demek? Bunun adı vicdansızlık, ahlaksızlıktır.

"Çanakkale'den Ankara'ya 3 kadın kardeşimiz yürüyor"

Adalet Yürüyüşü yapmıştık. Çanakkale'den Ankara'ya 3 kadın kardeşimiz yürüyor şimdi. Türkiye'de yaşanan cinsel istismarları, çocuk tecavüzlerini, kadın cinayetlerini duyurmak için yürüyorlar. Cumhuriyet nasıl bir kadın devrimiyse demokrasi devrimini yapacak olanlar da kadınlar olacaktır. Kadınlarımızın bir derdi var: Uyuşturucu bataklığına sürüklenen çocuklar. Sen millete işkence yapacağına uyuşturucu aldı başını  gidiyor, onla uğraş. Uyuşturucu yaşı 10’a indi. Yüzde 85'i 15-17 yaş aralığında. 35 bin 792 çocuk tedavi görüyor. O evlerde huzur olur mu?

Uyuşturucuyla mücadele edeceğine gazetecilerle, miletvekilleriyle uğraşıyor,  şeker fabrikalarını kapatıyorsun. Medya özgürlüğü tüm demokrasilerin olmazsa olmazıdır.  Gazeteci gücü denetleyecek ki halk doğru bilgilensin. Osmanlı'da da medya özgürlüğünü savunanlar vardı. Ali Paşa, ‘basın hürriyeti ancak hatalarını düzeltmeyen hükümetler için tehlikedir. Vatanın iyiliğinden başka şey düşünmeyenler için basın özgürlüğü nimettir' diyor.

"Her Cumhuriyet çalışanı Uğur Mumcu'nun öğrencisidir"

20 Temmuz darbesinden sonra Sayın Binali Yıldırım beni ziyarete geldi. Kendisine bazı laflar var, Cumhuriyet’e, Sözcü’ye operasyon yapılacak diye’ dedim. Olur mu öyle şey, dedi. Sonra iki gazeteye operasyon yapıldı. Cumhuriyet çalışanları aylarca hapiste kaldı. Akın Atalay’ın tutukluluğunun yarın 500. günü olacak. Yurt dışından Türkiye’ye geldi. Kaçacak diye gözaltına aldılar. Hala hapiste. ‘Kaptan gemiyi en son terk edermiş’. Rivayet öyle. Cumhuriyet basının akademisidir. Sevsin sevmesin herkes Cumhuriyet'e bakar. Cumhuriyet 12 Mart’ta da, 12 Eylül'de de darbe aldı. Gözaltılar, yasaklamalar geldi. 20 Temmuz'da da darbe oldu, fatura da buraya çıkıyor. Burak Akbay FETÖ'cüymüş. Sözcü'nün hayatı FETÖ ile mücadele ile geçti. 2 kişiyi tutuklayıp bir süre sonra serbest bıraktılar. Her Cumhuriyet çalışanı Uğur Mumcu'nun öğrencisidir. Onun gibi dik ve onurlu durur. Meclis'i bombalayanla gazetecilere aynı ceza veriliyor, ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet. Gazetecinin elinde kalem var. AYM kararı var, takmıyorum, diyor (alt mahkeme). Bizde sarayın yasaları işler, diyor. Hukuku değil saraydan gelen talimatı uygulamakla görevliyiz, diyor. Onlara ne hakim ne savcı diyoruz. Ahmet Altan, Mehmet Altan, Ali Bulaç, Nazlı Ilıcak kimi öldürdüler? Ellerinde bomba mı vardı? Biz bütün gazetecilerin serbest bırakılmasını isteriz. Bugün bir köşe yazarına köşe yazısı yazmayacaksın diye saraydan emir geliyor, o da yazmıyor. Siyasi yazmayacaksın, futbol yazacaksın. Rahatsız ediyormuş. Ben seni daha fazla rahatsız edeceğim.

TV 52 var, Ordu’dan yayın yapıyor. 25 yıldır yayında, bağımsız bir kuruluş. Belediyenin ihalelerdeki yolsuzluklarını söylüyor. 20 yıldır aynı binadalar. Şimdi binanın iskanı yok, diyorlar. İstenilenleri yapıyorlar. Ama TV 52'yi kapatıyorlar. Demokrasi anlayışları bu. Ordulu kardeşlerimize sesleniyorum: Sana bu kadarını da çok görüyorlar. Size düşen görev o belediye başkanını değiştirmektir.

"Sağlığı tamamen paralı hale getirdiler"

Sağlıkta reform yaptıklarını söylemişlerdi. İstediğin doktora gidecek, muayene olacaksın, ilaç alacaksın cebinden 5 kuruş çıkmayacak, demişlerdi. Bir bakıyorsunuz tamamı yalan. Evde musluğu açtığında 5 çeşit, elektrik düğmesine basınca 4 çeşit, hastaneye gidince 9 çeşit ödeme yapıyorsun. Bir genelgeleri vardı. Acil servise gidince bu paralar ödenmiyor. Millet acil servise gitmeye başladı. Önlem aldılar. Bir genelge çıkardılar. 24 saat içinde tedavi oldun oldun, 24 saati geçerse para ödeyeceksin. Tamamını paralı hale getirdiler. Prim gün sayısını artırdılar, emeklilik yaşını 65’e çıkardılar, emekli aylığını düşürdüler. Benim zamanımda açık 2 milyar 200milyon liraydı. Şimdi 30 milyar lira. Recep Bey niye demiyorsun bu SSK’yı kim batırdı? Sen SSK'yı batırdın kardeşim, sen batırdın.

"Recep bey nasıl yeniden cumhurbaşkanı seçilirim, Devlet Bey barajı aşma derdiyle yan yana geldiler"

Dün akşam sabaha kadar TBMM çalıştı. İttifak ve seçim hileleri kanunu görüşüldü. Oyumuzu artırmadan masa başında vekil sayısını nasıl artırırız, kanun bunun üzerine kurulu. Recep bey nasıl yeniden cumhurbaşkanı seçilirim, Devlet Bey barajı aşma derdiyle yan yana geldiler. Kanun hazırlayalım, Meclis’in görev yapmadığı pazartesi getirelim sabaha kadar geçirelim, dediler. Seçimlerde hilenin nasıl yapılacağını kanun tek tek anlatıyor. Yasa teklifinin 7 özelliği var.

Birincisi, haksız temsil artıyor. Milli irade gasp ediliyor. İkincisi, baraj fiilen artarak devam ediyor. Yüzde 10 barajını 12 Eylül darbecileri getirmişti, 20 Temmuz darbecileri savunuyor. Baraj sayısı 2’ye çıktı. Yüzde 10 barajı var, bir de yüzde 50+1 barajı geliyor.

Üçüncüsü, temsil ve adalet ilkesine aykırı. Dördüncüsü, bu teklif seçim güvenliğini ortadan kaldıracak nitelikte. Mühürsüz oylar geçerli hale geliyor. Bu, referandumun gayri meşru olduğunun itirafı.

Beşincisi, bu bir sopalı seçim hazırlığı. Herhangi biri polisi, jandarmayı çağırabilir. Baktı ki CHP oyları önde jandarmaya, polise telefon edilecek, hemen orası basılacak.

Altıncısı, partilerin denetimini azaltma amacı var. Parti devletinin memurları sandığın başında olacak, dediler.

Yedincisi ise sandığı seçmenden kaçırmak planlanıyor.

"Ne yaparlarsa yapsınlar 2019'da o zatı oradan aşağı indireceğim"

Milletime sesleniyorum. Masa başında vekil sayısını artıracağız diyenleri sandığa gömeceğiz. Bütün sandıklara sahip çıkacağız. Bizim arkadaşlarımız bütün sandıklarda olacak. Ne yaparlarsa yapsınlar 2019'da o zatı oradan aşağı indireceğim. Seçimi hileli yollarla kazanacağını sanıyor. İster valin, kaymakamın olsun, sel gibi akacağız sandıklarda kazanacağız.

"Şeker fabrikaları zarar etmiyor, zarar ettiriliyor"

Şeker pancarı üreticisinin alınterine hep saygı duydum. Çalışır, ürününe bakar, zamanı gelir söker, fabrikaya götürür satar. Çalmaz, çaldırmaz, kul hakkı yemez, şeker pancarını satar karşılığını alır, ele güne muhtaç olmaz. Şeker fabrikalarını satıyorlar. Vasıfız iş gücüne eleman bulma açısından çok önemli şeker fabrikaları. Posası kıymetli, hayvancılıkta kullanılıyor. Şeker pancarının ürettiği oksijen ormanın ürettiğinin 3 katı. Şimdi Alpu Ovası'na termik santral yapacaklar, herkes karşı çıkıyor, tutturmuş halk zehir solusun. O zehri soldurtmayacağız.

Şeker fabrikaları ülkenin her yerine dağılmış, hayati bir ekonomik değer. 14 fabrikayı satacağız, diyor. Şeker fabrikaları zarar etmiyor, zarar ettiriliyor. 2012’de 4 şeker fabrikasını kapattılar. İşçi var, ürün var kapattılar. 4 fabrikanın zararı 132 milyon lira. Çalıştırsan kar edecek. 21 fabrikanın 2012-2016 arasındaki karı 103 milyon lira. Binali Bey ‘şeker fabrikaları özelleştirildikten sonra kapatılmayacak 5 sene üretim yapacak’ dedi. 6. sene kapanacak. Seka'yı sattılar, en az 3 yıl çalıştırma mecburiyeti vardı. 3 saat bile çalıştırmadılar, fabrikayı sattılar. Manisa Sümerbank’ı da talan ettiler. Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim şirketi güçlü bir şirket. 4 alkol fabrikası, elektronik aygıtlar, tohum işleme tesisleri, 150’den fazla bölge şefliği var. Geçen seneki net satışı 3 milyar 600 milyon lira. 350 bin aile şekerden geçiniyor. Yarattığı katma değer 3 milyar doları aşıyor. Şimdi bunları satacağız, diyorlar. Sonra kapatılıp nişasta bazlı şekere (NBŞ) imkan sağlanacak. NŞB’yi kim kullanıyorsa onun ürünlerini satın almayın. Bakanlığa söylüyorum bir firma ürünleri için ‘şeker pancarından üretiliyor’ demişti, neden şimdi yasakladılar. Dünyada NBŞ kotası yüzde 1-1,5 olarak uygulanıyor. Bizde yüzde 15. En milli değerleri satıyorlar, çünkü gayri mililer. Türkiye Cumhuriyeti  vatandaşlarına değil, yabancılara hizmet ediyorsunuz. Cargill’in, Amerikan firmalarının çıkarlarını savunuyorsunuz . Çiftçinin alınterini toprağa gömüyorsunuz.

"Bunlar gayri milliler, Türkiye’nin baş belasıdırlar, yabancılara tefecilere çalışırlar"

Türk Telekom’un yüzde 100’ü yerliydi, yabancılara satıldı. Hani yerliydiniz. Telekom, kârını yurt dışına götürüyor. Şimdi bankalara borcunu ödemiyor. Hükümet dut yemiş bülbüle dönmüş. El koyacaksın ama bunlar yabancıları kızdırır mıyız diyorlar.

TELSİM, PETKİM, TEKEL yüzde yüzü yerliydi, yüzde yüzü yabancılara satıldı. Bankaların yüzde 100'ü yabancılara satıldı. Bir yabancı gelip konut aldığında ödediği KDV sıfır. Vatandaş vergi verecek ama. Bunlar gayri milliler, Türkiye’nin baş belasıdırlar, yabancılara tefecilere çalışırlar.

"Avrupa’nın et üreticilerini ayakta tutan Türkiye’dir"

Tarım Bakanı güzel açıklama yapmış. ‘Yurt dışına gittiğimizde sizden şu kadar mal alıyoruz, siz bizden ne alacaksınız, diyorlar. Mecburen bir şeyler alacaksınız’diyor. Avrupa’nın et üreticilerini ayakta tutan Türkiye’dir. 26 ülkeden et ithal ediyorlar. Müteahhitler Konfederasyonu açıklama yapıyor. Kg fiyatı 3 liraya yaklaşan artışlar sektörün canına tak etti. Bıçak kemiğe dayandı, binlerce müteahhit sokağa dökülecek ’diye. Öğrenciler, kadınlar, emekliler yürüyor biber gazı yiyorlar. E size de biber gazı hayırlı olsun."

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları