loading
close
SON DAKİKALAR

Kitle örgütlerinden 'demokratik güçbirliği' çağrısı

Kitle örgütlerinden 'demokratik güçbirliği' çağrısı
Tarih: 06.03.2018 - 14:22
Kategori: Gündem

Demokratik kitle örgütleri, AKP-MHP ittifakına karşı demokratik parlamenter sistemi ve özgür seçimleri savunan bütün partileri, hareketleri ve kişileri demokrasi paydasında birleşmeye çağırdı.

Demokrasi için Birlik, Diyalog Grubu, Hak ve Adalet Platformu, Önce Demokrasi ve Yurttaş Girişimi ortak çağrısıyla yapılan "OHAL’siz, demokratik, adil, temiz bir seçim istiyoruz!" konulu toplantı TMMOB-Makine Mühendisleri odasında gerçekleşti. 

Toplantıda, ülkenin geleceği ve demokrasinin güçlendirilmesi için halk iradesinin eşit koşullarda özgürce gerçekleşmesine çaba harcamanın, herkesin ortak sorumluluğu olduğu vurgulanarak, demokratik parlamenter sistemi ve özgür seçimleri savunan tüm partilerin, demokratik kitle örgütlerinin ve seçmenin, demokrasi ortak paydasında ilkeler etrafında buluşmalarının önemine değinildi.

Yazar Oya Baydar okuduğu ortak basın açıklamasında şunları söyledi: "Bu ittifak yasasının, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın tek adam iktidarını ne pahasına olursa olsun sağlamak ve ortağı MHP’yi baraja takılmaktan kurtarmak amacıyla getirildiği herkesin malumu. Erdoğan AKP’si ve beka sorunu yaşayan MHP, her sağduyulu vatandaşın ve seçmenin adalet duygularını rencide edecek olağanüstü seçim düzenlemeleriyle yazı da gelse, tura da gelse, hatta dikine de gelse seçim meşruiyetini ve güvenliğini hiçe sayarak ne pahasına olursa olsun kazanmayı garantilemek istiyor."

Yurttaş Girişimi’nden Nesrin Nas, iktidar blokuna karşı muhalefet güçlerinin demokrasi şemsiyesi altında ortak bir temiz seçim ve siyasi ahlak sözleşmesi yapmalarının seçim ortamını güvenilir kılacağını belirterek, "Bu, iktidarın muhalefeti durdurarak ‘nasılsa hiçbir şekilde kazanamayacağız’ duygusuyla seçmeni sandıktan uzak tutma gayretine karşı verilecek en iyi cevaptır" dedi.

Hak ve Adalet Platformu'ndan Nurten Ertuğrul, dış siyasetin, ekonominin ve özgürlüklerin tartışılmayacağı OHAL ortamında adil bir seçim yapılamayacağını bunun pratiklerinin ise daha önceki seçimlerde yaşandığını söyledi. Ertuğrul, bir ilkeler sözleşmesi işbirliği yapmanın algı mühendisliğine karşı sivil toplum örgütlerin ve siyasi partilerin önündeki en önemli görev olduğunun altını çizdi.

Dialog Grubu'ndan Binnaz Toprak da, çok partili seçimlere geçildiği 1946 yılından bu yana 26 kez sandığa gidildiğini, 72 yılda sadece 2 kez özgürlüklerin olmadığı ortamda halkın sandığa gittiğini, bunlardan birinin askeri yönetim, diğerinin ise AKP döneminde gerçekleştiğini dile getirdi. Toprak, 2019’a giderken OHAL ortamında seçim yapılmasının bu kara tablonun tekrarı olacağını, Cumhurbaşkanlığı sistemiyle artık işlevsiz kılınmış %10 barajının hala devam ediyor olmasının ise bir demokrasi ayıbı olduğunu vurguladı.

Demokrasi İçin Birlik adına konuşan Levent Tüzel ise, halkın ağır bir baskı ortamından geçtiğini belirterek; büyük bir korkunun yayılmak istendiğini, mecliste ve komisyonlarda bu yasayla mücadele edilirken, diğer tarafta halk güçlerinin OHAL'e ilişkin örgütlü bir karşı duruşu sergilemek zorunda olduklarını ve seçim güvenliği için her mahalli alanda sesimizi yükseltmek gerektiğini vurguladı. Baraj konusundaki adaletsizliğe de değinen Tüzel, iktidarın kendiyle birlikte hareket edenler için barajı kaldırırken kendi dışındaki partiler için %10 barajını hala tutuyor olmasının büyük bir haksızlık olduğunu kaydetti.

CHP adına söz alan İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, CHP temsilcilerinin 4 ayrı parti ile seçim güvenliği konusunda görüşmeler yapacaklarını bildirdi. İddialarının ve isteklerinin sandığa oylar nasıl girdiyse aynı şekilde çıkması ve böylece seçilecek iktidar ve muhalefetin meşruiyeti sağlanarak, Türkiye’nin normalleşen bir siyasi döneme girmesi  gerektiğini söyleyen Salıcı, CHP’nin seçim güvenliği zemininde tüm siyasi parti ve demokratik kitle örgütleriyle birlikte sürece sahip çıkacağını sözlerine ekledi.

"Teknik olarak seçimin sonuçları üzerine kafa yorulmalıdır" diyen Halkların Demokratik Partisi adına konuşan Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman da, ittifak meselesinin sayısal olarak çok ciddi sonuçlar doğuracağını, kimi zaman en çok oy almış bir partinin bile ittifak oylarının birleşmesi sonucunda, milletvekilliğini kaybedebileceğini söyledi. Adıyaman, muhalefet partilerinin asgari müştereklerde buluşarak, birlikte hareket etmeleri gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı.

Yazar Oya Baydar tarafından okunan ortak basın açıklaması şöyle:

"OHAL’siz, demokratik, adil, temiz bir seçim istiyoruz!
Siyasal iktidarın günlerdir sürdürdüğü ittifak görüşmelerinden “Cumhur İttifakı” adı verilen bir seçim yasası değişikliği çıktı ve meclis komisyonunda müzakereye açıldı.
Bu ittifak yasasının, AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın tek adam iktidarını ne pahasına olursa olsun sağlamak ve ortağı MHP’yi baraja takılmaktan kurtarmak amacıyla getirildiği herkesin malumu.
Erdoğan AKP’si ve beka sorunu yaşayan MHP, her sağduyulu vatandaşın ve seçmenin adalet duygularını rencide edecek olağanüstü seçim düzenlemeleriyle yazı da gelse, tura da gelse, hatta dikine de gelse seçim meşruiyetini ve güvenliğini hiçe sayarak ne pahasına olursa olsun kazanmayı garantilemek istiyor. 
Diğer partiler için yüzde10 barajı korunurken AKP’yle ittifak yapan, aslında iltihak eden partiler baraj engelinden kurtarılarak ittifakın milletvekili sayısı artırılıyor.
Bu düzenleme ile:
• Seçmen kayıtlarının “kaydırılması” ile seçmenin denetimi büyük ölçüde ortadan kaldırılıyor. 
• İktidarın atadığı valilerin isteği doğrultusunda seçmen bölgelerinin ve sandıklarının taşınması mümkün kılınıyor.
• Kaymakamların listelediği memurların sandık kurulu başkanı olarak atanmasıyla siyasi partilerin seçim denetimi yok ediliyor.
• “Seçmenin ihbarı” ile, seçim sandıklarına kolluk kuvvetleri baskısı ve müdahalesinin önü açılıyor.         
• Mühürsüz zarflar geçerli sayılarak şaibe yasalaştırılıyor.
• Oy pusullarında ittifak için sütun düzenlemesi yapılarak geçersiz olabilecek oyların geçerliliği sağlanıyor.
Siyasi partilerin demokratik  bir yönetim biçimi oluşturmasının aracı olan seçimler, böylelikle partilerin adil bir şekilde yarıştığı sivil bir alan olmaktan çıkartılıyor, tek adam rejiminin kurgulandığı bir senaryoya dönüştürülüyor.
Ülkemizin geleceği ve demokrasinin tesisi için bu oyunu bozmak, halk iradesinin eşit koşullarda özgürce tecellisi için çaba harcamak hepimizin ortak sorumluluğudur.       
Otokrasiye ve diktatörlüğa karşı demokratik parlamenter sistemi ve özgür seçimleri savunan bütün partiler, bütün kesimler, hareketler ve kişiler demokrasi paydasında vakit geçirmeksizin birleşemezlerse; kendi bağımsız kimliklerini ve programlarını saklı tutarak, demokrasiyi savunmak için özveri ve cesaretle güçbirliğine gidemezlerse ülkemizin üstüne çökmekte olan karabasanın sorumluluğuna ortak olmaktan kurtulamayacaklardır.
Sivil toplumun talebi ve çağrısı demokratik güçbirliğidir."

Kaynak : Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları