loading
close
SON DAKİKALAR

Komisyon raporu çocukları ve kadınları istismara armağan ediyor

Komisyon raporu çocukları ve kadınları istismara armağan ediyor
Tarih: 27.05.2016 - 13:05
Kategori: Siyaset

CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, Komisyon Raporunun, çocukları istismar ve tacizcilerin yatağına, kadınları da şiddetin kucağına armağan ettiğini belirterek açıklama yaptı.

CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, “TBMM Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması Ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu” raporu İle ilgili yazılı bir basın açıklaması yayımladı.

Sarıhan'ın açıklaması şöyle:

KADINLAR KENDİ TARİHLERİNDEN GÜÇ ALARAK GERİCİLİĞE KARŞI DİRENECEKLER

Komisyon Raporu, çocukları istismar ve tacizcilerin yatağına, kadınları da şiddetin kucağına armağan ediyor.

Türkiye’de sürekli hale gelen çatışma ve şiddet koşulları giderek ağırlaşmakta iken, sosyo ekonomik sorunlar tüm kesimleri asgari yaşam koşullarını bile karşılayamaz duruma getirmiş iken, toplumun gelecek tasavvurunu güvensizlik ve tedirginlik belirlemekte iken, işsiz sayısı altı buçuk milyonu bulmuş ve kadınların işgücüne katılım oranı sadece yüzde 31' dolayında gerçekleşiyor iken, 2014-2016 arasında işsizler ordusuna katılan 399 bin işsizin 223 binini, yani yüzde 56'sını kadınlar oluşturmakta iken ve bu koşullarda toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu olarak, kadın cinayetleri sistematik, yaygın ve sürekli bir hal almış iken iktidar; kadınların yasal planda haklarını genişletmek yerine, var olan yasal kazanımları da kendi gerici dünya görüşü temelinde dönüştürme, kadının olmadığı bir kamusal alan yaratmaya çalışıyor. AKP, TBMM’ndeki çoğunluğunun, Meclis Komisyonlarında da varlığından yararlanarak, muhalefetin görüşlerini yok sayan uygulamalarla raporlar hazırlıyor. Son olarak çok daha önemli ve yaşamsal konulardaki araştırma önergelerini reddederek kurdurmuş olduğu “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi İçin Meclis Araştırması Komisyonu” tarafından açıklanan bu rapor, komisyonun asıl amacını ortaya çıkarıyor. Türkiye’de en temel sorun boşanmalar mıdır? Açlık, yoksulluk, şiddet, çatışma, ensest, istismar, bütün bu sorunlar varken bu sorunlarla baş etmek için boşanmaları mı engellemeliyiz ?

Kaldı ki Türkiye, AB ve çevre ülkelerde 45 ülke arasında en yüksek evlenme oranı olan 6. ülke konumunda bulunuyor. Boşanma oranında ise 43 ülke arasında 26. sırada yer alıyor. Türkiye’deki evlenme hızı 7.7 iken boşanma hızı 1.7 olarak gerçekleşiyor. Yani boşanma oranı çok düşük bir seviyede gerçekleşiyor olmasına karşın, AKP iktidarı, boşanmaların toplumda yaşanan tüm sorunların kaynağında yatan, sosyal bir yıkım yaratacak yoğunlukta olduğu düşüncesini yerleştirmek ve bu algının yarattığı baskı ile, kadınların toplumsal hayatta kazanmış oldukları hakları, sosyal ayrıcalıkları ve özellikle kadın ve çocuklarla ilgili temel kanunlar olan Ceza Kanunu, Medeni Kanun, 6284 sayılı Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve İstanbul Sözleşmesi’ndeki kazanımları ortadan kaldırmak istiyor. Kadınlar, devlet eliyle şiddet dolu hayatlar sürdürmeye mahkum edilmeye çalışılıyor!

Komisyon, kadın ve çocuk hakları savunucusu kişi ve kuruluş temsilcilerini dinlemek yerine erkeklerin “mağduriyetlerini”, babaların bu ülkede ne kadar “ezildiğini” dinleyerek ve Türkiye il ve ilçeleri dururken ya da hemen yanı başlarındaki Ankara evleri onlara açıkken, yurt dışı geziler düzenleyerek, kazanımlardan dönüşe gerekçeler üretiyor. Türkiye Boşanma Nedenleri Araştırması'nda, ''şiddet kadınların başlıca boşanma sebeplerinden biridir” tespiti yapılmış olmasına karşın bu gerçeği dahi görmezden geliyor. Çocuk istismarı ve Çocuk gelin olayları her gün daha da artarken, bunu önleyici mekanizmalar kurmak, önlem almak ve engellemek gibi bir görev için önerilerde bulunmak yerine, çocukları istismar ve tacizcilerin yatağına armağan ediyor. Kadın Hareketinin yılları bulan mücadeleleri ile 2002 ve 2005 yıllarında yine yasal güvencelere kavuşmuş olan “ Bedenim benimdir” anlayışı, devlet eliyle “kadınların bedeni erkeğin tarlasıdır.” anlayışına yönlendiriliyor. Oysa bugün getirilmek istenen tecavüzcü ile evlenerek namuslu sayılmak savı, AKP iktidarı döneminde kaldırıldı. Daha doğrusu AKP, kadın mücadelesinin gücü karşısında geriledi. Ayrıca “kadınlar üzerinden oynadığı demokrasicilik oyunu” için bu durum işine de geliyordu. İktidarda gücünü artırdıkça gerçek yüzünü ortaya çıkardı. 4+4+4 uygulamaları ile eğitim alanından sürdüğü kızlarımızı, halkalı köleler olarak evlere kapamanın ince oyunlarını gündeme getirdi. Komisyon raporu, bu planın açık örneğidir.

Bilinmelidir ki yıllarını hak mücadelesine adamış olan kadınlar, bu haklarından vazgeçmeyecekler. Çocukların, istismarcılarıyla/tecavüzcüleriyle evlendirilmesi, çocuk evliliğinin teşviki, hadım uygulaması, hem şiddet başvurularında hem de boşanma davalarında arabuluculuk ve uzlaşma uygulanması, şiddete maruz kalan kadınların mesai saatlerinde karakollara başvurmasının önünün kesilmesi, şiddete karşı koruma kararları için delil veya belge aranması, tedbir süresinin kısaltılması, aile hukukuyla ilgili tüm duruşmaların gizli yapılması, boşanmanın zorlaştırılması, kadının nafaka hakkının süreye bağlanması, mal paylaşımında dava açma süresinin kısaltılması, eşin ölümünde, kadının mal rejiminden kaynaklı %50 payının verilmek istenmemesi, aileye yönelik psikolojik rehberlik ve danışmanlık hizmetinin dini temele oturtulmak istenmesi şeklindeki bu öneriler sokakta ve Meclis’te kadınların güçlü direnişi ile karşılaşacak.

Kadınlar, AKP iktidarının; kadını cinsel bir obje gören, anne kimliği ve bedeninin işlevi üzerinden tanımlayan ve bu tanım üzerinden nüfus planlaması ve toplum yönetimi yapmayı amaçlayan, çocuklarımızın da geleceğini elinden alan gerici anlayışına ve kadın nefretine teslim olmayacaklar!

Böylesi gündemler yaratarak yaşanan hak ihlallerinin unutturulmasına, Ensar Vakfı olayında olduğu gibi sistematik hale gelen çocuk tecavüzlerinin gündemden düşürülmesine izin vermeyeceğiz.

Bu amaçla dün, Meclis Başkanlığı’na, çocuklara yönelik cinsel sömürü ve cinsel istismar eylemleri için 103. Madde düzenlemesi ile tanımlanan suç kapsamında etkili, caydırıcı ve kaçınılmaz bir yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla, kanun teklifi vermiş bulunuyorum.

Bu teklif ile: Çocuğu tehdit eden bütün eylemleri içerecek şekilde cinsel istismar suçunun fiziksel istismar, psikolojik istismar ve ihmal olarak ayrıştırılarak tanımlanmasını; bir kişinin cinsel istismar fiilini gerçekleştirmeye hazırlık yapmak üzere çocukla bilgi ve iletişim teknolojileri yoluyla cinsel içerikli sohbet etme, kasten buluşma teklifinde bulunma ve buluşmayla sonuçlanacak her türlü icra hareketlerinin bir suç olarak düzenlenmesini; çocuğun fiziksel temas olmaksızın istismar edilmesi halinin de bağımsız bir suç sayılmasını; aile ilişkisinin özelliği nedeniyle, bu ilişkinin sağladığı kolaycılıktan faydalanarak cinsel istismar fiilinin işlenmesi halinde, bu durumun ağırlaştırıcı bir neden olduğunun açık şekilde ifade edilmesini; suç failinin çocuğun ağabeyi, babası vb. yakınları olması halinde çocuğun rızasıyla ilgili sakatlanmanın göz önüne alınmasını ve bu gerekçelerle “Ensest” eyleminin ayrı bir ağırlaştırıcı neden olarak düzenlenmesini; istismara uğrayan çocuğun özürlü veya bağımlı olma durumunun ağırlaştırıcı bir neden olarak kabul edilmesini; failin daha önce aynı türden bir suçtan hüküm giymiş olması hâlinde, verilecek cezanın yarı oranında artırılmasını öneriyorum.

Bu düzenlemenin gerçekleştirilmesi halinde: çocuklara cinsel istismar suçu nedeniyle yargılananların cezasız kalması önlenecek, Türk Ceza Kanunundaki kimi eksiklikler giderilecek, savcılığın çoğu davayı cinsel istismardan değil, cinsel tacizden açmasının önüne geçilmiş olacaktır. Suç ve suçluyla mücadele ve cezanın ıslah amacı ve ceza hukukunun temel ilkeleri gözetilerek, suç tipine göre fiil ile öngörülen yaptırım arasında makul ve hakkaniyete uygun bir denge bulunması, etkili ve orantılı bir yaptırım uygulanması sağlanmış olacaktır.

İstismarcı ile evlendirme, şiddet mağduru kadını,şiddet eylemcisi ile uzlaştırarak ölüme razı etme gibi yöntemler, çağdaş hukukla bağdaştırılamaz. Doğaldır ki ortaçağ özlemcilerinin zaten çağdaş olanla buluşma gibi bir özlemi de olamaz. Ancak kadınlar, ileri ve aydınlık olanın izini sürmeye bu mücadelede de kendi tarihlerinden güç almaya devam edecekler. 

Vişne Haber Ajansı - Çiçek Güçlü

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları