loading
close
SON DAKİKALAR

Luis Ayala: Kılıçdaroğlu adaletin, demokrasinin, vicdanın sembolü olarak yürüyor

Luis Ayala: Kılıçdaroğlu adaletin, demokrasinin, vicdanın sembolü olarak yürüyor
Tarih: 29.06.2017 - 16:36
Kategori: Medya

Adalet Yürüyüşü'ne katılan Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala, Adalet Yürüyüşü'nü başlatan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 9 Temmuz'daki mitingde Türkiye için vizyonunu yansıtacağı bir mesaj vermek zorunda olduğunu söyledi.

Adalet Yürüyüşü'ne katılmak için Türkiye'ye gelen Sosyalist Enternasyonal Genel Sekreteri Luis Ayala, Can Ataklı'nın Yazıişleri programının konuğu oldu.

Ayala, 'Sokak demokrasinin bir enstrümanıdır. Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu'nu bu demokrasi enstrümanını kullandığı için tebrik ediyorum" dedi. Ayala, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşte meşaleyi taşıyan kişi olduğunu belirterek, 9 Temmuz'da Maltepe'de yapılacak mitingde bir mesaj vermek zorunda olduğunu vurgulayarak, "Bu mesaj sayesinde toplum için, Türkiye için vizyonunuzu aktaracaksınız. Farklı görüşlere toleransın uygulandığı, elden giden özgürlüklerin yeniden sağlanması, demokrasinin işlemesi için vizyon ortaya koyacaksınız. Kendisi hapisteki diğer parlamenterlerin de sesi olacak" ifadelerini kullandı.

Ayala ile birlikte Sosyalist Enternasyonal Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da Yazıişleri programına katıldı. Umut Oran, Sosyalist Enternasyonal'in geçmişinin 1876'ya dayandığını belirterek, "Bugünkü halini 1951'de aldı. Dünyadaki en büyük siyasi çatı örgütü. Nerede insan hakları ihlali, demokrasi açığı varsa Sosyalist Enternasyonal oralarda eşitsizliğe adaletsizliğe karşı mücadele ediyor" dedi.

Luis Ayala'nın açıklamaları şöyle:

"Birkaç nedenden dolayı Türkiye'ye hayatımın faklı dönemlerinde geldim. Türkiye'deki sosyal demokrasiyi her zaman yakından takip ettim. Geçtiğimiz yıllarda bu ilişki evrildi. İstanbul son zamanlarda pek çok global toplantıya ev sahipliği yaptı. Ayrıca Umut Oran'ın burada olması da bir sebep. Türkiye her zaman odak noktamızda olan ülkelerden biri. Pek çok üyemiz de var. Türkiye'deki gelişmeler son bir kaç yıldır hepimizi tedirgin ediyor. Özellikle OHAL'in süreklileşmesi bizi tedirgin eden gelişmelerden.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun ortaya koyduğu Adalet Yürüyüşü fikri son derece güzel bir fikir. Ben de destek olmak istedim. Siyasetçiyiz ve barış için çalışıyoruz. Dünyadaki pek çok insana ilham vermek istiyoruz. iyiye doğru değişim için birlikte yol almalıyız.

Yürüyüş insanların ilgilerini çekebilecek bir yürüyüş. Bu yüzden çok önemli. Sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının değil dünyadaki farklı ülkeler tarafından da yakından takip edilen bir yürüyüş.

"Demokratik hak ve özgürlüklerin Türkiye'de erozyona uğradığını görüyoruz"

-Türkiye ne yazık ki zor dönemden geçiyor. Darbe girişiminden sonra dünya darbe girişiminin arkasındaki gerçekleri tam olarak kavrayabilmiş değil. Gazetecilerin, kanaat önderlerinin, öğretim üyelerinin tutuklanmasının altında yatan gerçek dünya tarafından anlaşılabilmiş değil. Pek çok vekil de hapiste. Bu da demokrasinin zedelenmesine neden oluyor. Bazı insanlara atfedilen haklardan diğerleri mahrum bırakılırsa bu kavgaları tetikliyor.

Türkiye'de yaşananlar demokrasinin başka şeye döndüğünü kanıtlıyor.

2 senedir Türkiye'de demokraside ciddi tıkanıklıklar olduğunu gözlemliyoruz. Sadece tek bir yolun empoze edildiğini görüyoruz. Ancak demokrasi farklı görüşlerin ifade edilebildiği bir sistem olmalıdır ve mutabakat prensibiyle işler.

-Dünyanın farklı yerlerinde Türkiye ile ilgili makaleler yayınlanıyor. Son çarpıcı örneklerden biri Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyaretinde korumaların protestoculara gösterdiği tavırdı.

Demokratik hak ve özgürlüklerin Türkiye'de erozyona uğradığını görüyoruz. Türkiye'de demokrasi kurumlarının tehdit altında olduğuna dair elzem işaretler var bunları hepimiz görüyoruz.

-150 partiyi çatısında bulundurarak demokrasinin mimarları rolünü üstlenmiş durumdayız. Pek çok ülkede sosyal demokrat parti gözlenmiyor. gayretlerimiz sonucunda en azından adil, şeffaf seçimler yapılabiliyor.

"Türkiye, toplumların mutabakatla bir arada yaşayabileceğinin örneğiydi"

Türkiye büyük bir alana etki yapabilen bir ülke. Son zamanlarda yaşanan gelişmelerin bizi ne kadar tedirgin ettiğinin altını çizmeme gerek yok. Türkiye demokrasisiyle pek çok ülkeye etki edebilecek nitelikte.

Türkiye, toplumların mutabakatla bir arada yaşayabileceğinin örneğiydi. Bu örnek giderek bozuluyor. Yaşananlar demokrasi içinde kabul edilemez.

Çok sesliliğin olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Çok sesliliğe ve bunu kaldırabilecek politik sisteme ihtiyaç var.

"Dünya, darbe girişiminin arkasında kim olduğunu gerçek olarak algılayabilmiş değil"

Yakında Türkiye'de darbe girişimi olalı bir sene bitmiş olacak. Dünya darbe girişiminin arkasında kim olduğunu gerçek olarak algılayabilmiş değil. Dünya kamuoyu bu konuda gerçekleri hala bekliyor. Bir yandan da dönüp baktığımızda Meclis üyelerinin, akademisyenlerin, gazetecilerin tutuklandığını görüyoruz. Bunu yapanlar kim, arkasında yatan diğer işaretler nedir, başka ülkelerin parmağı var mıdır? Bunların hepsi gerçek ve sorulması gereken sorular ve doğru cevabı da hak eden sorular. Şu anda gözlemlediğim politikacılardan akademisyenlere, kanaat önderlerinden sıradan vatandaşa herkesin acı çektiği.

"Sokak demokrasinin bir enstrümanıdır"

Adalet Yürüyüşü demokratik prensipleri desteklemek ve haksızlığa uğrayanları göstermek için iyi bir adım.

Siyasi tecrübede sokak çok önemlidir. İnsanlar sokaklara kendilerini ifade etmeye ya da herhangi bir eyleme desteğe çıkarlar. Sokak demokrasinin bir enstrümanıdır. Bu nedenle Kemal Kılıçdaroğlu'nu bu demokrasi enstrümanını kullandığı için tebrik ediyorum. Kendisi meşaleyi taşıyan kişi. Şu anda o kadar çok kişi hukuksuzluğa inanıyor ki...

"Yürüyüşün en önemli günü 9 Temmuz. Kılıçdaroğlu hapisteki diğer parlamenterlerin de sesi olacak"

Hukuksuzluk herkes için sorun ve bu insanlara çok tanıdık geldi. Her gün giderek büyüyen bir yürüyüşten bahsediyoruz. Martin Luther King'in yürüyüş örnekleri var. Onlar da çok başarılı oldular.

Barış içinde vatandaşların yürümesine tanık oluyoruz. Yürürken çok sayıda destekçi gördüm. Barış içinde hep birlikte yürüyerek protesto haklarını kullandılar. Bu hukukun erozyonunu protesto kanalı. İlk geldiğimde Kemal beyle de görüştüm. Yürüyüşün en önemli günü 9 Temmuz. Orada bir mesaj vermek zorundasınız. Bu sizin vereceğiniz en önemli konuşmalardan biri olacak. Bu mesaj sayesinde toplum için, Türkiye için vizyonunuzu aktaracaksınız. Farklı görüşlere toleransın uygulandığı, elden giden özgürlüklerin yeniden sağlanması, demokrasinin işlemesi için vizyon ortaya koyacaksınız. Kendisi hapisteki diğer parlamenterlerin de sesi olacak. Vizyonu aktarabilmesi çok önemli.

Kimsenin anlamadığı bir adalet sisteminin çok sayıda insanı hapse koyması bana adil gelmiyor. Benim ülkemde hiçbir parlamenter hapse giremez. Çünkü onlar zaten toplumun temsilcileridir. Doğru olmayabilirler ama kimse doğru olmadığı için hapse konulamaz. Politika kuvvetler ayrılığının bir egzersizidir. Şeffaflık, kontrol önemlidir. Yasama, yürütme, yargı hepsi birbirinden ayrı, birbirini dengeleyen organlardır. Türkiye'de bu ayrımları net olarak görmek çok zor.

"Kılıçdaroğlu, özgürlüklerin adaletin, demokrasinin, vicdanın sembolü olarak yürüyor"

(Adalet Yürüyüşü) Bu yürüyüş önemli. Türkiye'de bir değişim oluyor. Kılıçdaroğlu da bu yürüyüşün çok önemli bir mesaj taşıdığının farkında. Kemal Kılıçdaroğlu'nun performansından çok etkilendim. Motivasyonu ve sonuca inancı çok sağlamdı. Özgürlüklerin adaletin, demokrasinin, vicdanın sembolü olarak yürüyor. Başarılar diliyorum. New York'da büyük bir organizasyonumuz var. Pek çok ülke lideriyle bir araya geleceğiz. O nedenle katılamayacağız ama burada ne olup bittiğini gözlemliyor olacağız. Sizi temin ederim ki oradaki birçok dünya lideri burayı izleyecek ve desteğini sunacak.

Latin Amerika'da da başkanlık sistemi var. Parlamenter sistemi ve başkanlık sistemini destekleyen farklı kitleler var. Farklı sistemlerle çalışıp demokrasi olabilirsiniz. Kuvvetler ayrılığı ve anayasa olduğu sürece yasama, yürütme, yargının birbirini dengelediği sistemde demokrasi geçerlidir.

Şili'de başkan yaptığı her şeyi parlamentoya açıklamak zorunda. Başkan bir kanun imzaladığında Şili'de aniden bu kanuna geçiliyor demek değil. Başkanın kararlarının anayasaya uygunluğunun gözden geçirilmesi gerekiyor.

"Kimse kanunların üzerinde olamaz"

Venezuela da örnek, görüyoruz. Başkanın kesinlikle parlamentoyu dinlemediği bir kaos durumu hakim. İstediği her şeyi kontrole tabi olmadan yapabiliyor. Parlamentoyu kontrol etmediğini iddia ediyor ama güçler ayrılığı tamamen yok olmuş. İnsanlar bunu protesto için sokakta. Pek çok farklı katmandan insan sokaklarda. Ne yazık ki 4 kişi protestolar sırasında öldürüldü. Yeniden demokrasiye dönüş sürecinin başlatılması, seçimlerin yapılması ve siyasi çözüm bulunması lazım.

Pinochet'yi de hatırlıyoruz, o da bir başkandı. Kuvvetlerin ayrılmadığı sistemde başkan olup kesinlikle demokrasiye sadık kalınmayabilir. Temsil hakkı görmeyen insanlar siyasal sistemden giderek dışlanırlar. Bir başkan her zaman vatandaşlarına karşı sorumludur. Kimse kanunların üzerinde olamaz, kanunlar bağlayıcıdır. Roma imparatorluğu zamanında bile senato vardı.

"Fransa'da OHAL'de tek gazete kapanmadı, binlerce kişi işten atılmadı"

Fransa'da OHAL'de tek gazete kapanmadı, tek gazeteci gözaltına alınıp tutuklanmadı, binlerce kişi işten atılmadı. Fransa'da bunların hiçbirine tanık olmadık. Güvenlik ihtiyacı tabi ki önemli ve ciddiye alınması gereken bir şey. Fransız vatandaşların güvenliği sağlanırken demokratik düzende bir tekleme olmadı. Seçim süreçlerini gayet başarıyla atlattılar. Türkiye'deki durumda her türlü darbeye karşıyız. Anayasal sisteme darbeyi kesinlikle destekleyemeyiz. Ancak darbe girişiminin arkasında olmayan insanların bundan sorumlu tutulmasını da kabul edemeyiz. Darbeyi gerçekleştirenler, işlerini kaybetmiş insanlar ve hapisteki gazeteciler değil. Fransa ile fark bu."

Sosyalist Enternasyonal Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ise, Türkiye'de OHAL'in iktidara muhalif olanlar için olduğunu ifade ederek, "20 Temmuz'dan itibaren hükümet politikaları, OHAL'i kullanarak muhalefetin ve FETÖ ile mücadele etmiş gazetelerin onlarla ilişkilendirmesi olayı sulandırıyor. Eskiden her şey için Ergenekon deniliyordu, şimdi FETÖ deniliyor" diye konuştu.

Umut Oran'ın açıklamaları şöyle:

"15 Temmuz 2016 Gülen hareketi; dernekleri, gazetesi, hükümetle işbirliği olan bir yapıydı. Sosyalist Enternasyonal işin o tarafına çok bakmıyor. Bu kadar içeriden bu olaya bakamazlar. Bugün de Türkiye'deki sürecin rahatsızlık vermesi OHAL'in devam etmesi, OHAL'le birlikte bu hareketle ilişkisi olmayan kişilerin de bununla ilişkilendirilmesi... Milyonlarca kişi adalet istiyor.

Sosyalist Enternasyonal darbeye karşı çok sert bir açıklama yaptı, hükümetin yanında olduğunu söyledi.

(Ayala) Herhangi bir yeri suçlayıcı yaklaşımda bulunmuyor. Türkiye'de bir adalet, insan hakları, ifade özgürlüğü sorunu olduğunu görüyor. Bunu 25-30 yıl içinde Türkiye'ye defalarca gelen bir insan olarak değerlendiriyor.

Tutuklanan, hüküm giyen birçok insan, vekillerin durumu, dokunulmazlığın kaldırılmış olması demokrasiye uymayan şeyler. 20 Temmuz'dan itibaren hükümet politikaları, OHAL'i kullanarak muhalefetin ve FETÖ ile mücadele etmiş gazetelerin onlarla ilişkilendirmesi olayı sulandırıyor. Eskiden her şey için Ergenekon deniliyordu, şimdi FETÖ deniliyor.

"İktidara muhalif olanlar için OHAL var"

Demokrasi açığı var, insan hakları ihlalleri var. 3 kişi toplanıp basın açıklaması yapamıyor. Adalet için yürünürken insanlar alkışlıyor da protesto da ediyor. Belki yürüyüşü ülkede 50 milyon destekliyor. Evet verenler dahi Türkiye'de adalet sorunu olduğunu, yürüyüşü desteklediğini söylüyor.

İktidarın tüm uygulamaları adaletsizlik, insan hakları ihlali olduğun ortaya koyuyor.

Fransa'da yargı siyasetten bağımsız olarak görevini yapıyor. KHK'lerle yönetilmiyor ülke. Meclis yapıyor kanunları. Ergenekon'u, Balyoz'u görük. Hepsinin yanlış olduğunu gördük, şimdi de aynısı yapılıyor.

İktidara muhalif olanlar için OHAL var burada. Muhalefete karşı planlı programlı böyle bir süreç gidiyor. Hükümet mensuplarının açıklamaları tahrik ediyor. Yürüyüşte parti sembolü, bayrağı yok. Son derece barışçıl, yapıcı, kapsayıcı. Bu herkes için, bence asıl iktidar için gerekli. KHK çıkıyor, çoğunun FETÖ ile terörle alakası yok. Varlık Fonu çıkıyor mesela.

Kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk'ün muasır medeniyet hedefine ilerlemek için yürümemiz, koşmamız lazım. Onun için de adalete ihtiyacımız var."

Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları