loading
close
SON DAKİKALAR

Man Adası Reza'ya karşı

Man Adası Reza'ya karşı
Tarih: 02.12.2017 - 00:00
Kategori:

Atay Sözer: İç acıtan bir detay var; arkadaş dümenlerini çevirmek için Çin ve Hindistan’ı da denemiş, orada da epey uğraşmış ama becerememiş. Savcı soruyor, 'Niye beceremedin?' 'Oradakileri satın alamadım, rüşveti kabul etmediler…'

Hiçbir derbi maçı bu kadar heyecanlı olmamıştı, aynı zamanda gündeme gelen iki olay kapışıyor; bakalım hangisi ötekinin önüne geçecek?

Mancılar ve Rezzacılar kıyasıya rekabet halinde.

Man Adası diye bir adanın varlığından çoğumuz daha yeni haberdar olduk.

İngiltere’ye bağılı bir devletmiş, geçim kaynağı kara para aklanmasından geliyor.

Bayrağı, tabanları yağlayan bir adam imajı yaratan üç ayaktan oluşuyor…

Adanın kuyruksuz kedileri çok meşhurmuş…

Kedilerin neden kuyruksuz olduklarına dair efsaneler çeşitli. Zamanında Vikingler miğferlerine süs olsun diye kedilerin kuyruklarını kesip asarlarmış; kediler de onların bu davranışını engellemek için doğar doğmaz yavrularının kuyruklarını ısırarak kopartırmış bir kediye yakışacak son derece onurlu bir hareket. Bir başka efsaneye göre Nuh’un gemisine en son bu kedi binmiş, o sırada da fırtına çıkınca kapı kapatılmış ve kedinin kuyruğu da dışarıda kalıp kopmuş. Kedilerin rahatına düşkün hayvanlar olduğu malum, sallana salana en son gelen canlı olması inandırıcı. Tabii “bilimsel” yaklaşımlar da var, kuyruksuz kediler sözde kediyle tavşanın çiftleşmesi sonucu doğmuş; bu teoride “bizim papaz eriğini imam eriğine çeviren” ilim insanlarımızın parmağının olması olasıdır. Neticede adayla o kadar ticari bağımız olmuş. Bunlar eğlenceli hikâyeler tabii, ama birinin bu kedilerle bizdeki trafoya giren kedinin akrabalık ilişkisini araştırması çok yararlı olur, ilinti olması olasılığı yüksektir.
Bu adadaki beş lira sermayeyle kurulan şirkete tanıdık simaların yolladığı milyarlar merak konusu oldu, en çok merak edilen konu da ticaret olduğu söylenen ticaretin ne olduğu konusu. Sanıyorum bunu kendileri de bilmiyordur.

“Tamam, düzeneği kurduk, şirketi açtık, alışverişe başladık; keşke ne alıp verdiğimiz konusunu da baştan belirleseydik. Şimdi biri aniden sorunca cevap veremiyoruz; biriniz durumu kurtarmak içip ‘Pirinç satıyoruz’ diyecek sonra dünür ondan habersiz ‘Lokum sattık’ diyecek hele hele oğlan da çıkıp ‘Biz ticaret mi yapıyorduk yahu?’ derse iyice madara olunacak…” diye kara kara düşünüyorlardır. Fazla detay vermemelerinin nedeni büyük ihtimalle bu durumdur.

Man Adası olayı tam gaz giderken ABD’deki Zarrab davası da onunla at başı gidiyor.

Rıza, Reza, Sarraf, Zarrab olayı bizim cephemizde önce hayırsever Rıza olarak anılırken bir anda Reza’ya döndü; bunun Esat’ın Eset’e dönüşüyle bir ilgisinin olmadığına da gene bilim insanlarımız karar versin.

Önce Reza Zarrab ötmeye karar verip aradan sıyrılınca dava “Atilla Amerika’ya karşı” adını aldı, pek afili bir film adı gibi. Görünen o ki devam filmleri de gelebilir…

“Egemen Amerika’ya karşı”, “Süleyman Amerika’ya karşı”, “Çağlayan Amerika’ya karşı” “Muammer Amerika’ya karşı”, gibi örneklerle devam edebilir.

Son durumda günah keçisi seçilen müdür yardımcısı Atilla’nın hali içler acısı gerçekten, gerçekten de belki de rüşvet almayan daha doğrusu alamayan tek kişi o belki de.

Maşallah Zarrab alışkanlık gereği trafikte emniyet şeridini açan trafik müdüründen hapishanede kendine, içki, uyuşturucu ve hatun bulan gardiyanlara kadar her gördüğüne rüşvet dağıtmış; gönlü bol bir arkadaş, kimseden esirgememiş.

Zavallı müdür yardımcısı dövünüyordur şimdi “Saatten vazgeçtik hiç olmazsa bir tükenmez kalem kapaydık bari”, diye.

Çok heyecanlı bir dizi film gibi sürüyor; bakalım bir sonraki duruşmada ne olacak?

Kimin adları söylenecek? 

Kime ne rüşvet verildiği ne bir biçimde tüm detaylarıyla söylendiği halde bizimkiler hakkında en ufak bir hareket bile yok hâlâ, çay içmek için olsun savcılığa davet yok…

Zamanında “Saat aldığımı söyleyenler ispatlamazlarsa, şerefsizdir, namussuzdur, hayâsızdır” diye böğürenler şimdi arazi durumunda.

Ama iç acıtan bir detay var; arkadaş dümenlerini çevirmek için Çin ve Hindistan’ı da denemiş, orada da epey uğraşmış ama becerememiş.

Savcı soruyor, “Niye beceremedin?”

“Oradakileri satın alamadım, rüşveti kabul etmediler…”

Reza o yüzden tamamen Türkiye’ye yönelmiş… Biliyor çünkü burada parasını bastırdın mı alamayacağın şeyin olmadığını.

Sonuç olarak kıyasıya bir mücadele var; bakalım “Man Adası Reza’ya karşı” davasını kim önde bitirecek? 
 
Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları