loading
close
SON DAKİKALAR

Marks-Engels, Hayatları

Marks-Engels, Hayatları
Tarih: 24.04.2014 - 00:00
Kategori:

Ahmet Kale; Kıvılcımlı Külliyatında Marks-Engels

MARX-ENGELS, HAYATLARI

İlk olarak 1935 yılındaki Marksizm Bibliyoteği Yayınevi tarafından yayınlanmış Marx-Engels, Hayatları. Daha sonra yine Kıvılcımlı tarafından 1970 yılında ikinci baskısı yapılmış. 1978’de Çağrı yayıncılık tarafından da basılan eser, en son Sosyal İnsan Yayınları tarafından broşür boyutunda yeniden basıldı.

1970 yılında yapılan ikinci baskı için yazdığı önsözde, öncelikle o zamanki iktidarın legal neşriyat ve faaliyet için çıkardığı zorlukları uzunca anlattıktan sonra şunları diyor Kıvılcımlı:

“Kaç kitabın Sansürle, kaç kitabın Baskınla yok edildiğini biz de unuttuk. Çıkanlar arasında ‘Marx – Engels Hayatları’ adlı özetçiği Nâzım pek istemişti. Çıkmasıyla, satılmaya fazla meydan verilmeksizin yitmesi ve bitmesi bir olduydu.. ‘Namuslu Tüccar’ kitabevleri, seri yayınlarımızı ‘Camekâna koymak’ şöyle dursun, eşiğinden içeriye atlatmıyorlardı. Daha becerikli olanları kitapları bir eliyle bizden alıyor, öbür eliyle gizli polise veriyorlardı.

“O yüzden, vaktiyle gün ışığına çıkabilmiş olan kitapların çoğundan bugün birer tanecik olsun elimizde yok. ‘Marx - Engels Hayatları’ kitapçığı da o kayıplara karışanlardandı. Bakın şu işe (bu satırları tam yazarken kapı çalınıp mektubu gelmekle adını sanını hatırlatan) ‘Tunalı’ bir dost, o kitapçığı saklayabilmiş. Zahmet edip getirdi. Genç arkadaşlar ikinci baskısını tam 35 yıl sonra yapıyorlar.” (Adı Geçen Önsöz)

1935 yılında bu kitabı yayınlayan Kıvılcımlı, 1965 yılında yeniden eserlerini yayınlamaya başladığında 1966 yılında “Karl Marx’ın Özel Dünyası “ kitabını yayınlar. 1970’te Tarihsel Maddecilik Yayınları’nı yeniden açtığında da 1935 kitabı olan Marx-Engels, Hayatları eseri yeniden basılır. Yani Kıvılcımlı her hamlesinde marksizmin ustalarını hatırlayıp-hatırlatmayı ihmal etmez.

1966’da Karl Marksın Özel Dünyası’nı yayınlamış olmasına rağmen, bu kitapçığı yeniden yayınlamasının sebeplerini de şöyle açıklar aynı önsözde:

“Kitapçık, çok daha geniş bir yazının her yanı kesilerek budanmış özetidir. Kimi yerlerde sözün ansızın kısılması, kimi yerlerde birden başka konuya atlanması, o acımaksız budama ameliyatının kapanmış yara izleridir. 35 yaşına basmış bir yazı, artık bizden çıkmış bugün pek moda olan ’Bağımsızlık’ niteliğini kazanmıştır. Onun bir satırına bile dokunmaya hakkımız yoktur. Yalnız, çok gayretli bir arkadaş kimi Osmanlıca sözcükleri, yeni sözcüklerle değiştirmek zahmetini lütfetti. 35 yaşında insanların, bir ülkede ihtilâl yapıp, Devlet Başkanı oldukları çağdayız. 35 yaşındaki kitapçığın kılına dokundurtmamak hakkıdır. O hakka saygı gösterdik. Bu bakımdan ‘Marx – Engels, Hayatları’ kitapçığı, —mahkemede yemin eden tanıklar gibi,— ‘Gördüğünü hiç bir şey saklamadan, bildiğini hiç bir şey katmadan’ nasılsa öyle söyleyeceğine ‘namusu üzerine söz’ vermiş bir 1935 şahidi ve şehididir.

“Gerçi ‘Tarihsel Maddecilik Yayınları’ ayrıca: ‘Karl Marx’ın Özel Dünyası’ kitabını çıkardı. Marks için daha genişçe ayrıntı isteyenler oraya bakabilirler. Ama şimdi çıkan kitapçık, o bütün bir bilinçli, ömür boyu tek vücut, tek beyin, tek ruh olup çalışmış iki yoldaşı sayfalarda da ayırmamış olmak kadirbilirli-ğini taşıyor.” (agy)
Her iki ustayı birlikte anmak ve anlatmak konusundaki tavrını da şöyle açıklar:

“Marks ve Engels... ‘ve’si fazla: Marks-Engels!..Onlar, daima ‘bir’ adam oldular. Eğer, bir gün onların destanı yazılacak olursa, eminim ki söze şöyle başlanacaktır:
“Vaktiyle Marks-Engels adında bir insan vardı. Fakat o ne büyük, o ne çok insandı.” (Broşür, s. 13)

Bu kısacık broşürde ustaların bütün hayatı anlatılmaz elbet. Zaten Kıvılcımlı da bunu belirtir daha ilk satırlarda.
“Marks ve Engels'in bütün hayatlarını anlatmak ne mümkün. Biz bu iki büyük adamın ancak şu: ‘insanım’ diyen taraflarına kısaca işaret edeceğiz. Marks ve Engels'in hayatı, en az bir yüzyılın tarihidir. Ve bu yüzyıl, kasırgalı sosyal altüstlükler ve hârikalar devridir. Koca bir devir, burada, üç beş sayfa ile çiziştirilemez. “ (s. 13)

Bu girişlerden sonra önce Karl Marx’ın yetişmesinden başlayarak bu bütünleşmiş iki insanı tanıtmaya başlar. Yetiştiği çevreyi, aile ortamını ve geçmişini, ilk, lise ve üniversite ortamını anlatır.

“Marks, 5 Mayıs 1818'de Ren ırmağının suladığı Trev kasabasında doğar.” Diye başlamıştır tanıtmasına.
Engels ise 28 Ekim 1820’de Ren nehri kıyılarındaki Barmen şehrinde doğar. Marx’ın bağlık bahçelik yerlerde büyümesine karşılık, Engels bir sanayi çevresinde büyür. Barmen Ren bölgesinde bir sanayi şehri idi. Genç yaşında serbest düşünceli bir Alman demokratı olarak yazmaya da başladı. Yine sanayi çevrelerinde olmanın getirdiği bilinçle erken komünist oldu.

Bu iki insanın yolları 1841-42 yıllarında Berlin’de kesişir. Bu kesişme ile birlikte yepyeni bir çığır açılır önlerinde:
“Marks’la Engels'in birleşmesi ile beraber, Avrupa devrim ve işçi hareketinde yeni bir çağ açıldı. Marks'ın ve Engels'in hayatı bu çağla karışır.” (s. 31)

1845-46 yılları. Bir yandan Alman ve İngiliz sosyalistleriyle temas ederlerken, bir yandan da Belçika’da “Komünist Muharebe Komiteleri” ne katılırlar. Bu arada bazılarını birlikte yazdıkları “Serbest Değişim Üzerine Nutuklar”, “Föyerbah'a Dair Tezler”, “Kutsal Aile”ve“Alman İdeolojisi” eserleri arka arkaya yayınlanır. 1 yıl sonra Proudhon’un “Sefaletin Felsefesi”ne karşı “Felsefe’nin Sefaleti”ni yayınlarlar. Nihayet 1847’de kurulan Komünistler Ligi’ne kurucu olarak katılırlar ve 1848’de Komünist Manifesto’yu insanlığa kazandırırlar.

“1850 gericiliğinden 1857 buhranına kadar: Kaliforniya ve Avustralya altın madenleri kapitalizme yeni bir hız verir. Komünistler Ligi dağılır (1852). Teorik olarak, bir taraftan geçen devrim ve sonuçlarının bilançosu yapılır: ‘Fransa'da Sınıf Mücadelesi’(1851), ’Lui Bonapart'ın 18 Brümeri’ (1852), ‘Almanya'da Devrim ve Karşı Devrim’, ‘Kolonya Komünistlerinin Davasına dair İfşaat’ (1853) eserleri çıkar.” (s. 32)

1857’den itibaren Amerika ve Avrupa’yı saran krizden sonra; “Almanya'da ‘Genel İşçi Derneği’, İngiltere'de ‘Tradünyonlar’ şeklinde büyük ve siyasi dilekli işçi teşekkülleri kurulunca, Avrupa ölçüsünde bir işçi birliği lüzumu hasıl olur. 28 Eylül 1864 tarihinde Londra'da Leh isyanı hakkında yapı- lan ikinci uluslararası toplantıda, Marks'ın teklifi üzerine: “Enternasyonal İşçiler Cemiyeti” kurulur. Yasasını ve Açış Konuşmasını Marks yazar.” (s. 33)

1871, Paris Komünü günleri: “Enternasyonal'in son günleri. Fransız Alman harbinde Fransız ordusu, İmparatorla birlikte esir düşünce (2 Eylül 1870) Paris halkı ve işçisi, seçim yaparak, Paris'i teslim eden burjuva hükümetine karşı 28 Mart 1871'de Paris Komunasını kurdu. Fakat Fransız burjuva hükümeti, Alman ordusuyla birleşti ve 131 gün dövüşen Komuna'yı 28 Mayıs’ta ezdi. inkılâbın bozulması, işçi hareketine de tesir etti. Enternasyonal içinde anarşist Bakunin taraftarlarının dedikoduları, serserice suikastleri üzerine, Enternasyonal merkezi, 1872 Eylül Lâ Hey kongresinden sonra Engels'in teklifi ile Amerika'ya nakledilir. (1876'dan sonra fiilen yok olur). 1870'den beri Mançester'den Marks'ın yanına dönen Engels, bütün işleri ondan devralmıştı.” ( s. 34)

14 Mart 1883 günü Karl Marx kan tükürerek ölür. “Dehası, yoksullukla artık yıpranmıştır.”

Marx’ın ölümünden sonra Engels, “Bir taraftan Marks'ın on cilt tutan II. ve III. kitaplarını çıkarır. Yeniden basılanları, başka dillere tercümelerini gözden geçirir. Diğer taraftan dağılan Enternasyonal'in yerine doğan milli sosyalist partileri arasında bizzat irtibat rolü oynar. Uluslararası hareketin babalığını yapar.” (s. 35)

“1889 bir Mayıs’ında Paris'te İkinci Enternasyonal kuruldu. Engels karışmadı, nasihat veriyordu. 1893 Zürih Kongresine sade bir davetli olarak girdiği zaman gördüğü müthiş alkışlar ve saygılı kabul ile, uluslararası işçi hareketinde ne kadar tanınıp sevildiğini anlamıştı. Fakat o, 1890 Mayıs 1’indeki işçi gösterilerinden beri görmek istediğini görmüş ve ‘Marks yanımda olmalıydı’ demişti. 15 Ağustos 1895'de gözlerini ebediyen kapadı.” (s. 36)

Ahmet Kale

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları