Müziğin Başı Bağlanırsa
Çağda Erzincan yazıyor, ''Yüzyıllar boyunca belki de Tanrı’ya en çok yakınlaştığımız çağa girdik''...
Dünya büyük bir değişimin eşiğinde…
Yüzyıllar boyunca belki de Tanrı’ya en çok yakınlaştığımız çağa girdik.
Bu başka bir inanış; Teknolojinin, hızın, bilimin bile
ötesine geçen bir aydınlanma çağındayız. Beyinlerimiz eski insanların
uyuşturucuyla ancak açığa çıkarabildiği yetenekleri kolayca kullanabilir hale
geldi. Dinler ötesi bir inanış hızla yükselişe geçmekte. Artık insanlar
hepimizin tek bir yaratıcı tarafından eşit bir şekilde yaratıldığımızın daha
fazla bilincinde. Her şeyin üstünde bir de kavram var ki dünya üzerinde ışıkla
donatamayacağı hiçbir alan ve hiçbir ruh yok. Onun adı; SEVGİ…
Bitti artık din savaşlarının zamanı. Bu yüzden daha da çok şaşırıyorum bazen
olanlara. Bugün sabah gazeteleri karıştırırken Şevval Sam’la ilgili manşetlere
gözüm takıldı. Israrla “söylemedim” dediği bir cümle yüzünden hızla konserleri
iptal ediliyor.
Çağ bu kadar değişirken, aydınlanma en parlak zamanını
yaşarken, Tanrı kavramı bilinen tüm görüntülerinden sıyrılıp yüreğimizin tam ortasına
yerleşirken hala kitleler halinde bir kavramın kavgasını yapıyor olmak
şaşırtıyor beni.
Ne güzel söylemiş Yunus Emre; “Yaradılanı severim yaradandan
ötürü” diye. Oysaki koşulsuz sevmek gerekmez mi? Dinimiz dediğimiz
Müslümanlık da en çok, hoşgörüyü öğütlemiyor mu? Nedir bu hassasiyet? Baştaki örtüyü namus davasına çevirmek nedir?
Biz hepimiz seçimlerimizde hürsek sohbetler de hür olmalı. Bilinmeli ki herkes
Tanrı’yla, dünyaya gelmeden çok önce, kendi yaptığı anlaşma çerçevesinde
hayatını devam ettiriyor ve yaşam sonrasında varılacak yer de sadece onunla
bizim aramızda. Birini yargılamak, birisine dayatmada bulunmak ne bizi
cennetlik yapar ne de karşı tarafı cehennem ateşiyle yakar.
Alınganlık mı?
Neyin alınganlığı?
Biz etraf kabul etse de etmese de açığız. Yine etraf kabul
etse de etmese de kapalıyız. Biri bir söz söyledi diye başınızda ki örtüden mi
utanacaksınız? Ya da karşı tarafı Hristiyan din adamları gibi aforoz mu
edeceksiniz? Bunun tek karşılığı var cehalet. Hem de dini cehalet.
Şimdi bazılarınız da bana Tanrı dediğim için kızacak. Bunu
daha önce yaşadım. Ama Tanrı, ona “Tanrı” da desem “Allah” da desem “Kutsal Ruh”
da desem yargılamayacak. Çünkü o şekilci değildir. O ibadetin şeklini değil
içtenliğini önemser. O savaşı değil barışı onurlandırır.
Müzik, inançlar üstü bir yetenek ve birleştirici bir güçtür.
Dillerin, dinlerin, inançların, renklerin, ırkların anlamı yok olur notalar
eşliğinde. Gün gelir milyonlarca insan birbirlerini ayıran kavramları unutarak
aynı türküyü bir ağızdan ve tek nefes olarak söylerler. Çünkü müzik siyaset kavramının
üstündedir. Yürektendir. Duygulara dokunur. Bizi tek bir ruh gibi bir araya
getirebilen bu kutsal sanatı icra edenleri olsun bari rahat bırakalım. Ne de
olsa müziğin bağlanacak veya açılacak bir başı yok.
Sözlere takılıp da din yaşanmaz…
Dinimiz kavga dini değildir. Sevginin adı savaş olamaz. İnanç sadece yürekten yüreğe ve sevgiyle yaşanır. Önce birbirimizi etiketlemeden sevmeyi öğrenelim. Sonrası gelecektir.
Çağda Erzincan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları