loading
close
SON DAKİKALAR

Neredesin ey akıl?

Neredesin ey akıl?
Tarih: 08.10.2012 - 00:00
Kategori:

Emin Pazarcı yazıyor, ''Kılıçdaroğlu'nun 'hakaret' dolayısıyla ödediği tazminat listesi oldukça kabarık...''

Dün gazetelerde küçücük bir haber vardı: "Fetih 1453" filminin Lübnan'ın Başkenti Beyrut'taki gösterimi yasaklanmış.

Niye?

Çünkü, Ortodoks Hıristiyanlar ayağa kalkmışlar. Ortodoks Rum gruplar protesto gösterileri yapmışlar. Filmin, 
Hıristiyanlığı ve Rum Medeniyetini küçük düşürdüğünü iddia etmişler...

Sözün kısası, küçük bir azınlık tepki göstermiş. Buna rağmen film yasaklanmış.

Karşılığında da "özgürlüktü", "sanattı" gibi sözler sarf eden olmamış.

Ya orada bir gariplik var, ya da bizde!

Lübnan'da tepkiye yol açan "Fetih 1453" bizim yaşadıklarımız karşısında solda sıfır kalır.

Biz yıllardır bin beteri ile karşı karşıyayız. Kendi ağzımızla kendimize sövüyoruz. Halkın ezici çoğunluğunun değerlerini paspas gibi çiğniyoruz. Hakarete uğruyor, aşağılanıyor, horlanıyoruz.

Sıkıysa tepki göster...

Dört bir yandan yaylım ateşi geliyor. "gerici", "yobaz", "sanat düşmanı" gibi hakaretlerin biri bir para! Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin 49'uncusunun açılışı yapıldı. Festivalde bu yıl "mizah, muhalefet ve demokrasi" teması işleniyor.

Baktım, gerçekten de ilk gün mizah gibi mesajlar verildi. Üstelik, buram buram da muhalefet kokuyordu.

Demokrasi ise bir kenara sıkışıp kalmıştı. "Onur ödülü" alan sanatçıların büyük bölümü "Savaşa hayır" dediler.

Herhalde bu yılki temaya uygun olarak sırf "muhalefet" olsun diye!

Belli ki "savaş" diye Meclis'ten geçen tezkereyi kastediyorlar.

İyi güzel de o bir "savaş ilanı" değil ki.

Sadece bu ülkenin insanını ve topraklarını korumaya yönelik bir adım. Savunma amaçlı bir tedbir.

Onu bile eleştirdiklerine göre...

Ne olup bittiğini halen anlayabilmiş değiller. Herhalde Türkiye'yi sadece İstanbul ve çevresinden ibaret sanıyorlar.

Düşünüyorum da...

İstanbul yerine, Esad'ın toplarının düştüğü Akçakale'de ya da Suriye destekli PKK'lıların bastıkları sınır karakollarına yaşasalardı! Ya da oralarda birkaç gün değil, sadece birkaç saat geçirselerdi!

Yine aynı tutumu takınırlar mıydı acaba? Birkaç gün önce siyasette kullanılan hakaret dolu üslubun ciddi kirliliğe sebep olduğunu yazmıştım. İnternette bir araştırma yaptım, gördüm ki bir de bunun geri dönüşü var.

Siyasilerin "hakaret" dolayısıyla ödedikleri tazminatlar hiç de az değil. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ diyor ki:

- Mahkemeler, Kılıçdaroğlu'nu hakaret ve iftiradan dolayı epeyce bir tazminata mahkûm etti. Buna rağmen, hakaret, sövme ve iftiradan maalesef geri durmuyor.

Gerçekten de Kılıçdaroğlu'nun ödediği tazminat listesi oldukça kabarık. Bir de bunlara Başbakan'ın son açtığı 100 bin liralık rekor tazminat davası eklendi.

Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde "Bunları kendi cebinden ödediğini" söyledi:

- Parti kasasından değil.

Yani, "Söylerim, bedeli neyse de veririm" tavrını takındı.

Ancak, CHP'den son sızan bilgiler biraz farklı. Şimdilerde bu tazminatların parti kasasından ödenmesi yönünde bazı eğilimlerin ortaya çıktığı iddiaları var.

Olur mu, bilemem! Ama olursa işte o zaman kızılca kıyamet kopar. iPhone 5, Türkiye'de internet üzerinden satışa başlamış. Fiyatı da 3.299 Türk Lirası.

Oysa, aynı cihaz bizim paramızla ABD'de 1.116, Avrupa'da ise 1.746 liraya satılıyor.

Buna rağmen, millet sıraya girmiş durumda.

Gelen bilgiler doğruysa, insanlar birbirini eziyor.

Ortaya çıkan tablo, "Ey akıl neredesin?" dedirtecek cinsten! Ankara Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan üretici bir kişiliye sahip ve bugüne kadar pek çok kitap yazdı. Son romanı "Kısık Vadisi" de şu günlerde raflarda. Tamamen yaşanmış olaylara dayanan "Kısık Vadisi", okuyucuları Türkiye'nin 40-45 yıl öncesinde götürüyor.

En önemlisi ise... Bugün yaşanan tartışmalara da ışık tutuyor.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları