loading
close
SON DAKİKALAR

Osmanlı’nın anasının arazisine göz diktiler!

Osmanlı’nın anasının arazisine göz diktiler!
Tarih: 23.10.2014 - 00:00
Kategori:

Mustafa Mutlu; Peki, önceki günkü kıyamet neden koptu? Çünkü korunun yanında bulunan araziye inşaat izni verildi!

Hani bunlar her fırsatta Osmanlı’ya özenirmiş gibi yapıyorlar ya...

Palavra!

Bunların özendikleri Osmanlı’nın kültürü, edebiyatı, sanatı, bilimi, yaşama biçimi falan değil...

Hem bunlara neden özensinler ki?

Osmanlı’nın İslam yorumuna ve yaşamına da karşı bunlar!

Osmanlı’yı savunur gibi yapıyorlar ama Arap ekolünden geliyorlar...

Eğer bunlar Osmanlı’ya gerçekten saygı duysalardı; onlardan kalan ve Cumhuriyet yöneticilerinin bugüne kadar gözbebekleri gibi baktıkarı iki üç bağ-bahçe ile birkaç koruyu yağmalamaya kalkışırlar mıydı?

***

Önceki gün Koşuyolu’nda kıyamet koptu...

Validebağ Korusu ya da diğer adıyla Adile Sultan Korusu, 10 hektarlık büyükçe bir koru...

Çamlıca da artık beton yığınına döndüğü için, Anadolu yakasının “akciğeri”, uzunca zamandır bu koru...

***

Yaklaşık 220 yıl önce Sultan III. Selim, annesi Mihrişah Valide Sultan (ölümü 1805) için Çamlıca eteklerinde yer alan arazide bir bağ köşkü inşa ettirmiş...

Mülkiyet, Sultan Abdülmecid’e geçince; yapı onun annesi Bezmialem Valide Sultan’a (ölümü 1853) hediye edilmiş...

Bezmialem Valide Sultan da yurt içinden ve yurt dışından getirttiği bitki türleriyle araziyi modern bir botanik bahçesine çevirmiş...

Bu arazi ilerleyen yıllarda Osmanlı’nın sayılı zengin ailelerinden Altunizade ailesine geçmiş...

Dolmabahçe Sarayı’nın yapımı sırasında devlete borç verecek kadar zengin olan Altunizade İsmail Zühtü Paşa, 1860 yılında burada muhteşem bir köşk inşa ettirmiş ama bir süre sonra bu köşkü Sultan Abdülaziz’e armağan etmek zorunda kalmış...

Artık karşılıında ne aldığını varın siz bulun!

Sultan Abdülaziz de 1853 yılında, kızkardeşlerinden Adile Sultan için saray mimarlarından Nigoğos Balyan’a koru içinde bir konut yaptırmış.... Günümüzde Adile Sultan Kasrı olarak anılan bu yapı, öğretmenevi olarak kullanılıyor...

Korudaki ağaçların birçoğu Valide Sultan’ın yaklaşık 170 yıl önce diktirdiği ağaçlar... Atlas sediri, Himalaya sediri, kızılçam, fıstık çamı, sahil çamı ve defne...

***

Peki, önceki günkü kıyamet neden koptu?

Çünkü korunun yanında bulunan araziye inşaat izni verildi!

Bu inşaata karşı çıkan “Osmanlı karşıtı cumhuriyet çocukları”, Osmanlı’dan kalan bu tarihi koruyu korumak için, sözüm ona Osmanlıcı iktidarın polisine direnmek ve biber gazı yemek zorunda kaldı...

Biliyorum; uzun ve karışık bir cümle oldu ama biraz uğraşıp çözeceksiniz artık!

Çünkü gerçek böyle:

Sözde Osmanlıcılar, Osmanlı’nın mirasını arazi rantı uğruna peşkeş çekiyor...

Osmanlı’dan kalan bu mirası savunmak ise Osmanlı karşıtlarına düşüyor!

***

Bunlar böyle:

Yalancıktan futbol takımına “Osmanlıspor” adını koyarlar ama... Osmanlı’nın anasının kendi elleriyle diktirdiği ağaçları kesip, yerine rezidans kondururlar!

Çünkü bunların nineleri de dedeleri de anaları da babaları da ataları da...

Dinleri de dilleri ulusları da ırkları da...

Paradır!

***

Peki; nesine özeniyor bunlar Osmanlı’nın?

Basit:

Padişahlığına... Tek adamlık sistemine... Sultanın tartışılmaz otoritesine...

Gerisi palavra!

HUBER-4

Cumartesi gününden bu yana bu sütunlarda Abdullah Gül’ün Huber Köşkü’nü neden boşaltmadığını sorup duruyorum.

Yanıt gelinceye kadar da soracağım.

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir...

Cumhurbaşkanı da olsanız; devletin malını babanızın malıymış gibi kullanamazsınız!

Görevden ayrılalı iki aya yakın bir zaman geçtiği halde Tarabya’daki Huber Köşkü’nü boşaltmayan ve ailesiyle birlikte burada ikamet eden Abdullah Gül’e soruyorum:

Bakımı ve personel maaşlarıyla birlikte aylık gideri milyonlarca lirayı bulan bu Köşk’te hangi hakla oturmaya devam ediyorsunuz?

GÜNÜN SORUSU

AKP’nin kurmayları bazı gazetelerde çıkan, genel seçimlerin nisan ya da mayıs ayına alınacağına dair haberleri yalanlamışlar... Sorum bu haberleri üretenlere:

Adamlar enayi mi? Oyları düşerken neden erken seçime gitsinler?

BÜYÜKELÇİYİ KİM YANILTTI?

ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi önceki gün Anıtkabir’i ziyaret etmiş ve Anıtkabir özel defterine şunları yazmış:

“Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası, bu yüce ülkenin her köşesinde, toplumunun gücünde, ekonomisinin dinamik yapısında, gururlu ve bağımsız halkının kalbinde kendini göstermektedir.”

***

Oysa hepimiz biliyoruz ki gerçek artık böyle değil:

Uzunca bir süredir bu ülkenin hiçbir köşesinde, Atatürk’ün mirası kendini göstermiyor!

Tam tersine her köşesinde onun büstleriyle top oynanıyor, heykelleri kırılıyor, göndere çektirdiği Türk Bayrağı yakılıyor!

Kısacası ya yeni Büyükelçi bizimle mavra yapıyor ya da birileri onu fena halde yanıltmış!

GÜNÜN İSYANI

İsyanım edebiyata, sinemaya, tiyatroya son olarak da klasik müziğe sansür yağdıran sözde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na:

Bir sansür de kendinize koysanız da şu ayıp artık bitse; nasıl olur?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları