loading
close
SON DAKİKALAR

Savaşları bitirecek gelişme, iktidara ne zaman gelir

Savaşları bitirecek gelişme, iktidara ne zaman gelir
Tarih: 09.01.2017 - 00:00
Kategori:

Sanayi Toplumu ekonomileri henüz siyasette çok etkenler. Çünkü her zaman bugünü yöneten eski toplumun müktesebatı oluyor. Toplumun kılcal damarlarında yaşıyorlar ve yönetiyorlar. Din gibi bir müktesebata da dayanarak. Bizi geçmiş yönetiyor.

Eski dünyanın şirketleri yerini Bilgi Toplumu şirketlerine bırakıyor. Ama siyaset 400 yıllık geçmişin elinde..
“Üçüncü dünya savaşı” seri yazılarında, 300 yıllık Sanayi Toplumu ve öncesinin “bilgi, politika, alışkanlıklar, emperyalist sömürü biçimleri, silahlanma, kültür, gelenekler ve dini kültürler”den oluşan bir “birikim”in, ulus devletleri ve çağımızı yönettiğini belirtmiştim. Bugünkü “yönetim-egemenlik müktesebatı”nın arka planında en az 300 yıllık birikim var.
Bugünkü siyasi kültürün ve partilerin hemen hepsi de bu müktesebatın ürünü. Yönetim ve var oluş biçimlerine kadar.
Dünya bunu aşacak mı, aşamayacak mı, işte bütün sorun bu!
Yeni ve farklı bir toplum, ekonomik ve yönetim boyutuna geçmek zorunda dünya.
Ekonominin biçimi bunu belirleyecek varsayımından hareket edeceğiz. Çünkü toplumların ve tüm yönetim biçimlerinin esas altyapısını ekonomik faaliyetler oluşturuyor.

10 yılda büyük değişim 

Bugün dünya ekonomisinde şirketlerin uğraş alanlarında son 10 yılda bile büyük değişimler gerçekleşti.
Şimdi aşağıdaki listeye bakın. Orada 2006 ve 2016 yıllarında, halka açık şirketler arasında piyasada değeri en yüksek 6 şirketin sıralamasını görüyorsunuz.

2006’daki sırada teknoloji şirketi olarak sadece Microsoft’u görüyoruz. Diğerleri: 3 tane petro-enerji şirketi, bir tane finans (Citigroup) ve bir tane de çoklu üretim yapısına sahip G. Electric. Belirteyim: Bu şirketlerin hepsi dijital teknoloji çağından önce, yani Sanayi Toplumu ve ekonomisinin (Microsoft dışında) devleri. Microsoft ise 2001’den itibaren tek tekno şirket olarak listede yerini almıştı.
2016’ya gelince, 5 tane teknoloji çağının şirketi listeyi istila etmiş durumda. Sadece Exxon Mobil yerini koruyabilmiş, o da 5. sırada. Aralarına finans bile girememiş.

Çok ciddi radikal dönüşüm var 

2016’ya damgasını vuran şirketlerin hiçbirinin “sanayi toplumu ve ekonomisi” ile ilişkisi yok.
Tarihsel - “ailesel” bir geçmişi yok, hiçbir sanayi toplumu çağı şirketi ile hiçbir göbek bağı bulunmuyor.
Yaratıcıları, dijital-elektronik çağının gençleri. 1980 sonrası nesiller. Dijitalleşme ve bilgisayarlaşma başlayınca ortaya çıktılar.
Servetlerini, şirketlerini tamamen bu ortamda yarattılar.
Bu yeni dönem, Bilgi Toplumu/ Ekonomisi dönemi.
Var olan eski sanayiyi de dönüştüren, dijitalleştiren, “yeniden elektronik olarak giydiren” bir ağ ortamında iletişimini geliştiren Bilgi Toplumu Ekonomisi/ şirketleri.. Sanayi 4.0 budur. Ve sahibi Bilgi Toplumu şirketleri – ekonomisidir.
Sanayi toplumu siyaseten -tabii ki ekonomik olarak küçülerek- yaşarken ve dünyayı yönetirken, Bilgi Toplumu ekonomisi tabandan hızla dünyayı ele geçiriyor ve siyaseti de etkilemeye başlıyor.
Bu bir yeni durum.

Savaşa ihtiyaçları yok 

Bilgi ekonomisinin savaşa ihtiyacı yok. Dünya Savaşı’na (3. mesela) tabii ki hiç yok.
Yerel savaşlara da.. Suriye savaşına, Irak savaşına hiç mi hiç yok.
Tersine bu savaşlar, kendilerinin ekonomik olarak da bu ülkelerde yayılmalarına engel. Pazar daralması yaratıyorlar.
Savaşların destekçileri eski dünyanın savaş-petrol, enerji şirketleri. Bunların destekçileri de Neo-conlar (Yeni Muhafazakârlar).

Dünyanın açmazı burada 

Sanayi Toplumu ekonomileri henüz siyasette çok etkenler. Çünkü her zaman bugünü yöneten eski toplumun müktesebatı oluyor. Toplumun kılcal damarlarında yaşıyorlar ve yönetiyorlar. Din gibi bir müktesebata da dayanarak. Bizi geçmiş yönetiyor.
Yeni Bilgi Ekonomisi ve Toplumu yeni büyüyor. İktidardan uzak henüz.
Ayrıca, ileri sürülenlerin aksine, bilgi toplumu yeni bir sınıf da yaratıyor (proletarya değil).
Bu konuyu yer yer sürdüreceğim.
2009’da Türkiye Bilimler Akademisi yayınları arasında çıkan “Bilgi Toplumu Sınıfı Dünya ve İktidar Sorunu” 140 sayfalık kitapçığımda bu konuyu tartışmaya açmıştım. Şimdi yeni verilerle sürdürülmesi gerekiyor.


Orhan Bursalı - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları