loading
close
SON DAKİKALAR

Suat Şükrü Kundakçı'nın Ardından

Suat Şükrü Kundakçı'nın Ardından
Tarih: 18.08.2015 - 00:00
Kategori:

Kıvılcımlı'nın yoldaşı, sosyalist sendikacı Suat Şükrü Kundakçı'yı kaybettik.

SUAT ŞÜKRÜ KUNDAKÇI’NIN ARDINDAN

Sosyalist sendikacı, Kıvılcımlı’nın omuzbaşı yoldaşı Suat Şükrü Kundakçı’yı kaybettik. 24 Aralık 1932’de Bergama’da başlayan yaşamı, 15 Ağustos 2015 gecesi saat 23.45 civarında sona erdi. 2005 yılından beri 10 yıldır görüşürdük kendisiyle. Özellikle 2011 sonrası çok sık görüşür olduk. Rahatsızlığının arttığı son 1,5 yılda gerek tedavisi için gerekse maddi manevi beslenmesi için hep yanında oldum. Kaybettiğimiz son dakikalarında da başucundaydım. Sağlık ekiplerinin kalp masajına eşlik ettim, yapacak bir şey kalmadığında da çenesini bağlayan ben oldum. 10 yılı aşkın ağabey-kardeşten de öte, baba-oğul gibi süren ilişkimizi doğal ölüm sonlandırmış oldu. 

Sıcağı sıcağına duygularımı paylaşayım istiyorum.

TÜSTAV yayınları Sarı Defter dizisinden çıkan kitabı “Bir Ömür Bir Sohbet”te ayrıntılarıyla anlatır yaşamını. Babasının vefatı üzerine İstanbul’a taşınmalarını, Saint Joseph’te yatılı başlayan öğrenim hayatının daha sonra Saint Benoit ve Haydarpaşa Lisesi’nde sürdüğünü, gençlik arkadaşlarıyla giriştiği Çoruh Nehrinden Rusya’ya kaçma girişimlerini anlatır.

Daha sonraları da sık sık hayatımdaki en önemli raslantı dediği şey olur. Bir gün liseden arkadaşları ile gazete bayiinin sergisinde Vatandaş isimli bir gazete görürler. Kıvılcımlı önderliğinde işçilerce kurulan Vatan Partisi’nin yayın organıdır Vatandaş. Gazetedeki Anti-Amerikan başlıklar dikkatlerini çeker (özellikle de “Uzakdoğu’da İflas Eden Amerikan Politikası” başlıklı yazı) ve o gazetenin merkezi ile ilişki kurmayı kararlaştırırlar. İlk olarak 4 genç arkadaşı ile birlikte 1955 19 Mayıs günü Yerebatan caddesindeki Vatan Partisi merkezini ziyaret eder ve Dr. Hikmet Kıvılcımlı ile tanışırlar. Kıvılcımlı ile ilgili ilk intibaını şöyle anlatır: 

‘Vatandaş gazetesini okuduk, adresinin oradan öğrendik ve bugün ancak mümkün oldu sizi ziyaret etmek. Partinizi tanımak istiyoruz, bizim sosyalizme sempatimiz var, okulda bir arkadaş grubuyuz’ dedik. Çok memnun oldu, ayağa kalktı, iki metre kadar boyu vardı. Yer gösterdi bize, oturduk. Bize Vatan Partisi’ni anlatmaya başladı. Üç dört saat bize parti programını anlattı. Gerekçesini, neden kurulduğunu vb. O anlatırken bizim gözlerimiz ise çakmak çakmaktı.” (*)

Daha sonraki bir ziyaretleri 8 Eylül gününe rastlar. Demokrat Parti’nin kışkırtmasıyla patlayan 6-7 Eylül 1955 olaylarının ertesi gününe yani. Vapurda bir tesadüf sonucu Kerim Korcan ile tanışırlar. Korcan Vatan Partisi yönetimindedir. Birlikte giderler Vatan Partisi’ne. Ölünceye dek de Kerim Korcan’la dostlukları sürer.
Kıvılcımlı ile tanışmak siyasi hayatının en önemli dönüm noktası olmuştur. 1955 19 Mayıs günü başlayan tanışıklık yoldaşlığa dönüşmüş. Vatan Partisi Gençlik sorumluluğu ile başlayan siyasi birliktelik 1969-70 yıllarındaki kısa bir kesinti hariç (Sendikal görevleri nedeniyle Ankara’da olduğu için) hep sıkı biçimde sürmüş. Burada bir parantez açalım: Bazı yazılarda yanlış olarak Suat Şükrü Kundakçı’nın 1954 Vatan Partisi Kurucusu olduğu yazılır. Oysa kuruluştan 7 ay sonra ilk defa uğradığı partide gençlik çalışması yapmıştır. Bütün bu bilgiler “
Bir Ömür Bir Sohbet” isimli anı kitabında yazıyor üstelik.

Vatan Partisi’nde gençlik sorumlusu olarak başlayan siyasi yaşamı ölümüne dek hep Kıvılcımlı çizgisinde kaldı. Siyasi olarak çizgisini takip etmekle kalmayıp, günlük hayatta da tüm zamanını Kıvılcımlı ile geçirerek adeta onun bir parçası olmuş. Kıvılcımlı sermaye baskısına karşı direnirken iyice yalnızlaştırıldığı dönemlerde bazen onun yanında kalan tek kişi olmuş Suat ağabey. “Dönemin anlı şanlı sosyalistleri bile Kıvılcımlı’yı görünce kaldırım değiştirirlerdi” diye anlatırdı o günleri.

Vatan Partisi çalışmaları, özellikle de 1957 seçim kampanyasında parti militanı olarak her yere koşar Suat ağabey. 1957 sonunda Parti’ye açılan kapatma davası sonucu yöneticilerden sonra 30 Aralık 1957 gecesi o da tutuklanır. 8 ay süren Harbiye Tutukevi hücrelerinden sonra topluca Sultanahmet Cezaevi’ne getirilirler. Orada daha önce tutuklanıp hüküm giymiş olan TKP sanıkları [aralarında Mihri Belli ve Abdülkadir Pirhasan (Vedat Türkali) de vardır] ile birlikte 2,5 yıl kalırlar toplam olarak. Parti ağır ceza mahkemesinde beraat eder.

Sonraki yıllarda da Kıvılcımlı’nın yanından ayrılmaz Suat ağabey. 1960 ihtilali sonrası MBK’nı birlikte ziyaret girişimleri olur. Kıvılcımlı’nın 1956 yılında hazırlayıp İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesine sunduğu “Anayasa Teklifi” Suat Şükrü imzasıyla kitapçık olarak basılır ve o MBK üyelerine bizzat Suat ağabey tarafından dağıtılır.
Kıvılcımlı’nın bütün siyasi ve sendikal çalışmalarında vardır. TİP ilçelerine birlikte giderler, sendika kongrelerini birlikte ziyaret ederler. O günleri de aynı ropörtajda anlatıyor:

O’nunla birlikte uzun süre mücadele eden üç kişi oldu. Fatma Nudiye Yalçın, Kerim Korcan ve ben Suat Şükrü Kundakçı. 1955 yılında O’nu tanıdığımda 20 yaşında bir gençtim. Öldüğü güne kadar da hiç kopmadım. Günde 8-10 saat birlikte yol yürüdük. Doktor’un anlattıklarından ve kitaplarından edindiğim derslerle proletarya çizgisinin öğrencisi ve eylemcisi olmaya çalıştım. 10 yıl süren bir sendikal mücadele (Yapı İşçileri Sendikası) yürüttüm.”

Kıvılcımlı 1965 yılında Tarihsel Maddecilik Yayınları ile yeniden kitaplarını yayınlamaya başladığında yine yanındadır Suat Şükrü Kundakçı. I. Ve II. Kuvayımilliyeciliğimiz, Türkiye’de Kapitalizmin Gelişimi, Tarih Devrim Sosyalizm, İlkel Sosyalizmden Kapitalizme İlk Geçiş: İngiltere ve Karl Marks’ın Özel Dünyası kitapları yayınlanırken Suat Şükrü Kundakçı maddi manevi destek olur. 1967 yılında Sosyalist Gazetesi ilk defa yayınlanırken sorumlu yazı işleri müdürü Suat ağabeydir.

Aynı yıl Yapı İşkolunda sendika organizatörü olarak çalışmaya başlar. İsmet Demir’le tanışıp onu da işe aldırır.(İsmet Demir'in Suat abiyi sendikaya aldığı ve onun altında çalıştığı iddiası saçmadır.) Birlikte ve Kıvılcımlı’nın onayı ile Yapı İşçileri Sendikası (YİS) kurulur. YİS başkanı iken Ocak 1967’de bir kısım sendikacı ile DİSK’i kurmak üzere anlaşır ve bir protokol imzalarlar. 1 ay sonra DİSK kurulur ama YİS dışlanarak. Bir süre çalıştıktan YİS’te de sonra yollar ayrılır. İsmet Demir YİS’i yürütürken, Suat ağabey Ankara merkezli Yapı-Yol İş sendikasında yönetici olur. Yönetici iken İstanbul’da patlak veren 15-16 Haziran büyük işçi direnişini Ankara’ya yaymaya çalışır. Devgenç’le iyi ilişkilerdedir, gençleri işçi mücadelesine katmaya çalışır. 12 Mart darbesinden sonra bir süre kaçak gezer. Yakalanıp Mamak Askeri Cezaevi’nde yatar. 1974 affıyla çıkınca tekrar İstanbul’a yerleşir. Evlenmiştir. Geçim için çeşitli girişimleri olur. Ancak 70’li yıllarda dağınık gruplar halinde sürdürülen mücadelede hiçbir gruba katılmaz.

2003 yılında Alaattin Orhan arkadaşımızın anma toplantısında karşılaşmıştık onunla. O zamandan sonra hep görüştük, yukarda da değindiğim gibi görüşme sıklığımız hep arttı.

2006 yazında kurucularından olduğum Sosyal İnsan Yayınları’nı destekledi. Başlangıçta az da olsa maddi katkı koydu ama yoğun ilgisini hiç eksik etmedi. Sağlıklı olduğu yıllarda hergün Beyoğlu’na gelir, önce TÜSTAV’a uğrar, günlük sohbetlerini yapar, sonra bizim yayınevine gelir, çoğunlukla da akşam yemeğini benim evde yerdik. 2011 yazında ben o yayınevinden püskürtüldüğümde Suat ağabey yine yanımda oldu. Maddi manevi ilgisini arttırdı. Evinde ve yazlığında kalmam için ısrar etti hep.

2013 yılında ciddi bir nefes spazmı geçirdi. Epey bir süre hastanelerde kaldı. Ondan sonra da sağlığından çok morali kötüye gitti. Son 2 yıla yakın zamanı dışarıya pek çıkmadan, çoğunlukla evde geçti. Yazlığa bile gitmeye cesareti kalmamıştı. Bu süre içinde yanında benden başka sevgili Tevfik Hasançebi vardı. Hatta en büyük yükü o çekti denebilir. Bir de Dr. M. Ali Kutlu’nun gayretleri inkar edilemez elbette.

Ağustos ayında kızımla birlikte 1 hafta için İstanbul dışına çıkmıştım. 2 defa telefonla aradı beni, görmek istediğini söyledi. Dönüşte uğrayacağımı söylemiştim. Nitekim ben onu gördüm ama ne yazık ki o beni göremedi. Döndüğümün ertesi gece saat 23 civarı, evdeki bakıcı kadın kızlarını, Tevfik’i ve beni arayarak ağırlaştığını haber verdi. En yakın olduğumdan ambulansın ardından eve ilk ulaşan ben oldum. Sağlık ekipleri 45 dakika aralıksız kalp masajı uyguladılar ama hiçbir sonuç alamadılar. 15 Ağustos saat 23.45’te masajı kestiler. Görevlilerle çenesini bağladım. O sert görünüşlü, renkli gözleriyle kartal gibi bakan azametli Suat ağabey, ufalmış, zayıf, bir çocuk gibi masum yatıyordu. Ayak parmaklarını ve dizlerini de bağladık o arada kızları geldiler. Geç saatte Kozlu mezarlığı gasilhanesine taşıdık naaşını.

Çocukları ertesi gün için cenaze programı yaptılar. Ben geç saatte ulaşılabilecek herkese ulaşmaya çalıştım. Kimini telefonla aradım, kimine mesaj yazdım, kimini facebook hesabına, kiminin whatsapp hesabına yazdım. Sabah olduğunda haberi ulaştırmayı düşündüğüm her yere yazmıştım. Siyasi partilere, gruplara, sendika, dernek, vakıf ve birçok kişiye. Bakıyorum şimdi 25 kadar kuruma, bir o kadar da kişiye ulaştırmışım haberi. Ancak ne yazık ki cenazeye katılım çok az oldu bu çevrelerden.

Cenazede Kıvıvlcımlı izleyicisi olarak tanınan gruplardan sadece biri gelmişti. Onlar da hem siyaseten, hem de kişisel olarak Suat Şükrü Kundakçı’ya en uzak düşenlerdi. Diğer “doktorcu” gruplardan hiç kimse yoktu. Sağlığında yazlığından yararlanan, sofrasından yararlanan bazı gruplar ve birçok kişi yoktu maalesef.

Kıvılcımlı Enstitüsü olarak bizim dışımızda kurum olarak DİSK temsilcisi ve TÜSTAV’dan bir grup katılmıştı. Kişi olarak seven, arası olmayan ayrımı olmadan katılanlar oldu.

İşçi sınıfının kararlı bir elemanı, sosyalist sendikacı, benim için en önemlisi de Kıvılcımlı ile mücadele yoldaşlığını hiç bırakmamış, onunla aynı hapishaneleri paylaşmış bu yiğit insan ilgisizlik çemberi içinde eriyerek göçtü mücadele dünyasından.

Suat ağabeyden bize kararlılık ve hem ustalara, hem de ilkelere sadakat kaldı. Tok sesiyle söylettiğimiz İtalyan İşçi Marşı “Avanti Popolo” bir de.

Bir de görüntüler var ondan kalan. 2006 yılında Mezopotamya Kültür Merkezi Sinema Ekibi, hocaları Ahmet Soner’in öncülüğünde çok uzun bir çekim yapmışlardı benim evimde. O saatler süren kayıtlar, 68’in 40. Yılı için yapılan ropörtaj, TRT2’de yayınlanan, Kıvılcımlı’nın konu edildiği “Portreler Galerisi”ndeki görüntüleri. Bunlarla bir Suat Şükrü Belgeseli oluşturulabilir. Sevenlerinin bu belgesele maddi manevi katkıları olmalı elbette. Kıvılcımlı Enstitüsü böyle bir çabayı koordine etmeye başladı bile, herkes katkı yapmalı.

Cenaze öncesinde ve sırasında yaptığımız temaslar sonucu DİSK; Kıvılcımlı Enstitüsü ve TÜSTAV ortaklaşa bir anma toplantısı yapmayı ön karar olarak belirledik. Ailesinin de çok memnun olduğu bu girişimi Eylül ayı ortasında gerçekleştireceğiz. Cenazesine ilgi göstermeyen kişi ve grupları gerek anma toplantısında, gerekse belgesel yapımında yanımızda görmek isteriz.

Bitirirken onun Vatan Partisi ve Kıvılcımlı ile ilgili kısa bir değerlendirmesini aktaralım: 

“Er meydanına çıkıp mücadele edecek adamın bir saat sonra ne yapacağını yazmıştır, madde madde saymıştır Vatan Partisi programı. Türkiye gerçeğine göre hazırlanmış bir parti programıdır. Köylünün durumunu, işçi sınıfının, sanayicinin, ticaret erbabının yerini anlatır. Vurguncu ticaret yerine şuurlu ticareti anlatır. Bir planlamayla yapılabilecek bir ticaret düzenidir şuurlu ticaret denilen şey. Bunun için de iktidar olmak gerekir.

"Özgün bilim çalışması yapan tek kişidir Kıvılcımlı. Bu çok önemlidir, taklit yoktur Doktor’da. Verilerden hareketle sentez yapar. Veriler dediğimiz nedir? Türkiye’de her makalesinde her broşüründe, dergi ve gazete yazılarında, kitaplarında verilerden hareket ederek bilim yapan bir insandır. Çalışmalarında ayrıca Resmi Gazete yazıları, İTO yayınları, Humanite gazetesi ve Lemonde dergisinden de faydalanırdı. Her çalışması bir sentezdir. Diyalektik illiyet bağlarını taşıyan, maddeci perspektifle olaylara yaklaşan, onlar arasında ilişki ve çelişkileri süreç ve olaya göre aynen olduğu gibi kaleme alıp sentez yapan, bu sentezi bilimleştiren adamdır Kıvılcımlı. Türkiye’de 27 Mayıs’a kadar Marksizm üzerinde kalem oynatan tek adamdır diyebiliriz, çünkü onun dışında Marksizm üzerinde özgün bir çalışma yapan kimse yoktur. Diğer yapılanlar tercümedir.


Suat Şükrü Kundakçı’nın anısı onurumuzdur.

(*) Bütün alıntılar gazeteci Şenol Çarık’ın yaptığı röportajdan alındı. 
 
Ahmet Kale

ÜYE YORUMLARI

Bülent Şişman

Sayın Ahmet Kale. Hikmet Kıvılcımlı hakkında bugünkü Gazete Duvar da doğum yeri Priştine yazılmış oysa 1960 ve 1970 kitaplarında bizzat kendi İştip doğumluyum diye yazar. Düzeltmek mümkün mü ?
Nereden kim kitaplarına pek dikkat etmeden Vikipedia ya Priştine diye girmiş öyle devam ediyor.
Saygılarımla
Bülent..

04.07.2021, 20:52
Yorum Yap

Facebook Yorumları