loading
close
SON DAKİKALAR

Temelli: Seçimlere kendi adayımızla gireceğiz

Temelli: Seçimlere kendi adayımızla gireceğiz
Tarih: 24.04.2018 - 15:10
Kategori: Siyaset

HDP Eş Genel Başkanı Temelli, "Seçimlere kendi adayımızla gireceğiz. Emek ve demokrasi güçlerinin sesi olacağız. Türkiye’nin adayı ile gireceğiz. Türkiye partisi olduğumuz için Türkiye adayı ile gireceğiz" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Temelli, şu ifadeleri kullandı:

"Biraz önce AKP Genel Başkanı dedi ki “bu döviz baskısından, lobisinden kurtulacağız. Şimdi altına geçeceğiz”. Altını oğluna takılan çeyrek altın sanıyor, o altınlar da dövizle alınıyor. Senin paranla sakız alamazsın İngiltere’de. Ne yapacaksın, altını neyle alacaksın? Bu durumla karşı karşıyayız. Bir akıl yitimi ile karşı karşıyayız.

'1 Mayıs 77 aydınlatılmadıkça Taksim sevdamız bitmeyecek'

1 Mayıs’ta, 1 hafta sonra alanlarda olacağız. 24 Nisan - 1 Mayıs Haftası’nı, emeğin sorunlarını konuşarak değerlendirmek istiyoruz. Sözlerime 1 Mayıs 1977’de hayatını yitirenleri anarak başlamak istiyorum. 1 Mayıs 1977 hala aydınlatılmadı. Ve bu aydınlatılmadığı sürece Taksim sevdamız bitmeyecek. Başka alanlarda buluşacağız ama Taksim’in hesabını sormaya devam edeceğiz.

'İktidarı sürdürebilmek için tek seçenek OHAL’i sürdürmek'

Türkiye işçi sınıfı tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Böylesi bir dönem 12 Eylül’den bu yana yaşanmadı. OHAL rejimi 21 aydır sürüyor. 3 ay daha uzatıldı. Geçenlerde AKP Genel Başkanı işverenlere “daha ne istiyorsunuz sizin için OHAL’i uzatıyoruz” dedi. “İşçilerin grev yapmalarına engel oluyoruz” diyor. “Nankörlük yapmayın” diyor. OHAL’in en büyük mağdurları işçiler ve emekçilerdir. Kuralsız çalışmanın en ciddi boyutlara ulaştığı dönemi yaşadı işçiler. Bu kuralsız çalışma düşük ücreti, iş cinayetlerini beraberinde getiriyor.

Yönetemiyorlar ve iktidarı sürdürebilmek için tek seçenek OHAL’i sürdürmek, emekçileri baskı altına almak, köleci bir çalışma hayatı gerçekleştirmek, savaş politikalarını devam ettirmek. Bu savaş politikaları, bu ekonomi politikaları Türkiye’yi büyük çöküşe sürüklemiştir. Tüm bunlara dur demek için 1 Mayıs’ta buluşacağız. Mücadelemizi örgütleyeceğiz. Bu iktidardan hep birlikte kurtulacağız.

'Kürtseniz, devrimciyseniz, solcuysanız kadroya geçme hakkınız yok'

Kuralsızlaştırma taşeronun yaygınlaşması anlamına geliyor. O denli ileri gidilmiş ki yeni tüm iş sözleşmelerinin referansı taşeronlardır. Taşeronu ortadan kaldırıyoruz diyerek gündeme getirdikleri düzenleme boş bir vaat. Hatta bu uygulama yeni ayrımcılıklara yol açtı. Eğer Kürtseniz, devrimciyseniz, solcuysanız kadroya geçme hakkınız yok.

'İktidar içine girdiği sıkıntıyı aşmak için her şeyi satma peşinde'

AKP iktidarları döneminde ortaya çıkan bir başka sorun da özelleştirmelerdir. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle karşı karşıyayız. Özelleştirme önlenemezse sadece şeker üreticileri kaybetmeyecek, tüm Türkiye kaybedecek. Toplum sağlığını da kaybedecek. Ama bunu dinleyen yok. İktidar içine girdiği sıkıntıyı aşmak için her şeyi satma peşinde. Öyle telaş içindeler ki bir an önce seçim kararı almaları da bundandır.

'12 Eylül’de 1402 vardı, şimdi taksit taksit ihraç ediyorlar'

Bugün Meclis’e girmesi engellenen BES Başkanı başta olmak üzere bu dönem KHK’lerle işinden ve emeğinden olanları konuşmak lazım. Ben de KHK ile ihraç edildim. Benim kodum 696 sayılı KHK. 12 Eylül’de 1402 vardı, şimdi taksit taksit ihraç ediyorlar. BES’te birçok emekçi arkadaşımız işinden edildi. Sadece BES’te değil kamu çalışmalarında çok yaygın bir uygulama. 15 Temmuz darbe kalkışması bahane edilerek tüm muhalif kesimler ihraç edildi. İhraç edilmeyenler de işten ayrılmaya zorlanıyor. Özellikle BES dosyasına baktığınızda göreceksiniz. Cumhuriyet savcılarının suç duyuruları kovuşturmaya gerek olmadığı gerekçesiyle iade edilmesine rağmen arkadaşlarımız işine dönemiyor. Çünkü temel mesele yandaşlara yeni istihdam alanları yaratmak.

'İhraçlarla boşaltılan kadroya yandaşlar yerleştiriliyor'

100 binden fazla boşalan kadroya hep iktidar yandaşları yerleştiriliyor. İhraç edilen 100 binden fazla kişinin mağdur olmasıyla sınırlı kalmadı, tüm toplum mağdur oldu. Çünkü kamu hizmetlerinin niteliği düştü.

OHAL’de kurulan komisyon yargı sürecini oyalamak amacıyla oluşturuldu. Komisyon oyalıyor. 100 binden fazla insanın işlerine geri dönebilmesi için her şey yolunda giderse 10 sene, işler biraz aksarsa 20 sene gerekiyor. Benim gibi biri herhalde işine bir daha geri dönemez. Çalışma temposundan bu komisyonun niyeti belli.

'İstanbul Üniversite arazileri bu iktidar gözünde rant alanı haline getirilmiş'

Eğitim alanı, sağlık alanı en çok etkilenen alanlar. Üniversitelerdeki bu tahribatın bedelini gelecek kuşaklar ödeyecek. Bakın sürekli üniversite açıyorlar. Bu üniversiteler üniversite değil. Gençliğin kapatılma mekanları. Üniversiteler ticarethaneye çevriliyor. Şimdi de İstanbul Üniversitesi bölünüyor. Akademik bir kaygı ile değil. İstanbul Üniversite arazileri bu iktidar gözünde rant alanı haline getirilmiş. Gezi’de olduğu gibi göz koyarak bu arazilerden rant elde etmek istiyorlar.

'Dur demezsek bu organize işler hepimizi satar'

Önce müteahhidin vergi borcunu siliyorsunuz, bir de şeker fabrikasını satıyorsunuz, bu da yetmiyor müteahhit kamu bankalarından kredi kullanıyor. Basını da kamu bankasından kredi ile satıyorsunuz. Faşizmin kurumlaşması için bu yolla maddi temel oluşuyor. Tüm bunlara dur demezsek bu organize işler hepimizi satar.

Emek alanının en ciddi sorunlarından biri de iş cinayetleri. 2017’de 2006 işçi cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu resmi rakam. Meslek hastalıklarından, işte yaşadığı sorunlardan dolayı iş sonrasında yaşamını yitirenleri de sayarsak bu rakam çok daha fazla. Bu yılın ilk 3 ayında 400’e yakın işçi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenlerin arasında çocuklar ve kadınlar da var. En çok kayıp da inşaat sektöründe. Bu emek cehennemine çevrilmiş ülkede iş cinayetleri nasıl bir rejim altında yaşadığımızı bize gösteriyor.

Bizler HDP olarak, emeğin sorunlarıyla ilgilenmeye devem edecek, iş cinayetlerinin önlenmesi konusunda çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. İşçi ölümlerinin önlenmesi ancak çalışma yaşamının demokratikleşmesiyle mümkün. Yaşamın her alanı demokratikleşmeden, demokrasiden bahsedemeyiz. Ekonomi de çalışma yaşamı da demokratikleşmeli.

İşsizlik ciddi boyutlarda. Her ne kadar TÜİK rakamlarında görmesek da genç işsizliği, kadın işsizliği önemli oranlarda. Genç işsizliği, üniversite mezunlarında yüzde 30’larda.

'Mücadele dediği de sigara içenin paketini almak'

Erdoğan diyor ki “ben alkol ve sigarayla mücadele ediyorum.” Gençlerde uyuşturucu kullanımı AKP döneminde rekor kırdı. Kulanım yaşı küçük yaşlara düştü. Eğer bu tür kaygıların varsa önce uyuşturucu ile mücadele et. Tabi ki sigara alkol ile mücadele etmek toplum sağlığını korumak adına önemli. Ama bütün gençlerimiz uyuşturucuya sürükleniyor. AKP Genel Başkanı “ben sigarayla mücadele ediyorum” diyor. Mücadele dediği de sigara içenin paketini almak.

'Bunlar tarihteki son Kürt AKP vekilleri'

Ankara Valisi Bijî 1ê Gulan’ı (Yaşasın 1 Mayıs) yasaklamış. İyice şaşırdılar. Meclis Başkanı bağırıyor, “Kürt illeri dedirtmem” diyor. Yahu senin Kürt milletvekillerin var. Onlar ne diyorlar, sabahları sana “rojbaş” diyorlar. Senin kulağın duymuyor “bonjour” sanıyorsun. Tabi onlar Kürt sorununa Fransız yaklaştıkları için normal. Bunlar tarihteki son Kürt AKP vekilleri. Bundan sonra böyle bir şey olmayacak. Sizin Kürt illerindeki tabelalarınızı bile kargo şirketleri asacak, çünkü orada size oy verecek tek bir Kürt olmayacak.

'Sizin sınırınız Osmaniye’dir'

Siz Kürt düşmanlığı yaparak Kürt illerini yok sayarak, Kürdistan lafından irkilerek var oldukça bir daha Kürdistan’a ayak basamayacaksınız. Madem Mersin’den kurt işareti yaptınız sizin sınırınız Osmaniye’dir. Eğer siz Kürt düşmanlığı yapıyorsanız, milliyetçi hezeyanlara yol veriyorsanız, savaş politikalarıyla ayakta duruyorsanız, bunun bedelini hem Kürtler hem Türkiye emekçileri ödüyor. O yüzden bu yıl alanlarda hem emekçiler hem savaş karşıtları hem de halklarımız buluşacak. Bijî 1ê Gulanê sesi Türkiye’yi inletecek.

'“Emek hakları haftası” üzerine yasa çalışmamız var'

Türkiye’de demokrasi meselesinin en önemli sorunu emek sorununun çözümü ile ilintilidir. Biz 1 Mayıs’ın içinde olduğu haftayı emek hakları haftası olarak değerlendirmek istiyoruz. Bununla ilgili de bir yasa çalışmamız var. Kabul edilmese bile biz önümüzdeki dönem bu haftayı bu anlamıyla değerlendireceğiz. Sadece 1 hafta değil tüm yıl boyunca bu anlamda çalışacağız.

'İktisadi kriz 24 Haziran seçim kararını aldırdı'

Başlarken bir altın dersi verdik. Meclis’te bir iktisatçı olması iyidir. 7.4 büyümeyi konuşuyorlar. Karşılığında yaşanan iktisadi kriz 24 Haziran seçim kararını aldırdı. Bu büyümenin o denli yüksek maliyeti var ki bu maliyeti yoksul halka yansıtıyor. Bu maliyetin göstergeleri işsizlik, enflasyon ve zamlar. Bu maliyet bununla da sınırlı kalmıyor. Gelecek kuşakların haklarını da gasp ediyor.

'24 Haziran’da seni süpürmeye devam edeceğiz'

Gençleri uyuşturucuya sürükleyerek eğitimi niteliksizleştirerek tahribat yaratıyor. Türkiye tarihinin en yüksek borçlanma dönemini yaşıyoruz. Sadece kamu değil özel sektör borçlanması da artmış durumda. İşsizlik sigortasına el atarak garanti fonundan kredi musluklarını açarak Türkiye’yi borç batağına sürüklüyorlar. Bu aldıklarını da yandaşlara aktarıyorlar. Bu aktarmanın sonucunda ekonomi bundan çok daha kötü bir yere sürüklenecek. Bu nedenle diyor ki “OHAL’i uzatmaya devam edeceğiz.” Biz de diyoruz ki sen de merak etme 24 Haziran’da seni süpürmeye devam edeceğiz.

'Mersin’de tarımı öldürmeye çalışanlar aynı şeyi Sinop’ta İğneada’da yapmaya çalışıyor'

24 Haziran seçim kararı açıklanır açıklanmaz alanlardaydık. Hem sevgili Eş Genel Başkanımız Pervin Buldan hem ben Türkiye’nin çeşitli illerine gittik. Mersin haline gittik. Türkiye’nin en büyük hali. Hareket eden bir tek kamyon yok. Narenciye üreticileri hal esnafı perişan. Siz bu fonları toplayıp Ruslarla nükleer santral yapıyorsunuz. NATO’dan ses geliyor nükleer yatırımları duruyor. Nereye gidiyor bu paralar kimse sormuyor. Mersin’de tarımı öldürmeye çalışanlar aynı şeyi Sinop’ta İğneada’da yapmaya çalışıyor.

'“İMF’ye borcumuzu ödedik” diyenler İMF’nin en önemli talimatını hayata geçirdiler'

Türkiye’de çalışan nüfusunun yüzde 68’i emekçilerden oluşuyor. Fakat Türkiye milli gelirinden bu emekçilerin aldığı pay yüzde 30. 2001 krizi döneminde İMF’nin atadığı kayyum vardı Kemal Derviş. Koalisyon ortağı da Bahçeli’ydi. Şimdi yine Bahçeli. Bakalım hangi kayyumu atayacaklar. O zaman İMF uzmanı Krueger diyordu ki, “rekabetçi bir ortamın oluşması için asgari ücret 400 doların altına düşmelidir”. İMF’ye borcumuzu ödedik diyenler İMF’nin en önemli talimatını hayata geçirdiler. Asgari ücret 400 doların altında. Bu sefalet ücretidir.

'Asgari ücret en az 3 bin olmalı'

Biz insanca yaşam için gerekli ücretleri sağlamadıkça, bu ülkeye barış gelmez. HDP demiştir ki “4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı neyse asgari ücret onun yarısı olmalıdır.” Bugün yoksulluk sınırı 6 bin lira, yani asgari ücret en az 3 binler olmalı. İşte o zaman ekonomi de hayat da düzelir.

'Bu anlayıştan ülkeyi de çocukları da kurtarmak lazım'

Birkaç gün önce Ayşe Öğretmen kucağında çocuğuyla cezaevine girdi. Bu durumda olan 700 çocuk var. Suriyeli 618 göçmen çocuk kayıp. Çocuklar nitelikli eğitim alamıyorlar. Suriyeli 800 binden fazla çocuk eğitim alamıyorlar. Türkiyeli çocukların bu yaşta maruz kaldıkları eğitim sistemi toplumun geleceğini tehdit ediyor. Bu anlayıştan ülkeyi de çocukları da kurtarmak lazım.

'Kürtlere karşı uygulanan ayrımcılığın referansı 1915 Ermeni Katliamı’dır'

Bugün 24 Nisan. Bundan tam 103 yıl önce 1915’te siyasetçi, gazeteci, sanatçı ve aydın sırf Ermeni oldukları için, Çankırı ve Ayaş’a sürüldüler ve sonra da katledildiler. İttihatçıların sonradan çıkardığı yasayla da Anadolu’da katledildiler. Hep beraber kaybettik. Bunun acısı hala sürüyor. Bazı yaralar kapanmaz. Ermeni soykırımı 103 yıldır inkar ediliyor. Bu soykırımcı gelenek sürdüğü sürece bu ülkede nefret söylemi de ayrımcılık da devam edecek. Bugün Kürtlere karşı uygulanan ayrımcılığın referansı 1915 Ermeni Katliamı’dır. Biz bununla yüzleşmezsek bu topraklarda ve bu Meclis’te yüzleşmezsek bu yara hiçbir zaman kapanmayacak. Biz HDP olarak bu felakette kaybettiklerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

'Zulmünüz 24 Haziran’da son bulacak'

Seçimlere gidiyoruz. Panik seçimler. Bir an önce yapılsın yangından mal kaçıralım seçimleri. “16 Nisan’da oyları çaldık, kılıfı hazırladık, işi bir an önce bitirelim" diyorlar. Evet, bu iş bitecek. Çöktürme planlarınız, OHAL’leriniz, zulmünüz 24 Haziran’da son bulacak. Bizler savaş karşıtları, emek demokrasi güçleri bizler Newroz’da 1 Mayıs’ta yan yana gelenler bu işe 24 Haziran’da son vereceğiz.

'En güzel cevabı da 24 Haziran’da vereceğiz'

Bugün Türkiye bir yönetim krizi yaşıyor. 16 Nisan’daki Anayasa değişikliğinin tek maddesi uygulandı: Partili Cumhurbaşkanlığı. Onun yarattığı krizle Türkiye baş edemiyor. Bir konuşuyor “Cumhurbaşkanıyım” diyor, bir konuşuyor “AKP Genel Başkanıyım” diyor. Cevap veriyoruz, bütün arkadaşlarımızı hakaretten yargılanıyor. Bu tehditlerden korkup sana cevap vermeyeceğimizi sanıyorsan yanılıyorsun. En güzel cevabı da 24 Haziran’da vereceğiz.

'Binali Yıldırım steril yalan mı arıyor'

Başbakanlık’ta görevli arkadaş Binali Yıldırım demiş ki ben yalan konusunda çok titizim. Ben hep söylüyorum, eğitim şart ama anadilinde eğitim iki kere şart. Titizim derken steril yalan mı arıyorsun? Ardından şunu demiş: “Ben gözümün içine baka baka yalan söyleyenlere müsamaha göstermem”. Sen nereye bakıyorsun. Senin gözünün içine baka baka “erken seçim yok” dedi. Bekliyoruz bakalım nasıl bir müsamaha anlayışına sahip.

Evet, yalan bunların içine yuva yapmış. Yalansız günleri yok. Bir söylediklerini ertesi gün hiç yüzleri kızarmadan inkar ediyorlar. Erken seçim vatan hainliğidir dediler şimdi erken seçimi övüyorlar. Şimdi gidip bunu söylesek ben onun gözünün içine bakmadım der.

'Ne yapacaksınız 550 milyon oy pusulasını?'

550 milyon oy pusulası basılmış. Matbaa sahibi Uruguay’da herhalde. Seçim sonuçlarını YSK şöyle açıklarsa şaşırmayın: “AKP’ye çıkan oy 250 milyon”. Ne yapacaksınız 550 milyon oy pusulasını?” 

Bu mesele giderek içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Mesela “MHP’ye oy kaptırmayalım” diyor. Bu nasıl bir ittifak. Beraber gideceğiz ittifak yaptık diyorsunuz sonra da oy kaptırmayalım diyorsunuz. Bunlar ikisi birden barajı geçmek için bunu yaptılar ama öyle sanıyorum ki ikisi birden barajın altında kalacak. 24 Haziran yaklaştıkça umudumuz artacak.

'Yerel seçim güvenliği meclisleri oluşturmalıyız'

Seçim güvenliği konusunu ihmal etmememiz gerekiyor. Bizler yerel seçim güvenliği meclisleri oluşturmalıyız. Bu seçim bizim demokrasi ve barış mücadelemizin önemli bir uğrağı. Tüm halklarımızla mahallelerde seçim güvenliği meclisleri var edelim. Bu meclisler sandıklara sahip çıksın. Hep birlikte oyumuza sahip çıkalım. Sırf seçim aritmetiği için değil geleceğimiz için. Çünkü bunlar sadece oylarımıza değil irademize de göz koyma derdinde.

'7 Haziran’da yarım bıraktığımız işi de 24 Haziran’da tamamlayacağız'

Bu işin şifresi 7/24. 7 gün 24 saat çalışacağız. Işıklarımız sönmeyecek. 7 Haziran’da yarım bıraktığımız işi de 24 Haziran’da tamamlayacağız.

'Seçimlere kendi adayımızla, Türkiye’nin adayı ile gireceğiz'

Kendi adayımızla gireceğiz. Emek ve demokrasi güçlerinin sesi olacağız. Türkiye’nin adayı ile gireceğiz. Türkiye partisi olduğumuz için Türkiye adayı ile gireceğiz.

Biz hakikatin sesiyiz. Güçlü adayla gireceğiz. Çünkü bizim programız güçlü. Biz bu programı halklarımızla beraber mücadele tarihimizle yazdık. Biz Türkiye’nin önünü açan partiyiz. Bu programı hayata geçirmek için hep birlikte çalışacağız.

7 Haziran’dan çok daha güçlü bir şekilde parlamentoda olacağız. HDP Parlamento’da güçlendikçe Türkiye’nin demokrasi mücadelesi güçlenecek.

Sadece Parlamento’ya endeksli değil programımız. Yerelin söz, yetki ve karar sahibi olduğu bir program. Tüm arkadaşlara çalışmalarında 7/24 başarı diliyorum. Önümüzdeki günler umudun günleri olacak.

Sayın Eş Genel Başkanım, siz bugün kadın adayları aday olmaya çağırmışsınız. Ben de gençleri, emekçileri aday olmaya ve mücadeleye güç katmaya çağırıyorum. BİZ’ler kazanacağız."

Kaynak : Vişne Haber Ajansı

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları