loading
close
SON DAKİKALAR

Allah için geriye dönüp “biz bir yerde hata yapıyoruz” diyen yok

Ahmet Tatar
Tarih: 02.03.2018
Kaynak: www.istanbulgercegi.com - Ahmet Tatar

Ahmet Tatar: Hukukun hiçe sayıldığı bir yerde, hiç kimse kendini güvende hissedemez. Orada refahtan, mutluluktan, toplumsal barıştan söz edilemez.

Başbakan Binali Yıldırım, AKP genel merkezinde "28 Şubat Darbesi: İnsan Haklarına Balans Ayarı" etkinliğinde verdiği mesajlarla Ankara 5.Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava için fiilen karar açıklamıştır.

Ortada ne masumiyet karinesi, ne de adil yargılanma hakkı kaldı.

Başbakan bu evrensel hukuk ilkelerinin üzerinden silindir gibi geçti.

Şimdi sanıklar, başbakana rağmen mahkemeden hukuk ve adil karar bekleyecekler!  Olur mu? Belki olur.   

Baştan beri söylediğimiz, bu davanın hukuki bir süreç değil, siyasi bir yargılama olduğu tezi bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır.

Yakın tarihin kayıtları ne söylerse söylesin; dönemin hayattaki tanıkları nasıl ifade verirse versin kimse dinlemiyor. Kafada kararlar hazırdır. Duruşmalara gidenler heyetin acelesi olduğunu görüyor. Sadece prosedürün tamamlanması bekleniyor.

Ancak sanırım başbakan biraz aceleci davranıp mesajı erken verdi.

Ama kimin umurunda ki, zaten son günlerde yaşadığımız, en yüksek mahkeme olan AYM nin kararının yerel mahkemelerce hiçe sayılması, bir süre önce yaşanan ajan suçlamalı Büyükada soruşturmasının sonucu, bir yıldır tutuklu Alman vatandaşı DW muhabiri Deniz Yücel davasında yaşadıklarımız ve daha bir çok örnek kendimize özgü, moda deyimle “yerli ve milli”  bir hukuk sistemi” geliştirdiğimizi bize anlatıyor.

Evrensel ölçülerin ve uluslararası normların dışındaki bu hukuk sistemi ile Edirne’nin ötesinde ne kadar ciddiye alındığımız da maalesef ortada.

Helikopterle Yunanistan’a kaçan FETÖ darbe kaçkınlarını bile iade ettiremedik. Oysa Yunanistan darbenin ne demek olduğunu Avrupa’da en iyi bilen ülkedir. İktidarda geçmişin darbe mağdurları var. Buna rağmen kendimizi anlatamıyor, adamları ikna edemiyoruz. Hatta geçenlerde Cumhurbaşkanı bile gitti. Sonuç yok.

Diğer Avrupa ülkeleri ve ABD için de durum aynı. Sözde klasörler dolusu belge veriyoruz, ya kimse okuyup anlamıyor yada kimse ciddiye almıyor. Anlı şanlı FETÖ alçakları da ellerini kollarını sallayarak geziyorlar. Bu işte bizden kaynaklı bir yanlış eksik yok mu yani?

Daha yeni Salih Müslim kararı ve yapılan haberler bunların da ötesinde.

İçerde kamuoyu öyle ajite edilip, öyle bir beklentiye sokuluyor ki, beklenti boş çıkınca halkımız şaşırıp kalıyor. Dönüp dolaşıp yine “Türkün Türk’ten başka dostu yok”,  “Kahpe Bizans / Kahpe Avrupa” noktasına geliyoruz.

Kendi hamasetimiz içine gömülmüş gidiyoruz. Allah için geriye dönüp “biz bir yerde hata yapıyoruz” diyen yok. Bunu diyene zaten tahammül de yok.

***

İlginçtir 28 Şubat mesajına benzer konuşmalar hep Binali Yıldırım tarafından yapılıyor. Ama sonra siyasi iktidar tarafından üzerine fazla gidilmiyor yada tekrar edilmiyor.

Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın 19.03.2015 tarihinde Harp Akademisinde yaptığı konuşmayı hatırlayalım.

“Hatta daha da ileri giderek ifade ediyorum; komutanlarımıza, subaylarımıza, askerlerimize yönelik operasyonları da ben aynı kapsamda değerlendiriyorum. Suçluyla suçsuzun, gerçekle yalanın, doğruyla yanlışın aynı torbaya konularak yürütüldüğü bu operasyonlarla, şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Kurumlarımızın içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteğiyle teçhiz edilmiş bir yapının, Türkiye’yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık.”

Bu konuşmaya rağmen Başbakan Binali Yıldırım 16.08.2017 AK Parti Kocaeli İl Başkanlığı Toplantısı'ndaki konuşmasında “Bu sefer 15 Temmuz'un FETÖ teröristleriyle karşılaştık, FETÖ'cüler bu sefer önümüze çıktı. Darbeciler, Balyozcular, Ergenekoncular sırasını savdı, bu sefer FETÖ'cülere görevi devretti” dedi.

19.10.2016 da “Ergenekon ve Balyoz sapına kadar gerçekti, FETÖ’cüler sulandırdı.” dedi

Daha dün ATO da "Tabiri caizse şeytan taşlamaktan vakit buldukça hizmet ettik. Önce Balyozcular, Ergenekoncular onları def ettik.." dedi.

Bu gün de 28 Şubat davasında sona gelindi. İntikamla değil adaletle davranarak hukuk içinde hak ettikleri en ağır cezaları alacaklar” diyerek karara yol gösteriyor.

Neden bu konuşmalar Binali Yıldırım’a pas ediliyor acaba?

Bu sorunun cevabını herkesin, ama özelliklede bu davalardan yargılananların çok iyi düşünmesi gerekiyor. Bu açıklamalar devam edecek gibi görünüyor.

2019 da Başkanlık seçimi var ve artık ülkenin bütün iç ve dış politikaları bu seçime endekslenmiş durumda.

Kullanılabilecek ne varsa, kutsal, mahrem, dokunulmaz, ortak değer hiç düşünülmeden esas hedef için kullanılıyor. Toplumun saygı duyduğu akli selim insanlar ne kadar birlikten bütünlükten, hukuktan, adaletten bahsedip, toplumdaki ayrışmanın, cepheleşmenin önüne geçmeye çabalarsa çabalasın inatla ve kararlılıkla bir gündem takip ediliyor.

Bu gidişin sonu belki birilerine seçim kazandırır, ihtirasları tatmin edebilir. Ancak ülkemize, ulusumuza hayır getirmeyeceğini söylemek için çok uzak görüşlü olmaya gerek yok.

Zira devletin temeli hukuk ve bu temel hiçe sayılıyor. Hukukun hiçe sayıldığı bir yerde, hiç kimse kendini güvende hissedemez. Orada refahtan, mutluluktan, toplumsal barıştan söz edilemez.

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları