loading
close
SON DAKİKALAR

Vazalak

Atay Sözer
Tarih: 29.01.2018

Atay Sözer: Zamanında bir program sunucusu “Kızılbaş” kelimesini kullanarak hoş olmayan bir espri yapmış ve epey bir tepki almıştı. Oysa bazı sözlüklerde “Kızılbaş” ifadesi kötü anlamıyla da yer almaktaydı.

Vazalak kelimesinin TDK sözlüğüne göre anlamı;

Geveze, sözünü bilmez, aptal, serseri olarak açıklanıyor, ikinci anlam olarak da Alevi, Müslüman olmayıp, öyle görünen, Oruç yiyen açıklamaları var…

Kıyamet de burada kopuyor tabii…

Köşe yazarları olsun, sosyal medya olsun epey bir döşendiler bu konuda.

TDK’ın bu duruma savunusu şöyle:

“Türk Dil Kurumu kurulduğu günden bu yana Türkçenin söz varlığını derleyip ilgili başlıklar altında yayımlamaktadır. Bu yayınlardan biri de 1932-1960 yılları arasında derleme çalışmalarıyla toplanan halk ağızlarındaki söz varlığını içeren Derleme Sözlüğü'dür.

Türk Dil Kurumunun henüz bir devlet kurumu olmadığı dönemlerde hazırlanan ve ilkin 1963 yılında yayımlanan Derleme Sözlüğü'nün o günden bu yana birçok baskısı yapılmış, bu baskılarda sözlüğe yeni maddeler eklenmemiştir.

Türk Dil Kurumu tarafından yayımlanan Derleme Sözlüğü, Tarama Sözlüğü, Türkçe Sözlük gibi sözlükler yakın dönemde bir araya getirilip Büyük Türkçe Sözlük adıyla ağ sayfamızdan kullanıma sunulmuştur.

Derleme Sözlüğü'nün ilk baskısında ağızlardan derlenmiş bir söz varlığı olarak yer alan ‘vazalak’ sözü Büyük Türkçe Sözlük'e de Derleme Sözlüğü yoluyla girmiştir. Ayrıca ‘vazalak’ sözü Derleme Sözlüğü'nde iki ayrı madde halinde yer almaktadır. Bu maddelerden ilkinde, birinci olarak verilen ‘geveze, sözünü bilmez’ anlamları Samsun (Musalı, Çarşamba), Trabzon (Maçka ve Akçaabat köyleri), Sivas (Hacıilyas, Koyulhisar), Ankara (Emirler, Balâ), Nevşehir (Genezin, Avanos) ve Adana (Azaplı, Kadirli) illerinden; ikinci olarak kaydedilen 'aptal, serseri' anlamları ise Ordu (Ünye), Erzincan ve Kayseri (Tuzhisar, Bünyan) illerinden derlenmiştir. Derleme Sözlüğü'nde ikinci madde olarak yer alan ‘vazalak’ sözünün altında ise üç anlam bulunmaktadır.

Bunlardan ilki olan ‘Alevi’ anlamı Niğde, ikinci olarak kaydedilen ‘Müslüman olmayıp, öyle görünen’ anlamı Adana, üçüncü olarak kaydedilen ‘oruç yiyen’ anlamı ise Tokat (Zile) illerinden derlenmiştir.

Bütün bunlara rağmen bazı gazetelerde ve sosyal medya mecralarında hem sözün anlamı Türk Dil Kurumu tarafından yeni oluşturulmuş hem de ülkemizin farklı farklı yörelerinden derlenen, birbirinden bağımsız ve sınırlı olarak kullanılan bu anlamlar aynı başlık altında verilmiş gibi yansıtılmıştır. Bu haberlerde sözlükçülük ilkeleri, halk ağızları, derleme, derleme sözlüğü ve iki anlamlılık gibi temel kavramlardan söz edilmemesi de konunun kamuoyu tarafından yanlış algılanmasına sebep olmuştur.

Özellikle basın yayın organlarının bu gibi hassas konularda daha duyarlı olmaları ve basın etiği gereği haberlerinde doğru ve eksiksiz bilgi vermeleri beklenmektedir. Ayrıca bazı haberlerde kaynak olarak sadece bazı sosyal medya paylaşımlarının kullanıldığı görülmektedir ki konuyla doğrudan ilgili birimlerin görüşü alınmadan yapılan bu tür eksik haberlerin yıpratıcı olabileceği gözden uzak tutulmamalıdır.”

TDK her ne kadar 12 Eylül’den sonra epey bir değişime uğrasa, yozlaşmış olsa da gene de genlerinden gelen bir ciddiyete sahip.

Bu durum aslında ilk değil, TDK sözlüklerinde daha önceleri de benzer durumlarla karşılaştık.

“Oğlan” kelimesi için; Erkek çocuk, Yetişkin erkek, Bacak dördüncü olarak da  “Erkeklerin zevkine hizmet eden sapık erkek”  tanımı kullanıyor…

“Müsait” için kolayca flört edebilen kadın; “esnaf” için kötü yola sapmış olan kadın anlamları var. Bu ifadelere de hemen eleştireler geldi.

Deyimler sözlüğünde ise pek çok, ırkçı, cinsiyetçi tanımlama mevcut.

Örneğin “Kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etme”…

Bunlar uzun yıllardan beri orada duruyor, ne zaman ki biri fark edince sanki yeni koyulmuş gibi bir yerlere yazıp kıyameti kopartıyor, ortalığı ayağa kaldırıyor. 

Millet de anlayıp dinlemeden, bu ifadeleri sözlüklerden çıkartın diye kampanyalar başlatıyor.  Acaba bir de argo sözlüklerini görseler ne yaparlar kim bilir?

Öncelikle şunu söyleyeyim özellikle bu tür sözlükler ilk olarak Cumhuriyetimizin ilk aydınlarından olan Ömer Asım Aksoy gibi çok önemli bir dilci tarafından derlenmiştir.

Halk arasında kullanılan sözcükleri, deyimleri, atasözlerini toplamıştır.

Bu çalışmalara asla “özlü ve güzel sözler seçkisi” olarak bakmamak gerekir…

Aralarında cinsiyetçi, ırkçı ifadeler de mevcuttur…

Örneğin gene TDK’ya göre “Dürzü” kelimesi çok ağır bir hakaret sözü olarak geçiyor oysa kelimenin kökenindeki Dürzi, Ortadoğu’da yaşayan bir halkın adıdır. Dürzilerin düşmanları bu adı hakaret anlamında kullanınca yaygınlaşmıştır.

Elbette hoş bir ifade değil, kullanmamak gerek. Ama bu kelimenin halk arasında kullanıldığı da sosyolojik bir gerçek. 

Zamanında bir program sunucusu “Kızılbaş” kelimesini kullanarak hoş olmayan bir espri yapmış ve epey bir tepki almıştı. Oysa bazı sözlüklerde “Kızılbaş” ifadesi kötü anlamıyla da yer almaktaydı. Ne yazık ki halkın bir kısmı bu kelimeyi öyle algılıyordu.

Ancak bunları ayıklayıp sözlüklerden çıkartmakla halk arasındaki kullanımını engelleyemeyiz.

Tıp kitaplarından “mikroplar, ölümcül hastalıklar” bahsini çıkartmak ne kadar saçmaysa bu tür ifadeleri sözlüklerden çıkartmak istemek de o kadar saçmadır.

Neticede dil de bir bilimdir; kullanılan olumsuz ifadelerin sosyolojik nedenlerini anlamak açısından bu ifadelerin sözlüklerde bulunması gerekir. 

Belki toplumsal hassasiyetler açısından bu ifadelerin yanına kötü, ırkçı, cinsiyetçi, olumsuz kullanım notlarını daha belirgin vurgulamak gerek.

Bu sayene insanlar neyin ne olduğunu daha iyi anlarlar ve kelimeleri kullanırken daha dikkatli olurlar…                            

Tabii özellikle bu tür ifadeler içeren derlemeleri Mili Eğitimin ilkokullara tavsiye etmesi de bir o kadar yanlıştır.

Yoksa anneler kızlarına  “On beşindeki kız, ya erde gerek ya yerde”  sözünü açıklamakta epey zorlanıyorlar…

Atay Sözer

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları