loading
close
SON DAKİKALAR

Gidişat

Prof. Dr. Ahmet Özer
Tarih: 29.08.2018
Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Özer

Ahmet Özer: Aslında kriz ayan beyan geliyordu. Rahip meslesine denk geldi. O mesele bunun kılıfı yapıldı. Önlem almak yerine “Onların doları varsa bizim Allahımız var denerek” toplumun gazı alındı. Yoksa zaten herkesin beklediği bir şeydi. Bu gerginlik tetikledi, sürükledi.

Bir iktidarı başta tutan iki dinamik vardır: İç dinamik, dış dinamik. İç dinamiği ekonomi belirler, dış dinamiği ise uluslararsı ilişkiler. Şimdi aklı selim ve objektif bakalım.
Bugün Türkiye ekonomisi iyi gidiyor diyecek bir Allah'ın kulu var mı? Sabit sermaye yatırımları durma noktasında. Buna bağlı bir üretimsizlik hüküm sürüyor. Bu iki dinamiğin (daha doğrusu dinamiksizliğin) kıskacında her geçen gün yükselen artan bir işsizlik. Dövizin ve faizin hali pürmalalı ise ortada. Bütün bunlar bir süre sonra büyük bir zam furyası olarak bize geri dönecek. Bu da yoksulluk ve açlık demek. Birileri bunu fırsata çevirip köşeyi dönerken toplum yoksullaşacak. Yoksulluk artıkça haketmeyen “türedi zenginler” de artacak..
Dün açıklanan rakamlara göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 1800 TL, yoksulluk sınırı 5900 TL. Açlık sınırı biyolojik yaşamının devamı için zorunlu ihtiyaçları (yani ölmeyip ayakta kalmak için zorunlu gıda almayı) vurguluyor, yoksulluk sınırı ise asgarı barınma, eğitim ve sağlık  koşullarını da içeriyor. Bugün için bu resmi verilere göre Türkiye’de açlık sınırında 12 milyon insan var. Bunun iki katı insan da yoksulluk içinde. (tabii buna karşılık “bir eli yağda bir eli balda” küçük bir azınlık!)
Peki iktidar bu ekonomik koşulları düzeltmek yerine ne yapıyor? Meseleyi Türkiye’ye saldırı kılıfı altında savuşturmaya çalışıyor. Küresel bir dünyada yaşıyoruz. Dünyanın bir yerinde yaşanan diğer yerini etkiliyor. Dolaysıyla ekonomik saldırı da neyin nesi? Sen üretimini ve ihracatı artır, işsizliği gider, eflansiyonu indir, büyümeni makül seviyelere çıkar kim sana ne yapabilir? Peki neden böyle deniliyor? Nedeni, “gerçek nedeni” halktan gizlemek. Milli birlik, berberlik adı altında bunu siyasi olarak savuşturmak. Üstelik  ve maalesef muhalefet de bu tongaya düşüyor.
Çağımız zaten ekonomilerin birbirine bağlı olduğu bir çağ. Güçlü olanın kazandığı bir sistem var. Bunun saldırıyla falan ilgisi yok. Üstelik saldırdı dediğin kişi stratejik ortağım, “Trump dostum” dediğiniz ve ABD’ye yaptığınız ziyaretler sonrası büyük propogandalarla halka “bakın Trampla el ense arkadaşız” dediğiniz; bundan itibar devşirmeye çalıştığınız adam değil mi? Geçelim bunu.
Aslında kriz ayan beyan geliyordu. Rahip meslesine denk geldi. O mesele bunun kılıfı yapıldı. Önlem almak yerine “Onların doları varsa bizim Allahımız var denerek” toplumun gazı alındı. Yoksa zaten herkesin beklediği bir şeydi. Bu gerginlik tetikledi, sürükledi. Tetikletme, sürükletme o zaman?
Diş dinamik de iyi gitmiyor. AB ve ABD ile sorunlar biliniyor. Müzakereleri başlattık diyerek 2004 yılında Melih Gökçek marifetiyle Ankara’nın göbeğinde, Kızılay'da güpe gündüz çata pat patlatanlar kimdi? Şimdi AB’ye alternatif Rusya, Şanagay, Aleksander Duginci politikalara yönelmek neyin nesi? Üstelik dün bunu söyleyen ve buraya yönelmek isteyen generalleri ve onların sivil ahbaplarnı Ergenekoncu diyerek hapse tıkan siz değil miydiniz? Şimdi ne değişti de can ciger kuzu sarması oldunuz? Kaldı ki şimdi ilişkilerin bozulması sadece AB ve ABD ile değil; benzer bir durum İdlib’de Rusya ve İran'la da yaşanacağa benziyor. Burada da bir türlü bir istikrar tutturulamadı. Dolayısyla orda da durum o kadar da berkemal değil.
Peki bütün bunlara rağmen hale neden iktidar ayakta ve her seçimde kazanıyor!? Çünkü doğru dürüst bir alternatif üretilemiyor. En azından seçmenin algısı bu. Mesele bunun nasıl oluşturulacağı meselesidir. Umut ve güven meslesidir. Topluma bu konuda nasıl umut ve güven verileceği meselesi. Muhalefet yanlış soru soruyor. Yanlış soruya doğru cevap alınamaz. Soru şu değil: Bu kadar uygun koşullarda halk bana neden oy vermiyor? Doğru soru şudur: Bu kadar ugun koşullara rağmen ben neden halktan oy alamıyorum? Önümüzde önemli bir test var. Kişisel dertlere, pozisyon kapmalara düşmeden liyakat ve ehliyeti öne çıkararak bir deneyin bakayım ne çıkacak? Eminim iyi bir sonuç çıkar. Aksini düşünmek bile istemem. (Yerel seçimlerle devam edeceğim.)

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları