loading
close
SON DAKİKALAR

Genelkurmay Başkanı’na ‘kişiye özel’ mektup

Barış Terkoğlu
Tarih: 12.05.2022
Kaynak: Barış Terkoğlu - Cumhuriyet

Barış Terkoğlu; Çetin Doğan, emekli bir orgeneral değil, sıradan bir vatandaş olarak yazdığını söylediği mektupta, Yaşar Güler’e, Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin kuşkulu durumunu aktarmış.

Her şey başka türlü olabilir miydi? Elbette ama başka şartlar altında…

Sami Menteş’le birlikte hazırladığımız "Size Yalan Söylediler" kitabı geçen 28 Şubat’ta çıktı. Kitabın ardından davadaki hukuksuzluklar daha da konuşulur oldu. İşte tam da bu noktada cezaevinden bir mektup aldım. Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın imzasını taşıyor. Konusu, kitaptaki bir detaya dayanıyor.

Teamüllere aykırı olarak, 2013 yılında Genelkurmay Adli Müşavirliğe getirilen Muharrem Köse’nin, 28 Şubat davasına nasıl yön verdiğini, kitapta anlattık. 15 Temmuz’dan sonra, FETÖ gerekçesiyle hüküm giyen Köse, kumpas davalarının TSK’daki ayağı gibiydi.

İşte Çetin Doğan, kitaptan sonra, bugüne kadar paylaşmadığı bir detayı mektupta anlatıyordu:

"Kitabınızda yer alan anekdot bana, 2013 yılında, Sincan Cezaevi’nde iken, el yazısı ile, dönemin Genelkurmay II. Başkanı Sayın Yaşar Güler’e yazdığım ‘kişiye özel’ mektubu anımsattı."

Güler’in bugün Genelkurmay Başkanı olması, mektubu daha ilginç kılıyordu:

"Mektubun içeriğinde, Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin Savcı Bilgili ile işbirliği yaptığını, bazı belgelerin tahrif edildiğini, belgelerle kanıtlayarak, durumu doğrudan incelemesini rica etmiştim."

Peki, mektubun akıbeti?

Doğan şöyle yanıt vermiş:

"Kısa bir süre sonra, mektubu götüren avukat, Genelkurmay Adli Müşavirlik’ten aranarak görüşme talep edilmişse de sonradan görüşmeden imtina ediliyor."

Peki, Doğan’ın Güler’e ilettiği o mektupta ne yazıyordu?

KİŞİYE ÖZEL MEKTUP

Neyse ki örneği bir yerlerde saklanmıştı.

30 Aralık 2013 tarihli mektup, "Değerli Paşa Kardeşim" hitabıyla başlıyor ardından bir sitem içeriyordu:

"Yüzlerce muvazzaf ve emekli Türk subaylarının yargılandığı ‘yüce’ Türk yargısının düştüğü halleri gördükçe, ‘iş adalete intikal etti biz müdahil olmayalım’ söylemine hala sıkı sıkıya bağlı olduklarını söyleyenlere söz bulmakta zorlanıyorum. Bununla beraber, hukukun hiç geçerli olmadığı görülen siyasi davalar ve davalılarla araya mesafe koyup, ‘tarafsızlığını’ ilan eden kurum ve kişilerden bir beklenti içerisinde olmadığımı özellikle belirtmek isterim."

Çetin Doğan, emekli bir orgeneral değil, sıradan bir vatandaş olarak yazdığını söylediği mektupta, Yaşar Güler’e, Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin kuşkulu durumunu aktarmış. Meselenin hassasiyeti nedeniyle, kuruma değil, "kişiye özel" mektup yazdığını söyleyen Doğan’ın satırlarının sonunda şöyle bir not var:

"Yarın parmaklıklar ardında 5. Yılbaşını kutlayacağım. Doğrusu bu, bana ‘şaka’ gibi geliyor. Umarım, yurtseverlerin yakılarak tüketilen ömürleri, ülkemizi aydınlık yarınlara taşır."

Doğan, mektubu ekinde 11 sayfalık bir de bilgi notu da hazırlamış. Bu bilgi notunda 28 Şubat davasına konu olan dijital belgelerdeki sahtelikleri anlatırken, Genelkurmay Adli Müşavirliği’nin bunun açığa çıkmaması için nasıl çabaladığına örneklerle yer verilmiş.

AKAR’A DA ANLATILDI

Bugünkü Genelkurmay Başkanı’na 17-25 Aralık’ın hemen ardından yazılan mektuptaki ipin ucu çekilseydi, belki de 15 Temmuz hiç olmayacaktı. Zira, darbe girişimine giden süreçte, Genelkurmay’daki aynı ekip, benzer bir şey yaptı. Kumpas davalarda, sanıklar aleyhine nasıl çalıştıysa, TSK’daki FETÖ’cülerin soruşturmalarında bu kez şüphelileri korudu.

Sadece Güler değil…

Kitapta Müyesser Yıldız’dan aktardığımız bir bölüm de var:

"2015 yılının sonbahar aylarında, Hulusi Akar Genelkurmay Başkanıyken, GATA’ya gitti.

Hastanede tedavi gören komutanları ziyareti sırasında 28 Şubat davasının sanıklarından biriyle karşılaştı. Sanık komutan, davadaki hukuksuzlukları, yaşananları Hulusi Akar’a anlattı. Bununla da kalmadı Genelkurmay’dan savcılığa ve mahkemeye yanlış bilgi ve belgeler gönderildiğini söyledi. Komutanın anlattıkları karşısında, Hulusi Akar, davayı iyi bilen birisinin Genelkurmay’a gelip kendisini bilgilendirmesini istedi. Davanın sanıklarından olan komutan da bir avukatın ismini verdi."

Avukatın Karargah ziyareti, orada Akar’la görüşmeyi beklerken FETÖ’den tutuklanan Muharrem Köse’nin de aralarında bulunduğu askerlerce karşılanması ve en nihayetinde Akar’la 17 dakikalık görüşmenin sonucu yer alıyor. Avukat Akar’a, TSK içinde FETÖ’nün takibini sağlayacak ipuçlarını, davadaki sahte belgeler üzerinden anlatıyor. Gelgelelim o talepler de karşılıksız çıkıyor.

İster 28 Şubat davası isterse Gezi ya da diğerleri…

FETÖ’nün iktidarla hesaplaşma dosyaları birer birer kapatılırken, bu davalar sürdürüldü. Halen hapiste olan Çetin Doğan’ın yıllar sonra ortaya çıkan mektubu gösteriyor ki "aynı menzile yürümek" yerine, kumpas davalarının ipucu takip edilseydi ne 15 Temmuz ne devamı yaşanacaktı. Birileri bu sonucu, belki de bile isteye, bütün ülkeye yaşattı. Yol gösteren Doğan gibi askerler ise halen hapiste.

Dünün öyküsünü bugün okuyoruz ya. Belki yarın da bugüne bakacak, "yaşadığımız gibi değilmiş" diyeceğiz.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları