loading
close
SON DAKİKALAR

Melih Gökçek’in acil işleri!

Barış Terkoğlu
Tarih: 20.12.2021
Kaynak: Barış Terkoğlu - Cumhuriyet

Barış Pehlivan; Aradan dört yıldan fazla bir zaman geçti. Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanlığı koltuğunda, artık yakasında CHP rozeti olan bir belediye başkanı oturuyor. Gelgelelim, belediye halen tam anlamıyla el değiştirmiş değil.

Gazetemizin yazarı Sevgi Özel, yepyeni bir argo sözlüğü hazırladı. “Afili Mavallar” adını verdiği eserde, “malı götürme”nin karşılığına şunu yazmış: “Çıkar elde etmek.” Dilin tarçını argoları okurken içimden geçirdim: “Malı götürme”yi kimse Melih Gökçek gibi yapamaz!

“Benim davamda şahsi çıkarlara yer yoktur. Benim davamda nefse uymak yoktur.” Melih Gökçek, gözleri dolu dolu bu sözleri söylediğinde, takvim 28 Ekim 2017 tarihini gösteriyordu. “Liderim Recep Tayyip Erdoğan tarafından istifam istenmiştir. Benim davamda emir demiri keser” dedi. Herkes nedenini biliyordu. Erdoğan, “metal yorgunluğu” gibi göstermelik gerekçelerle, FETÖ’ye bulaştığını gördüğü ya da sadakatsiz bulduğu belediye başkanlarını tasfiye etmişti.

Aradan dört yıldan fazla bir zaman geçti. Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanlığı koltuğunda, artık yakasında CHP rozeti olan bir belediye başkanı oturuyor. Gelgelelim, belediye halen tam anlamıyla el değiştirmiş değil.

Öyle ya, Gökçek, belediyeye ait zırhlı aracı bile geçen hafta iade etti. Yıllar sonra o arabayı kapıya bıraktığında, Mansur Yavaş’ın yönettiği belediyeden “Daha neler var neler” açıklaması geldi: “Görevinden istifa ettirilerek kurumumuzdan ayrılan kişiden, eşinin yönetici olduğu vakfa, malum spor kulübü derneklerine ve aile dostu olduğu bilinen kişilere ücretsiz tahsis edilen veya uzun süreli kiralanan yerleri de bir an evvel iade etmesini bekliyoruz.”

Gökçek, gönülsüz iadesini yaparken piyasaya bir kitap çıktı. Gazeteci Murat Ağırel’in yazdığı “Vurgun: Parsel Parsel 2”, ABB’de Gökçek döneminde olanları anlatıyor.

ÇOCUKLAR TORUNLAR FETÖ’DE

Ağırel, kitabının önsözünde “İlk kitabı yazdığım süreçten sonra Gökçekler hiçbir dava açamadı” diyor. Kendi çağrılarının ardından Gökçek’in göstermelik bir suç duyurusunda bulunduğunu söyleyen Ağırel, savcıya her şeyi belgeleyerek anlattığını söylüyor. “Çok daha ciddi belgelere ulaşınca kitabın ikincisini yazmaya karar verdim. İşte tam yazarken bu sefer savcılık Gökçek’i çağırdı ve örgüte (FETÖ) yaptığı yardımları, bağlantılarını sordu” diye devam ediyor. Ağırel, savcının Gökçek’e sorduğu sorulara bakarak şu sonuca varmış: “Sorulardan anladım ki Sayın Savcı, Parsel Parsel’i okumuştu. Savcıların şimdi okuyacakları ise onların bile adrenalini yükseltecek.”

Ağırel, Gökçek-FETÖ bağlantısının somut delillerini kitabında sunmuş. İşin ilginci, savcılık da geçen 24 Eylül’de, Gökçek’e bunların bir kısmını açık açık sormuş. Savcıya, “Benim iki oğlum bu yapıya ait olan Samanyolu Koleji’nde okudu. İki torunum da yine yapıya ait Atlantik Eğitim Kurumları isimli okulda öğrenim gördü” diyen Gökçek, savcı karşısında en bilinen savunmayı yapmış. “Kandırıldım” demiş.

‘ACİL MOBİLYALAR’ NEREDEN ÇIKTI?

Kitapta başladığımız hikâyeyi tamamlayan bir bölüm var.

ABB Özel Kalem Müdürlüğü’nün, Gökçek istifa etmeden tam bir ay önce, 28 Eylül 2017 tarihinde yazdığı yazıdan söz ediyorum. “Ekte belirtilen malzemelere acil ve zorunlu ihtiyaç duyulmaktadır” diyerek yedi kalem mobilya sipariş edilmiş. “Acil mobilya”lar (KDV hariç) 53 bin 750 TL’ye satın alınmış. Bedeli, işi alan firmaya, ABB Mali Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nca ödenmiş.

Peki, acil alınan mobilyalar nereye gitmiş?

ABB’nin yeni yönetiminin görevlendirdiği müfettişler, araştırınca inanılmaz bir sonuca ulaşmışlar. Kitapta “acil mobilya” işini alan firmanın çalışanı M.G’nin ifadesi soruya yanıt veriyor:

“Fatura aşamasında, firma aranıldığında malzemelerin Dikmen Vadisi Başkanlık Konutu’nda kullanılmak üzere, Nevin Gökçek tarafından sipariş edildiği ve oraya teslim edildiği tarafıma söylenmiştir. Yasal sorumluluğum gereği, teslim edilen malzemeleri yerinde görmek istediysem de bunu o dönemin şartları içerisinde gerçekleştirme imkânım olmadı. Zira söz konusu yer, dönemin Belediye Başkanı Melih Gökçek tarafından konut olarak kullanılmakta olup belirli sayıda personel dışında girişe izin verilmiyordu.”

MOBİLYALARI NEVİN GÖKÇEK SEÇMİŞ

Diğer ifadeler de aynı şeyi söylüyor. Çalışanlar apar topar alınan mobilyaların Gökçek’in konutuna götürüldüğünü anlatıyor. Üstelik bütün bunlar istifadan sadece bir ay önce yaşanıyor.

Asıl ayrıntıyı ise mobilyaların alındığı şirketin sahibi veriyor:

 “2017 yılı eylül ayında, dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in eşi Nevin Gökçek, yanında bir iç mimarla firmamıza gelerek mobilyaları beğenip renklerini seçtikten sonra, firmamıza mobilyaları hazırlamamız için bir ay süre verdi.”

Belediyenin, yani halkın parası, “acil mobilya” denilerek özel konuta taşınıyor. Diyeceksiniz ki o konuta ne oldu? Gökçek, mülkiyeti belediyeye ait olan konutu başkanlıktan ayrıldıktan sonra da boşaltmak istemedi. Üstelik yerine gelen AKP’li Mustafa Tuna’nın gücü de onu evden çıkarmaya yetmedi. Sonunda Gökçek, bir teklif yaptı: “Evi bana satın!” Belediye, dört dairenin olduğu mülkü, Nevin Gökçek’e ve ortaklarına sattı.

Dolar niye artıyor, lira niye ucuzluyor diye hayıflanıyoruz ya… Her şey halkın parasının birilerinin çıkarı için kullanılmasıyla başlıyor. Yolsuzluk ekonomiye hâkim oldukça rant, üretmeye galip geliyor.

Sevgi Özel’in sözlüğündeki seçme argo metinlerinden biriyle bitirelim: “Aynasızlar uyuzlanmadan bakalım dalgamıza… Şeytan görmüş keçi yavrusu gibi titremenin âlemi var mı? Deveyi hamuduyla götüren büyüklerimiz titriyor mu?”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları