loading
close
SON DAKİKALAR

128 milyar doları unutturamayınca, sürekli kafa karıştıran açıklamalar yapıyor

Can Ataklı
Tarih: 03.06.2021
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Muhalefetin belki de başından bu yana toplumun her kesiminde ses getiren en önemli eylemi, “128 milyar dolar nerede?” sorusuydu.

ŞAŞIRDIM

Bu hesaba göre Erdoğan, korona aşılarını herkesten önce olmuş!

Korona yasaklarındaki gevşeme, herkesi ister istemez mutlu etti.

Tabii bunun sonbaharda yine başımıza patlamayacağının garantisi yok, ama bu yıl hiç olmazsa toplumun önemli bir bölümü aşılanmış olacak.

Geçen yıl aşı yoktu.

Aşılama; hatırlarsınız bu yılın başında büyük törenlerle yapılmıştı.

AKP Genel Başkanı, Sağlık Bakanı, bazı bakanlar, hastane önlüğü de giyerek aşı pozu vermişlerdi.

Önceki akşam Erdoğan, TRT’de konuştu.

Erdoğan, aşı konusunda da konuştu ve şunu söyledi aynen;

“Aşılarımız geliyor. Aşıları yoğun şekilde yaptığımızda, koruma sürecini tıbben de almış olacağız. Ben üç aşımı oldum. Bir de antikor testi oldum. Hamdolsun 2 bin 160’ı yakaladık.”

Her ne kadar iki aşından sonra koruma amaçlı üçüncü bir aşının yapılmasının iyi olacağı bazı tartışma programlarında söylenmiş olsa bile, toplumun önemli bir bölümünün üçüncü aşıdan haberi yok.

Sordum uzmanlara, “Üçüncü aşı hatırlatma dozudur” dediler, Yani her şeyin bitip geçtiğini düşünmeyin, virüsü tekrar hatırlatıp antikorları iyice yükseltmekte yarar var.”

Tabii yine sordum, “Peki üçüncü aşıyı ikinciden ne kadar sonra yapmak gerek?”

Cevap ilginçti.

Çünkü örneğin, Türkiye’de daha yaygın biçimde kullanılmış olan Çin aşısının ikinci dozundan 6 ay sonra üçüncü dozun verilmesi uygunmuş.

Daha önce yapılmasında ise hem yarar yokmuş hem de ters bir etki yaratabilirmiş.

Şimdi gelelim tekrar Erdoğan’ın açıklamasına.

Ne dedi?

“Üçüncü aşımı da oldum.”

Resmi açıklamalara göre; AKP Genel Başkanı ilk doz aşısını 14 Ocakta oldu.

Ardından 11 Şubatta ikinci doz aşısını yaptırdı.

Erdoğan’ın üçüncü dozu olduğunu açıkladığı tarih 1 Haziran.

Yani eğer Erdoğan, hemen yayına çıktığı gün üçüncü aşısını olmuşsa, ikinci aşıdan sonra geçen süre 3.5 ay bile değil.

Oysa tıp uzmanları ne diyor?

“Üçüncü aşı hatırlatma aşısıdır, ikinci dozdan en az 6 ay sonra yapılması uygundur. Daha önce yapılan aşılar ters etki de yaratabilir.”

O halde demek ki Erdoğan, nedenini bilemeyeceğimiz bir riske girerek 6 aylık süre dolmadan üçüncü aşısını olmuş.

Ya da…

İşte bu nokta çok önemli.

Erdoğan’ın “resmi olarak açıklanan aşı tarihleri” gerçeği yansıtmıyor.

Yani 11 Şubatta kameraların önünde yapılan ve ikinci doz olduğu belirtilen aşı, muhtemelen aslında yapılmadı, yapılmış gibi fotoğraf çektirildi.

Bu durumda Erdoğan’ın en iyi ihtimalle kasım ayının sonunda iki doz aşısını tamamladığı anlaşılıyor.

Peki bu neden halktan saklanır?

Halka neden sanki şubatta aşı yapılıyormuş gibi sunulur?

Burada aklıma bir soru daha geliyor?

Erdoğan’a hangi aşı yapıldı?

Çin aşısı mı, Alman BioNTech mi, yoksa bilmediğimiz başka bir aşı mı?

Neden hemen her konuda şaibe yaratacak işler yaparlar ki?

KOMİK

Erdoğan, hazırladığı yeni anayasanın 128 madde olduğunu açıkladı. Demek öyle işlemiş ki bilinçaltına, 128’den bir türlü kurtulamıyor.

GİTTİM GÖRDÜM

İstanbul’un en güzel parkı, tam yasaklar kalktığında bakıma alındı

Bazen kimi yetkililerin yaptıklarına akıl sır erdirmek çok güç.

Bazı şeyleri niye yaparlar, ne fayda umarlar, ne çıkarları var, anlayamıyorum.

Hafta içinde yolum İstanbul Bebek’e düştü.

Pandemi yasaklarından önce daha çok gidiyordum, ama her yer kapalı olunca bir cazibesi olmuyor haliyle.

Bebek sahilinde, bana göre İstanbul Boğazı’nın en güzel parkı uzanır.

Asırlık ağaçları ile hem bölge halkının hem de tüm İstanbulluların, turistlerin nefes aldığı yerdir.

Bu kez gittiğimde bir de baktım parkın etrafı tamamen kapatılmış.

Neden?

Efendim, İstanbul halkına daha iyi hizmet etmek için yenileniyormuş.

Yahu aklınız neredeydi bir yıldır?

Pandemi sürecinde yapmak varken, tam yasakların bittiği bir zamanda, yaz aylarının da gelmesiyle insanların özlemle beklediği bir park tamamen kapatılır mı?

Diyorum ya bazen yetkili kişilerin neyi, neden yaptığına akıl sır erdirmek çok zor.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

128 milyar doları unutturamayınca, sürekli kafa karıştıran açıklamalar yapıyor

Muhalefetin belki de başından bu yana toplumun her kesiminde ses getiren en önemli eylemi, “128 milyar dolar nerede?” sorusuydu.

Öyle ki, bu soru iktidarın bütün kimyasını bozdu.

Erdoğan ve etrafı, uzun yıllar keyifle yürüttükleri iktidar döneminde ilk kez bu soru karşısında çok sıkıştı ve ne yapacağını bilemez hale geldi.

Bunun sonucunda sürekli birbiriyle çelişen, kafa karıştırıcı açıklamalar yapıldı.

En çok konuşan ve açıklama yapan her zaman olduğu gibi yine AKP Genel Başkanı Erdoğan oldu.

Önce “128 milyar dolar bir yere gitmedi, Merkez Bankasında duruyor” dedi.

Sonra bunun böyle olmadığı, Merkez Bankası ekranlarından da görüldüğü için ifade değişti;

Erdoğan, “Merkez Bankası kaynaklarından 30 milyar dolar cari açığın finansmanı için kullanılmıştır” dedi ve ekledi; Özel sektörün talep ettiği miktar 50 milyar dolara ulaşmıştır, ayrıca 54 milyar dolar da tasarruf sahipleri tarafından alındı.”

O da tutmadı, bu kez “Salgın bahanesiyle yeni bir finansal dalgalanma oluşturmak isteyenlere, elimizdeki tüm araçları kullanarak fırsat vermedik” açıklamasını yaptı AKP Genel Başkanı.

Anladığım kadarıyla bunun da tutmadığını gördü ya da daha önce söylediklerini unuttu ve önceki gece aynı konuda bu kez şu açıklamayı yaptı;

“128 milyar dolar nereye gitti diye soruyorlar. Merkez Bankası’nın paraları nereye gitti diye sorulur mu? Bunlar maalesef sorma hakkını kendilerinde görebiliyorlar. Bunların hesabı kitabı yok, bunlar anlamaz bu işlerden, bu süreçte geçirdiğimiz felaketler, depremler. Van, Bingöl depremi geçirdik. Son zamanlarda Elazığ, Malatya, İzmir. Hiç soruyorlar mı ‘Buralara bu paraları nereden buluyorsunuz?”

Böylelikle, “Ben ekonomistim” diyen Erdoğan’dan, Merkez Bankası’nın paralarını kimsenin soramayacağını öğrenmiş olduk.

Tabii bu arada kendi kendime, “Acaba” diyorum “Erdoğan, Merkez Bankası ile Hazineyi birbirine mi karıştırıyor?”

Bİ SORALIM BAKALIM

65 yaş üstüne her şey serbest, otobüse binmek yasak

Pandemi yasakları “yaşam biçimine müdahale” tarafı hariç büyük ölçüde kalktı.

Ama bazı tuhaflıklar devam ediyor.

Örneğin, önce sinemaların açıldığı duyuruldu.

Sonra ne olduysa oldu, sinemalara yine yasak geldi.

Bu kez açıklanan tarih 1 Temmuz.

Bu kaçıncı oldu?

İçişleri Bakanlığı bir genelgeyi bile doğru dürüst hazırlayamıyor.

Çünkü belli ki saraydan gelen talimatla alelacele yazılıyor bir şeyler.

Sonra ortaya sakıncalar ve aksamalar çıkıyor, yeniden genelge yayınlanıyor.

Yenin kararlara en çok sevinenler sanıyorum 65 yaş üstünde olanlar.

Çünkü bu yaş grubu, bir yıldır dünyanın başka hiçbir ülkesinde görülmemiş biçimde baskı altında tutuluyor ve adeta aşağılanıyor.

65 yaş üstüne bir yıldır sokağa çıkma izni verilmiyordu, sadece belli saatlerde sokağa çıkabiliyorlardı. Bu süre içinde toplu taşıma araçlarına da binemiyorlardı.

Şimdi “aşı olmuş olmak kaydıyla” bu yasak kalktı ama toplu taşımadaki otobüs-metrobüs yasağı devam ediyor.

Dolmuş, minibüs, metro ve deniz ulaşımında yasak yok.

Sadece otobüs yasağı var.

Sebep?

Bilsem yazacağım da aklıma makul bir neden de gelmiyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Ortadaki durum ibretlik mi, komik mi?

Hiçbir yorum ekmeyeceğim.

Sadece üç tweeti alt alta koyacağım.

Siz karar verin.

Bir televizyon kanalında saray yazarı Nagehan Alçı ile hukukçu Ümit Kocasakal tartışıyor.

Program sürerken Rasim Ozan Kütahyalı şu tweeti atıyor;

“Nagehan’cım lütfen benim hatırım için hoşgörülü ol. Şu an bizim emrimizde olan, bize hizmet eden, muhalefeti bölen, bizim kontenjanımızla muhalif rolü oynayan bu arkadaş gibiler, rejim için çok mühim. CHP’ye zarar verip bize faydalı olan bu tip gibilere ihtiyacımız var.”

Biraz daha zaman geçiyor, tartışma daha da hararetleniyor.  Rasim Ozan Kütahyalı bir tweet daha atıyor;

“Nagehan’cım beni dinlemedin ve beni kırdın. Ekranda sahte Atatürkçülük şovu yapıp sonra Adnan Oktar’ın, PKK’lıların ve FETÖ’cülerin avukatlığını yaparak milyon dolarları indiren bu tipler bize faydalı. Kabaca ifade edeyim: Bunlar bizim köpeğimiz. Onlar bize lazım, hoşgörülü ol.”

Ardından Nagehan Alçı bir tweet atıyor;

“Rasim Ozan’ın çirkin ifadelerini kınıyorum, paylaştığı mesajın içeriğini de dilini de çok yanlış buluyor ve içinde ismimin geçmesinden üzüntü duyuyorum.”

Bilmeyen veya unutanlar varsa söyleyeyim; bu iki kişi evli ve iki çocuklu.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları