loading
close
SON DAKİKALAR

Aydınlık ve özgür günler gelecek

Can Ataklı
Tarih: 22.09.2019
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Korkusuz

Can Ataklı: Kadınlara sağlanan özgürlükten yararlanamayan erkekler baskıcı ideolojinin altında ezilerek hâlâ kravat takmak, ceket giymek zorunda kalıyorlar. Kıyafet özgürlüğünün simgesi olan sarık takamıyorlar örneğin erkekler. Şalvarla Meclis'e giremiyor, poturla askerlik yapamıyor, takke ile polis olamıyorlar.

ACAİP YAZILAR
Kadınlar özgürlüğüne kavuştu erkekler hâlâ esaret altında!

Normalde yazının sonuna konan bir şeydir.
“NOT” dersiniz ve yazdığınız bütün yazının dışında kısacık bir cümle ile önemli bir mesajı vermiş olursunuz böylelikle.


Özgür Ruhani, sarığını özgürce takarken baskı altında Cumhurbaşkanı kravat takmak zorunda.

Bu kez yazının sonuna koymayacağım NOT'u.

Hemen başından söyleyeceğim.
Bu yazı “acayip yazılar” başlığı altında yazılmış ironik bir yazıdır.


Kadın vekiller Meclis'te görev başında

İçeriğine katılarak değil dalga geçerek yazdığım bir yazıdır.
Türkiye'de sözde kıyafet özgürlüğü adı altında kadınları sömüren ve kendince dindar olduğunu göstermeye çalışan aslında rezil bir din istismarı yapanlarla alay ettiğim bir yazıdır.


Türbanlı polisler asayişi sağlıyor.

Bu nedenle yazının sonundaki “NOT”a kadar tahammül edemeyecek olanlar için en baştan belirtmek istedim.

Hafta sonunda kutlanan “Gaziler günü” nedeniyle yurdun her tarafında törenler düzenlendi.


Yeni Foça'da Gaziler Günü programını türbanlı öğretmen sundu.

Yeni Foça'daki törene katılan gaziler programı sunmak üzere mikrofon başına gelen türbanlı ve tepeden aşağı siyahlar içinde bir öğretmenin konuşmaya başlaması üzerine tepki göstererek alanı terk ettiler.

Kıbrıs ve Güneydoğu gazileri “Burası Türkiye Cumhuriyeti, ülkeyi ne hale getirdiniz” diye öfkelerini dile getirdiler.
Yandaş medya olayı hemen “Hâlâ kıyafetler üzerinden laiklik yapmaya çalışanlar var, yazık bu ülkeye, hani demokrasi, hani insan hakları” türü sözde eleştiri haberleri yaptılar.


Kadın askerler de başını örtebiliyor.

O halde olayı bir de tersinden ele alalım bakalım.
Türkiye'de artık türban serbest.
Aslında türban sadece bir kod adı.
Türkiye'de “İslami tesettür” tüm kamu alanlarında serbest hale getirildi.
Kadınlar ister çarşafla ister türbanla, ister burka ile artık her işi yapabiliyorlar.
Milletvekilleri, polisler, askerler, hakim ve savcılar, ana okullarından itibaren orta öğretimdeki bütün öğretmenler görevlerini türbanlı olarak görebiliyorlar.
Bu demokrasinin zaferidir.
İnsan haklarının muhteşem galibiyetidir.
Kadınların özgürlüğüdür. Kadınlar artık her yerde tamamen kapalı olmanın mutluluğunu yaşıyorlar, özgür olmanın tadını çıkarıyorlar.
Artık kıyafetler üzerinden kimse hiçbir kadını eleştiremiyor, eleştirmeye kalktığında da müthiş bir lince uğruyor.
Peki ya erkekler.
Onlar laik, demokratik, sosyal, hukuk devletinin zulmü altında ezilmeye devam ediyorlar.
Kadınlara sağlanan özgürlükten yararlanamayan erkekler baskıcı ideolojinin altında ezilerek hâlâ kravat takmak, ceket giymek zorunda kalıyorlar.
Kıyafet özgürlüğünün simgesi olan sarık takamıyorlar örneğin erkekler.
Şalvarla Meclis'e giremiyor, poturla askerlik yapamıyor, takke ile polis olamıyorlar.
Zavallı erkekler eğer memur olmak istiyorlarsa ütülü gömlek, temiz ceket ve kumaş pantolon giymek kravat takmak zorundalar.
İnançlarına tamamen ters olan bu kıyafetler içinde boğulacak gibi olmalarına rağmen özgürlüklerin tavan yaptığı günümüzde hâlâ bu olanaklara kavuşamıyorlar.
Geçenlerde İran lideri geldi Türkiye'ye.
Özgür bir erkek olduğu için inancına uygun biçimde sarığını takmıştı başına.
Yanındaki heyette olan kadınlar özgürlüklerinin sembolü çarşafla gezerken erkekler de aynı özgürlüğün bir parçası olarak kravatsızdılar.
Herhalde bu heyeti karşılayan bizim resmi heyetimizde zevat nasıl kıskanmıştır İranlıları değil mi?
Ülkemizin başındaki iktidar bu kadar çekingen olmasa kadınlar gibi erkekleri de özgürlüğüne kavuşturacak.
Ama ne çare ki “CeHaPe zihniyeti” her konuda olduğu gibi bu konuda da etkin gücünü göstererek Türkiye'de özgürlüklerin önünü hâlâ kapatmayı başarıyor.
Ama bu bitecek.
Aydınlık ve özgür günler gelecek.

ÇOK GÜLDÜM

4 pazar fıkrası

Bu hafta Yıldırım Tuna 4 fıkra birden göndermiş. Birlikte okuyalım;

Morrt..!
Dedeee… “ MORT “ diye bağırsana..

MORT..!
……….
……….
E bi şey olmadı ama?
Ne bekliyordun ki?
Babam, deden ‘Mort'u çekince çok zengin olacağız demişti de?..

Neden Şüphelenmiş?..

Polis memuru 70 yaşındaki adamın arabasında 200 kilo kokain yakalamış, “Aferin” demiş müdürü,  “Adamdan nasıl şüphelendin?” diye sormuş.
“Normal trafik kontrolü için durdurmuştum” demiş polis, “Onunla konuşurken bana  hastalıklarından ve de torunlarından konu açmaya çalışmadı..!”

Yaşlı bir sürücü müsünüz?

– Arabanızdan dışarı çıkmanız en az 4 dakika sürüyor mu?
– Geri geri park ederken ancak bir “vuruş sesi” duyunca mı duruyorsunuz?
– Sağa dönüş sinyaliniz 2013'ten beri sürekli yanık mı?
– Arabanızın arka camında “Yaşasın Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” çıkartması var mı?
– Polis sizi durdurduğunda alkollü olmadığınızı tespit edince şaşırıyor mu?
– Bisikletinizin ön tekerleği arka tekerleğinden 10 misli büyük mü?
– Ön cama burnunuzu dayayıp araba kullandığınız zaman yol daha mı net seçilebiliyor?

Büyücünün fendi
Adamın biri bara gelmiş, “Barmen, iki duble viski” demiş, “Biri bana diğeri en yakın arkadaşıma.”
Barmen, “İkisini de hemen mi istiyorsunuz yoksa arkadaşınızın gelmesini bekleyecek misiniz?” diye sormuş.
“Hemen istiyorum! arkadaşım cebimde!” demiş adam ve cebinden barın üzerine beş santim boyunda bir adam çıkartmış.
“Yani o kadar içebilir mi bu küçük adam?” diye hayretle sormuş barmen.
“Tabii!” demiş adam ve küçük adam da barmenin koyduğu dublenin tamamını içmiş. “Harika!” demiş barmen, “Başka ne yapabiliyor? Yürüyebiliyor mu?”
Adam barın sonuna madeni bir para koymuş, “Hey John” demiş, “Git o parayı getir.” Küçük adam koşmuş barın sonuna, bozuk parayı kucaklamış ve götürüp adama vermiş. Barmen hayretler içerisinde,
“İnanılmaz” demiş, “Başka… Başka ne yapabiliyor? Konuşabiliyor mu?” Şaşkınlıkla bakmış adam barmene,
“Konuşmak mı? Tabii konuşuyor. Hey John! Hani Afrika'nın içlerine gitmiştik, safariye. Av yaparken, sen orada kaldığımız kabilenin önünde köyün büyücüsüne herkesin içerisinde ‘Beni büyülerine inandıramazsın süslü dolandırıcı' diye bağırmıştın. Onu anlatsana!”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları