loading
close
SON DAKİKALAR

Bakanlardan danışmanlara, parti yöneticisinden Diyanet’e, patronlardan MİT’e herkes var, muhalefet yok

Can Ataklı
Tarih: 20.03.2020
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Bakın patronlara “müjde” verilen korona zirvesinde herkes var, muhalefet yok. Katılanlar arasında muhalefet yok. Sarayın doktor danışmanları dışında tıp uzmanı yok. Sağlık sektöründen temsilci yok. İş dünyası ve sermaye çevrelerinin tüm temsilcileri orada ama.

ANALİZ

Bu zihniyete nasıl güvenelim?

Önce şu bilgileri vermeliyim;

Korona konusunda alınacak önlemlerin konuşulduğu toplantıya 80 kişi katıldı.

Toplantı, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde ilk kez Çankaya Köşkü’nde yapıldı.

Erdoğan’ın toplantının ardından yaptığı konuşma “ulusa sesleniş” adı altında kamuoyuna duyuruldu.

Erdoğan, konuşmasına başlamadan önce medyaya konuşma metni dağıtıldı.

Hayli uzun olan konuşma metninin toplantıdan önce hazırlandığı anlaşılıyor.

Şimdi gelelim konumuza.

İktidar, korona konusunda aslında sınıfta kaldı.

Alınan önlemler elbette doğru.

Bunların hiçbirine itirazımız olmadı, olamaz da.

Ancak 80’e yakın kişinin katıldığı toplantıdan sonra “koronaya karşı önlem” diye açıklanan maddelerin pek anlamı yok.

Birincisi; önlem diye sunulanların hiçbiri sağlıkla ilgili değil.

Korona önlemleri nedeniyle sıkıntıya düşeceği düşünülen iş insanlarını ilgilendiriyor daha ziyade.

Araya katılan “en düşük emeklinin maaşının 1.500 lira olması ve bayram ikramiyelerinin nisan başında ödenecek olması” sadece dar gelirli kesimin dikkatini dağıtmak için.

Şu sıralar yaptıkları konutları satamayan müteahhitlere iyilik olsun diye katılım payının yüzde 20’den yüzde 10’a düşürülmesi, konaklama vergisinin kasıma kadar ertelenmesi, THY uçak biletlerindeki yüzde 18’lik KDV’nin yüzde bire düşürülmesinin korona ile mücadeleye katkısı ne olacaktır acaba?

Ama bana göre en önemli ayrıntı, Türkiye’nin belki de karşılaştığı en büyük kriz sırasında muhalefete hiç yer verilmemesi, hiç danışılmaması.

Yazımın içinde toplantıya katılanların listesini göreceksiniz.

Katılanlar arasında muhalefet yok.

Sarayın doktor danışmanları dışında tıp uzmanı yok.

Sağlık sektöründen temsilci yok.

İş dünyası ve sermaye çevrelerinin tüm temsilcileri orada ama.

Güya sendikalar var ama muhalif olanları yok.

Bu zihniyet ile bu krizin altından kalkılamaz ki.

Daha önceki girişimler ve bu son toplantı şunu gösteriyor: Bu iktidar için asıl önemli olan krizi aşmak değil, kamuoyunda başarı ile aşılmaya çalışıldığı algısı yaratmak.

Saatlerce toplantı yapılıyor, halk sağlığı ile ilgili tek bir karar bile açıklanmıyor.

Millet hâlâ kendini hasta hissetmesi halinde ne yapacağını bilemiyor.

Korona testi yapılıp yapılamadığı meçhul.

Korona krizi bizi de vurmaya başlamadan önceden beri iyi niyetli, yapıcı eleştirileri sıralıyoruz.

İktidarın nihayet aklının başına gelmesinden sonra aldığı önlemleri de destekliyoruz.

Buna karşı hâlâ “konu siyasete alet edilmemeli, eleştirmek çözüm değil” türü uyarılar alıyoruz.

Hem “konu siyaset üstü” diyeceksiniz hem de kendinizden olmayan herkesi dışlayarak sözde önlem alacaksınız.

Konu gerçekten siyaset üstüyse, Meclis’in ana üs olacağı bir milli birlik hükümeti kurulmalı o zaman.

Başı sıkışan patronlara “müjde” olarak sunulan ekonomik ferahlatmaların yanı sıra halkın hem sağlığı ve can güvenliği hem de ekonomisi için önlemler de düşünülür o zaman belki.

İktidarın bu kibirli, herkesi dışlayan, kendinden olmayanı karalayan zihniyeti ile bu mücadelenin sürmesi mümkün değildir.

Bu zihniyete güvenemediğim için de kimse kusura bakmasın.

BUNU YAZMAK GEREK

Bakanlardan danışmanlara, parti yöneticisinden Diyanet’e, patronlardan MİT’e herkes var, muhalefet yok

Bakın patronlara “müjde” verilen korona zirvesinde herkes var, muhalefet yok.

Bakın kimler var;

1.Fuat Oktay / Cumhurbaşkanı Yardımcısı

2.Berat Albayrak / Hazine ve Maliye Bakanı

3.Zehra Zümrüt Selçuk / Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı

4.Murat Kurum / Çevre ve Şehircilik Bakanı

5.Fatih Dönmez / Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı

6.Mehmet Nuri Ersoy / Kültür ve Turizm Bakanı

7.Fahrettin Koca / Sağlık Bakanı

8.Mustafa Varank / Sanayi ve Teknoloji Bakanı

9.Bekir Pakdemirli / Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı

10.Ruhsar Pekcan / Ticaret Bakanı

11.M. Cahit Turhan / Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı

12.Mehmet Kasapoğlu / Gençlik ve Spor Bakanı

13.Abdulhamit Gül / Adalet Bakanı

14.Mevlüt Çavuşoğlu / Dışişleri Bakanı

15.Ziya Selçuk / Milli Eğitim Bakanı

16.Hulusi Akar / Milli Savunma Bakanı

17.Süleyman Soylu / İçişleri Bakanı

18.Naci Ağbal / Strateji ve Bütçe Başkanı

19.Nurettin Canikli / AKP Genel Başkan Yardımcısı

20.Numan Kurtulmuş / AKP Genel Başkan Yardımcısı

21.Lütfi Elvan / TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı

22.Murat Uysal / Merkez Bankası Başkanı

23.Ali Fuat Taşkesenlioğlu / SPK Başkanı

24.Birol Küle / Rekabet Kurumu Başkanı

25.Zafer Sönmez / Varlık Fonu Genel Müdürü

26.Erişah Arıcan / BİST Başkanı

27.Osman Arslan / Halkbank Genel Müdürü

28.Hüseyin Aydın / Ziraat Bankası Genel Müdürü

29.Abdi Serdar Üstünsalih / Vakıfbank Genel Müdürü

30.İkram Göktaş / Vakıf Katılım Genel Müdürü

31.Metin Özdemir / Ziraat Katılım Genel Müdürü

32.Yusuf Büyük / İlbank Genel Müdürü

33.Ali Güney / Eximbank Genel Müdürü

34.İbrahim Halil Öztop / Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdürü

35.Burak Dağlıoğlu / Yatırım Ofisi Başkanı

36.Rifat Hisarcıklıoğlu / TOBB Başkanı

37.Nail Olpak / DEİK Başkanı

38.İsmail Gülle / Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı

39.Simone Kaslowski / TÜSİAD Başkanı

40.Abdurrahman Kaan / MÜSİAD Başkanı

41.Mahmut Arslan / Hak-İş Başkanı

42.Ergün Atalay / Türk-İş Başkanı

43.Önder Kahveci / Türk-Kamu Sen Başkanı

44.Ali Yalçın / Memur Sen Başkanı

45.Yaşar Doğan / Tüm Sanayici İşadamları Derneği (TÜMSİAD) Başkanı

46.Erkan Güral / Türk Genç İşadamları Konfederasyonu (TÜGİK) Başkanı

47.Orhan Aydın / Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Başkanı

48.Ayşem Sargın / Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı

49.Orhan Turan / Türk Girişim Ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKKONFED) Başkanı

50.Bendevi Palandöken / Türkiye Esnaf Ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Başkanı

51.Abdülkadir Akgül / TESKOMB Başkanı

52.Celal Koloğlu / TİSK Başkanvekili

53.Fahrettin Altun / Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı

54.Hasan Doğan

55.Hamdi Kılıç

56.İbrahim Kalın

EKONOMİ POLİTİKALARI KURULU

1.Yiğit Bulut

2.Korkmaz Karaca

SAĞLIK POLİTİKALARI KURULU

1.Prof. Dr. Serkan Topaloğlu

2.Dr. Sema Ramazanoğlu

3.Prof. Dr. Necdet Ünüvar

4.Prof. Dr. İbrahim Adnan Saraçoğlu

5.Uzman Dr. Ümmü Gülşen Öztürk

6.Dr. Zülfiye Füsun Kumet

7.Prof. Dr. Zümrüt Begüm Ögel

8.Nüket Küçükel Ezberci

9.Ahmet Selim Köroğlu

BİLİM KURULU

Ateş Kara, Serhat Ünal,

Sağlık Bakan Yardımcısı Emine Alp Meşe

DİĞER KATILANLAR

Hakan Fidan / MİT Başkanı

Ali Erbaş / Diyanet İşleri Başkanı

Metin Feyzioğlu / Barolar Birliği Başkanı

İlker Aycı / THY Başkanı

Yekta Saraç / YÖK Başkanı

Metin Kıratlı / İdari Ve Mali İşler Başkanı

Sümeyra Merve Kılınç / Cumhurbaşkanı Danışmanı

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Günün kahramanları sağlık çalışanlarıdır

Hepimiz eleştiriyoruz.

Soruyoruz, sorguluyoruz.

Önlemlerin yeterli olup olmadığını merak ediyoruz.

Sağlık hizmetlerinin çok iyi olmasını talep ediyoruz.

Ama bu süreçte nedense sağlık alanında çalışanları konuşan pek yok.

Evet hastane sahibi bir doktor olan Sağlık Bakanımız var.

Yandaş medya vıcık bir yalakalıkla “bakanın olağanüstü başarılarını” anlatıyor.

Buna karşı asıl kahramanların profesör doktorundan hastane temizliğinde çalışan hademesine kadar sağlık ordusu olduğunu unutmayalım.

Şu anda hepimiz elbette risk altındayız.

Ancak asıl risk hastane çalışanlarında.

Bizler “belki” bir korona hastası ile karşılaşabiliriz.

Onlar koronalılarla iç içe.

Onlar için yeterli önlem alınıyor mu, iyi korunuyorlar mı?

Bunun ötesinde çoğu olağanüstü bir fedakarlıkla gece gündüz demeden çalışıyor, uykusuz, çoğu kez doğru dürüst bir şeyler bile yiyemeden koşturuyorlar.

Onlar göz bebeğimiz.

Bİ SORALIM BAKALIM

Kadıncağıza ne yaptınız böyle?

Önceki gün sosyal medyayı sallayan bir video yayınlandı.

Videoda hepsi sağlık çalışanı olduğu anlaşılan bir grup, toplantı salonunda bir araya gelmiş.

Doktor olduğu anlaşılan biri kişi korona hakkında brifing veriyor.

Bu kişi hastalığın çok yayıldığını, umrecilerin yayılmayı tetiklediğini, hasta sayısının binlerle ifade edilebileceğini söylüyor.

Milyonlarca kişi görüntüleri izledi.

Doğal olarak video toplumda çok sarsıcı bir etki yarattı.

İktidarın harekete geçmesi de gecikmedi elbette.

Brifingin Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir uzman doktor tarafından verildiği anlaşıldı.

Rektörlük alelacele bir yalanlama yayınladı.

Ardından acele ile tarihi 20 Mart 2018 olarak atılmış bir “itiraf-özür” mektubu paylaşıldı kamuoyu ile.

G.C. isimli doktor, “Uyum eğitimlerinin birinde, durumun önemini daha iyi anlatabilmek ve eğitime katılanları bu zorlu süreç için hazırlayabilmek için bazı yurt dışından gelen vakalarla ilgili örnekler verdim, olumsuz bir senaryo üzerinde konuşma yaptım” diyor öncelikle ve ekliyor; “Amacım, hastane malzeme eksiklikleri de dahil olmak üzere yaşayabileceğimiz zorlu süreci daha iyi ifade edebilmek ve hastane personelinin süreci daha iyi sahiplenmesini sağlayabilmekti.”
Ondan sonra ağır bir “özür” faslı başlıyor.

G.C. isimli uzman doktor, “Maalesef gizli kaydedilen konuşmamın kasıtlı olarak, sadece küçük bir kısmı sosyal medyada paylaşılmıştır. Konuşmamın tamamı kaydedilip paylaşılabilseydi olumsuzluk yaratma amacım olmadığı anlaşılabilirdi” diyor önce.

Ardından da şunları yazıyor; “Hizmet içi eğitim sırasında kullandığım bazı hatalı sözcüklerin, toplumda çok farklı bir algıya sebep olabildiğini gördüm. Çok üzgünüm. Bundan sonraki süreçte daha dikkatli olacağım. Hastalarıma, üniversiteme, ülkeme hizmet için yoğun çalışmalarıma devam ederken, sözcüklerimi daha özenli seçeceğim. Toplumsal olumsuz bir algıya neden olduğum için de herkesten özür dilerim.”

Mektubu okuyunca aklıma ilk gelen “Yahu ne yaptınız kadıncağıza böyle?” cümlesi oldu.

Çok belli, doktorun başına öyle bir çökmüşler, öyle bir korkutmuşlar ki, ne yapsın zavallı “valla billa bundan sonra kelimelerimi çok iyi seçeceğim” diyor.

Ayrıca mektubu kendisi bile yazmamış olabilir. Rektör, “Böyle bir özür uygun olur” diyerek kendi de yazmış olabilir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları