loading
close
SON DAKİKALAR

Çanakkale Zaferi’nde yeniçeri askeri yoktu ki

Can Ataklı
Tarih: 21.03.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Serdar Savaş yalnız bırakılmamalı.

ANALİZ

Serdar Savaş yalnız bırakılmamalı

Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda en ilgiyle izlediğim kişilerin başında Dr. Serdar Savaş geliyordu.

Tıp alanında Türkiye’de olduğu kadar dünyada da kendini kanıtlamış, siyasette dürüstlükahlak ve erdem kavramlarını en iyi temsil eden isimlerden biri Serdar Savaş.

Üç yıla yakın “partilerüstü ortak aday” olmak için çok çaba harcadı.

Yorulmadı, bıkmadı, sıkılmadı sarı otobüsüyle her yeri gezdi, halka anlattı.

Siyasi partilerle ilişki kurmak için çok uğraştı, ama partiler randevu vermekten bile çekindiler.

Pandemi sürecinde neredeyse saat başı Serdar Savaş’ı arayan medya organları adaylık söz konusu olunca kapılarını kapattı.

Ve dün Serdar Savaş aday olmayacağını açıkladı.

Sanki hüzünlü bir veda gibiydi.

Serdar Savaş nahif bir idealistlikte demokrasiye geçmek için çabalayan siyasi partilere katkı sağlayacağını düşünmüştü.

Olmadı.

Ama şu gerçeğin altını çizmek ve önermek istiyorum: Serdar Savaş gibi hem deneyimli hem yetenekli hem idealist insan bulmak kolay değildir. Bu nedenle seçimden sonra iktidarda olacak partilerin yöneticileri Serdar Savaş’tan mutlaka yararlanmalı, onu asla yalnız bırakmamalıdır.

Serdar Savaş adaylıktan vazgeçerken yüreklere de dokunan bir açıklama yayınladı.

Bunu biraz özetleyerek sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sevgili dostlar,

Mevcut sistemin kendisini korumak için oluşturduğu muazzam direnç blokunun farkındaydık, bunu yaşayarak ve bedelini de ödeyerek öğrenmiş olduk.

Adaylığımı açıkladığım günden itibaren, medyanın, farklı kesimlerce desteklenen bütün organlarından kesin bir şekilde yasaklandım. Ayrıca yargısal, mali, idari ağır cezalara maruz bırakıldım.

Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan ‘5 günde 100 bin imza toplama’ zorunluluğu, çok yüksek bir adaylık bedeli ödeme, propaganda süresinin çok kısa olması, tanıtım için izin verilmemesi gibi anti demokratik yöntemlerin uygulanması ve daha onlarca engel, baskı, sindirme, yıldırma faaliyetiyle, partisiz bir aday için fırsat eşitliği tamamen yok edilmiştir.

Bu koşullar altında adaylığımı bir sonraki seçime ertelemeyi daha gerçekçi bir karar olarak değerlendirdim.

Bu kararımın “Oyları bölmeyin hocam” diyen dostları da memnun edeceğinin farkındayım. Muhalefet partilerine yaptığım akılcı, şeffaf, katılımcı yöntem önerilerinden sonra benimle ilgili böyle bir değerlendirme yapılmasını hak etmediğimi ifade etmek isterim.

Öfkeli değiliz. Kimseye kırılmadık, küsmedik, kimseye kin beslemiyoruz. Erdem ülkümüzü kaybetmedik, ileri ve tam demokrasi hedefimizden vazgeçmedik, refah toplumu olmak yolunda rotamızı değiştirmedik.

Çalışmalarımıza; Ateş Böceklerimizle, inançla ve heyecanla, Erdemli Yurttaş Hareketi çatısı altında, Erdem-Demokrasi-Refah zincirini kurmak üzere devam edeceğiz.

Tabii ki bütün bu faaliyetlerimi sürdürürken, 8K Tıbbı ve Toplum Sağlığı Genombilim alanındaki bilimsel çalışmalarımı, canım torunlarımla zaman geçirmeyi ve hobilerimi de ihmal etmeyeceğim.

Selam, sevgi ve saygılarımla,

Dr. Serdar Savaş

ŞAŞIRDIM

Çanakkale Zaferi’nde yeniçeri askeri yoktu ki

18 Mart Çanakkale Zaferini kutladık bu yıl da yine gururla.

AKP Genel Başkanı da törenlere katıldı ve Çanakkale Anıtı önünde konuştu.

Konu mankeni olarak arkasına iki yeniçeri askeri giysili görevli konmuştu.

Akıl alır gibi değil.

O savaşta yeniçeri askeri yok bir kere.

O halde Erdoğan arkasına neden örneğin Çanakkale Zaferi sırasında savaşan askerlerin üniformasını giyen konu mankeni koymaz acaba?

Varsa yoksa Osmanlı.

Tabii 1918 dönemi askeri üniformasını koysa arkasına kendi kitlesi anlamayacak.

Sürekli Osmanlı’dan söz etmek, Osmanlı’nın zaferlerini anlatmak bilgisiz halkı kendine çekmek için birer simge aslında.

Osmanlı’yı tüm tarihi boyunca zaferden zafere koşan ve İslam’ın kılıcı zanneden büyük bir kitle var ülkemizde.

Bu kitle Atatürk’ten, cumhuriyetten, devrimlerden ve medeniyetten hiç hoşlanmıyor.

Hedef onlar olunca işte böyle tuhaf manzaralar oluşuyor devletin en üst katında.

ŞAKA GİİBİ

Bu kupürü sabah gazetesinden aldım

Kimi okurlarım ve izleyicilerin kullandığım bazı kelime ve tanımlamalara şaşırıyor hatta kızıyorlar “Yakışmıyor Can Bey, biz onların ne olduğunu biliyoruz ama siz yine de nezaketi elden bırakmayın” diyorlar.

Haklılar tabii, gerçi konuşma ve yazılarımda nezakete çok önem veriyorum, buna karşı bazı durumlarda insanın isyan edesi geliyor.

İşte bu anlarda çok sık olmasa da argo kelimeler kullanıyor bazı tanımlamalarda bulunuyorum.

Örneğin bütün varlıklarını saraya bağlamış olan medyadan “mercimek kadar beyinleri yok” diye söz ettiğim çok olmuştur.

Çünkü saraya hizmetten başka hiçbir şey düşünmeyen bu tipler çoğu kez yalakalık yapmak isterken hem komik duruma düşüyor hem de zarar veriyorlar.

Buradaki kupürü, Sabah gazetesinden aldım.

Şaka gibi değil mi?

Aslında haberin başlığı çok güzel ve doğru.

Buna karşı içinde bulunduğumuz ortamda kullanılması nasıl bir algı yaratır acaba?

Bu arada açık söyleyeyim, bu başlık sabah gibi saray militanı bir gazete yerine muhalif bir medya organında yayınlansa mutlaka “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla soruşturma açılırdı.

BUNU YAZMAK GEREK

Birçok kişi hala “ne seçeceğini” bilmiyor

Seçimleri bu ucube rejimin sistemi ile yapmak zorundayız maalesef, çünkü bu aşamayı geçmeden demokrasiye, hukuk sistemine kavuşmak, özgürlükleri sağlamak mümkün değil.

Ancak gözlediğim kadarıyla pek çok kişi nasıl bir seçime gittiğimizi tam bilmiyor.

Bu seçim iki aşamalı, birinci sandıkta cumhurbaşkanı için oy kullanacağız, değir sandık ise milletvekillerini belirleyecek.

Özellikle muhalefetteki bazı kişilerden “Kılıçdaroğlu’na vereceğime TİP Genel Başkanı Erkan Baş’a veririm” sözlerini duyuyorum örneğin.

Anlamadıkları iki seçimin farklı olduğu.

Milletvekili seçiminde partilere oy verilecek, bu oylar cumhurbaşkanı seçimini etkilemeyecek.

Cumhurbaşkanı seçiminde Kılıçdaroğlu’na oy verenler, Meclis seçiminde ise istedikleri partiye oy verebilirler.

Hatta öyle olması Meclis’te çoğulcu bir sistemin oluşmasına ciddi katkı da sağlayacaktır.

OKURDAN MESAJ

Gurbetçilerin Millet İttifakı’ndan talepleri var

Uzun yıllardır yurtdışında yaşayan bir okurum “Gurbetçiler yıllardır AKP’ye daha çok oy verdi” diye başlayan mesajında “Gördüğüm kadarıyla Millet İttifakı’nın yurtdışında yaşayan Türk vatandaşları ile ilgili ciddi bir hazırlığı yok” diye devam etmiş.

Bakın bu okurum yurtdışında yaşayanların neler beklediğini nasıl sıralamış;

– Her yıl milyonlarca gurbetçi otomobille Türkiye’ye seyahat ediyor ve Kapıkule gibi sınır kapılarında 8-10 saat kuyrukta bekliyor. Bu büyük bir çileye dönüşüyor. Burada mutlaka bir “hızlandırma” çalışması yapılmalı ve bekleme süreleri düşürülmeli.
– Yaz aylarında örneğin Türk Hava Yolları uçak biletleri kişi başına 500-800 Euro arası bir rakama ulaşıyor. Çocuklu bir aile bunu ödemekte zorlanıyor. Bir “tavan fiyat” uygulaması getirilmeli.
– Otomobili ile Türkiye’ye seyahat eden bir kişi aracını en fazla 2 yıl Türkiye’de kullanabiliyor. Daha sonra aracını yurtdışına çıkarmak zorunda. Bu özellikle emekli gurbetçiler açısından bir eziyet. Süre 4-5 yıla çıkarılmalı
– Devlet yurtdışında gurbetçilerin yoğun yaşadığı bölgelerde daha fazla bilgilendirme etkinlikleri düzenlemeli ve sorunları dinlemeli. Çözüm önerileri sunmalı.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları