loading
close
SON DAKİKALAR

Devlet Bey, bu, bu, bu nedir bu?

Can Ataklı
Tarih: 06.04.2021
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı-Korkusuz

Can Ataklı: Bir subayın suçlanması, yargılanması ve mahkum olması gerekir öncelikle.

ANALİZ

Bunun adı yeni Ergenekon’dur

Aynı senaryo uygulanıyor.

Yine sabahın ilk ışıklarıyla birlikte komutanların evleri basılıyor.

Deliller karartılmasın gerekçesiyle gözaltılar yapılıyor.

Evler didik didik aranıyor, bilgisayarlara, telefonlara el konuyor.

Tam bir Ergenekon ve sonrasındaki Balyoz kopyası…

Kimse şaşırmasın, bugün 14 emekli komutanla başlayan gözaltılar, yine dalgalar halinde devam edecek, imzacı başka amirallerle birlikte, muhtemelen bir grup muvazzaf subay, muhalefetten bazı aydınlar, yazarlar, gazeteciler, bilim insanları ve siyasetçiler de dalgaların altına alınacaktır.

Çünkü iktidar çok sıkıştı.

Çünkü ekonomiye çare bulamıyorlar.

Çünkü sosyal dengeyi sağlayamıyorlar.

Çünkü koronaya karşı etkili olamıyorlar.

Çünkü aşı bulmakta zorlanıyorlar.

Çünkü dış politikada dökülüyorlar.

Çünkü bütün dünyadan dışlanıyorlar.

Çünkü Biden hâlâ aramadı.

Çünkü Halkbank davası yaklaşıyor.

Bu durumda içeride gücü korumak ve pekiştirmek için çok güçlü bir desteğe (kumpasa) ihtiyaç var.

Ne İHA’lar, SİHA’lar ne tüneller ne köprüler ne Afrinler ne El Bab’lar ne yerli arabalar ne ihracat rekorları ne futbolda galibiyetler ne esnafa 1500 liralar kesmiyor.

Oylar düşüyor.

İktidar erim erim eriyor.

O halde her zaman iş yapan, söylendiğinde bile tüyleri diken diken eden “darbe” sakızı yine ortaya çıkarılıyor.

Çok belli ki iktidar böyle bir operasyona dünden hazırmış.

Bu bildiri işin bahanesi…

Bildiri olmasa başka bir şey çıkacaktı ortaya.

Çünkü akıl almaz bir hızla organize oldular.

Anında tepki verildi ve üstelik tüm toplum adeta terörize ederek suskunluğa itildi.

Aynı anda verilen talimat gereği bütün gazeteler, bütün yazarlar, bütün televizyoncular aynı teraneyi okumaya başladı.

Sosyal medyada sanki darbe başlamış da halk yiğitçe direniyormuş gibi bir hava yaratıldı.

Ardından “adam toplama” başlatıldı.

Emniyetten sızan bilgilere göre, gözaltındaki paşalara “ordu içinde bağlantı olup olmadığı” soruluyormuş.

Bildiri açıklanmadan önce paşaların hangi sivillerle, ne konuştukları öğrenilmeye çalışılıyormuş.

Paşalardan birinin mevcut subaylardan birisi ile konuşmuş olmasına bakar her şey, “İşte darbe bağlantısı, bunlar emekli ama muvazzaflarla ilişki içindeler” bahanesi ile kaşla göz arasında tutuklamalar başlar.

Ardından küçük bir kargaşa yaratılır, bir de OHAL ilan edilir.

Nasıl olsa kimsenin sesi çıkamaz.

Kimse karşı çıkamaz.

Bizim yazdıklarımız, söylediklerimiz de davulcu bilmemnesi muamelesi göreceği için bir bakmışsınız atı alan Üsküdar’ı geçmiş.

NOT: İktidar belli ki talimat vermiş, bütün kurumlar emeli amirallerin açıklamasına tepki gösteriyor. Danıştay ve Yargıtay da bu kervana katıldı. Peki bu nasıl ülkedir böyle? Eğer paşalar yargılanıp mahkûm edilirse kararlar Yargıtay’ın önüne gelmeyecek mi? Şimdiden beyanda bulunmak hukukun katli değil midir?

ÇOK GÜLDÜM

Devlet Bey, bu, bu, bu nedir bu?

İşin özüne bakarsanız amiraller hakkında tıpkı Ergenekon gibi bir operasyon başlayacağını MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin “Sökün rütbelerini, maaşlarını da kesin” demesinden anladım.

Rütbe sökmek ve maaş kesmek öyle kafaya göre yapılacak işler değil.

Bir subayın suçlanması, yargılanması ve mahkum olması gerekir öncelikle.

Paşalar hakkında bir mahkûmiyet olmadığına göre, demek ki böyle bir şey yapılacak ki rütbeleri sökülsün, maaşları kesilsin.

Devlet Bey bunu biliyor da söylüyor yani.

Her şey önceden planlanmış.

Bildiri bahane.

Bu bildiri olmasa hiç kuşkunuz olmasın bir başka bahane ile belki farklı bir noktadan yine ortalığı karıştıracak bir eylem yapacaklardı.

İyi de bugün son derece masum bir bildiri yazan paşalara neredeyse elinde sopayla karşı çıkan Bahçeli; çok değil bundan 17 yıl önce orduya çağrı yapmış ve hükümeti uyarmalarını istemiş.

Bahçeli’nin bu talebi siyasi tarihimizde bir ilkti.

Çünkü ilk kez bir siyasi parti açık biçimde orduya çağrıda bulunarak hükümeti uyarmasını istemişti.

Bahçeli 17 sayfalık mektup yazmıştı askerlere.

“AKP Hükümeti’nin içine düştüğü teslimiyet ve aczden güç ve cesaret alan bu iç ve dış tahriklerin iç bünyemizi kemirmesine ve Türkiye’nin ufkunun karartılmasına asla izin verilmemelidir…” demişti örneğin.

Bahçeli çok öfkeliydi AKP’ye karşı ve ordunun bir şeyler yapmasını isteyerek “AKP iktidarı, kendisiyle birlikte Türkiye’yi de bir felakete sürükleyecek bu tehlikeli yolda ısrar ederse….” diye başlayan cümleler kurmuştu.

Bahçeli’nin mektubunda yazanların hepsini buraya almam mümkün değil, arzu edenler internetten tamamını bulabilir.

Ama şunu söylemeden edemeyeceğim; Bir tezgah hazırlarken önünü arkasını iyi düşünmek gerekir. Cemaatten bu tür operasyonlarla ilgili her şeyi öğrenmişler de bunu atlamışlar mı yoksa?

BUNU YAZMAK GEREK

İktidarın paniğinin arkasında Ukrayna olayı olabilir

İktidarın her taraftan çöktüğü bir gerçek…

Bu nenle ne yapacağını bilemez halde.

Ancak böyle kötü operasyonlar yaparak bazı gerçekleri unutturacağı da kesin.

Emekli amiraller operasyonu da bu amaçla başlatıldı bana göre.

Ama bunca korku ve paniğin arkasında başka şeyler de vardır mutlaka.

Örneğin Ukrayna olayı her ne kadar medyamızda pek yer almasa da neredeyse büyük bir savaşa yol açabilecek niteliğe büründü.

Amerika başta olmak üzere, Batı ülkeleri ciddi yığınak yapıyor çevrede.

Örneğin Yunanistan, Amerikan ordusunun merkezi gibi oldu.

Eğer Ukrayna krizi ile ilgili bir sıcak çatışma çıkarsa Amerika, Karadeniz’e de açılmak isteyecektir, çünkü en hızlı müdahale buradan olacaktır.

Muhtemelen iktidar ilişkileri düzeltmek ve yoluna devam edebilmek için Amerika’ya bu konuda da taviz verdi.

Paşaların bildirisine tepkileri de bu yüzden olabilir.

Emekli amirallerin bunu bildiğini varsayıp paniğe kapılmış olabilirler.

Emekli amirallerin Montrö üzerinden bu duruma dikkat çekmesinin planları alt üst edeceğinden korkmuşlardır belki de.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Lojmandan atmak, korumaları kaldırmak ne ayıp, ne kadar ilkel

İktidar medyası haberi sevinç naraları ile duyurdu! İmzacı paşaların korumaları alındı, lojman hakları iptal edildi”

Böylesi bir düşmanlık, aslında dostları bile korkutmalı.

Bu ne komplekstir böyle.

Medyanın sevincini bir kenara bırakalım, bu karar neye göre alındı acaba?

Sırf bir bildiri imzaladı diye olabilir mi?

Bu kadar basit midir?

Bunun bir usulü, adabı, kuralı yok mudur?

Suçlama yapılıyorsa savunma
alınmaz mı, devlette bir çalışanın hakkını alıp vermek bu kadar kolay mı?

Göstermelik de olsa hakka hukuka yargıya saygı beklenmez mi?

Belli ki böyle olmuyormuş.

“Ucube rejim” derken yanlış mı söylemişim?

BUNU YAZMAK GEREK

Akşener “tankın üzerine çıkan ilk kişi” olmaya kalktı ama olmadı, düştü

İktidar, 104 emekli amiralin açıklamasından yola çıkarak çok büyük bir yıldırma operasyonuna başlarken muhalefet içinde en büyük tepki, İYİ Parti başkanından geldi.

Akşener, iktidar sözcülerinden bile daha ileri giderek emekli amiralleri “zevzek” olarak niteledi.

Zevzek “geveze, saçma sapan şeylerle uğraşan” anlamına geliyor.

Her biri alalında uzman, özellikle Mavi Vatan’ı korumak için canları pahasına çabalayan emekli amiralleri “zevzek” diye aşağılamak herhalde hoş bir davranış değil.

Akşener’in bu çıkışı sosyal medyada tepkilere neden oldu.

Kimileri İYİ Parti liderini AKP ile birlikte çalışmakla suçladı.

Ben aynı kanıda değilim.

Akşener iktidarla iş tutmuyor, tutmadı da.

Bu çıkışı tamamen kahraman olma sevdasından kaynaklanan bir davranış bana göre.

İYİ Parti lideri, gerçekten bir darbe girişimi olduğunu sandı ve “Tankın üzerine çıkan ilk kişi” olmaya soyundu.

Olmadı tabii.

Ve bana göre son zamanlarda kazandığı bütün sempatiyi de yitirdi.

Belki de hayırlısı budur.

Kimse hak etmediğini almamalı.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Muhalefet böyle giderse Erdoğan ömür boyu iktidarda kalır

Emekli amirallerin Montrö açıklaması muhalefet partileri tarafından hiç hoş görülmedi.

CHP konuya soğuk yaklaşıp “Bizim gündemimiz çarşı pazar” derken, İYİ Parti paşaları zevzek olarak ilan etti, HDP bildiriyi yersiz buldu.

Buna karşı yetkili olmayan muhalif kesimler ise oynanan oyunu görerek ortaya ciddi tepkiler koydu.

Bazı muhalif isimler ise bildirinin gereksiz olduğunu, bunların iktidara malzeme verdiğini, böylelikle oylarını artırdığını söylediler.

Bu mantığı anlamam mümkün değil.

İktidarın oluşturduğu algı nedeniyle böyle bir duygu oluştu bazı muhaliflerde.

Örneğin biri Atatürk ilkelerinden, devrimlerden, Cumhuriyet’ten, laiklikten, özgürlüklerden mi söz etti ve iktidarı eleştirdi, hemen topa tutuluyor, “Sizin yüzünüzden AKP tam düşerken yine çıkıyor, siz AKP’ye çalışıyorsunuz” türü saçma sapan suçlamalar ardı ardına geliyor.

Zannediyorlar ki hiç eleştirilmezse AKP malzemesiz kalacak ve çökecek.

Çok beklersiniz.

Bu mantık devam ettikçe Erdoğan ömür boyu o makamda oturur bilesiniz.

Üstelik bu anasının ak sütü gibi helaldir ona.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları